Asılsız Soykırım İddialarıyla Mücadele Derneği Başkanı Savaş Eğilmez, Yunanistan tarafından sözde mülteci kampı olarak adlandırılan Lavrion kampının terör örgütleri PKK/YPG, DHKP-C, MLKP ve FETÖ tarafından karargah ve kamp olarak kullanıldığını vurguladı.
Yunanistan’ın bazı güçler tarafından oyuncak haline getirildiğini belirten Asılsız Soykırım İddialarıyla Mücadele Derneği (ASİMED) Başkanı Savaş Eğilmez, “Şu günlerde, aynı tarihte birkaç kere yaşandığı gibi yine bazı güçlerin oyuncağı haline gelen ve Yunanlılar adına ne üzücüdür ki ülke topraklarının tamamını Amerika’ya peşkeş çeken Yunanistan; büyük bir gaflet, kıskançlık, kabullenememe ve düşmanlık ile Türkiye’yi hedef alan terör örgütlerini destekliyor ve onlara sınırları içerisinde kucak açmaya devam ediyor. Lavrion adındaki köy yerleşimi, Atina’nın güneydoğusunda ve Atina’ya yaklaşık 1 saat uzaklıktadır. Yunan devleti tarafından sözde mülteci kampı olarak nitelendirilen Lavrion, terör örgütleri PKK/YPG, DHKP-C, MLKP ve FETÖ tarafından karargah ve kamp olarak kullanılmaktadır. Bu terör kampının varlığı aslında yeni bir vaka da değildir. 1985 yılından beri faaliyette olan kamp, PKK terör örgütünün en eski karargahlarından biridir. Atina yönetimi, Türk devletinin kampın kapanması için yaptığı birçok girişimin herhangi birine olumlu bir yanıt vermemiştir. Her defasında büyük bir utanmazlıkla kampın mültecilere hizmet verdiğini belirterek, teröristlerle ilgili olmadığını söylemiştir” dedi.
“Türkiye’den kaçan PKK/YPG, DHKP-C, MLKP ve FETÖ mensupları buraya gönderiliyor”
Yunanistan’ın aymaz beyanlarına rağmen Lavrion’un bir terör kampı olduğunu ispatlayan kesin kanıtların mevcut olduğunu ifade eden Eğilmez, “Başta terörist başı olmak üzere yakalanan örgüt mensuplarının itirafları, kampın içinden çekilen ve PKK’ya yakın internet siteleri tarafından yayınlanan fotoğraflar ve videolar, Yunan basınında çıkan kampa ait görüntü ve haberler kampın mülteci değil bir terör kampı olduğunu net olarak ortaya koymaktadır. İki blok ve 80 daireden oluşan ve yaklaşık 500 teröristin barındığı Lavrion terör kampı, oldukça sistematik bir şekilde faaliyet göstermektedir. Terör örgütleri bu kampı barınma, eğitim ve istasyon olarak kullanıyorlar. Türkiye’den kaçan PKK/YPG, DHKP-C, MLKP ve FETÖ mensupları buraya gönderiliyor. Terör örgütüne katılmak için özellikle Avrupa ülkelerinden gelenler 6 ay eğitim görüyorlar. İdeolojik ve örgütsel eğitimlerini burada alan teröristler, Lavrion’un yaklaşık 40 kilometre uzağında bulunan başka bir kampta da silah, sabotaj ve bombalı saldırı eğitimlerini alıyor. Bu kampta eğitim veren terörist elebaşları periyodik olarak değişiyor. Kampın her türlü masrafı Avrupa Birliği bünyesindeki kuruluşlar tarafından karşılanıyor. Kampta eğitim alan teröristlere Yunan pasaportu verilerek, Irak ve Suriye’ye gönderiliyor” diye konuştu.
“HDP’li Semra Güzel de bu kampa gitmek üzere ülkemizden kaçmaya çalışırken yakalandı”
Terörist başı Öcalan’ın yakalandıktan sonra Lavrion terör kampı ile ilgili gerçekleri tüm çıplaklığı ile itiraf ettiğini kaydeden Eğilmez, “Son olarak bu kampta eğitim alan ve ülkemize silahlı ve bombalı eylemler yapmak üzere gönderilen terörist Hüsamettin Tanrıkulu İstanbul’da yakalanmış ve Lavrion ile ilgili anlattığımız tüm detayları itiraf etmiştir. Ayrıca geçtiğimiz günlerde terör destekçisi HDP’li Semra Güzel de bu kampa gitmek üzere ülkemizden kaçmaya çalışırken yakalanmıştır. Kampta FETÖ üyelerine herhangi bir eğitim verilmemekle beraber, Türkiye’den kaçan FETÖ'cülerin de bu kampta barındığı bilinmektedir. Kısaca Lavrion kampının mülteci kampı adı altında Türkiye aleyhine faaliyet gösteren terör örgütlerine hizmet ettiği çok açıktır. Yunanistan, büyük bir gaflet içerisinde beslediği teröristlerle ülkemize sıkıntı oluşturma çabasındadır. Ayrıca hem Avrupa Birliği hem ABD bu gerçeklerden kesinlikle rahatsızlık duymamaktadırlar. Aksine Türkiye’ye karşı Yunanistan’a koşulsuz destek vermektedir” açıklamalarında bulundu.
Eğilmez, “Biz de dernek olarak dünya kamuoyuna mülteci kampı gibi pazarlanmaya çalışılan Lavrion terör kampı hakkındaki tüm gerçekleri kanıtlarıyla beraber ABD ve Avrupa’nın önde gelen devlet adamlarına, siyasetçilerine, sivil toplum örgütlerine ve önde gelen medya temsilcilerine elektronik posta yoluyla gönderip, kampın derhal kapatılmasını talep ettik. Aslında bildikleri gerçekleri bir kez daha yüzlerine vururken, Türk kamuoyu olarak bizim de her şeyden haberdar olduğumuzu vurgulamaya çalıştık” şeklinde konuştu.