Diyarbakır'daki 6 öğrencinin ve bir vatandaşın hayatını kaybettiği dershaneye saldırı talimatını bu terörist verdi.
Onlarca Mehmetçiğin de ölüm emrini veren bu terörist geçtiğimiz günlerde ölü olarak ele geçirildi.
Ancak cesedi ortada kaldı, cenazesine sahip çıkan olmadı.
Haberlerimizden de takip ettiğiniz gibi teröristin kardeşlerinden ikisi devlet tarafından işe yerleştirilmiş, diğeri de Valilik yardımı ile okumuş.
Guyi'nin kardeşleri Hikmet ve Ramazan Muş ve Van'daki üniversitelerde yardıma muhtaç vatandaşlar kontenjanından yardımcı hizmetli olarak işe yerleştirilmiş.
Yine Valilik yardımıyla Van Milli Piyango Anadolu Lisesini bitiren diğer kardeş İsmail ise İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun olmuş.
Örgütte 24 yıla varan geçmişe sahip olan Kaplan'ın kardeşlerine ayrıca Van Valiliği tarafından yeşil kart verilerek, yardım yapılmış.
Kaplan ailesi depremde de yardım alan aileler arasına girmiş.
Özetin özeti: Devlet Kaplan ailesine iş ve aş vermiş; PKK ise ölüm.
Tabii vefa gereği Devlet yardımıyla ayakta duran aile, terörist olan evlatlarının cenazesine sahip çıkmamış ve ceset ortada kalmış.
Bu haber bir önceki yazımda açlık grevlerinden hareketle analiz etmeye çalıştığım "Öldürme ve Yaşatmaya" dört dörtlük örneklik teşkil edecek netlik ve nitelikte.
Devlet devletliğini yapıyor; eşkıya da eşkıyalığını...
Öldürme ve yaşatmayla ilgili bir de şu açıklamaya bakalım:
"Açlık grevi yapıyorum diyen her tutuklu veya hükümlüyle ilgili olarak günlük takip yapıyoruz. Günlük olarak bir doktorumuz mutlaka bu kişileri ziyaret ediyor, muayene etme talebini söylüyor. Kişi kendisi müsaade etmediği sürece onu zorla almak, götürmek, yedirmek, içirmek, hastaneye yatırmak mümkün değil. Ama kendi başına karar veremeyecek kadar ciddi bir problemi olursa o zaman doktor ve savcının kararıyla hastaneye götürülebilir. Genellikle bu duruma gelmiş olan müdahaleyi kabul ediyorlar. İster tutuklu olsun, ister hükümlü olsun, ister özgür insan olsun bir insan olarak biz ona sağlık hizmetini vereceğiz elbette."
Bu ifadeler Sağlık Bakanı Recep Akdağ'a ait.
Görüyorsunuz değil mi?
Karayılan'ın talimatı, BDP elebaşı Demirtaş'ın tebliği ile Öcalan adına açlık grevi yapanlar için devletin nasıl seferber olduğunu?
Haftaya damgasını vuran BDP'lilerin kebap ziyafetine de vurgu yapan Akdağ şöyle devam ediyor:
"Öcalan'la ilgili birtakım şeyler konuşuluyor, bir tepki gösterecekse Öcalan'ın kendisi göstersin. Başkalarının sağlığı üzerinden Öcalan'la ilgili birtakım siyasi isteklerde bulunmak ya da başka siyasi isteklerde bulunmak siyasetçilere yakışmıyor."
Akdağ doğru söylüyor da...
Karşınızda siyasi partiden başka her şeye benzeyen bir yapı, Kandil'in talimatlarını harfiyen uygulayan, terörle iç içe, omuz omuza, yanak yanağa, kucak kucağa bir örgüt var.
Yukarıda verdiğimiz örneklerden de anlaşılacağı üzere bir tarafta teröristi dahi yaşatmaya gayret eden bir devlet, diğer tarafta ise kafası cinayetten başka bir şeye çalışmayan, kandan beslenen bir mekanizma var.
Başbakan Erdoğan'ın Adalet Bakanı Ergin ve Sağlık Bakanı Akdağ'ı kast ederek yaptığı "İlgili bakanlarıma talimat verdim. Gerekenler yapılıyor" açıklamaya rağmen PKK'yı haklı gösterip devleti suçlayan büyük entelektüellerimiz var.
Yeni Şafak Yazarı Ali Bayramoğlu, Erdoğan'ın, "Kuzu Kebabı" açıklamasından hareketle şunları yazıyor: "Başbakanın bu tavrında, bu siyasi çıkışında insani boyut yoktur..."
Bu ülkede bu zamana kadar PKK/KCK/BDP aleyhine tek bir satır yazı yaz(a)mayan Bayramoğlu Başbakan'ı "insani olmamakla" suçlayabiliyor.
Muhafazakar kardeşim de bunu zevkle okuyor herhalde.
Birisi de çıkıp; "Peki Öcalan'ın keyfi için Kandil talimatı, BDP elebaşı Demirtaş tebliğiyle kimsesiz ve çaresiz insanları ölüm orucuna yatırmak mı insani?" diye sormuyor...
"Çoluk çocuk demeden telsizle imha talimatı yağdıran Karayılan'ın bu tavrında, bu talimatında insani bir boyut var mı, bunu niye yazmıyorsun?" diye sormuyor muhafazakar kardeşim...
Hiçbir tepki olmayınca da eleştiri sınırlarını aşan Bayramoğlu gibiler Başbakanı "insani olmamakla" suçluyor.
Kimseden tık yok, herkes susuyor.
Bir adım sonrası üstadı Ahmet Altan gibi açık açık küfretmek...
Peki neden böyle yapıyor Bayramoğlu?
Başbakan'a olan nefretinden mi, yoksa PKK paravanı DPI ve KCK'ya olan aşkından mı?
Buna da siz karar verin...
Yener Dönmez / Yeni Akit