Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Kültürel ve Sosyal Çalışmalar Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Doç. Dr. Adem Palabıyık, “PKK’nın diğer kolu olan PYD’nin Münbiç’te özellikle Arap gençler üzerinde kurduğu baskı artık dünyanın da gündemindedir. Münbiç’te yeni bir Diyarbakır Anneleri vakasının yaşanacağını düşünüyorum” dedi.
Palabıyık, gündeme ilişkin konuları İHA’ya değerlendirerek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Mahmur harekatı söyleminin oldukça mühim olduğunu söyledi. Türkiye’nin Suriye sınırındaki tedbirlerini arttırması ve güveni sağlayacak adımları atmasını da memnuniyetle karşıladıklarını ifade eden Doç. Dr. Palabıyık, “Suriye’nin kuzeyinin Kürtlerin kontrolünde olmadığı artık aşikârdır. Özellikle Münbiç’te meydana gelen olayları duyunca yeni bir Diyarbakır Anneleri vakasının yaşanacağı konusunda endişe duydum. Çünkü ülkemizde güç kaybeden PKK’nın Suriye’de taraftar kazanabilmesinin tek yolu adam kaçırmak, fidye ve uyuşturucu ticaretidir. PKK’nın birçok yerde bu faaliyetleri gerçekleştirmek istediği lakin ülkemizin güvenlik güçlerinin buna engel olduğunu düşünürsek Suriye’deki faaliyet alanı PKK için tek geçerli yol olacaktır. PKK’nın diğer kolu olan PYD’nin Münbiç’te özellikle Arap gençler üzerinde kurduğu baskı artık dünyanın da gündemindedir. Münbiç’te yeni bir Diyarbakır Anneleri vakasının yaşanacağını düşünüyorum. Çünkü gidişat bunu gösteriyor. PYD/YPG o topraklarda bir faili meçhule dair toplumsal hafızanın oluşmasını istiyor, buna asla izin verilmemelidir. PYD mücadele alanını genişletmek için yabancı ülkelerden gelen kişilerle yetinemez, çünkü buna gücü yetmez ve bu durum sürdürülebilir değildir. Ülkemizin başarılı operasyonları sonucunda PYD/YPG’nin ciddi anlamda güç kaybetmesi örgütü başka arayışlara itmiştir. Bu sebepten örgüt, iki sebepten dolayı özellikle Arap ailelerin genç erkek çocuklarını zorla silah altına almış veya kaçırmıştır. Hatta bu sayı neredeyse 2 bine ulaşmıştır. Bunun ilk sebebi mücadele alanında geriye düşmemek için görülse de aslında önemli olan ikinci sebeptir” diye konuştu.
“PYD/YPG DEMOGRAFİK DURUM DEĞİŞTİRMEK İSTİYOR”
Münbiç’te yaşananların sıradan gelişmeler olarak algılanmaması gerektiğinin altını çizen Palabıyık, bunun savaş hukukunda da karşılığının olmadığını söyledi. Palabıyık, “Bir taraftan terör örgütü olarak zorla gençleri kaçırıp silah altına alacaksınız, öte taraftan geleceğe yönelik demografik politikaların değiştirilmesini hesap edeceksiniz. Münbüç’teki Arap ailelerden çocukların zorla alınması ileriye yönelik nüfus politikalarının da değişmesine sebep olacaktır. Çünkü erkek çocuklarının kaçırılması ve silah altına alınması ileri dönemde yaşanacak nüfus artışını PYD’nin istediği sürece doğru yönlendirecektir. Bu gelişme aynı zamanda aile yapılarının da dezenformasyonu anlamına gelecektir. Çünkü evi geçindirecek bireylerin olmaması demek ailelerin mağdur ve yoksullaşmasına sebep olabilir. Böylece ailelerin buralarda tutunma şansları kalmayacak ve belki de göç edeceklerdir. Böylelikle Münbiç’teki nüfus dengesi değişecek ve PYD oradaki kontrolü daha rahat sağlayabilecektir. Bana göre ülkemizin bu süreci hemen engellemesi gerekmektedir. Çünkü on yıl sonra değişen demografik yapı ülkemizin aleyhine kullanılabilir, zaten şimdiden ABD ile birlikte bunun hesabı yapılmaktadır. ABD’nin üstlendiği bölgeler arasında yer alan Menbiç gibi yerleşim yerlerinde ABD’nin bu tutumuna kimse karşı çıkmayacak ve ülkemiz için uluslararası siyasal ve askeri sorun haline gelebilecektir. Bu sorun şimdi çözülmezse ileri dönemde muhakkak bizleri zor durumda bırakacaktır. ABD’nin istediği Kürt halkının refahı değil kontrol edilebilen bir terör örgütünün rahatlığı ve varlığıdır. ABD, PYD’yi Münbiç başta olmak üzere kontrol edebildiği her alanda terör örgütünün varlığını destekleyecektir. Birkaç yıl sonra hiçbir muhalif kalmadığında ABD istediği askeri gücü kendi çıkarı için orada konumlandıracaktır. Arap ailelerin olması oluşabilecek bir muhalefet açısından ABD’yi de rahatsız etmektedir. PYD’nin yapmak istediği aslında kendisi ile birlikte ABD’nin ülkemizi tehdit olarak görmesi ve bize karşı tavır takınmasıdır. Biden’in de Cumhurbaşkanımız hakkındaki düşüncesi belli olduğu için PYD’nin yaptığı hiçbir zorbalığa ses çıkarmayarak, muhalif olabilecek Arap nüfusunun azaltılmasına belki de yardımcı olacaktır” diye konuştu.
“MAHMUR HAREKÂTI PYD’NİN DE ALANINI DARALTIR”
“PYD/YPG’nin bu tutumlarına karşı Cumhurbaşkanımızın Mahmur harekatı söylemi mühimdir, çünkü Mahmur PKK ile PYD arasında neredeyse lojistik destek görevi görmektedir” diyen Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti:
“Yani Kandil ile Sincar arasında önemli bir geçiş güzergahıdır. Elbette Irak’ın toprak bütünlüğü için çok dikkatli olmak ve siyasal alanı iyi konumlandırmak gerekmektedir. Böylelikle operasyon sonrası Irak’ın da nefes alabileceği Iraklı yetkililer tarafından anlaşılmalıdır. Bu Irak siyasilerinin de istediği bir gelişme olmalıdır. Lakin farklı bir tavır olsa dahi Mahmur ile alakalı atılacak adımlarda beklenmemelidir, çünkü siyasal ilişkiler de devletin baki çıkarı önemlidir. Devlet çıkarı gidip Mahmur için bir operasyon yapın diyorsa derhal yapılmalıdır. Sadece ülkemiz değil bütün devletler için siyaset ilişkileri böyledir. Sincar ve Kandil ilişkisi koptuğu süreçte, Suriye’de de ciddi anlamda gerileme olacak ve PYD/YPG’nin uyuşturucu ve silah geçiş güzergahlarından birisi daha yok edilecektir. Meselenin sosyolojik boyutu halkı bu sürece hazırlamaktır. Çünkü Oradaki halkın PKK’dan bıktığı kadar PYD/YPG’den de bıktığı bilinmektedir. İnsanların gündelik hayatlarındaki tek amacı geçimlerini sağlamak olduğu için güvenli bir ortamın oluşması için harekat öncesi toplumsal bilinçlendirme hızlıca yapılabilir. Böylece operasyon sonrası oluşacak konsensüs ortamı ülkemiz için yeni fırsatlar doğuracaktır.”