Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, "Korunma altına alınan çocuklar çeşitli nedenlerle kuruluştan izinsiz ayrılma davranışı maalesef gösterebilmektedir. Kuruluştan izinsiz ayrılan çocuklarla ilgili bir kriz masasını kurduk. İyi uygulama örneklerini çalışmaya başladık ve bu konuya dair psikolojik profil çalışması yapıyoruz." dedi.
Göktaş, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2024 yılı bütçe görüşmelerinin ardından milletvekillerinin sorularına cevap verdi.
Türkiye'nin, ailenin, kadının, çocuğun, yaşlının, engellinin, şehit yakını ve gazilerin haklarının korunması ve hayat standartlarının iyileştirilmesi noktasında çok mesafe kateden bir ülke olduğunu belirten Göktaş, Türkiye'nin bugün tüm imkanlarını 85 milyon vatandaşı için seferber ettiğini söyledi.
Bugün 6 Şubat depremi nedeniyle zarar gören bölgede her alanda devasa bir dönüşüm gerçekleştirdiklerini dile getiren Göktaş, kendisinin de sık sık deprem bölgesine gittiğini, 30 Kasım'da tekrar Kahramanmaraş'ta STK'lerle bir araya geleceğini bildirdi.
KORUMA VE BAKIM ALTINDAKİ ÇOCUKLAR
Koruma ve bakım altındaki çocukların sevgiyle büyümelerinin en çok hassasiyet gösterdikleri hususlardan biri olduğunun altını çizen Göktaş, milletvekillerinin, çocuklara yönelik bazı sorularını şu şekilde yanıtladı: "A'dan Z'ye bütün vakalar yanımda. Ancak her şeyden önce çocukları olan bir anne, Türkiye'deki çocukların haklarından ve özgürlüklerinden sorumlu bir bakan, Türkiye'deki milyonlarca çocuğun bakanı ve kurumlarımızda kalan çocukların bakanı olarak, çocukların mahremiyetini korumak, benim için önemli vazifedir. Biz, çocuklarımızı etkileyecek, bu konuda herhangi bir bilginin ileriki yaşlarında onların karşısına çıkmasını istemiyoruz. Çocuklarımızın temel haklarından biri olan unutulma hakkına riayet ediyoruz. Çocuklarımızın iyilik hali her şeyden önce gelir. Bugüne kadar tek bir çocuğun dahi suistimal edilmesine müsamaha göstermedik. Açıkçası kim ister? Tam aksi, her vakaya müdahil oluyoruz, vakaları büyük bir titizlikle takip ediyoruz, sorunların peşini bırakmıyoruz. Bırakmaya da niyetimiz yok. Bu, iddia dahi olsa."
"0-3 YAŞ DÖNEMİ ÇOCUKLARA YÖNELİK BAKIM VE GELİŞİM PROGRAMI HAZIRLAYACAĞIZ"
Bakan Göktaş, son 20 yılda hem okuryazarlık oranının artması hem de kız çocuklarının okullaşmasında önemli aşamalar kaydettiklerini aktardı.
Kadın okuryazarlığı oranının yüzde 95'in üzerine çıktığını anlatan Göktaş, kız çocuklarının okullaşma oranının ise bugün yüzde 89'un üzerinde olduğunu, bu oran yüzde 100'e ulaşana kadar çalışmaya devam edeceklerini vurguladı.
Kız çocuklarının okula devam oranlarını artırmak için Şartlı Eğitim Yardım Programı kapsamında yapılan aylık ödeme tutarlarının, erkek çocuklarına göre daha yüksek olduğuna dikkati çeken Göktaş, ayrıca Türkiye Aile Destek Programı çerçevesinde Çocuk Bileşeni Desteği, Öksüz ve Yetim Yardımı, Asker Çocuğu Yardımı, Engelli Yakın Aylığı, Doğum ve Çoklu Doğum Yardım Programı gibi yardım programları yürüttüklerini hatırlattı.
Sosyal politikaların, çocuk odaklı olduğunu, bu kapsamda bu yıl ilk Çocuk Şurası'nı gerçekleştirdiklerini anımsatan Göktaş, şöyle devam etti: "Ülkemizde çocuk politikalarının geliştirilmesine temel teşkil etmek üzere Türkiye Çocuk Araştırması'nı gerçekleştirdik. Yine bu kapsamda 2023-2027 yıllarını kapsayan Türkiye Çocuk Hakları Strateji Belgesi ve Eylem Planı hazırladık. Bir milletvekilimiz çocukların sosyal hayat içinde yer alması için kreşlerin desteklenmesi gerektiğini belirtti. Özellikle 0-3 yaş dönemi çocuklara yönelik bakım ve gelişim programı hazırlayacağız. Mahalle tipi kreşleri yaygınlaştıracak bir çalışma başlatıyoruz. Erken çocukluk dönemi bakım ve eğitim hizmeti veren kurumların hizmet sunumunu çeşitlendirecek ve hizmet kalitesini de ayrıca arttıracağız. Çocukların kaygı ve depresyon durumu ile ilgili hem çocuklara psikososyal destek veriyoruz hem de geleneksel ve sosyal medya ortamında çocukların gelişimlerini olumsuz yönde etkileyecek içerikleri takip ediyoruz. Bu hususta Sosyal Medya Çalışma Grubu oluşturduk, 7 gün 24 saat izleniyor ve içerikleri bizzat kontrol ederek gerekli başvurularda da tek tek bulunuyoruz. Ailelerimizi tehdit eden içeriklerle mücadele de ayrıca edeceğiz. Çocuk dostu içeriklerin sayısının arttırılması ve teşvikin sağlanmasının yanı sıra çocukların yazılı, görsel ve dijital yayınların zararlarından ve diğer risklerden korunması amacıyla zararlı içeriklerle de mücadele ediyoruz."
"EVLAT EDİNDİRME HEM BÜYÜK BİR SORUMLULUK HEM HUKUKİ HEM DE PSİKOLOJİK BOYUTU OLAN BİR SÜREÇ"
Bakan Göktaş, çocukların dijital dünyanın sunduğu imkanlardan faydalanabilme, zararlı içerikleri tanımlayabilme becerilerin arttırılması için 11 bin 600 çocuğa akran destekli öğrenme tekniğiyle dijital okuryazarlık eğitimi verdiklerini anlattı.
Göktaş, bir milletvekilinin, evlat edindirme sürecinin yavaş işlediğine dair sorusuna, "Evlat edindirme hem büyük bir sorumluluk hem hukuki hem de psikolojik boyutu olan bir süreçtir. Çocuğun yararı ilkesi doğrultusunda üzerinde çok detaylı düşündüğümüz, titizlikle takip ettiğimiz bir süreç. Çünkü çocuk emanet ediyorsunuz. O çocukların bazıları zaten terk edilmiş, bir travmaya, hikayeye sahip." yanıtını verdi.
İl müdürlüklerinin, avukatların ve psikologların, süreçleri birebir takip ettiğini, gerekli denetimlerin yapıldığını, ailelerin verdiği belgelerin kontrol edildiğini ve bu süreç tamamlandıktan sonra çocukları hiç bekletmeden ailelerin yanına yerleştirdiklerini aktaran Göktaş, süreci hızlandırmak için neler yapılabileceği konusunda çalışacaklarını ifade etti.
Göktaş, koruma ve bakım altında olup, kuruluşlardan izinsiz ayrılan çocuklara yönelik bir soruya ise şu yanıtı verdi: "Bu konu özellikle odaklandığımız çalışmalardan bir tanesidir. Korunma altına alınan çocuklar çeşitli nedenlerle kuruluştan izinsiz ayrılma davranışı maalesef gösterebilmektedir. Kuruluştan izinsiz ayrılan çocuklarla ilgili bir kriz masasını kurduk. İyi uygulama örneklerini çalışmaya başladık ve bu konuya dair psikolojik profil çalışması yapıyoruz. Çalışmanın sonuçlarına göre süreçlerimizde düzenlemeler yapacağız."
"KADIN VE ÇOCUK MAĞDURİYETİ KONUSUNDA VARSA TESPİTLERİNİZ GELİN BİRLİKTE KONUŞALIM"
Bakan Göktaş, Filistinli yetim ve refakatsiz çocukların Türkiye'ye getirilebilmesi için çalışmalara devam ettiklerini belirterek, 187 ülkenin muadil bakanına bizzat ve 41 uluslararası kuruluş temsilcisine acil olarak harekete geçme çağrısını yapan bir mektubu ekim ayında gönderdiğini anımsattı.
"Bu konudaki duruşumuz, Ukrayna'daki çocuklarda gösterdiğimiz kadar net bir duruş olacaktır" diyen Göktaş, ayrıca süreci uluslararası boyutta da takip etmeye devam edeceklerini vurguladı.
Çocuklara yönelik hassasiyetin aynı şekilde kadınlar için de gösterilmesi gerektiğinin altını çizen Göktaş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Burada her dile getirilen vaka, şiddet mağduru olan kadınların tekrar hedef haline gelmesi, maruz kaldıkları şiddeti yeniden hatırlamaları, toplumla kaynaşmalarına engel olmak demektir. Kadın ve çocuk mağduriyeti konusunda her türlü vakada, varsa tespitleriniz gelin birlikte konuşalım. Getirin, sorun neyse birlikte çözelim. Doğrudan vakanın üzerine gideceğim. Çocuklar ve kadınlar konusundaki hassasiyetiniz için teşekkür ediyorum. Hem bir anne hem bir bakan olarak, çocuklar, kadınlar ve bakanlığımızı ilgilendiren tüm konularda en ufak bir iddianın üzerine gitmekle bizzat mükellefim. Sizlerden ricam kimin elinde bilgi, belge varsa bizimle paylaşmasıdır. Bir ricam da lütfen spekülasyona, iddiaya dayanan yaklaşımlardan uzak durulmasıdır."
Göktaş, kadının maruz kaldığı şiddetin küresel bir sorun olduğunu belirterek, "Kadına yönelik şiddet konusu 'siz şunu yaptınız, biz bunu yaptık' denecek bir konu değildir. Kadına yönelik şiddet, siyaset üstü bir meseledir. Toplumun meselesidir, vicdani bir meseledir. Biz bu konuya her zaman bu anlayışla yaklaştık. Bu soruna asla müsamaha göstermedik, göstermeyeceğiz." diye konuştu.
Şiddete maruz kalan hatta şiddete maruz kaldığını iddia eden dahi olsa herkesi koruma altına aldıklarını anlatan Göktaş, süreçle ilgili şu bilgileri verdi: "Avukatlarımızla, şiddet vakalarının tamamında hukuki sürecin takipçisi oluyoruz. Şiddet faillerinin gerekli cezayı almaları yönündeki duruşumuz çok nettir. Bu konudaki eleştirileri kabul etmem mümkün değildir. Davaların takibi hakkındaki yoruma ilişkin olarak, davaları büyük bir titizlikle takip ettiğimizin altını özellikle çizmek istiyorum. Hatta bizzat kendim takip ediyorum. Mağdurlar şikayetinden vazgeçmiş olsa bile takibi sürüyor. Hiçbir sivil toplum kuruluşunun haberdar olmadığı davalarda dahi hem yasa gereği hem de vicdanen bulunuyoruz. Haksız bulduğumuz tüm kararlar için itiraz yoluna başvuruyoruz."
"TÜRKİYE'DE KADINA ŞİDDETLE MÜCADELE KONUSUNDA GÜÇLÜ BİR HUKUKİ ALTYAPI VAR"
Bakan Göktaş, kadına yönelik şiddet verilerinin çok net ve düzenli bir şekilde İçişleri Bakanlığı tarafından tutulduğunu hatırlatarak, "Her vaka bizim için fazla bir vakadır. Bakın bu vaka 1 bile olsa fazladan bir vakadır. Kadın ve çocuk haklarını yıllarca savunmuş biri olarak bunu net olarak söylüyorum: Türkiye'de kadına şiddetle mücadele konusunda güçlü bir hukuki altyapı var. İçişleri, Adalet ve Sağlık bakanlıklarımız, Emniyet Teşkilatımızla koordinasyon halinde herhangi bir şiddet vakasında etkili ve hızlı bir şekilde aksiyon alıyoruz." ifadesini kullandı.
Halihazırda 82 Şiddeti Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM), 149 kadın konuk evi ve her sosyal hizmet merkezinde 410 şiddetle mücadele irtibat noktalarıyla 81 ilde kadınlara hizmet sunduklarını dile getiren Göktaş, kadın konuk evlerinin imkanlarının, diğer ülkelere göre daha iyi olduğuna dikkati çekti.
Psikolojik şiddet dahil şiddetin her türlüsüyle mücadelenin şart olduğunu vurgulayan Göktaş, şunları paylaştı: "İhtisaslaşmış konuk evleri var. Kadınlar, konuk evlerine kolaylıkla erişebiliyor. Çocuklarıyla kalabiliyorlar, evlerinden ayrıldılar diye herhangi bir hak kaybına da uğramıyorlar. Farklı ihtiyaç gruplarına bir arada hizmet sunan kadın konuk evlerinin daha etkin ve verimli hizmet sunumuna yönelik kadın konuk evlerinin ihtisaslaşması çalışmaları yürütülmektedir. Bu kapsamda 15 ilde 17 kadın konuk evi yüksek can güvenliği ve özel ihtiyaç alanlarına göre ihtisaslaştırılmıştır. Kadın konuk evi yüksek can güvenliği ve özel ihtiyaç alanlarına göre ihtisaslaştırılmıştır. Kadın konuk evlerinin gizliliğinin sağlanması ise hakikaten çok önemli bir konudur."
Göktaş, bir milletvekilinin, kadın konuk evlerinin sayısının arttırılması önerisini "Konuk evlerinin doluluk oranını biliyor musunuz? Şu anda kadın konuk evlerimizin doluluğu yüzde 75. Keşke şiddet oranımız sıfır olsa da kadın konuk evlerimiz boş olsa." diye yanıtladı.
Kadınların istihdam ve iş gücüne katılımını arttırmanın her zaman öncelikleri olduğunu belirten Göktaş, genel istihdam oranı yüzde 12 artarken kadın istihdamını yüzde 25 oranında artırdıklarını söyledi.
Göktaş, bunu asla yeterli görmediklerini ve bu nedenle kadın istihdamını korumak ve kadınların iş gücüne katılımını teşvik etmek amacıyla önemli düzenlemeler gerçekleştirdiklerini ifade etti.
Kadınlar için kısmi ve esnek çalışma modelinin yaygınlaştırılmasını çok önemsediğini kaydeden Göktaş, "Başlatacağımız yeni çalışmalarla Türk kadınının ekonomi, sosyal, sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda daha da güçlü kılacağız." dedi.
Bir milletvekilinin kadın konuk evlerini "sığınak" olarak nitelendirdiğine değinen Göktaş, "Hakikaten ben çok üzüldüm. Bir kadın konuk evinden nasıl sığınak olarak bahsedebiliriz? Bu, kadınları incitiyor. Kadınlar konuk evlerine sığınmıyorlar. Onları misafir ediyoruz." ifadelerini kullandı.
"KADIN HAKLARINI SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ"
Göktaş, kadınlara verilen önemin sadece 25 Kasım ve 8 Mart ile sınırlanmaması gerektiğine işaret ederek "Kadınlar için yapılması gereken her türlü çalışmayı bir günlük yürüyüşle değil, kadının her gününü, her anını, her durumunu düşünerek planlıyor ve hızlı bir şekilde uygulamaya alıyoruz. Biz her daim alanlarda olacağız. Kadın haklarını durmadan savunmaya da devam edeceğiz." diye konuştu.
Bazı milletvekillerinden "Bütçede kadının adı yok." şeklinde eleştiriler geldiğini anımsatan Göktaş, sözlerine şöyle devam etti: "Kadın ve erkeklerin farklı öncelik ve ihtiyaçlarını gözeten bir anlayışla, kadın-erkek eşitliğine duyarlı planlama ve bütçeleme çalışmaları yürütüyoruz. Ülkemizde kadın-erkek eşitliğine duyarlı planlama ve bütçelemeyi sistematik ve sürdürülebilir şekilde geliştirecek bir model oluşturmayı hedefliyoruz. Bunu bizzat takip edeceğim. Proje kapsamında, bugüne kadar kamu yöneticilerine yönelik seminerler ile kamu görevlilerine yönelik teknik ve detaylı eğitim programları gerçekleştirdik. Eylem planımızla merkezi yönetim bütçesi içinde bulunan 4 alt programa kadın-erkek eşitliği analizi uygulayarak ilgili kurumlar için bir yol haritası hazırladık. Şimdi aynı çalışmayı 4 pilot belediyede yapıyoruz. Merkezi yönetim bütçesinde yer alan program ve alt programlarda kadınların güçlenmesine ilişkin göstergelerin sayısını 59'a yükseltmeyi başardık."
Türkiye'nin, OECD genelinde kadın-erkek eşitliğine duyarlı bütçelemeyi uygulayan 23 ülke arasında yer aldığını belirten Göktaş, ilerleyen dönemde bu konudaki çalışmaları kararlılık ve gayretle sürdüreceklerini bildirdi.
"16-17 YAŞ GRUBUNDA EVLENEN KIZ ÇOCUKLARININ ORANINI YÜZDE 73 AZALTTIK"
Göktaş, erken yaşta evlilikle mücadeleyi kararlılıkla sürdürdüklerini belirterek, "Meselenin hem hukuki altyapısı hem de sosyal boyutuna dair çalışmalar yapıyoruz. 2002 yılından bugüne 16-17 yaş grubunda evlenen kız çocuklarının oranını yüzde 73 azalttık." dedi.
Türkiye'nin kadına yönelik şiddetle mücadelede dünyada eşi benzeri az bulunan bir hukuki düzenlemeye sahip olduğuna işaret eden Göktaş, "Bazı ülkelerin sözleşmesi var. Sözleşmeler, insan hayatını kurtarmaz, kanunlar kurtarır. İnsanları koruyan kanunlardır. Kanunuz yoksa, uygulamayı hayata geçiremiyorsanız sözleşmen var, sloganda mı kalsın? Slogan olursa uygulanacak mı? Kadınlardan ve çocuklardan sorumlu aile bakanı olarak dün olduğu gibi bugün de yarın da kadınları ve çocukları mağdur edecek hiçbir düzenlemenin ve uygulamanın yanında asla yer almayacağız. Yolunda gitmeyen şeyler varsa bunun takipçisi oluruz, düzenlemeye gideriz." diye konuştu.
Bir milletvekilinin deprem bölgesine ait bir fotoğraf üzerinden eleştirilerde bulunduğuna değinen Göktaş, "Tek bir fotoğraf üzerinden olumsuz bir algı yaratılmasını asla kabul etmiyorum. Bu, bugüne kadar sahada yaz-kış demeden, soğuk demeden gecesini gündüzüne katarak büyük fedakarlıklarla görev alan çalışma arkadaşlarımızın hakkına girmektir. Devlet olarak nerede bir afet yaşanırsa yaşansın tüm imkanlarımızı depremden etkilen vatandaşlarımıza hızlı bir şekilde iletiyoruz. Aynı şekilde Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen vatandaşlarımıza da acil ve temel ihtiyaçların karşılanması amacıyla ivedilikle ödeneklerini aktardık. Bu kapsamda 1,85 milyar lira kaynak aktardık." ifadelerini kullandı.
Bir milletvekilinin, Bakanlığın deprem bölgesinde sahada kaç çalışanı olduğuna dair sorusuna Göktaş, "1300 kişilik afet acil sosyal yardım, 17 bin 477 kişilik psikososyal ekibimizle 7/24 sahadaydık. Hala tüm ekiplerimizle birlikte aktif bir şekilde sahada çalışmalarımızı sürdürüyor ve vatandaşlarımıza destek olmaya devam ediyoruz." yanıtını verdi.
"Deprem bölgesinde 2 bin 500 çocuğun DNA örneği alınmadan defnedildiği iddiası"nın dile getirildiğini belirten Göktaş, "Bu tür durumlarda dezenformasyonlarla hep birlikte mücadele etmeliyiz." dedi.
"AMACIMIZ, VATANDAŞIMIZIN REFAHINI İYİLEŞTİRMEK"
Sosyal yardımlardaki artışın, yoksulluğun göstergesi olarak sunulmasının doğru bir yaklaşım olmadığını vurgulayan Göktaş, tam aksine yoksullukla mücadelede en güçlü aracın sosyal yardımlar olduğunu söyledi.
Sosyal yardımlardan faydalananların yüzde 82'sinin çalışamayacak durumda olan vatandaşlardan oluştuğunu bildiren Göktaş, sosyal yardım kalemlerindeki artışın temel sebebinin, sosyal politikaların genişlemesiyle ilgili olduğunu dile getirdi.
Şehit yakını, gazi ve gazi yakınlarının ihtiyaçlarının tespiti ve psikososyal destek sağlanması çalışmaları yürüttüklerini belirten Göktaş, 2022'de 105 bin 280, Ekim 2023 itibarıyla da 90 bin 242 ziyaret gerçekleştirdiklerini söyledi.
Göktaş, vatandaşların sosyal yardıma bağımlı olmalarını istemediklerini ifade ederek, çalışabilecek durumda olan ihtiyaç sahiplerine İŞKUR ile iş imkanı sunduklarını anlattı.
Göktaş, dünya nüfusunun yaşlandığını ve bunun da küresel bir olgu olduğunu belirterek, şöyle devam etti: "Yaşlılar için yürüttüğümüz politikalarımızın iki ana temeli bulunuyor. Biri bunlardan birincisi, yaşlı bireylerin toplumsal hayata aktif ve bağımsız bir şekilde katılımlarını sağlamaktır. İkincisi ise yaşlı bireylerin kendi sosyal çevrelerinden ayrılmadan ailelerinin yanında bakım ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. Yaşlı Destek Programı ile yaşlı bireyleri ve aileleri destekleyecek şekilde evde bakım yardımı sunuyoruz. Bu destekleri artıracağız. Dünya Sağlık Örgütünün 'Sağlıklı Yaşlanmanın 10 Yılı' ana dokümanında iki yaşlı bakım uygulamalarımız yer aldı. Bunu mutlulukla söylemek istiyorum."
Yaşlı bireylerin ailelerine destek olmak amacıyla 128 bin yaşlı birey için evde bakım yardımı ödemesi yaptıklarını kaydeden Göktaş, 38 bin 336 kapasiteli 458 huzur evinde 29 bin 901 yaşlı bireye hizmet verdiklerini söyledi.
"1,3 MİLYON KİŞİYE BAĞIMLILIKLA MÜCADELE EĞİTİMİ VERİLDİ"
Uyuşturucuyla mücadelede eğitim planlamasına dair sorular geldiğini belirten Göktaş, uyuşturucuyla mücadele konusunda 11 bakanlıkla işbirliği içinde yürüttükleri mücadeleyi daha da genişleteceklerini kaydetti.
Aile Eğitim Programı ve Yeşilay işbirliğinde yürütülen Türkiye Bağımlılıkla Mücadele Eğitimleri kapsamında bugüne kadar 1,3 milyon kişiye eğitim verildiğini bildiren Göktaş, 2022 yılı itibarıyla eğitimlerin kapsamının genişletildiğini ve madde bağımlılığıyla mücadeleye alkol, tütün, kumar ve teknoloji bağımlılığı mücadele alanlarının da eklendiğini ifade etti.
Ailenin toplumun temel direği olduğunu söyleyen Göktaş, "Aile kurumunun güçlenmesi, aile değerlerinin korunması ve aile bireylerinin sorunlar karşısında iyilik halinin arttırılmasını içerecek şekilde Ailenin Güçlenmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planını önümüzdeki dönemde hayata geçireceğiz." dedi.
Göktaş'ın konuşmasının ardından, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 2024 bütçesi kabul edildi.