Milli Eğitimi Bakanı Ziya Selçuk, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Milli Eğitim Bakanlığı, Yüksek Öğretim Kurumu ve Ölçme, Seçme, Yerleştirme Merkezi bütçe görüşmelerine katıldı ve milletvekillerine sunum yaptı. Selçuk, eğitimin her zaman kalkınmanın en önemli unsurlarından biri olduğunu söyleyerek, “Toplumun tüm kesimlerini içine alan örgün ve yaygın eğitim ve öğretim hizmetlerini yürütebilmek için program bütçeye göre hazırlanan eğitim bütçemiz, 211 milyar 993 milyon 156 bin TL olarak belirlenmiştir. Bu rakam 2021 yılı merkezi yönetim bütçesinin yüzde 15,7’sini oluşturmaktadır. Bakanlığımız 2021 yılı bütçesi Program Bütçeye göre hazırlanmıştır. Sınırlı kaynakların, topluma en yüksek faydayı sağlayacak programlara tahsis edilmesi gerçeğinden hareketle Bakanlığımız faaliyetleri; engellilerin toplumsal hayata katılımı ve özel eğitim, hayat boyu öğrenme, ortaöğretim, ölçme, seçme ve yerleştirme, temel eğitim, uluslararası eğitim iş birlikleri ve yurtdışı eğitim ve yönetim ve destek programlarına ayrılmıştır. Engellilerin toplumsal hayata katılımı ve özel eğitim programına 7 milyar 568 milyon 630 bin TL, hayat boyu öğrenme programına 3 milyar 24 milyon 407 bin TL, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Programına 69 milyon 132 bin TL, ortaöğretim programına 42 milyar 478 milyon 310 bin TL, temel eğitim programına 80 milyar 809 milyon 296 bin TL, uluslararası eğitim iş birlikleri ve yurtdışı eğitim programına 1 milyar 645 milyon 282 bin TL, yönetim ve destek programına ise 11 milyar 325 milyon 177 bin TL ödenek ayrılmıştır” ifadelerini kullandı.
PERFORMANS GÖSTERGESİ
2021 program bütçesinde 67 adet Performans Göstergesi ile programların yıllık belirlenen ölçülebilir hedeflerle takip edileceğini söyleyen Selçuk, “Tekli eğitime geçiş ve okul öncesi eğitim hedefimiz, uzaktan eğitim, okullardaki deprem güçlendirme faaliyetleri ve meslek liselerinin atölye altyapısı gibi özel önem verdiğimiz alanlar için Millî Eğitim Bakanlığı yatırım bütçesini, 5,8 milyar TL’den yüzde 94 artırarak 11,3 milyar TL’ye çıkartıyoruz. En temel kamu hizmetlerinden olan eğitim hizmetlerinin yaygın ve erişilebilir olmasına önem veriyoruz. Eğitimin her kademesinde fırsat adaletine dayalı bütüncül bir sistem oluşturmayı hedefliyoruz. Ayrıca öğretmenlerimizin mesleki gelişimlerini destekler nitelikteki çalışmalara da devam edeceğiz. Diğer taraftan, 2021 yılı bütçemizden öğrencilerimize doğrudan nakdî ve ayni olarak önemli destekler sağlamayı sürdüreceğiz. Bu kapsamda tahsis edilen ödenek tutarı 30,1 milyar TL’dir. Bu çerçevede 2 milyon öğrencimizin faydalandığı burs ve öğrenim kredisi için 13,9 milyar TL, bir milyon 256 bin öğrencimizin faydalandığı taşımalı eğitim ve yemek yardım programı için 5,5 milyar TL, 411 bin engelli evladımızın faydalanacağı eğitim programları için yaklaşık 4,8 milyar TL, öğrencilerimize destekleme ve yetiştirme kursu çerçevesinde bir milyon 900 milyon TL, pansiyonlarda barınan 328 bin öğrencimize barınma desteği olarak bir milyar 300 milyon TL, ücretsiz kitap dağıtımı için bir milyar TL, özel okul desteği kapsamında 891 milyon TL, üniversitelerde uygulanan harç desteği kapsamında 763 milyon TL destek verilecektir” değerlendirmesini yaptı.
COVİD19’LA MÜCADELE
Bakan Selçuk, Covid 19 ile ilgili yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi vererek, “Salgın nedeniyle uzunca bir süre gerek aile ortamı gerek sosyal medyada salgın ve salgının etkileri ile ilgili uyaranlara maruz kalan öğrencilerin yeniden okula başladıklarında olağan düzenlerine dönmeleri için ‘Okuldayım Güvendeyim-Çocuk ve Gençler İçin Uyum Etkinlikleri’ kitapçığı hazırladık. Çalışmalarımız bu kapsamda artarak ve çeşitlenerek devam etmektedir. Salgın sürecinin başından itibaren dünyadaki gelişmeleri yakından izliyor ve ülkemiz açısından da süreç planlamalarımızı yapıyoruz. Bu süreçte ailelerimize, bir kez daha gösterdikleri çaba ve sabır nedeniyle teşekkür ediyorum. Okullarımızın ne denli büyük bir toplumsal işleve sahip olduğunu bu dönemde bir kez daha idrak ettik. Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulunun değerlendirmeleri doğrultusunda çocuklarımızın faydasını önceleyerek okullarımızda yüz yüze eğitime aşamalı olarak geçişi başlattık. Ülkemizle benzer özellikler gösteren ülkelerde tüm okullar tam zamanlı ve tüm seviyelerde açılırken biz kontrollü ve aşamalı bir geçişi tercih ettik. Aşamalı geçiş planlamamızın ilk basamağını hayata geçirerek 21 Eylül Pazartesi günü itibarıyla okul öncesi eğitim öğrencilerimiz ve okulla duygusal bir bağ kurma ihtiyacında olan ilkokul birinci sınıf öğrencilerimizle yüz yüze eğitime başladık. Bu kapsamda ilkokul 1, 2, 3 ve 4’üncü sınıflar, ortaokullarda 8’inci sınıf, liselerde hazırlık ve 12’inci sınıflarımızda, köy okullarımızın tüm kademelerinde ve özel gereksinimli öğrencilerimizin tüm kademe ve sınıf düzeylerinde yüz yüze eğitime başladık. Aşamalı geçişin üçüncü basamağında ise eğitim hayatlarında yeni bir sayfa açan 5 ve 9. sınıf öğrencilerimizi 2 Kasım itibarıyla arkadaşları ve öğretmenlerine kavuşturduk. Yüz yüze eğitimde çocukların sosyal, duygusal, bilişsel, dil ve motor gelişimini azami düzeyde destekleyen ve yaşam boyu iyi olma hâline katkı sağlayan bir eğitim kademesi olmasından dolayı erken çocukluk eğitimini ayrıca önemsiyoruz. Bu nedenle yüz yüze eğitimi okul öncesi eğitim kademesinde 5 gün olarak uyguluyoruz. Yüz yüze eğitime başlayan öğrencilerimiz haftanın 2 gününde okullarına devam etmektedirler. Yüz yüze eğitimde sınıf mevcutlarını Bilim Kurulunun tavsiye kararları doğrultusunda gruplara ayırarak azalttık. Ayrıca ders sürelerinde yaptığımız düzenleme ile çocuklarımızın okulda kalış sürelerini de kısalttık. Yüz yüze eğitime başlama konusunda veli rızası bizim için önemlidir. Çocuklarını okula göndermek istemeyen velilerimize de esneklik tanıyoruz. Bu durumda öğrencimizin devamsız sayılmadığı ancak mutlaka uzaktan eğitimle derslerine devam etmesi gerektiği bir yapıyı işletiyoruz. Çünkü öğrencilerimizin her koşulda devam ettiği sınıfın müfredatından sorumlu olmasını önemsiyoruz” şeklinde konuştu.
BİLGİSAYAR VE İNTERNET ERİŞİMİ
Selçuk, şöyle devam etti: “Bilgisayar ve internet erişimi konusunda desteğe ihtiyacı olan öğrencilerimiz için Türkiye genelinde 13 bin 304 EBA Destek Merkezi, 127 mobil EBA Destek Noktası oluşturduk. EBA Destek Noktalarımızın sayıları hızla artmaya devam ediyor. Öğrencilerimiz ve velilerimiz kendilerine en yakın noktaya ebadesteknoktasi.meb.gov.tr adresinden anında ulaşabiliyor, veya kendi okullarından bilgi alabiliyor. Bakanlık olarak ilk aşamada ihtiyaç sahibi öğrenciler arasından; ailesinin gelir düzeyi, eğitim çağındaki kardeş sayısı, yüz yüze eğitime devam etme durumu, özel eğitim gereksinim halleri gibi hususlarda resmî veriler üzerinden yaptığımız sıralamalar doğrultusunda 500 bin öğrencimize tablet bilgisayar ulaştırıyoruz. Ayrıca, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, kamu ve özel sektör kuruluşları ile sivil inisiyatifler tarafından sunulan ayni ve nakdi bilgisayar desteklerinin de öncelikli ihtiyaç sahibi öğrencilere hızla ulaşabilmesi için de aynı stratejiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz.”
SARAÇ’IN SUNUMU
Yükseköğretim Kurulu Başkanı Yekta Saraç ise şu bilgileri verdi:“2002 yılında ülkemizde 76 üniversite mevcut iken bu sayı 203’e yükselmiş olup 129 Devlet, 74 Vakıf Üniversitesi ve 4 Vakıf Meslek Yüksekokulu olmak üzere bugün itibariyle toplam yükseköğretim kurumu sayımız 207’dir. 1,5 milyon olan toplam üniversite öğrencisi sayısı, 5 kattan fazla artırılarak 8 milyonu aşmış; istihdam edilen öğretim elemanı sayısı ise 70 binden 2020 yılında 174 bine, bugün itibariyle ise 176 binlere çıkmıştır. 2003’te 27 bin 380 olan Araştırma Görevlisi sayısı, 2020 yılında 50 bin 667’ye, 12 bin 356 olan Dr. Öğretim Üyesi sayısı 40 bin 998’e, 5 bin 219 olan Doçent sayısı 16 bin 664’e, 10 bin 42 olan Profesör sayısı 28 bin 514’e yükselmiştir. Bugün itibariyle yabancı uyruklu öğretim elemanı sayımız da 3 bin 192’ye yükselmiştir. “
Saraç, öğretim elemanı rakamlarına değinerek, “2003 yılında erkek öğretim elemanı sayısı 46 bin 14, 2020 yılında ise 95 sin 807’dir. Kadın öğretim elemanı sayısı ise 2003 yılında 28 bin 30 iken 2020 yılında 78 bin 687’dir. 2003 yılında kadın öğretim elemanı sayısı, toplam öğretim elemanının yüzde 38’i iken bugün bu oran, yüzde 45’e yükselmiştir. 2003’te Araştırma Görevlilerinin yüzde 42’si kadın iken bugün bu oran yüzde 51’e ulaşmıştır. Araştırma Görevlilerinin 25 bin küsuru kadın, 24 bin küsuru erkektir. Üniversitelerde Araştırma Görevlilerinin yarısından çoğu kadındır. Bugünün araştırma görevlileri yarının öğretim üyesi olacağından dört yıl içinde Türk yükseköğretim sisteminde kadın akademisyenlerin daha fazla olacağı, kadın akademisyen oranı açısından da büyük bir ihtimalle Türkiye’nin Avrupa’nın önde gelen ülkelerinden birisi olması mümkündür.”