YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan'ın Nevşehir Üniversitesi'nin akademik yılı açılışında tohumculuk konusuna değinerek, “Bir Türk aydını olarak bazen kendimi çok küçük hissediyorum. Yani biz ihtiyacımız olan domates tohumunu ülkemizde üretemez miyiz? Evvelden atalarımız bu tohumları kendileri üretip, yıllarca bu üretimin devamını sağlamışlar. Biz niye yapmıyoruz? Tohumculukla ilgili bir araştırma enstitümüz olsa, tohumculuk ile ilgili ve buna birkaç üniversitemiz öncülük etse fena mı olur? Sonunun ne olacağı belli de değil, bu domates tohumunu alıyorsunuz, artık genetik programlama denen bir şey var, içine genetik bir mekanizma yerleştirirler. Hiç bilmediğimiz hastalıklara da kapılabiliriz. Öyle şeyler yerleştirirler ki 20 yıl içerisinde o tohumdan yiyen insanlar ölür. Öyle tehlikelerde var. Sadece 'aman paramız dışarı gidiyor’ endişesiyle söylemiyorum. Üniversitelerimizin bu konularda bize yardım etmesini
istiyoruz” demişti.
YÖK Başkanı Özcan'ın bu açıklamalarına destek veren Doğu Anadolu Tarımsal Üreticiler ve Besiciler Birliği Başkanı Nazmi Ilıcalı, şu anda Türkiye’deki tohumların büyük bir kısmının İsrail’den geldiğini ifade ederek sözlerine şöyle devam etti,
“Sistem olarak YÖK Başkanının dediği gerçektir. İsrail istesin o domatesin tohumuna kısırlık geni koyar, yiyen herkes kısır olur. İsrail istesin o tohumların genine körlük geni koyar, yiyen herkes kör olur. Çünkü biz tohumda İsrail’e bağlıyız. İsrail istesin tohumlarına her türlü hastalığın genini koyabilir. Ben ona katılıyorum. Çünkü biz Anadolu’muzun çok güzel tohumları varken biz bu sistemlerde dışarıya bağlı kalırsak elbette sonunda böyle olabilir. Şuanda Türkiye’deki tohumların büyük bir kısmı İsrail’den geliyor” dedi.