Erzurum Adliyesi önünde basın mensuplarına açıklama yapan Baro Başkanı Turan, "Tahkikat sürecinde adliye binasında yapılan arama, Başsavcının tutuklanması ve daha sonra özel yetkili savcıların yetkilerinin alınması hukukun üstünlüğünü koruyamadığımızın ispatıdır. Bu durum elbetteki üzüntü vericidir" diye konuştu.
İstanbul Barosu Başkanı Muammer Aydın, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in gözaltına alınıp, tutuklanmasını, "Hukuk katlediliyor" şeklinde yorumladı. Aydın, "Başsavcının suç işlediği iddiası varsa bunu Yargıtay inceler" dedi.
// Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in gözaltına alınıp, tutuklanması ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK), Erzurum özel yetkili savcısı Osman Şanal'ın yetkisinin kaldırılması yönündeki kararı tartışmaları da beraberinde getirdi. İstanbul Barosu Başkanı Muammer Aydın, ortadaki gerçeğin "hukuk katlediliyor" şeklinde yorumlandığını söyledi. "Hukuksuzluklar, hukuk diye insanlara yutturulmaya çalışılıyor" diyen Aydın, "Bir başsavcının hakkında nasıl işlem yapılacağını yasalar düzenlemiş ve Erzincan Başsavcısı kamuoyuna açıklama yapıyor, 'Ben cemaatlerle ilgili bir inceleme yapıyorum ve bununla ilgili inceleme yapılmaması için bana Cemil Çiçek'ten telefon geldi.' Bugün geldiğimiz noktada CMK'nın 250/3. maddede istisna olması ve Yargıtay'ca yargılanması belirtilirken, bir özel yetkili başsavcı, 'ben yaptım, oldu' mantığıyla başsavcı hakkında inceleme başlatıyor ve mahkemece tutuklanıyor. Bunların hiçbirisini yapamaz. CMK'nın 250/3. maddeden yola çıktığımızda orada bir istisna olduğu açıktır, bunu kimse görmezden gelemez. 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Yasası'nın 98. maddesinde açıkça yazmaktadır; 'kişisel suçlar veya görev suçu işlediğinde birinci sınıf hakimler ve savcılarla ilgili soruşturma ve kovuşturmalar Yargıtay üyeleri hakkındaki soruşturma ve kovuşturma gibidir.' Bu madde nedir?" diye konuştu.
Yargıtay üyeleri hakkında Yargıtay'da yapılan yargılamanın aynı şekilde birinci sınıf hakim ve savcılar için de geçerli olduğunu kaydeden Muammer Aydın, "Ağır Ceza Mahkemesi'nin görev sorumluluğuna giren suçüstü haller dışında, suç işlediği öne sürülen hakim ve savcılar yakalanamaz, üzerleri ve konutları aranamaz' deniyor. Bırakın üzerlerini, burada adliyeyi bile aradılar. Ortada bir yasa var. Hakimler ve Savcılar Yasası var, yasa maddeleri var. Ama ortaya çıkan hal, tüm bunlar göz ardı edilerek, özel yetkili başsavcı 'ben istediğimi yaparım' diyerek, başka bir savcı hakkında bu işlemleri yapıyor. Bunların yapılması mümkün değil. Bu tamamen 'ben yaptım oldu' mantığıdır. Bu hukuksuzluğu, hukuk haline getirmek ve yargının üzerinde siyasetin bir gölgesi olduğunun dışında artık gölge halinin kalktığı ve bizzat kendisi olduğu demektir" şeklinde konuştu.
Aydın, "Bundan sonra ne olacak" sorusuna ise şöyle yanıt verdi; "Hiç kimsenin suç işlemekten bağışıklığı yoktur. Başsavcının bir suç işlediği iddiası varsa bunu Yargıtay inceler. Kovuşturma işlemi de usulüne uygun olarak yapılır. Ancak Erzurum'da yürütülen soruşturmanın devamı açısından da HSYK gerekli tedbirleri alıp, oraya yetkili savcıları atamalıdır. Yani ne soruşturma yarım kalır, ne de suç varsa üzeri örtülür. Oraya yetkili savcılar objektif kriterlere göre atanır. Varsa bir suç onu da Yargıtay
inceler. Niye HSYK' o savcıyı görevden aldı. Yani,'siz yetkilerinizi aştınız, size verdiğim yetkiyi kötüye kullandığınız için görevden aldım' dedi. Çok doğru ve çok normaldir."
"Ortada suç varsa yasalara uygun şekilde soruşturulur" diyen Baro Başkanı Aydın, yargının uluslar arası ve ulusal normlara göre hareket edip, hükmünü verdiğinin altını çizdi. Daha Ergenekon terör örgütünün varlığı bile kesinleşmeden, Ergenekon terör örgütü üyesi diye yazmanın yanlış olduğunu kaydeden Aydın, "Yandaş söylemlerde bulunmak bu ülkeyi bölmeye, ayrıştırmaya götürür. Hiç kimse hiç kimseyi görüşünden dolayı suçlamamaları. Her yerde siyaset konuşuluyor. Toplum kendi kuralına göre yaşamını
sürdürmelidir. Yargıyı kullanmaya kalktığın zaman ortaya böyle bir tablo çıkar. Maalesef yandaş yargı oluşturmaya çalışıyorlar" ifadelerini kullandı.
Mersin Barosu Başkanı Hulki Özel, Anayasa ile Hakimler ve Savcılar Yasası hükümlerine göre yargıç ve savcıları görevleriyle ilgili veya görevleri sırasında işledikleri suçtan dolayı sadece Yargıtay'ın yargılayabileceğini söyledi.
Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner hakkında Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı tarafından açılan soruşturma ve sonrasında yaşanan gelişmeleri değerlendiren Hulki Özel, ev ve iş yeri aranarak gözaltına alınan Cihaner'in sonrasında çıkartıldığı mahkemece tutuklanmasına karar verildiğini hatırlattı. Anayasa'nın 138. maddesinde yer alan "Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar. Anayasa, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler" ifadesine dikkat çeken Özel, yine Anayasa'nın 140/2. maddesindeki; "Hakimler, mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre görev ifa ederler" hükmünün altını çizdi.
Özel, "Anayasamızın bu maddeleri hükümleri gereğince, yargıçlar ve savcılar anayasal güvence altındadır. Bu güvence, yargıç ve savcılara tanınmış bir ayrıcalık olmayıp, hukuk devleti olmanın, hukukun üstünlüğü ilkesinin gereğidir. Durum böyleyken, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner hakkında yapılan bu işlemlerin tümü yasaya ve hukuka aykırı olduğu gibi çok açık bir yetki gaspı da söz konusudur. Anayasamız ile Hakim ve Savcılar Yasası hükümlerine göre; yargıç ve savcıları görevleriyle ilgili
veya görevleri sırasında işledikleri suçtan dolayı yargılama görevi doğrudan Yargıtay'a aittir" dedi.
Hulki Özel, gerek Anayasa'da konuyla ilgili olarak yer alan hükümler, gerekse de Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 250/3. maddesi hükmüne göre yargıç ve savcılar hakkında yine Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 250/1. maddesinde sayılan suçlardan dolayı herhangi bir savcının soruşturma yürütmesi veya özel yetkili Ağır Ceza Mahkemesi'nin yargılama yapmasının yasal olmadığı gibi hukuki de olmadığını ileri sürdü. Mersin Barosu olarak yaşanan gelişmelerin başta yargı bağımsızlığı olmak üzere anayasa ve hukuka aykırı
olduğunu düşündüklerini kaydeden Özel, bu durumun karşısında olacaklarını belirterek, herkesin ortak güvencesi olarak öne çıkan yargıç ve savcıları da hukuka ve yasaya uygun davranmaya çağırdı.
Adana Barosu Başkanı Av. Aziz Erbek, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in makam odası ve evinde arama yapıldıktan sonra tutuklanması kararını "ağır hukuk ihlali ve yetki gaspı" olarak niteledi.
Erbek, düzenlediği basın toplantısında, Türkiye Cumhuriyeti'ni var eden hukuk devletinin temel ilkelerinin ağır ihlale uğradığını ve yapılanın yetki gaspı olduğunu ifade ederek, "Hukuk devleti bugün, dün, öncesinden ağır bir ihlale uğramıştır" dedi.
CMK 250/3. Maddesi'nin özel yetkili mahkemelerin yetki alanını belirlediğini ve yetki alanı içerisinde istisna konulduğunu belirten Erbek, şöyle devam etti: "Bu istisnada Anayasa Mahkemesi üyeleri ve birinci sınıfa ayrılmış hakim ve savcıların ancak hakimler ve savcılar kanununun 9. maddesinde ifade edilen Yargıtay'da görevli daire tarafından soruşturulabileceği, tutuklanacağı yer almaktadır. Yasa bu kadar açık iken, Erzurum Özel Yetkili Mahkemesi'nin verdiği kararla bugün Erzincan Cumhuriyet
Başsavcısı'nın tutuklanmış olması hukuk devleti açısından geldiğimiz vahim durumu göstermektedir. Ve ne yazık ki, bu ağır hukuk ihlalini yapan da yine hukukun içerisinde yer alan hakim ve savcılardır."
Gelinen aşamada, hukuk adına, hukuk devleti adına, Türkiye Cumhuriyeti adına ne gerekiyorsa yapacaklarını ifade eden Erbek, şunları söyledi: "Başsavcıya yöneltilen suçlama 'hakaret, iftira ve evrakta sahtecilik' olarak belirtilmiştir. Bu suçların hiçbirisi Ağır Ceza Mahkemesi'nin görevine giren suçlar değildir. Bu kadar açık olduğu halde sadece yaptığı işten dolayı Cumhuriyet Savcısı'nın bir süredir yürüttüğü soruşturmadan dolayı görevi nedeniyle bu sonuca uğramış olması, bilinmeli ki gelecekdönemlerdeki süreçte tüm hukukçuları tehlike altına almaktadır. Bugün görevinin başında olan hakim ve savcılar herhangi bir isnatla, herhangi bir suçlamayla gözaltına alınabilir, evi aranabilir, tutuklanabilir. Hakimler ve savcılar örgütlü olarak bu hukuksuzluğa, bu hukuk dışılığa tavır koyamamaktadırlar. Ancak, yargının özgür sesi barolar sonuna kadar sessiz kalmayacak, sonuna kadar tavır koyacaktır. Biz, Adana Barosu olarak Türk yargısının, hukuk devletini sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz. Dün ve bugün, Türkiye Cumhuriyeti hukuk devletinin yol ayrımıdır. Bu yol ayrımında asla 'gericiliğe', asla 'hukuk dışılığa' yer vermeyeceğiz. Bunun mücadelesi konusunda öncü olacağız. Bilinmeli ki bugün bu hukuksuzluğu yapanlar da bir gün hukuka ihtiyaç duyacaktır. Bizim eleştirimizin muhatabı ne bugünkü hükümet, ne dünkü hükümet ne de başka birisidir. Eleştirimiz hukuksuzluğun ta kendisidir. Kim yaparsa yapsın. Cumhurbaşkanı, Başbakan, hepsi. Kim hukuksuzluğa maruz kalırsa biz onların da yanlarında oluruz. Hukuk kurumu olarak bizim savunduğumuz baştan sona hukuk devleti ilkeleri ve hukukun kendisidir. Şimdi bu ihlalin muhatabı Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı'dır, yarın bir başkasıdır. Ama her zaman hukuk dışılığın karşısında duracak bizleriz."
Erzincan Barosu Başkanı Can Tekin, Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in Erzurum'da tutuklanmasının ardından yazılı bir açıklama yaparak olayla ilgili olarak üzüntü ve endişe duyduklarını söyledi.
Baro Başkanı Tekin, hakkında soruşturma yapılan kişiyi, soruşturma yapan adli makamları ve yargının yıpratıldığını İfade ederek, "Olay adli makamlara intikal etmiş ve soruşturma işlemleri gizli olduğundan bilgi sahibi değiliz. Bilgi sahibi olmadan da fikir ve beyan edilmesini doğru bulmuyoruz. Erzincan Barosu olarak; yapılan işlemlerin yasa ve mevzuata uygun olarak gerçekleştirildiğini umuyor, süreci dikkatle izliyoruz. Gelinen süreçte yargının tartışılır hale gelmesinden üzüntü ve endişe duyuyoruz" dedi.
Denizli Barosu tarafından yapılan açıklamada, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner hakkında yapılan soruşturma kapsamında başsavcılık makamının ve evinin aranması ve tutuklama ile devam eden yargı işlemlerinin Anayasa'nın ilgili maddelerine aykırı olduğu belirtildi.
Konuyla ilgili Denizli Barosu Yönetim Kurulu adına yazılı bir açıklama yapıldı. Denizli Barosu Başkanı Avukat Adil Demir, Erzurum Adliyesi'nde CMK 250. maddesi gereğince, özel yetkili savcılar ve hakim tarafından yetki gaspı yapılarak Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner hakkında yapılan soruşturma kapsamında, Başsavcılık makamının ve evinin aranması ve tutuklama ile devam eden yargı işlemlerinin Anayasa'nın 138. ve 142. maddelerindeki hakim ve savcı güvencesi ihlali olduğunu, kuvvetlerayrılığına dayalı anayasal demokrasi, hukukun üstünlüğüne ve hukuk devletine yönelik bir meydan okuma gibi olduğunu söyledi.
Birinci sınıfa ayrılmış Başsavcının görevinden dolayı ve görevi sırasında, CMK 250/3. maddesi gereğince yargılama yetkisinin Yargıtay'a ait olduğunu belirten Adil Demir, şöyle konuştu: "Cemaatler hakkında soruşturma açması nedeniyle davalık oldukları, Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner hakkında Erzurum'da görev yapan özel yetkili savcı ve mahkeme hakiminin yaptığı işlemler yetki gaspı olup, soruşturmayı gerektirir işlemlerdir. Şüphesiz ki, görev ve sıfatı ne olursa olsun, hiç kimsenin suç işleme özgürlüğü ve yargı bağışıklığı yoktur. Ancak, hakkında ağır suç ithamlarıyla dinleme, teknik izleme, arama el koyma ve tutuklama gibi kuvvetli delil ön koşulu gerektiren kararlar alınması, mümkün kişilerin öncelikle kamu gücü kullandıkları makamlardaki görevlerinden el çektirilmeleri beklenir. Bir il başsavcısı hakkında dinleme, teknik izleme, arama-el koyma yahut da tutuklama için
sevki gerektirir ölçüde kuvvetli kanıt varsa öncelikle başsavcılık görevinden el çektirilmeli. Kamu gücü kullanan makamlarda görevli kişiler hakkında bu tür ağır kararlar alınıp sonra da 'Pardon' denilemez."
İstanbul Başsavcısı hakkında yapılanların daha da aşırısının Erzincan Başsavcısı'na yapılamayacağını belirten Demir, sözlerine şöyle devam etti: "Bir ordu komutanı, bir birlik komutanı kamu adına silahlı kuvvet kullanabilecek makamdadır. Yargılama millet adına yapılır. Millet adına yargılama yapan makamdaki kişiler hakkında kuvvetli suç şüphesi gösterir nitelikte kanıt varsa, öncelikle bulundukları görevden el çektirilmeli. Görevde bulunan başsavcıya, ordu komutanına, birlik komutanına yönelik usul
hükümleri kamu güvenini sarsıcı kullanılmamalıdır. Varsa kuvvetli kanıt önce tedbir olarak görevinden el çektirilmelidir."
Devletin temelinin adalet olduğunu ifade eden Adil Demir açıklamasında "Yargı görevi yapan hakim ve savcıların herkesten daha titiz görevlerini yerine getirmeleri, hukuka bağlılıktan ayrılmamaları, bağımsız ve tarafsız olmaları zorunludur" ifadelerini kullandı. Son yaşanan olaylarla, CMK 250. maddesi ile özel yetkili mahkeme hakim ve savcılarının tamamının HSYK tarafından durumlarının incelemeyi gerektirdiğinin anlaşıldığını belirten Demir, şunları söyledi: "Yargı siyasallaştırılarak ayarlanabilen hakim
ve savcılar olduğu topluma dayatılmaktadır. Toplum sindirilmiş ve korkutulmuştur. Başsavcılar, komutanlar kendilerini bile koruyamıyorlar düşüncesi, yurttaşın yüreğine yerleştirilmektedir. Bunun önüne geçmek gerekir. Devlet ve onun adalet kurumu milletine korkutup sindirmek için değil huzur ve güven vermek için var. Haksızlığa, hukuksuzluğa uğrayan vatandaş adalete sığınır. Adaletin siyasallaşması kabul edilemez.