ABD'li tarihçi Lewy, 1915 yılı olaylarına yönelik Ermeni iddialarına karşı verilen mücadelenin kaybedilmediğini, ancak yaklaşmakta olan 2015 yılına uzanan süreçte birçok zorluğun bulunduğunu ve mevcut durum güçlü biçimde değişmediği müddetçe o yıl olabileceklere dair endişeler taşıdığını ifade ederek, "(mücadelede) Büyük ilerleme sağlandı, ancak hala yapılması gereken çok iş var" dedi.
Lewy, kendisini, 1915 olaylarından ötürü "Türk ajanı" olmak ve Türk hükümetinden para almakla suçlayan Southern Poverty Law Center (SPLC) adlı Amerikan kuruluşuna açtığı dava sonucunda, uzlaşı yoluna gidilerek kuruluşun özür dilemesiyle ilgili Amerikan-Türk Koalisyonu'nun Washington'daki ofisinde basın toplantısı düzenledi.
'TÜRK AJANI' OLMAKLA SUÇLANDI
Ermeni çevreleri ve bazı destekçilerinin, "The Armenian Massacres in Ottoman Turkey: A Disputed Genocide (Osmanlı Türkiyesi'nde Ermeni Katliamları: Tartışmalı Bir Soykırım)" adlı kitabının 2005 yılında yayımlanmasının ardından kendisine "soykırım inkarcısı" gibi isimler taktığını belirten Lewy, bunlara önceden "çok aldırış etmemesine" rağmen, SPLC'nin "Türk ajanı" suçlaması üzerine "artık çizginin aşıldığını" hissederek dava açtığını söyledi.
Lewy, "hukukun üstünlüğü ve hoşgörüsüzlükle mücadele gibi konulardaki katkılarından dolayı SPLC'yi dava etmekten mutlu olmadığını, ancak itibarını korumak için başka çaresinin kalmadığını" dile getirdi.
Bu tür suçlamaların, 1915 olayları konusunda ABD ve diğer bazı ülkelerdeki "gözdağı ikliminin" parçası olduğunu ve konuyu en ufak şekilde sorgulayanların bile "soykırım inkarcısı" gibi suçlamalara maruz kaldığını anlatan Lewy, "Yabancı bir ülkenin ajanı suçlamasıyla karşılaşmadan, belli sağduyu içinde fikirleri ifade edebilmek mümkün olmalı" dedi.
"AJAN DENMEYECEK AMA BANA BASKI SÜRECEK"
Dava sonucunun, kendisini 2 yıldır üzerinde hissettiği suçlamaların gölgesinden kurtardığını belirten Lewy, "SPLC'nin özür açıklamasının ardından, Amerikan medyasında kendisi hakkında belki 'Türk ajanı' denmeyebileceği, ancak 'soykırım inkarcısı' nitelemesinin devam edeceği" öngörüsünde bulundu.
Lewy, "Bugüne kadar ABD medyasındaki hakim görüş, akademik çevrelerin çoğunluğunun Ermenilerin iddialarını kabul ettiği yönünde. Ben, bunun yanlış olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.
Bu nedenle Türkiye ve Ortadoğu üzerine çalışan tarihçilerin katılımıyla 1915 olaylarına dair görüşlerini dile getirebilecekleri bir anketin düzenlenmesi önerisinde bulunduğunu ifade eden Lewy, "böyle bir anket yapıldığı takdirde, tarihçilerin büyük çoğunluğunun, 1915 olaylarını tanımlamada 'soykırım' etiketi kullanılmasını sorgulamasını beklediğini, gerekli imkanların yaratılmasıyla bu anketin hayata geçirilmesini umduğunu, bunun çok önemli olduğunu" kaydetti.
Lewy, Andrew Mango, Bernard Lewis gibi tanınmış tarihçilerin yanı sıra diğer birçok tarihçinin de "soykırım" nitelemesini sorguladığına dikkati çekti.
"2015 YILINA DAİR ENDİŞELİYİM"
Lewy, "Ermenilerin bu söylemlerine karşı verilen mücadelenin kaybedilip kaybedilmediğinin" sorulması üzerine, şunları belirtti:
"Tabii ki kaybedilmedi, ancak yaklaşmakta olan 2015 yılına (1915 olaylarının 100'üncü yıl dönümü) uzanan süreçte zorluklar bulunuyor ve o yılda olabilecek gelişmelere dair endişelerim var. (Ermenilerin söylemlerine karşı mücadelede) Büyük ilerleme sağlandı, ancak hala yapılması gereken çok iş var.
Bu konuda sağlanacak başarı, Türkiye ile de bağlantılı. 301. madde yürürlükte kaldığı sürece, işlerin her yerde çok zorlaşacağını düşünüyorum. Çünkü size diyecekler ki; 'siz özgür araştırmadan korkuyorsunuz' ve bunda haklı olacaklar. 301. madde iki kez yenilemeden geçti, bunu anlıyorum, ama hala yerinde kalmaya ve kullanılmaya devam ediyor. Bu, Türkiye'nin davasına yardım eden birşey değil"
Bir soru üzerine, 1915 olaylarıyla ilgili sorunun uluslararası mahkemede çözümünün kolay olmadığını ifade eden Lewy, kendisinin 1915 olaylarını nasıl nitelediğine dair bir soru üzerine, "Olayları 'soykırım' olarak nitelemenin yanlış ve uygunsuz olduğunu söylesem de bir niteleme yapmanın kolay olmadığını düşünüyorum. Ben nelerin yaşandığını tarif etmeyi ve bu konuyu herkesin kendi ahlaki ve hukuki çıkarımlarına bırakmayı tercih ediyorum. Bence gerçek sorun, 1915'te neler olduğuna dair dengeli ve doğru görüşü ortaya koymak, bu, şu ana kadar başarılamadı" dedi.
ERMENİLER YENİDEN İNCELEME İSTEMİYOR
Davada Lewy'yi temsil eden Türk Amerikan Hukuki Savunma Fonu'na (TALDF) bağlı avukatlardan, ABD'nin eski başkanlarından Ronald Reagan'ın hukuk danışmanlığını yapan Bruce Fein de Ermenilerin iddialarına karşı çıkan herkesin Türk hükümetinden para aldığı şeklindeki düşüncenin Ermeni çevrelerinin bir iddiası olduğunu söyledi.
Bu açıdan SPLC'nin, Lewy'ye yönelttiği bu tür bir suçlamayı geri alması ve özür dilemesinin önemli olduğunu vurgulayan Fein, 1915 olaylarında iki tarafta da trajediler yaşandığını, ancak bu konudaki tarihi kayıtların, Osmanlı yönetiminin kasıtlı olarak tüm Ermeni nüfusunu hedef alma niyeti içinde olduğuna dair sonuç ortaya koymadığını belirtti.
Fein, davada uzlaşıya varılarak, SPLC'nin özür açıklaması yayımlamasından genel anlamda mutlu olduklarını dile getirirken, bunun bir taraf için galibiyet ya da yenilgi anlamına gelmediğini, olayların nasıl nitelendirileceğinin gözdağıyla ya da siyasi nüfuzla değil, tarihi gerçeklerle belirlenmesi gerektiği fikri ve özgür araştırmalar açısından bir zafer niteliği taşıdığını dile getirdi.
Bu tür gözdağı politikalarının amacının, genç akademisyenleri bu alanda araştırma yapmaktan uzak tutmak olduğunu kaydeden Fein, "Ermeniler, yeniden inceleme istemiyor, çünkü siyasi atmosferde kendilerinin zaten galip geldiğini düşünüyorlar, bu çok zarar verici" ifadesini kullandı.
OBAMA'NIN TUTUMU ÖNEMLİ
TALDF'e bağlı avukatlardan David Saltzman da bir soru üzerine, ABD Başkanı Barack Obama'nın "soykırım" ifadesini kullanması ve Dışişleri Bakanlığı ile Amerikan Büyükelçiliklerine bu yönde talimatlar vermesi halinde, bunun Kongre'deki tasarıya göre çok daha büyük bir değişim yaratacağını belirtti.
Türk Amerikan Dernekleri Asamblesi (ATAA) Başkanı Günay Evinç de Obama'nın "soykırım" demesinin, California gibi eyaletlerde, "soykırım" tanımını temel alan yasaların kabul edilip hayata geçirilmesine neden olabileceğini, bu açıdan böyle bir durumu çok tehlikeli bulduğunu ifade etti.
Haber Kaynağı : AA