Balıkesir Barosu'nda düzenlenen toplantıda, 25 baroya ait olduğu belirtilen basın açıklamasını Balıkesir Barosu Başkanı Muzaffer Mavuk okudu. Mavuk, 16 Şubat 2010 tarihinde Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı'nın Erzurum Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi nezdindeki savcı tarafından gözaltına alınmasıyla ilgili makamında ve konutunda aramalar yapılması ile son dönemlerdeki hukuka aykırı uygulamalara ve yargıya açık baskılara bir yenisinin daha eklendiğini söyledi.
İki paragrafında Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun (CMK) ilgili hükümlerinin yer aldığı açıklamada, kısaca aktarılan söz konusu düzenlemelerde Erzincan Başsavcısı hakkında yürütülen soruşturma ve uygulanan gözaltı işleminin tamamen hukuka aykırı olduğu belirtildi. Baro Başkanı Muzaffer Mavuk'un okuduğu basın açıklamasında, "2802 Sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun 98. maddesine göre, kişisel suç-görev suçu ayrımı yapılmaksızın birinci sınıf hakim ve savcılar ile ilgili soruşturma ve kovuşturmalar, Yargıtay üyeleri hakkındaki hükümlere tabidir. Yani birinci derecedeki hakimler ve savcılar, Yargıtay üyeleri gibi yargılanırlar ve soruşturmaları da o şekilde yürütülür. Aynı kanunun 88. maddesine göre Ağır Ceza Mahkemesi'nin görev alanına giren suçüstü halleri dışında suç işlediği ileri sürülen hakim ve savcılar yakalanamaz, üzerleri ve konutları aranamaz, sorguya çekilemez. Özel yetkili savcının bu alanda ve bu yönde bir yetkisi bulunmamaktadır. Bu konu yoruma yer veremeyecek kadar açıktır. Şu halde ortada açık bir yetki aşımı söz konusudur. Olayın
Habur'da yaşanan gelişmelerle hakim ve savcının 'ayarlandığı' iddialarının hemen akabinde gerçekleşmesi, zamanlama yönünden dikkat çekici olduğu gibi, bazı cemaatlerle ilgili soruşturma yürüten bir başsavcının böyle bir işleme maruz bırakılması hukuksuzluğu daha da derinleştirmektedir. Yapılan gözaltı değil, gözdağıdır. Gelinen noktada yargıya müdahale ve baskıların artık açık hukuka aykırılıklarla, hukuk tanımazlıklarla ve yargı eliyle gerçekleşmesi vahimdir. Yaşanan bu olay, Türkiye'nin hızla hukuk devleti olmaktan uzaklaştığının, sivil bir dikta yönetimine doğru gitmekte olduğunun çarpıcı bir göstergesidir. Bu şekilde, başta hukukun gereğini yapmaya devam eden yargı mensupları olmak üzere ilgili kişi ve kesimlere gözdağı verilmektedir. Biz hukukçuları en çok endişeye sevk eden husus ise yasanın açık hükümlerine karşın yargı eliyle yapılan uygulamadır. Bir uygulamanın yargı kararı ile yapılması, onu her zaman ve hemen hukuka uygun kılmamaktadır. Ne yazıktır ki, son dönemlerde birçok hukuka aykırı uygulama, zaten ağır bir baskı altında olan yargı eliyle gerçekleştirilerek hukuksuzluğa bu şekilde meşruiyet kazandırılmaya çalışılmaktadır. Hukuk devletinde açık yetki aşımının suç oluşturduğunu ve yargı mensupları dahil hiç kimsenin ceza sorumluluğu dışında bulunmadığını hatırlatmakta yarar bulunmaktadır. Yargı siyasallaştırılmakta, hukuk hukuksuzlaştırılmakta, hukuksuzluk ise hukukileştirilmeye çalışılmaktadır. Balıkesir Barosu olarak, Avukatlık Kanunu'nun 98. maddesinin bizlere vermiş olduğu 'hukukun üstünlüğünü savunma' görev ve yetkisi kapsamında ve bir hukuk kurumu olmanın bilinç ve sorumluluğu ile ilgili tüm kişi ve kuruluşları uyarıyor, hukuka uygun davranmaya davet ediyoruz. Bu türden hukuka aykırı uygulamalarla hangi biçimlerde olursa olsun yargıyı etki altına alma girişimleri ile sonuna kadar mücadele edeceğimizi, gelişmelerin takipçisi olacağımızı, her türlü yasal girişimde bulunacağımızı kamuoyuna saygı ile bildiririz" görüşlerine yer verildi.
Balıkesir Baro Başkanı Muzaffer Mavuk, HSYK'nın Ercincan Başsavcısı'nın gözaltına alınıp sorgulanmasıyla alakalı süreçte bir tasarrufta bulunmayıp başsavcının Özel Yetkili Aır Ceza Mahkemesi'nin tutuklama kararı ve tahliye talebini oy birliğiyle reddetmesinin ardından HSYK'nın derhal toplanıp görevden alma kararıyla ilgili tasarrufuyla alakalı bir açıklama yapamayacağını söyledi. Mavuk, "Onunla ilgili yorum yapmam mümkün değil. O konuda HSYK bir açıklama yapmadı ama yetkisi dahilindedir. Ben sadece, 'Bir
başsavcının özellikle birinci sınıf hakim ve savcının Yargıtay üyeleri gibi yargılanmaları gerekir' diyorum. Onlar da ancak Yargıtay'da veya Anayasa Mahkemesi'nde yargılanabilir. Özel yetkili savcılar veya mahkemelerin soruşturma ve kovuşturmaları dışındadır. Biz özellikle bu hukuksuzluğun üzerinde durarak basın açıklamasını yaptık" dedi.