AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı, milletimize karşı yaptığı bu saygısızlığı iade ediyoruz. Kıbrıs’ın geçmişinde de, Anastasiadis'in savunduğu kurumların ve siyasetin geçmişinde de nasıl kanlı tabloların olduğunu görüyoruz. Koskoca AB’nin Rum kesiminin önünde oyuncak haline gelmesi Avrupa’nın geleceği açısından kaygı vericidir. Bu zaten sürdürülebilir bir ilişki de değildir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan MYK toplantısı sonrasında kameraların karşısına geçen AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Cenevre’de 5+BM formatında yapılan toplantıya ilişkin konuşan Çelik, “KKTC’nin eşit egemenlik ve eşit uluslararası statü temelindeki tezi masada kuvvetli bir şekilde dile getirildi. Rum tarafının uzun zamandır yürüttüğü bir taktik var, sürekli olarak ‘masaya oturalım, uzlaşmadan uzak duralım, Türkiye’nin egemenlik haklarını gasp edecek, KKTC’nin hak ve menfaatlerini törpüleyecek bir takım yaklaşımlarda bulunalım, bunu Türkiye ve KKTC kabul etmediğinde gidelim Avrupa’ya şikayet edelim’ şeklinde bir yaklaşımları var” diye konuştu.
Anastasiadis'in Paskalya Bayramı vesilesiyle yaptığı açıklamanın müzakere çerçevesini kimin tahrip ettiğini ortaya koyduğunu söyleyen Ömer Çelik, Anastasiadis'in Türkiye’ye dönük “Osmanlı İmparatorluğu hayali peşinde koşan küstahlar” şeklindeki sözlerini hatırlatarak, “İyi kötü bir toplum lideri olmuş bir kişinin bu şekilde bozuk ağızla konuşması, zihniyetinin ne kadar bozuk olduğunu gösteriyor. Daha yakın zamana kadar elinde binlerce Türk’ün kanı olan EOKA terör örgütünün yıl dönümünü kutladı. Çoğu kez de KKTC’ye, Kıbrıs Türkü’ne karşı Avrupa’daki faşistlerin diliyle konuşan birisi olduğunu görüyoruz. Yapmaya çalıştıkları şey, KKTC’yi yok etmek, hak ve menfaatlerini gasp etmek, orada kendilerini bir egemen devlet olarak, Türk kesimini ise o egemen devlete yamanmış bir toplum kesimi olarak bir kurgu peşinde olduklarını biliyoruz. Aşırı talepleri kabul görmediği için KKTC meşru hakkı olan eşit egemenlik hakkını talep ettiği için büyük bir çılgınlık içinde bu konuşmaları yapıyor. Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı, milletimize karşı yaptığı bu saygısızlığı iade ediyoruz. Kıbrıs’ın geçmişinde de, Anastasiadis'in savunduğu kurumların ve siyasetin geçmişinde de nasıl kanlı tabloların olduğunu görüyoruz. Şimdi çıkmış, yakında yapılacak zirvede Türkiye’yi KKTC’yi Avrupalı liderlere şikayet edeceğinden bahsediyor. Doğrusunu söylemek gerekirse bu mekanizma ve bu söylem artık sıkmıştır. Rum kesiminin AB’yi kendi oyuncağı haline getirmesi AB tarafından kabul gören bir meseleyse bu onlara hayırlı olsun. AB’nin bize karşı bir şantaj mekanizması olarak kullanılmasını kabul etmeyeceğimiz açıktır. AB’nin bu mesele üzerinde ciddi tefekküre girmesi lazım. Bir tane ülke çıkıyor, tamamen maksimalist taleplerle hareket ediyor, Türkiye Cumhuriyetine ve Türk milletine karşı hakaret ifadeleri kullanıyor, sonrada Türkiye’yi ve KKTC’yi AB liderlerine şikayet edeceğini söylüyor. Koskoca AB’nin Rum kesimin önünde oyuncak haline gelmesi Avrupa’nın geleceği açısından kaygı vericidir, bu zaten sürdürülebilir bir ilişki de değildir” açıklamasında bulundu.
“TERÖR SALDIRILARINA CEVAP VERMEK GİBİ MEŞRU BİR HAKKIMIZ VAR”
Pençe-Şimşek ve Pençe-Yıldırım operasyonlarının başarıyla yürütüldüğünü, hedefin PKK/KCK ve diğer terör örgütleri olduğunu belirten Ömer Çelik, “Hava Kuvvetleri ve kara atış desteği ile bine yakın terör örgütü yapılanması hedef alınmıştır. Bu operasyonlarla ilgili gelen eleştirilerin çoğu bir retorikten öteye geçmiyor. Sivillerin hedef alındığına dair terör örgütünün propagandası var, tarihi eserlerin hedef alındığına dair kaynağı belli olmayan odakların yaptığı propagandalar var. TSK sivillerin hedef alınmaması konusunda, özellikle tarihi yapıların ve yerleşim yerlerinin hedef alınmaması konusunda en yüksek hassasiyete sahip orduların başında geliyor. Gelen eleştirilerden bir tanesi de Irak’ın egemenliği meselesidir. PKK terör örgütünün orada bulunması Irak Anayasası’na da aykırıdır, Irak’ın egemenliğine de aykırıdır. Keşke Irak bunları oradan çıkarabilseydi o zaman bu operasyonlara gerek kalmayacaktı. Türkiye dost ve kardeş ülke olan Irak’ın toprak bütünlüğünü önemsemektedir. Fakat o topraklardan ülkemize dönük yöneltilen terör saldırılarına cevap vermek gibi meşru bir hakkımız vardır” şeklinde konuştu.
“ÇUKUROVA’NIN ZEHİRLENMESİNE ASLA MÜSAADE ETMEYİZ”
Alman televizyon kanalları ve BBC’de yayınlanan bazı görüntülerde Çukurova bölgesiyle ilgili çeşitli atıkların döküldüğü, Avrupa’nın çöpünün buralara yığıldığı şeklinde bir takım yayınlar yapıldığını söyleyen Çelik, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız kendi birimlerini harekete geçirdi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın gönderdiği ekiplerle 26 işletmeye men kararı verildi, 7 milyon lira para cezası yazılması şeklinde bir tablo ortaya çıktı. Bu atıkları dökenler kimse, bu cürufları tarlalara dökerek bu bereketli ovaları kirletenler kimse, işkenceye sıfır tolerans ilkesi çerçevesinde bunların yaptığı ihanetle de aynı şekilde mücadele edilecektir. Çukurova’nın zehirlenmesine, Türkiye’nin herhangi bir bölgesinin zehirlenmesine asla müsaade etmeyiz” dedi.
“AHLAK KONUSUNDA KENDİLERİNDE CİDDİ BİR CARİ AÇIK VAR”
1915 olayları ve özellikle Avrupa’daki bazı ülkelerin bu konu ile ilgili Türkiye’ye sözde soykırım suçlamasında bulunmasına ilişkin konuşan Çelik, “Bu ülkelerin çoğuna baktığınız zaman bunların geçmişinde çok ciddi soykırımlar var. Çeşitli mazlum halklara karşı ciddi cinayetler var. Vicdan konusunda, ahlak konusunda kendilerinde ciddi bir cari açık var. Bu cari açığı kapatmak için Türkiye’ye iftira atıyorlar” ifadelerini kullandı.
Fransa’nın Cezayir’de işlediği cinayetlerden sonra Paris’e götürülmüş Cezayirlilerin kafataslarının iade edilmesinin bile büyük bir jest gibi gösterildiğini söyleyen Çelik, en çok bu konularda Avrupa’da sesi çıkan ülkenin de Fransa olduğunun altını çizdi.