Erzurum’da devam eden demokrasi nöbetinde Dadaşlar gösterdikleri milli ruhla tüm Türkiye’ye örnek oldu. İstiklal nöbetinin 11. gününde Yakutiye Kent Meydanı’nı ay yıldızlı bayrakla donatan Erzurumlular, milli iradeye sahip çıkarak, meydanlarda aziz milletimizin demokrasi ve hürriyet hakkını savunuyor. Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, demokrasi nöbetinde halka hitaben yaptığı konuşmada, vatandaşlara darbenin ekonomik, siyasal ve sosyal yöndeki olumsuzluklarını anlattı. Başkan Sekmen, şöyle dedi: “Küresel güçler niye Türkiye’nin üzerine geliyor? Ne yaptık ki bizi parçalamak istiyorlar. Bir oyunları bitmeden diğeri başlıyor. Bir oyun planlıyorlar, onu bu millet alt ediyor, yeni bir kahpe planla karşımıza çıkıyorlar. Bunun için uyanık olmamız, birlik olmamız lazım. Şunu bilelim ki, bu millet bir asır evvel dünyanın sayılı beş devletinden biriydi. Yıl 1916, şimdi 2016… 1916’da Birinci Dünya Savaşı’nda bizler yedi cephede savaşıyoruz. Her cephede de galip geliyoruz. Yenildiğimiz bir cephe yoktur. Ama tam bir asır sonra yine kahpe oyunlarla karşı karşıyayız. Bu geçen bir asır içerisinde dünya kalkınırken, hatta ikinci dünya savaşında dünya yerle bir olurken bugün Almanya kalkınmış ilk üç devletin arasında. Biz ise 2001’de 22’nciliğe kadar geriletilen Türkiye’yi 17’nciliğe yükselttik. Türkiye’nin bu büyümesini, yükselmesini, kalkınmasını çekemiyorlar, kıskanıyorlar. Bu milletin gençliğini milli ve manevi değerlerden uzaklaştırmak için tam 200 yıldır büyük gayret gösteriyorlar. Bunu buradan duyuruyorum. Osmanlı’nın son döneminde başlayıp bu güne kadar ellerinden ne geliyorsa, zaman zaman başımıza kuklalarını, zaman zaman taklitçileri, zaman zaman adı senin, benim gibi olsa bile onların düşüncelerini, fikirlerini uygulayanları iş başına getirip bu milleti milli değerlerinden uzaklaştırdılar.”
“GERÇEK TARİHİ BİZE ÖĞRETMEDİLER”
Başkan Sekmen, Türkiye’nin gerçek tarihinin insanlara öğretilmediğini ifade etti. Sekmen, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bakınız, biz gerçek tarihi bile bilmiyoruz. Gerçek tarihi bu millete öğretmediler, okutmadılar, okutmamaya da gayret gösteriyorlar. Yine bu millete, gençliğimize manevi değerleri de okutmamaya, öğrenmelerini engellemeye özen gösterdiler. Bir millet ki, okulunda inandığı, iman ettiği kitabın okunması yasak olursa, o kitabın okula girmesi yasak olursa o milletten ne olur? İşte bize yıllarca bunları dayattılar. Başörtülü kızlarımızı bırakın ilk ilkokulu, lise ve üniversitelere bile almadılar. Bunları niye söylüyorum biliyor musunuz? İşte bu oyunları oynayanlar Fetö gibi satılmış ajanları, uşakları bu aziz milletimizin başına bir başka oyunla bela ettiler. Oradan, bu milleti dinsiz bırakmaya, imansız bırakmaya, milliyetsiz bırakmaya gayret ettiler. Ama öbür yandan da bu millet dinini, inancını öğrenmeye özen gösterdiği, gayret gösterdiği için Fetö gibi satılmış ajanlarına, uşaklarına bu milleti mahkûm ettiler. Yine bu millet ne zaman kalkınma hamlesine girdiyse, bakın tam 100 yıl önce 1916’da sayılı 5 milletten birisi olan bu millet ne oldu da tank yapamaz, top yapamaz, silah yapamaz, araba yapamaz hale soktular. Bize dediler ki, ‘Siz sanayiyle uğraşmayın’ Ama bunu resmen demediler. Başımıza getirdikleri kuklalarıyla bu millete sanayi hamlesini yaptırmadılar. Kendileri sanayi üzerine sanayi kurarken bu milleti basit fabrikalarla oyalamaya gayret ettiler. Bunları bilesiniz diye özellikle belirtmek istiyorum. Bu millet ne zaman sanayi hamlesine başladıysa, ne zaman ‘Tank yapacağım, top yapacağım, silah yapacağım, uçak yapacağım. Ben artık İsrail’den, şuradan, buradan tank, uçak, silah almayacağım’ dediği ve milli sanayiye yöneldiği zaman bu satılmış ajanları, uşaklarını milletimizin başına bela ettiler. Ama ‘Biz bunları yaparsak bu millet bir gün uyanır’ düşüncesini akıllarına getiremediler. Ne mutlu ki bugün yediden yetmişe ülkemiz 15 Temmuz gecesi uyandı ve dedi ki, ‘Ben demokrasiden yanayım. Benim aldığım, benim silahlarımla milletimize ve devletimizin kurumlarına karşı harekete geçemezsiniz’ dedi. Allah razı olsun bu milletin öz ve öz evlatları sizler vatanımıza ve devletimizin kurumlarına sahip çıktınız, satılmış ajanlara, uşaklara, kahpe hainlere bırakmadınız.”
“80 MİLYON TEK VÜCUT OLDU”
Başkan Sekmen, darbe girişimi karşısında 80 milyonun tek vücut olduğunu kaydetti. Sekmen, şöyle devam etti: “Erzurumlular, uyanık olacağız. Bakın ne plan kurmuşlar: İnsan bedava, bizim Müslüman Ahmet’in, Mehmet’in evladı. Para bedava, işadamlarımızın, Ahmetlerin, Mehmetlerin, Hüseyinlerin zekâtlarını, sadakalarını, kurban derilerini, yardımlarını topladılar ve böyle bir ajan, satılmış, hain grup yetiştirdiler. Görüyor musunuz formülü? Bir yandan, bu milleti milli ve manevi değerlerden uzaklaştırmaya, dinsiz, milliyetsiz bırakmaya, diğer taraftan da bu milletin evlatlarını, farklı bir yöntemle, ‘Allah’ını, kitabını bilen bürokrat yetiştireceğiz, mühendis yetiştireceğiz, doktor yetiştireceğiz, bilim adamı yetiştireceğiz, asker, polis yetiştireceğiz’ diye aldılar, bu aziz millete düşman hale getirdiler. Ne için o gün için, o gün ne? O gün birilerine asker olup, bu vatanı, bu memleketi, bu devleti birilerine peşkeş çekme niyetiyle. Ülkemiz küresel güçlerin taarruzu altında. Hamdolsun ki sizler 80 milyon insanımız topyekûn buna karşı durdunuz. Bu meydanda bakıyorum her kesime, ideolojiye ait insanımız var. Neden? Çünkü biz hep beraber bu vatanımız nasıl koruruz; bu vatanımızı, milletimiz, devletimizi, birlik ve beraberlik içerisinde nasıl elde tutarız diye yoğun bir gayret gösteriyoruz. Böyle bir durumda bakıyorsunuz, geçmişte Anadolu’nun 4-5 ilinde kalkınma olmuş, diğer vilayetler adeta sahipsiz bırakılmış. Yol yapmamışlar, akarsuları değerlendirmemişler, yağan karı değerlendirmemişler, güneşi değerlendirmemişler. Almanya bizim beşte bir güneşimize sahip olmasına rağmen 40 bin megavat elektrik elde ediyor, biz ise Almanya’nın ancak binde dördü gibi bir miktarı yeni yeni üretmeye gayret ediyoruz. İşte farkı görüyorsunuz değil mi? Bizi nasıl geri bırakıp, nasıl kendilerine uşak yapmanın gayreti içerisinde olmuşlar. Son 15 yılda herkesin bilmesi gereken önemli bir hamle var. Bu milletin bütçesi 200 yıldır hep açık veriyor. Osmanlı’nın yıkılma nedeni de budur. Bunun için Sayın Cumhurbaşkanımız, Başbakan olunca önemli bir hamle yaptı. Yaptığı hamlelerden biri Türkiye Cumhuriyeti’nin bütçesini denk hale getirdi. İşte o denk hale gelmesinden dolayıdır ki, yollar yapılmaya başlandı, hastaneler yapılmaya başlandı, okullar yapılmaya başlandı, üniversiteler açıldı ve ülkemizde yerli, milli bir sanayi gelişmeye başladı. İşte bunu gören o güçler yıllardır hep darbe teşebbüsünde bulundalar ve arkasından 15 Temmuz’da böyle bir darbeyle karşı karşıya kaldık. Ama milletimiz 15 Temmuz akşamı buna ‘Dur’ dedi. Allah’ın izniyle artık inanıyoruz ki bu millet darbeleri geride bıraktı. Ama bazı STK’larımız buraya gelmekten çekiniyor. Buraya gelemiyorlar. Bu meydanlara gelin, gelin kardeşim. Eğer bu halkın STK’sıysak, bu halkı temsil ediyorsak, bu aziz halkımız gibi bu meydanlarda onlarla beraber olacağız. Onlarla beraber buralarda nöbet tutacağız. Öyle palavradan ‘Ben de şuyum’ demekle bu işler olmaz. Bu milletin STK’ları bu meydanlara gelecek, buraya çıkacak bu milli irade ve demokrasiye sahip çıkma hareketine destek verecek. Ey kahpeler, siz ne yaparsanız yapın bu milleti batıramazsınız. Bu millet öyle bir millet ki, yemez komşusuna verir, içmez komşusuna verir. Varını hep berber paylaşır. Bu milleti aldatanları da sonunda yakalar.”