Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi’nin 2015-2016 Dönemi Mezuniyet Töreni’nde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “İstanbul’u anlamak sadece milletimizi değil, bu coğrafyada hüküm sürmüş nice toplumları, hatta tüm insanlığı anlamak demektir. Türkiye’yi ülkelerden bir ülke sananlar, milletimizi milletlerden bir millet sananlar, İstanbul’u şehirlerden bir şehir sananlar yanılıyorlar” dedi.
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi’nden bu yıl mezun olacak öğrencileri tebrik edip onlara bundan sonraki hayatlarında başarılar dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, onların bugünlere gelmesinde emeği olan anne-babaları ve hocalarına teşekkür etti.
Mezun olan öğrencilere, bundan sonra kendi ayakları üzerinde durmaya, kendi kararlarının sonuçlarıyla yüzleşmeye hazır olmaları gerektiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Benim sizlerden beklentim şudur: İş hayatınızda ve akademik çalışmalarınızda ülkenize, milletinize, ideallerinize olan sadakatinizi asla kaybetmemenizdir. Kalpsiz bir beden nasıl cesetten ibaretse, değerlerinden ve köklerinden kopma pahasına elde edilen kariyer de aynı şekilde anlamsız, aynı şekilde soğuk, aynı şekilde ruhsuzdur. Sizlerin ne pahasına olursa olsun kazanmanın değil hayırlısıyla kazanmanın çabası içinde olacağınıza inanıyorum” diye konuştu.
“SİZLER 2071 VİZYONUNU ŞEKİLLENDİRECEK NESİLSİNİZ”
Öğrencilere hitaben, Türkiye’nin kendilerine ve birikimlerine ihtiyacı olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Elde ettiğiniz bilgileri sürekli güncelleyerek, sürekli daha ileriye taşıyarak, ülkemizi muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarma hedefine katkı vermek mecburiyetindesiniz. Çünkü hepimiz aynı gemideyiz. Ne diyor şair: ‘Sen yanmasan / Biz yanmasak, / Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa…’ Eğer sizler bu gayreti göstermezseniz, diğer arkadaşlarınız bu gayreti göstermezse, Türkiye hedeflerine nasıl ulaşacak? Daha önemlisi, sizler, Türkiye’nin 2053 vizyonunu, 2071 vizyonunu şekillendirecek, bunun altyapısını kuracak, bunu inşa edecek olan nesilsiniz. Biz 2053’ü göremeyeceğiz. Ama temenni ediyorum, duam odur ki onu sizler göreceksiniz ve o günleri inşa edeceksiniz. Benim gözümde sizler ‘Asım’ın Nesli’siniz, bu neslin devamını yetiştirecek olan öncülersiniz. Rabbim yolunuzu, bahtınızı, gönlünüzü açık etsin.”
Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından, Osmanlı’nın emaneti olan 5 ayrı vakfın kuruculuğunda hayata geçirilen üniversitenin, 6 yılda gerçekten örnek bir eğitim kurumu haline geldiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi’ni, vakıf mallarının amacına uygun kullanımının bir örneği olarak gördüğünü söyledi ve şunları ekledi: “Ecdadın kurduğu vakıflar aracılığıyla hayat bulan külliyelerin önemli bölümü, başlı başına birer üniversite olarak faaliyet göstermiştir. Geniş bir yelpazede verilen eğitimiyle, hocalarıyla, burslu ve yatılı öğrencileriyle, kütüphanesiyle her külliye, döneminin seçkin bir eğitim kurumuydu. Günümüzde kimilerinin külliye kavramını sadece camiye sınırlaması, cehaletlerinden ziyade, onların bu müesseselerde verilen eğitimin kalitesini ve çeşitliliğini kabul etmek istemeyişlerinden kaynaklanıyor.”
“İSTANBUL’U ŞEHİRLERDEN BİR ŞEHİR SANANLAR YANILIYORLAR”
Aynı tartışmanın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde de yaşandığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Beştepe’de inşası süren külliyemiz, Cumhurbaşkanlığı çalışma ofisleri yanında, halen kullanımda olan camisi, yakında açılışını yapacağımız kongre ve kültür merkezi, inşasına başlanan kütüphanesi ve sergi salonu ile, ecdadımızın mirasına yakışır bir eser olma yolunda ilerliyor. Bizim amacımız hiçbir zaman Beştepe’de, kamu binalarının o soğuk yüzünü sergileyecek bir bina yapmak olmadı. 3 şeyi hedefledik. Bir; buraya baktığımız zaman dedik burada Selçuklu’yu göreceğiz, buraya baktığımız zaman Osmanlı’yı göreceğiz, buraya baktığımız zaman modern mimariyi göreceğiz. Öyle bir sentez yapalım ki, bu sentezin içerisinde biz, Türk milleti olarak işte biz buyuz, bunu dedirtelim. Biz, tarihimizi ve kültürümüzü yansıtan, milletimizin her kesimine hitap eden, 79 milyon vatandaşımızın tamamının benimseyeceği ve kullanacağı bir külliye hayaliyle yola çıkmıştık. Hamdolsun, bu hayalimizi büyük ölçüde gerçekleştirdik” dedi.
Fatih Sultan Mehmet’i anlamanın İstanbul’u anlamak demek olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şunları söyledi: “İstanbul’u anlamak ise sadece milletimizi değil, bu coğrafyada hüküm sürmüş nice toplumları, hatta tüm insanlığı anlamak demektir. Türkiye’yi ülkelerden bir ülke sananlar, milletimizi milletlerden bir millet sananlar, İstanbul’u şehirlerden bir şehir sananlar yanılıyorlar. Eğer bu ülke, bu millet bu şehir sıradan olsaydı inan bana başarımızda bunca gaile olmazdı, sınırlarımızın hemen ötesi ateşe ve kana bulanmış olmazdı. Sınırlarımızın berisi her türden terör örgütünün, her türden ihanet çetesinin faaliyet alanı haline gelmezdi. Ülkemizdeki bazı gafiller, kendi milletlerinin, kendi tarihlerinin, kendi medeniyetlerinin büyüklüğünün farkında olmayabilir, ama karşımızdakiler bunu çok iyi biliyorlar.”
“BİRİLERİ KARANLIK İLİŞKİLERİYLE MİLLETİ KORKUTMAYA ÇALIŞIYOR”
Dün birilerinin, kendisine sözde ihtar vermek için bildiri yayınladıklarına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan bildiride, kendi milletine söven sözde profesörün, terör örgütüne militanlık eden sözde akademisyenlerin ve, gazetecilerin savunulduğunu, paralel ihanet çetesinin pençesindeki üniversitelere kayyum atanmasına karşı çıkıldığını, bölücü örgütün maşası haline dönüşmüş milletvekillerine destek verildiğini, yargının, iş dünyasının ve diğer devletlerin tahrik edildiğini vurguladı.
Aynı bildiride, teröristlerin yakıp yıktığı ilçelerin suçunun devlete yüklenmeye kalkıldığını ve milletin göz bebeği olan sivil toplum kuruluşlarına saldırıldığını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sonra da dönüp bana ‘bizi bu kadar korkutma’ diyorlar. Ben seni niye korkutacağım? Hani büyüklerimizin güzel bir ifadesi var, ‘kork Allah’tan korkmayandan’ diye, bunlar böyle. Bu ithamların, bu iftiraların, bu yalanların, bu çarpıtmaların hangisi korku eseri olabilir acaba? Burada korku değil, tam tersine, kusura bakmayın, bir terbiyesizlik vardır. Hem ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanına bu şekilde her türlü hakareti edeceksiniz, hem de korkudan bahsedeceksiniz. Bunlar kendi şerleriyle, kendi şirretlikleriyle, kendi karanlık ilişkileriyle milleti korkutmaya çalışıyorlar” şeklinde konuştu.
Söz konusu bildiri sahiplerine, “Boş atıp dolu tuttuğunuz günler geride kaldı. Artık, bu milletin size de, söylediklerinize de, yayınladığınız bildirilere de itibarı yoktur” diye seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, çağrısına şöyle devam etti: “Milletle, milletin değerleriyle, tarihiyle, kültürüyle ve milletin temsilcileriyle kavga etmekten vazgeçmezseniz, kendi çirkinliğinizin içinde boğulup gideceksiniz. Gittiğiniz yol, yol değil. Gelin, bu aziz milletin husumetine değil, hizmetkârlığına talip olun. Bu milletin gönlü, vicdanı, şefkati, sizleri de içine alacak kadar büyüktür. Yeter ki, yüzünüzdeki maskeleri çıkartın, içinizdeki nefretten kurtulun.”
“BU MİLLET ORADAN GELECEK VİZEYMİŞ, GERİ KABULMÜŞ, BUNLARIN PEŞİNDE DEĞİL”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı’nın, “Eğer, Erdoğan ciddi şekilde geri kabul anlaşmasını uygulamama yoluna giderse, o zaman Türklere niçin Avrupa’ya vizesiz seyahat imkanı verilmediğini Türk halkına kendisi anlatmak durumunda kalır” sözlerine atıfta bulundu ve konu ile ilgili şu açıklamalarda bulundu: “Ey Başkan, sen Türk milletini tanımadın. Bu millet oradan gelecek vizeymiş, geri kabulmüş, bunların peşinde değil. Siz şu anda tam manasıyla Türkiye’nin peşindesiniz, eğer Türkiye kapıları açar da bu mülteciler Avrupa’ya doğru yürürse bizim halimiz ne olacak diye düşünüyorsunuz, bunu düşünüyorsunuz. Ve tutuştular, işte Edirne’de 60 bin kişi toplandı, tutuştular acaba bunlar oradan Bulgaristan’a, Yunanistan’a doğru gidecekler mi diye. Ama biz 3 milyona ev sahipliğini yapıyoruz; niye? Biz insana değer veriyoruz Yaratandan ötürü, sizin böyle bir derdiniz yok. Geri kabul vesaire, bütün bunlar sizin ne kadar sözünüzde durmaz insanlar olduğunuzu gösteriyor, çünkü bu anlaşmaları sizle yaptık, bunlar yazılı, kayıtlarda var. Siz verdiğiniz sözde durmuyorsunuz, işte sizin çirkin yüzünüz bu. Erdoğan bu çirkin yüzünüzü ortaya koyduğu için çılgına dönüyorsunuz, onun için de Erdoğan’dan nasıl kurtuluruz diye bunun çalışmaları içerisindesiniz. Alıyorsunuz bölücü terör örgütünün arkasında olduğu örgüt elemanlarını, Parlamento binanızın içerisinde duvarlara astığınız o terör örgütünün paçavraları önünde resim çektiriyorsunuz. Ama biz o değiliz, biz teröre karşıyız dediysek sonuna kadar karşıyız, ama siz samimi değilsiniz. İşte biz bütün bu gelişmeleri milletimizle zaten her gün paylaşıyoruz.
“AVRUPA BİRLİĞİ; SİZ BİZİ HALKIMIZIN BÜYÜK BİR ÇOĞUNLUĞU MÜSLÜMAN OLDUĞU İÇİN KABUL ETMİYORSUNUZ”
Biz İngiltere gibi de değiliz ha, onu da söyleyeyim. Bak şimdi yarın referandum yapıyorlar, Avrupa Birliği’nden çıkalım mı, çıkmayalım mı? Ve bize de sinyal gönderiyorlar, 3 bin yılına kadar Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesi mümkün değil. Hani biz bir araya geldiğimiz zaman sen böyle konuşmuyordun ya Cameron, böyle demiyordun bize. Hep bize söylediği şuydu: Her zaman yanındayız, bir an önce Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesi için her türlü gayreti gösteriyoruz. Ne oldu şimdi? İşte bu, bunların yapısı bu. Şimdi yarın bizi gerekçe göstererek, -kampanyayı öyle sürdürüyorlar görüyorsunuz- oradan Avrupa Birliği’nden çekilmeme kararı çıkacak, ben şimdiden size söylüyorum. Ve ondan sonra diyecekler ki, ne yapalım, İngilizler böyle istedi ve Avrupa Birliği’nden çekilmedik, yola devam ediyoruz. Hayırlı olsun, devam edin, zaten oradasınız. Ama Türkiye bu değil.
Türkiye’ye resmen sene 63 söz verdiniz, sene 2016 53 yıl geçti, hala oyalıyorsunuz. Niye oyalıyorsunuz? Söyleyeyim, bugüne kadar bunu pek telaffuz etmiyordum, sadece özel görüşmeler, oralarda konuşuyordum; ey Avrupa Birliği, siz bizi halkının büyük bir çoğunluğu Müslüman olduğu için kabul etmiyorsunuz, bunun aksini ispat edemezseniz. Ve bunu Fransa’nın eski Dışişleri Bakanlarından bir tanesi bana zaten açık açık söyledi, Sayın Davutoğlu da yanımda, 3’lü olarak görüşüyoruz ve açık açık söyledi, sizi almazlar dedi Avrupa Birliği’ne, boşuna uğraşıyorsunuz. Niye dedim. Müslümansınız dedi. Ya biz de bunu biliyoruz aslında dedim ama, biz yine de bakalım bir samimiyet testidir diye bu yola girdik ve işte 63, şimdi 2016. NATO’da böyle bir yanlış yaptılar, öyle diyorlar, NATO’da bir yanlış oldu, oraya aldık, ama buralarda bu olmaz, yani ayrımcılık bunlarda var.”
“BİZ VİZE SERBESTİSİ OLMADAN BUGÜNE KADAR OLDUĞU GİBİ HAYATIMIZI YİNE SÜRDÜRÜRÜZ”
AB’nin samimi olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyşe sürdürdü: “Avrupa Birliği bize verdiği sözü yerine getirmeyip terör tanımı gibi kesinlikle iyi niyeti olmayan bir konu üzerinden vize serbestisinden imtina ederse, biz meseleyi milletimize rahat anlatırız. Sayın Komisyon Başkanı o bakımdan rahat olsun. Biz kalkarız İngilizlerin yaptığı gibi biz de bir kamuoyu araştırmasına milletimizle gideriz, Avrupa Birliği’yle müzakerelere devam mı, tamam mı diye sorarız, milletim devam derse biz de devam ederiz. Çünkü ben kendilerine hep dedim, ya bizi almayacaksınız söyleyin, alacaksanız da bu işi bitirin. Ne evet, en hayır dediler bugüne kadar, hep bizi oyaladılar. Asıl böyle bir durumda düzenli göç imkanından mahkum kaldıkları için yeniden harekete geçecek milyonlarca mülteci Avrupa kapılarına dayandığında Sayın Komisyon Başkanı bu durumu kime nasıl anlatacak onu düşünsün. Biz vize serbestisi olmadan bugüne kadar olduğu gibi hayatımızı yine sürdürürüz, ama Avrupa ülkeleri geri kabul anlaşmasının getirdi imkanlara umudunu bağlamış milyonlarca mültecinin yaşayacakları hayal kırıklığının ardından ortaya çıkacak tabloyu aynı rahatlık ve soğukkanlılıkla karşılayabilir mi, onu bilmiyorum, yaşayıp göreceğiz.”
Konuşmasının sonunda Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi’nden bu eğitim döneminde mezun olan öğrencileri tebriklerini yineleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini; törendekilerin Ramazan ayını kutlayarak ve tuttukları oruçlar ile yaptıkları ibadetlerin kabul olması temennisiyle tamamladı. Mezuniyet törenin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi’nin Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlediği iftar programına katıldı.