Tüm Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜMSİAD) tarafından düzenlenen iftar programında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz Avrupa Birliği’ni önemsedik ve bu yolda bir gayret ortaya koyduk, ama hep bizi oyaladılar. Kriterleri karşılama konusunda bizimle mukayese edilemeyecek pek çok ülkeyi hızla üyeliğe kabul eden Avrupa Birliği’nin Türkiye ile ilgili çifte standardı artık gizlenemeyecek bir hale gelmiştir” dedi.
Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen programda Cumhurbaşkanı Erdoğan, iş adamlarına ve davetlilere hitaben bir konuşma yaptı.
Katılımcıların Ramazan ayını tebrik ederek ve tutulan oruçların, yapılan ibadetlerin kabul olması temennisinde bulunarak konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, içinde bulunulan mübarek günlerin hürmetine milletin, Müslümanların ve tüm insanlığın huzura, güvene, hayırlı bir geleceğe kavuşması dileğinde bulundu.
Bugün ebediyete uğurlanan şehitler için Allah’tan rahmet, gazilere şifa temennisinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkelerin ve milletlerin zor günleri, iyiyle kötünün, hayırla şerrin, samimiyle riyakârın, sadıkla hainin adeta ayrıştığı, herkesin kendi rengini, kendi tıynetini ortaya koyduğu dönemlerdir. Türkiye, bir süredir böyle bir dönemden geçiyor” diye konuştu.
“YAŞANAN HER HADİSE BİRİLERİNİN MASKESİNİN İNMESİNE VESİLE OLDU”
Yaşanan her badirenin, birilerinin yüzlerindeki maskenin inmesine vesile olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gezi Olayları sırasında ve 17-25 Aralık darbe girişiminde bunun yaşandığına, son bir yıldır bölücü terör örgütünün eylemlerinde de bunun yaşanmakta olduğuna dikkat çekti ve şunları söyledi: “Kendilerine demokrat, özgürlükçü diyenlerin içinden despot, yıkıcı, faşizan duyguların nasıl patladığını gördük. Yıllarca hizmet diyerek, hareket diyerek, himmet diyerek milletin sinesine sızanların aslında nasıl bir şer örgütlenmesi kurduklarına bizzat yaşayarak şahit olduk. Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet olan bir yapıyı bizzat yaşayarak gördük. ‘Demokratik Açılım’ diyerek, ‘Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’ diyerek, ‘Çözüm Süreci’ diyerek, ‘analar ağlamasın’ diyerek yürüttüğümüz iyi niyetli çalışmaların terör örgütü tarafından nasıl bir anda yerle yeksan edilebildiğini hep birlikte müşahede ettik.”
Türkiye’yi siyasi, ekonomik ve diplomatik olarak çökertmek için bu projeler art arda sahneye konurken, bir takım kesimlerin, sırf kendi siyasi çıkarları için bunlara nasıl çanak tuttuğunu üzüntüyle gördüklerini ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Evet, belki senaryo güçlüydü, belki oyuncular tecrübeliydi, belki ortam uygundu. Ama hesap edilemeyen bir şey vardı. Türkiye, eski Türkiye değildi” dedi.
“ESKİ TÜRKİYE’NİN KRİZLERE KARŞI MUKAVEMETİ ZAYIFTI”
Eski Türkiye’nin krizlere karşı mukavemeti zayıf bir Türkiye olduğunu belirten ve 1994 ve 2001 krizlerinin, üç-beş milyar dolarlık manipülasyonlarla, üç-beş siyasetçinin yönlendirilmesi ve üç-beş gazetenin, televizyonun çığırtkanlığıyla başlatıldığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’ye yüzlerce milyar dolar maliyeti olan bu krizleri, böylesine küçük oyunlarla kotarabilenler, bu defa da aynısını yapabileceklerini sandılar. 2002-2007 yılları arasında Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak için girişilen çabalar sonuç vermeyince, 2013’ten itibaren, yeni ve daha cüretkar bir projeyi devreye soktular. Ama ne yaptılarsa olmadı. Finans oyunları kafi gelmedi. Türkiye, eksilenin yerine yenisini süratle koymayı başardı. Halkın bir kesimini sokağa dökme çabaları netice vermedi. Bir ay içerisinde nefesleri kesildi, herkes evine, işine, gücüne döndü. Paralel ihanet çetesinin emniyet ve adalet teşkilatları içindeki mensuplarının başı çektiği bir darbe girişimiyle sonuç almak istediler. Bu girişim de milletimizin sinesine çarptı, yine başarılı olamadılar.”
İlgili çevrelerin 7 Haziran seçim sonuçlarından aldıkları cesaretle bölücü terör örgütünü yeniden eyleme başlattıklarına, döktükleri onca kana, yol açtıkları onca yıkıma rağmen bir netice alamadıkları gibi, eylem için yığınak yaptıkları ilçe ve mahallelerde yok olup gittiklerine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biliyoruz ki boş durmayacaklar. Mevcut sorunları kaşımayı sürdürmenin yanında, yeni senaryolarla, yeni tuzaklarla ülkemizi köşeye sıkıştırmaya çalışacaklar. Milletimiz, tüm bu saldırılara, tüm oyunlara karşı sağlam bir duruş sergilemiştir. Biz şunun gayet iyi farkındayız. Milletimizin bize verdiği destek, şahsımıza değil, işte bu saldırılar karşısında kendi adına verdiğimiz mücadeleyedir. Biz hep birlikte bu mücadeleyi samimiyetle ve kararlılıkla sürdürdüğümüz müddetçe, milletimizin desteğinin bizimle olacağından en küçük bir şüphe duymuyorum” şeklinde konuştu.
“HER MÜCADELENİN BİR BEDELİ OLUR”
Bu mücadelenin bir bedeli olduğunu ve bu bedelin en büyüğünü de şehitlerin, gazilerin ve onların ailelerinin verdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Güvenlik güçlerimiz, hayatları pahasına, gelecekleri pahasına milletin ve ülkenin bekası için destanlara konu olacak bir mücadele yürütüyorlar. Bu vesileyle bir kez daha şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı diliyorum. Gazilerimize Rabbimden acil şifalar niyaz ediyorum” dedi.
Türkiye’nin bedel ödediği bir diğer alanın ekonomi olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “İhracatta ve turizmde yaşanan daralmanın girişimcilerimize ve ülkemize bir maliyeti elbette oluyor, olacaktır. Fakat şunu biliyorum ki, bu üstesinden gelemeyeceğimiz bir sıkıntı değildir. Esasen, Türkiye’ye yönelik gizli-açık ekonomik saldırı başlatanların hedefi, bize diz çöktürmekti. Hamdolsun başaramadılar. Başaramayacaklar. Şimdi, sıkıntıya düşen sektörlerimizi destekleyerek, yeni kapılar açarak, yeni pazarlar bularak, yeni yöntemler geliştirerek, yaralarımızı sarma zamanıdır. Bu akşam TÜMSİAD’ta konuşuyoruz. TÜMSİAD’ın işi ne, görevi ne? Tamamıyla işte sanayide, ticarette, bu meslek alanlarında varlığını ortaya çok daha farklı şekilde koymaktır. İhracatla ilgili ümit verici gelişmeler olduğunu biliyoruz. Turizm, sezonluk bir sektör olduğu için, bu dönemi bir parça kayıpla atlatsak da, önümüzdeki yıldan itibaren kendini toparlayacaktır. Temel ekonomik veriler, ülkemizin yeniden yükseliş trendine girdiğini gösteriyor.”
“YAŞADIĞIMIZ BADİRELERİ YENİ TÜRKİYE’NİN DOĞUŞ SANCILARI OLARAK GÖRÜYORUM”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kur’an-ı Kerim’den “Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz” ayetini hatırlatarak, “Bu bakımdan, yaşadığımız badireleri, inşallah, kendi vatandaşlarıyla birlikte tüm mazlumların ve mağdurların ümidi Yeni Türkiye’nin doğuş sancıları olarak görüyorum.” ifadelerini kullandı ve Türkiye’nin bu yıl birinci çeyrekte AB üyeleri ülkeler arasında 4,8 ile en yüksek büyüme oranını yakaladığını hatırlattı.
Türkiye için asıl tehlikenin, bu hadiselere ve bu gailelere kendisini kaptırıp, 2023 hedeflerinden ve 2053 ile 2071 vizyonundan uzaklaşmak olacağına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz bunlardan uzaklaşmayacağız. Türkiye, elbette terör örgütleriyle mücadele edecek, Suriye meselesinin çözümü için çalışacak, her türlü ihanete ve husumete karşı hazırlıklı olacak. Ama aynı zamanda Türkiye, büyük projelerini, altyapı yatırımlarını, üst yapı yatırımlarını adım adım hayata geçirmeyi sürdürecek, yeni projeleriyle ilgili hazırlıklarını kesintisiz devam ettirecek” sözlerine yer verdi.
Ayın 30’unda İzmit Körfezi üzerinde Osmangazi Köprüsü’nü, 26 Ağustos’ta İstanbul Boğazı üzerinde 3’üncü köprü olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü, 26 Aralık’ta da İstanbul Boğazı’nın altından geçecek olan Avrasya Tüneli’ni açacaklarını müjdeleyen ve bu yılın açılışlar yılı olacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün bizim yolumuzu kesmek isteyenlerin yarın ne durumda olacağını ancak Allah bilir. Biz 2200 yıllık devlet tecrübemizden, 1400 yıllık medeniyetimizden, coğrafyamızdaki 1000 yıllık varlığımızdan aldığımız güçle yolumuza devam edeceğiz” diye ekledi.
“İNGİLİZ HALKININ VERDİĞİ KARARI AVRUPA BİRLİĞİ İÇİN YENİ BİR DÖNEMİN BAŞLANGICI OLARAK GÖRÜYORUM”
Konuşmasının son kısmında İngiltere’de yapılan ve Avrupa Birliği’nden ayrılma kararıyla sonuçlanan referandum konusundaki görüşlerini de paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamaları yaptı: “Öncelikle demokrasiye, millî iradeye saygıyı esas alan bir siyasi anlayışın mensupları olarak referandum sonuçlarının İngiliz halkı için hayırlı olmasını diliyorum. Tüm dünya ile birlikte biz de referandum sonucunun ‘evet’ olarak çıkmasını bekliyorduk; ama sonuç bu şekilde tecelli etti. İngiliz halkının verdiği bu kararı İngiltere ve Avrupa Birliği için yeni bir dönemin başlangıcı olarak görüyorum. Avrupa Birliği uzun süredir Türkiye’nin üyeliği meselesi başta olmak üzere, pek çok konuda kendi değerlerine aykırı düşen bir pozisyona sürüklenmişti. Kriterleri karşılama konusunda bizimle mukayese edilemeyecek pek çok ülkeyi hızla üyeliğe kabul eden Avrupa Birliği’nin Türkiye ile ilgili çifte standardı artık gizlenemeyecek bir hale gelmiştir.”
“AB’NİN TÜRKİYE’YE YAPTIĞI UYGULAMA İSLAMOFOBİKTİR”
Türkiye’nin AB üyeliği başvurusunda AB’nin engel üstüne engel koyduğunu 53 yıldır Türkiye’yi kapılarında beklettiklerini ve hala bekletmeye devam ettiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, konu ile ilgili açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Bunlarla bütün müzakerelerde hep şunu söylemişimdir: Yahu alacaksanız buyurun deyin, almayacaksanız bize deyin ki; ‘boşuna uğraşmayın almayacağız sizi.’ Bizi de yormayın, siz de yorulmayın. Ama hep aldattılar, dürüst davranmadılar. İşte şimdi buyurun İngiltere ne dedi? ‘3000 yılına kadar Türkiye giremez’ dedi. Şimdi ne oldu? Hadi buyur bakalım, 3 gün bile dayanamadın bak… Biz Avrupa Birliği’ni önemsedik ve bu yolda bir gayret ortaya koyduk, ama hep bizi oyaladınız. Beraber müzakere masasına oturduğumuz kişilerle maalesef bizi ayırt ettiniz. İşte son olarak göçmenler konusunda takındığı insani ve ahlaki olmayan yaklaşım Avrupa Birliği’nin tutarlılığını ciddi şekilde tartışmaya açmıştır. Kimse demesin ha ‘Avrupa İslamofobik değil’; hayır işte bak ben söylüyorum: Şu anda Türkiye’ye yapılan uygulama, İslamofobiktir; onun için bizi almakta bunlar gecikiyorlar.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa’da yükselen ırkçı ve İslamofobik akımlar ile bu yönde siyaset yapan partilerin yükselişinin, birliğin üzerine bina edildiği değerlerle ilgili tartışmaları hızlandırdığını kaydederek şu değerlendirmelerde bulundu: “İşte Amerika, aynı şey orada, şu anda adaylardan bir tanesi Müslümanlara vuruyor-vuruşturuyor. Sayın Obama burada Müslümanlardan yana tavır koyuyor, ‘böyle bir ayrım yapamazsınız’ diyor. Ama diğer aday Müslümanların Amerika’da olmasına adamın tahammülü yok. Bir de gelmiş burada bir yerde bir marka koymuşlar onun adına. O markayı aslında binasına koyanlar onu süratle kaldırması lazım. Ben de bir yanlış yaptım, oranın açılışını yaptım. İngiltere’nin Birlikten ayrılma kararı, tüm bu endişeleri daha derin bir belirsizliğe dönüştürmüştür. Bizim bu konudaki tavrımız açık ve nettir; Avrupa Birliği’nin ekonomik ve demokratik standartlarını kendi vatandaşlarımızın refahı ve huzuru için önemli görüyoruz. Tam üyelik hakkımızın teslim edilmemesine rağmen Avrupa Birliği vizyonunu sürdürmemizin, kriterleri yerine getirmeye devam etmemizin sebebi budur. Ne demiştik? Gerekirse Kopenhag Kriterlerinin adını Ankara kriterleri olarak değiştirir ve yolumuza devam ederiz. Bugün de aynı yerdeyiz. Geçmişten farklı olarak bugün sorunun öznesi Türkiye’de değil Avrupa Birliği’nin bizatihi kendisidir.”
“AVRUPA BİZİM RAKİBİMİZ DEĞİL, GÜÇLÜ BEŞERİ MÜNASEBETLERİMİZİN BULUNDUĞU BİR COĞRAFYADIR”
Mülteci krizi ve İngiltere’nin ayrılık kararının, AB’yi tutumunu ve tutarlılığını sorgulamaya yöneltmesi gerektiğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “AB bu sorgulamayı samimi olarak yapar ve gereğini süratle yerine getirirse, zaten o Birliğin içinde Türkiye doğal olarak yerini almış olacaktır. Böyle olmaz da, Avrupa Birliği tutarsızlıklarını derinleştirerek yoluna devam etmeye kalkarsa, kısa sürede yeni ayrılıklarla karşılaşması kaçınılmaz hale gelecektir” açıklamasında bulundu ve konu ile ilgili değerlendirmelerini şöyle tamamladı: “Avrupa bizim rakibimiz değil, birlikte hareket etmeyi arzu ettiğimiz, güçlü tarihi ve beşeri münasebetlerimizin bulunduğu bir coğrafyadır. Avrupa’da yaşayan 6 milyonu bulan Türkiye kökenli insanımızın geleceğini ilgilendiren her mesele tabii olarak bizim meselemizdir. Biz zaten kapısında bekleyen bir ülke olarak bu gelişmeleri yakından ve Avrupalıların bizi değerlendirirken kullanmayı çok sevdikleri ifade olan ‘endişeyle’ takip etmeyi sürdüreceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının sonunda davetlilerin Ramazan ayını tebriklerini yineleyerek, bu buluşmaya vesile oldukları için TÜMSİAD yönetimine teşekkür etti.