Erdoğan, ‘Güney sınırları terör örgütleriyle kuşatılan, AB’den siyasi sebeplerle dışlanan, Batı'nın örtülü teknoloji ambargosuna maruz bırakılan, doğu ve kuzeyinde fiili savaşlar yaşanan, Akdeniz ve Ege'de suni krizlere sürüklenmeye çalışılan bir Türkiye bırakınız diz çökmeyi, tam tersine yeni bir şahlanış içine girmiştir ve bu şahlanışımız devam edecektir."dedi
Erdoğan, TÜİK tarafından açıklanan enflasyon verilerinin, iyileşmenin sürdüğünü gösterdiğini belirterek, “İnşallah yılbaşı ile bu iyileşme hızlanacak. Özellikle önümüzdeki şubat ayından itibaren daha makul ve kontrolü kolay bir yere gelecektir” dedi.
İDEOLOJİK KAVGALAR
Türkiye'de geçmişte sosyal barışı tehdit eden gerilimlerden kaynaklı sıkıntıların yaşandığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Kuruluş amaçlarının dışına çıkarak ideolojik kavgaların bayraktarlığını yapan tarafların çekişmelerinin ülkemize ağır maliyetleri olmuştur.’ dedi
ÜLKE VE MİLLET ÇIKARLARI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Biz ülke ve milletin çıkarlarını en üstte tutarak tüm kesimlerin hassasiyetlerini dikkate alan politikalar geliştirmeye ve uygulamaya özel önem verdik. Çalışma hayatını, tüm taraflarıyla dinledik.’ diye konuştu
YAPICI YAKLAŞIM
Temsil gücünü yapıcı bir anlayışla kullanan TİSK'in yükselen itibarından memnuniyet duyduklarını dile getiren Erdoğan, "Niyet halis olduğunda, yapıcı bir yaklaşım benimsendiğinde çalışma hayatımızda çözülemeyecek hiçbir sorun olmadığını hep birlikte gördük. ‘ dedi
KİMSENİN ŞÜPHESİ OLMASIN
Türkiye'yi dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi arasına çıkartacaklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bundan kimsenin şüphesi olmasın. İş dünyamız da vatandaşlarımız da müsterih olsunlar" ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonunun (TİSK) 28. Olağan Genel Kurulu’na katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan burada yaptığı konuşmada, Türkiye’nin Covid-19 salgını, Rusya-Ukrayna krizi gibi sınamalardan geçtiği dönemde görevini layıkıyla yerine getirdiğini söylediği TİSK Başkanı Özgür Burak Akkol’a ve yönetim kurula üyelerine teşekkür etti.
ERDOĞAN TİSK’E SESLENDİ
İşçi ve işveren kreşimi arasındaki diyaloğun güçlü olmadığı, ilişkilerin sağlıklı yürümediği noktalarda sosyal huzursuzluk yaşanmasının kaçınılmaz olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü çalışma hayatının bir tarafında işçiler, diğer tarafında işverenler bulunmakta. Devlet de her iki tarafın beklentilerini ve çıkarlarını gözeten bir konumla bu denklemde yerini almaktadır” dedi.
Erdoğan, Türkiye’nin sosyal barışı tehdit eden gerilimlerin yol açtığı sıkıntıları çokça yaşamış bir ülke olduğunu belirterek, “Kuruluş amaçlarının dışına çıkarak ideolojik kavgaların bayraktarlığını yapan tarafların çekişmelerinin ülkemize ağır maliyetleri olmuştur. Bunun için biz, iktidara geldiğimiz günden beri ülkenin ve milletin çıkarlarını en üstte tutarak tüm kesimlerin hassasiyetlerini dikkate alan politikalar geliştirmeye ve uygulamaya özel önem verdik” diye konuştu.
Çalışma hayatını tüm tarafları ile dinlediklerini, adaleti ve hakkaniyeti elden bırakmadan orta yolu bulmaya, sorunlara gerçekçi ve sürdürülebilir çözümler üretmeye gayret gösterdiklerini dile getiren Erdoğan, “Tıpkı çalışanlarımız gibi işverenlerimizi de bunun en yakın şahididir. TİSK, temsil ettiği işverenlerin milli gelirimize, ihracatımıza, istihdamımıza katkıları ile bu tabloda kritik bir konuma sahiptir” ifadelerini kullandı.
ASGARİ ÜCRET
Erdoğan son dönemde asgari ücret tespitinden vergi dilimlerinin belirlenmesine kadar her konuda işverenlerle yakın mesai yaptıklarına dikkati çekerek, “Anlayış birliği için hareket ettik. TİSK’in sadece rapor yayınlayan birileri gibi, sadece demeç veren bir kuruluş olmanın ötesine geçerek ülkenin ve milletin sıkıntılarının çözümünde fiilen görev alması bu sürecin en önemli sebebidir. Ülke içinde ve ülke dışında pek çok kurumdaki temsil gücünü yapıcı bir anlayışla kullanan TİSK’in yükselen itibarından biz de memnuniyet duyuyoruz. Niyet haris olduğunda yapıcı bir yaklaşım benimsendiğinde çalışma hayatımızda çözülemeyecek hiçbir sorun olmadığını hep birlikte gördük, yaşadık. İnşallah önümüzdeki dönemde de aynı anlayışla beraberce ülkemize daha büyük ve tarihi hizmetler kazandırmayı sürdüreceğiz” değerlendirmesini yaptı.
“BİRAZ DAHA SABRETME MECBURİYETİNDE KALDIK”
Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:“Geçtiğimiz 20 yılda gerçekleştirdiğimiz asırlara bedel demokrasi ve kalkınma atılımları hayatın her alanı gibi ekonomide de tarihi dönüşümlere yol açmıştır. Türkiye’nin ekonominin tüm alanlarındaki ölçeği, küresel rekabet gücünün bir ifadesi olarak fevkalade yükselmiş, büyümüştür. Makroekonomik göstergeleri, ülkemizin hangi alanlarda üç kat, beş kat, on kat büyüdüğünü sizler zaten yakından takip ediyorsunuz. Burada dikkati çekmek istediğim konu, Türkiye’nin bilhassa son 10 yılda maruz kaldığı siyasi ve ekonomik engellemelere, tuzaklara, saldırılara rağmen, bölgesel ve küresel liderlik seviyesine ulaşmasıdır. Asıl hedeflerimize yönelmek için daha büyük atılımlar yapmaya hazırlandığımız dönemde ardı ardına yaşadığımız konuların hepsinin altında ülkemizi belirli bir çizginin altında tutma niyeti vardır. Cumhuriyet tarihi boyunca defalarca tecrübe ettiğimiz bu senaryo, milletimizle birlikte verdiğimiz kararlı mücadele sayesinde ilk defa işe yaramamış, çeyrek asır geriye gidişimizle sonuçlanmamıştır. Bu süreçte elbette bedeller ödedik, kayıplar da verdik. En basitinden dünya milli gelir sıralamasında bugün bulunduğumuz yerin iki kat üzerinde bir yere ulaşabilecekken biraz daha sabretme mecburiyetinde kaldık. Gerçi, milli gelirin satın alma paritesine göre hesabında 11. Sıraya yükseldik. Ama biz bunu yeterli görmüyoruz. İnşallah uyguladığımız ekonomi programını başarıya ulaştırarak küresel krizleri fırsata dönüştürerek ve hep birlikte daha çok çalışarak ülkemizi, dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi arasına çıkaracağız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.”
“FARKINDAYIZ”
İş dünyası ve vatandaşların müsterih olması temennisinde bulunan Erdoğan, “Vesayete, darbecilere, terör örgütlerine, ekonomik tetikçilere verdiğimiz mücadele asla boşa gitmemiştir. 20 yıl önce doğunun, güney doğunun halini düşünün. Terörden aman alabiliyor muyduk? Yatırımlar, doğuda ve güney doğuda var mıydı? Devam ediyor muydu? Yok. Ama şimdi doğuda ve güneydoğuda yatırımlarımız elhamdülillah devam ediyor. Ve orada istihdam yatırımla beraber ne yaptı? Arttı. Üretim arttı. İhracat arttı. Cari fazla yoluyla büyüme hamdolsun başladı. Şimdi artık Türkiye, dünyada büyüyen ülkeler sıralamasında ilk üç-ilk beş arasındaki yerini alıyor. Ama kimse Türkiye’nin bu büyümesine bakmıyor. Hala onlar başka yerlerde geziyorlar. Bizse ülkemizin asırlık demokrasi ve kalkınma hikayesindeki kısır döngüyü kırmayı hamdolsun başardık. Artık siyasette, ekonomide, diplomatik ve askeri stratejilerinde kendi kararlarını kendi veren, kendi altyapısını kendi oluşturan, kendi hedeflerini kendi belirleyen bir Türkiye var. Bizim geleceğimiz artık birilerinin elinde değil. Artık geleceğimizi milletimizin kendisi belirliyor. Bu gün ülke olarak Balkanlar’dan Afrika’ya, orta Asya’dan güney Asya’ya kadar geniş bir alanda sözde değil, fiilen etki sahibi, muhataplarımızla sadece irrasyonel değil gerçek ilişkiler kurabilen bir konuma geldik. Çevremizde siyasi ve insani krizler kol gezerken biz güven ve istikrar içinde geleceğimize bakabiliyoruz. Ekonomimizi faiz, kur, enflasyon şer üçgeninde teslim alma girişimlerinin yol açtığı sıkıntıların da farkındayız. Sebeplerini bildiğimiz bu sıkıntıların sonuçlarını önce hafifletmek, ardından da tamamen ortadan kaldırmak için yoğun ve kararlı bir çalışma içindeyiz” dedi.
“Enflasyon, şubat ayından itibaren daha makul ve kontrolü kolay bir yere gelecektir”
“Elhamdülillah Türkiye olarak bizim raflarımız boş değil ama Avrupa’da raflar boş”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün TÜİK tarafından açıklanan enflasyon verilerinin, iyileşmenin sürdüğünü gösterdiğini aktararak, “İnşallah yılbaşı ile bu iyileşme hızlanacak. Özellikle önümüzdeki şubat ayından itibaren daha makul ve kontrolü kolay bir yere gelecektir. Ülkemizin dört bir yanında başlayan ve halen süren ateşi ülkemize taşımak için nice sinsi oyunlar oynandığına beraberce şahit olduk. Sınır ötesi harekatlardan, üretimi ve istihdamı destekleyecek, sosyal dengeyi koruyacak, geniş programlara kadar tüm bu oyunları bozacak pek çok önemli adımlar attık. Türkiye’yi, diğer yöntemlerle dize getiremediklerini görenler son olarak ekonomi silahını çekti. Zaten şu andaki gidişte ellerinde dört tane silah. Eğer başarabilirlerse. Biri ekonomi, bir diğer diplomasi, bir diğeri -özellikle yatıyorlar kalkıyorlar- mülteci sorunu ve bütün bunlarla beraber acaba biz bu dörtten neyi nereye çekeriz de bu iktidarı -onlar iktidar da demiyorlar- bu Erdoğan’ı indiririz. Erdoğan fani, biz bugün varız yarın yokuz. Herkes ne yaptığına baksın. Ne yapacağına baksın. Hatırlayın 2018 Ağustos’unda ülkemiz, ekonomiyi yok etme tehditleri ile karşı karşıya kalmıştı. Yaklaşık 1 yıl önceki kur dengesizliği ile zirveye çıkan hadiseleri akıl ve vicdan sahibi hiç kimse iktisat biliminin kuralları ile izah edemez. Velev ki kimi noktalarda bizim eksikliklerimiz olsa bile hiçbirinin böyle bir sonuç vermesi mümkün değildir. Ekonomi diyorlar. Ekonomide şu anda Avrupa’nın haline bakın. Elhamdülillah Türkiye olarak bizim raflarımız boş değil ama Avrupa’da raflar boş” diye konuştu.
“MERMİSİNİ ÜRETEMEYEN BİR TÜRKİYE VARKEN BUGÜN ARTIK MERMİSİNİ BIRAKIN BÜTÜN MÜHİMMATINI KENDİ ÜRETEN BİR TÜRKİYE VAR”
Erdoğan, şunları kaydetti:“Bütün bunlarla beraber terörle mücadelede, şu anda batının terörle mücadeledeki hali ortada. Türkiye ise terörle mücadele şu anda bütün o engelleri aşmış, terörü yerinde yani bu terör eğer Suriye’nin kuzeyinden kaynaklanıyorsa biz onları içeri sokarak değil, Suriye’nin kuzeyinde bitiriyoruz. Mücadelemiz bu. Şimdi çıkmış birileri diyor ki: Kobani’yi şöyle yapamazsınız böyle yapamazsınız. Kobani bitti ya, neyi yapamazsınız? İdlib’de, Kobani’de bütün buralarda gereken tedbirlerimiz ne ise her an alıyoruz, aldık ve bundan sonra da alacağız. O terörist dostlarınıza söyleyin, Türkiye onlar için artık öyle bereketli bir yer değil. Buraya girmeye kalktıkları anda burası onlar için boğulacakları bir yerdir. Türkiye, her yönüyle bütün imkanları ile savunma sanayisi ile Göreve geldiğimiz yerli neydi yüzde 20. Şimdi yerli ne yüzde 80. Buradan buraya geldik. Mermisini üretemeyen bir Türkiye varken bugün artık mermisini bırakın bütün mühimmatını kendi üreten bir Türkiye var. İHA’sı ile SİHA’sı ile AKINCI’sı ile F-16’ları ile bütün savaş uçaklarının mühimmatını kendi üreten bir Türkiye var. ‘Ne olur bize gönderin’ diyen bir Türkiye yok. Şimdi artık, bütün bu mühimmatını üretmek suretiyle gerek teröristlere karşı gerek dışardan Dışarı dediğimiz ne? Bakın Karabağ’da mıydık? Karabağ’daydık. Niye? Azeri kardeşlerimizle beraber olduk. Libya’da mıydık? Libya’daydık. Orada da gerekenleri yaptık. Bize kardeş bize ‘gardaş’ olanlarla biz kardeş ve ‘gardaş’ olmaya devam edeceğiz. Dostlarımızı artıracağız ama düşmanlarımız da hadlerini bilecek. Türkiye’nin, Türk milletinin tarih boyunca defalarca tezahür etmiş bir özelliği vardır. Biz bekamızla ilgili bir tehdit gördüğümüzde hiç kimsenin beklemediği ve inanamadığı atılımlar yapma, yöntemler geliştirme, zaferler elde etme kabiliyetine sahibiz.”
“TÜRKİYE YENİ BİR ŞAHLANIŞ İÇİNE GİRMİŞTİR”
Erdoğan bugün Azerbaycan’da gerçekleştirilen “Kardeş Yumruğu” Azerbaycan-Türkiye Birleşik Müşterek Tatbikatı’na atıfta bulunarak, “Azeri kardeşlerimizle beraber devam eden bir tatbikat. Bu tatbikatta Azeri kardeşlerimizle bizim askerimizin komandolarımızın birlikte tatbikat bugün sona erdi. Onlara bir bağlantı kuruldu. Onlarla bir görüşme yaptım. Bütün mesele o heyecanı, o coşkuyu paylaşabilmek. Bunun esbabımucibesi (gerekçe) vardı. O esbabımucibe de malum o sınırlarda yaşanan, istenmeyen ama olan o sıkıntıları yerinde giderebilmek. Tabii İlham ‘gardaş’ımızla beraber konuştuk, planladık ve adım attık. Bu tabii farklı bir gelişmeyi bölgede yaşatıyor. Azeri-Türk kardeşliğini ‘iki devlet tek millet’te buluşturuyor. Bu adımı attık. Bundan sonra da bunları atmaya devam edeceğiz. Aynı şekilde güney sınırları terör örgütleri ile kuşatılan, Avrupa Birliği’nden tamamen siyasi sebeplerle dışlanan, batının örtülü teknoloji ambargosuna maruz bırakılan, doğusunda ve kuzeyinde fiili savaşlar yaşanan, Akdeniz ve Ege’de suni krizlere sürüklenmeye çalışılan bir Türkiye. Bırakınız diz çökmeyi tam tersine yeni bir şahlanış içine girmiştir ve bu şahlanışımız devam edecektir” diye konuştu.
“GÜYA BİZİ KÖŞEYE SIKIŞTIRMAYA ÇALIŞANLARIN HEPSİ ÇOK ÇOK KÖTÜ DURUMDALAR”
Erdoğan, Türkiye’nin sahip olduğu altyapıları ele alarak, şu ifadeleri kullandı: “Terörle mücadelede güvenlik altyapımızın, sığınmacı krizinde insani yardım altyapımızın, Covid-19 salgını krizinde sağlık ve sosyal destek altyapımızın, küresel emtia ve tedarik krizinde üretim altyapımızın Rusya-Ukrayna krizinde diplomatik altyapımızın, kur ve enflasyon krizinde ekonomik potansiyelimizin gücünü biz bu sıkıntılı dönemde dünyada ispatlayan nadide ülkelerden biri olduk. Güya bizi bunlarla köşeye sıkıştırmaya çalışanların hepsi şu anda bizden çok çok kötü durumdalar. Dün Türkiye boğmaya çalışanlar, bugün pek çok konuda umutlarını bize bağladıklarını ifade ediyorlar. Biz kendi gücümüzle kendi politikalarımızla ayakta kaldığımız, kendi hedeflerimize göre yol yürüdüğümüz için herkesle konuşmaya herkesle çalışmaya devam ediyoruz. Ama dünyayı yeniden iki kutuplu hale getirmek için çatışmaları ve gerilimleri sürdürenler ile bunlara tabi olanlar güvenlik ve refah düzenlerini tehdit eden acı sınamalardan geçiyorlar.”
‘Türkiye Yüzyılı’ programı ile cumhuriyetin 100. Yılını daha büyük bir atılımın miladı haline dönüştürme iradesini dünyaya ilan ettiklerini kaydeden Erdoğan, “Bu vizyonun siyasi ve ekonomik şekillendirmesini milletimiz ve onun bir parçası olan siz değerli kardeşlerimizle birlikte yapacağız. İnşallah 2023’ten itibaren bu programı adım adım hayata geçirmeye başlayacağız. Hayatının yarım asrını siyaset yoluyla milletine hizmete adamış, son 20 yılında da başbakan ve cumhurbaşkanı olan ülkeyi yönetmiş bir kardeşinizim. Hedefim, ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonu ile gençlerimize hayallerini hayata geçirebilecekleri büyük ve güçlü bir Türkiye bırakmaktır. Bunu da başararak milletimizin hayır duasını aldığımda huzuru kalp ile emaneti sahibine teslim edeceğimize inanıyorum. İşverenlerimizden, ülkemizin bu tarihi dönüm noktasında daha çok yatırım, daha çok üretim, daha çok istihdam, daha çok ihracat bekliyorum. Cari fazla ile büyümemizi daha fazla artırmayı özellikle hedefliyoruz. Asgari ücret gibi konularda işvereni ve devleti ile gereken fedakarlıkları yaparak çalışanlarımızın haklarını, hukuklarını, refahlarını ne kadar iyi korursak bu ortak hedeflerimize o derece hızlı ve güvenli ulaşabiliriz. Şu anda masada zaten bu konularımız var. Onları süratle bitireceğiz” dedi.
TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol, Erdoğan’a TİSK’in 60. yılı anısına yapılan bir tablo takdim etmesinin ardından tören sona erdi.