Türkiye’de kurulan ilk 5 numune hastanesinden birisinin Erzurum Numune Hastanesi ve yine ilk 9 doğumevinden birisinin de, Erzurum Doğumevi olduğu öğrenildi.
Atatürk döneminde sağlık hizmetleri konusunda tarihi kaynaklardan faydalanılarak yapılan bir araştırma, Erzurum’un sağlık tarihinin de, uzun yıllar öncesine dayandığını ortaya koydu. Türkiye’de 1800’lü yılların sonuna doğru kurulmaya başlanan numune hastanelerinden birisinin, 1902 yılında Erzurum’da hizmete sokulduğu belirtilirken, tarihi kaynaklarda ilk doğumevlerinden birisinin de, yine Erzurum’da konuşlandırıldığı kaydediliyor.
Erzurum Tarih Araştırmaları Derneği’ne ait araştırmalardan edinilen bilgilere göre, 1900’lü yılların Erzurum’un da, nüfusun artırılması, sıtma, doğum ve ölüm sorunları, enfeksiyon hastalıkları, hamilelik sorunları, düşükler, kısırlıklar, süt çocuklarının ölümü, cinsel bilgi eksiklikleri, verem, trahom, frengi, kızıl, barsak parazitleri, grip ve hayvanlardan insanlara geçen hastalıkları konularında çok ciddi çalışmaların olduğu anlaşılıyor. Kaynaklarda, özellikle savaş yıllarında göçmenlerin iskanının önemli bir yer tuttuğuna yer verilirken, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Sağlık Bakanı Refik Saydam’ın yürüttüğü çalışmalara da işaret ediliyor. Devletin sağlık örgütünü geliştirmek başta olmak üzere, hekim sağlık memuru ve ebe yetiştirmek, numune hastaneleri, doğum ve çocuk bakımevleri kurmak, bulaşıcı hastalıklarla mücadele etmek, koruyucu sağlık hizmetlerini önemsemek şeklinde politikalar izleyen Saydam’ın isminin, Erzurum’un da içinde bulunduğu birçok ilde sağlık kurumları ve caddeye verildiği kaydediliyor.
Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldığında Türkiye’de 300 bin kol ya da bacağını kaybetmiş harp malulü gazi, 250 bin trahomlu, 250 bin frengili ve 1 milyon da veremli hasta bulunduğu öğrenilirken, bölgede dizanteri, bel soğukluğu gibi diğer bulaşıcı hastalıkların da yaygın olduğu belirtiliyor. Cumhuriyet dönemindeki sağlık sistemi hakkında ise, kaynaklarda şu bilgilere yer veriliyor: “Devlete bağlı hastane başlangıçta yokken, mecburiyet karşısında trahom, frengi gibi salgın hastalıklara karşı hastaneler kurulmuş ve zamanla sayıları artmıştır. Aşı ve serum üretimi önemlidir. Bu dönemde gerekli aşıların tümü Sivas ve İstanbul’da yapılan yerli üretim tesislerinden sağlanmış, her yıl milyonlarca yurttaş aşılanmıştır. Devletin önemli görevlerinden biri nüfusun artırılması, anne ve bebek ölümlerinin azaltılmasıdır. Bu nedenle açılan sağlık kurumları arasında doğumevleri önemli yer tutar. Bundan dolayı Türkiye’de kurulan ilk 9 doğumevinden birisi de, Erzurum’da hizmete sokulmuştur”