TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Allah Türkiye’nin gücünü, kuvvetini, imkanlarını arttırsın. İnşallah daha büyük güçle ve daha büyük imkanlarla da bağımsız bir Filistin devletinin oluşması için mücadele etmeye gayret edeceğiz. İnşallah bu sorunun kısa sürede çözülmesiyle ilgili olarak uluslararası alanda Türkiye, oluşturulacak bir mekanizma içerisinde, sağlanacak ateşkesi korumak bakımından garantör bir devlet olarak yeniden Filistin topraklarında gayretlerini devam ettirecektir.” ifadesini kullandı.
Meclis Başkanı Kurtulmuş, Katar’ın Şark gazetesine verdiği röportajda, Türkiye-Katar ilişkileri, parlamentolar arası tecrübe paylaşımı, İsrail’in Gazze’ye yönelik hukuksuz saldırıları, İsrail’i uluslararası ceza mahkemesinde yargılamak için yürütülen çalışmalar, uluslararası camianın İsrail’in saldırıları karşısındaki tutumu ile Türkiye’nin, Gazze için yürüttüğü diplomasi trafiği hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye-Katar ilişkilerine yönelik bir soru üzerine değerlendirmede bulunan Kurtulmuş, “Türkiye ile Katar arasındaki ilişkileri mükemmel seviyede görüyoruz. İlişkiler dostluk temeline dayanıyor. İki ülke arasındaki ilişkiler inşallah bölgedeki ülkelere de örnek teşkil edecektir ve bu ilişkilerin sürdürülmesi iki ülke halkına hayırlara vesile olacaktır. Bu ilişkiler yüksek ve stratejik düzeyde devam ediyor.” ifadesine yer verdi.
“Biz her vesileyle Filistin davasının yanında olduğumuzu dile getirdik”
İsrail’in Gazze’ye yaptığı vahşi saldırılara TBMM’nin nasıl baktığı ve nasıl bir duruş sergilediğinin sorulması üzerine Kurtulmuş, şu ifadelere yer verdi: “Şu anda 6 farklı siyasi partinin grubu var. İsrail’in Gazze’ye ilk saldırdığı günün hemen ertesi günü Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki 6 siyasi parti, ortak bir bildiriyle İsrail’in saldırganlığını kınadı ve bununla ilgili bir deklarasyon yayımladı. Arkasından, El-Ehli Baptist Hastanesi’nin bombalandığı gün, Türkiye Büyük Millet Meclisi oturumu devam ediyordu, arkadaşlarımız oturumu kestiler ve yine bütün partiler bir araya gelerek, yapılan bu insanlık dışı saldırıyı kınadıklarını ilan eden ikinci bir bildiri yayımladılar. Biz her vesileyle Filistin davasının yanında olduğumuzu, İsrail’in işlediği insanlık suçlarının uluslararası mahkemelere intikal ettirilmesi gerektiğini, Gazze’ye her türlü insani yardımın ulaştırılması gerektiğini bütün uluslararası temaslarımızda dile getirdik.”
“Türkiye Büyük Millet Meclisi, halkın nabzına birebir sahiptir”
İsrail’in Gazze’ye saldırılarına Türk halkının güçlü bir tepki verdiğinin hatırlatılmasının ardından, “Sizce hem Türkiye’de hem diğer ülkelerde parlamentolar, sahadaki tepkinin güçlülüğüne eşdeğer seviyede bir tepki koydu mu? O süreci, o ivmeyi yakaladı mı?” sorusuna Kurtulmuş, şu yanıtı verdi: “Ben Türkiye için bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Türkiye Büyük Millet Meclisi, halkın nabzına birebir sahiptir. Gazze’deki bu saldırılar başladığı günden bu yana, 5 uluslararası parlamento başkanları toplantısına fiilen katıldık. Avrupa parlamentoları başkanları, G20 ülkeleri parlamento başkanları, MIKTA ülkeleri parlamento başkanları, Kırım Platformu parlamento başkanları toplantılarına katıldık ve Antalya’da Asya Parlamenterler Asamblesi’ni ağırladık. Bu çerçevede bütün bu toplantılarda nihai bildirilere Gazze’deki durum ile ilgili bazı ifadeler koymaya çalışıyoruz. Ama üzülerek ifade etmek isterim ki bazı ülkeler, İsrail’den daha fazla İsrailcidir. Onların dirençleriyle karşılaşıyoruz. Tam manasıyla uluslararası platformda bir mücadele veriyoruz. Söz konusu ifadelerin sonuç bildirgesine eklenmesi için büyük bir gayret gösteriyoruz. Çünkü nihayetinde ister istemez o ülkelerin siyasetçileri de tıpkı halkları gibi etkileniyorlar. Bu süre içerisinde 22 ülkeden 41 cumhurbaşkanı, başbakan ve meclis başkanvekili düzeyinde insanlarla birebir görüşmemiz oldu.”
“İsrail’in en büyük gücü İslam dünyasının dağınıklığı, paramparça olmuş olmasıdır”
“Savaşın ve tüm bu olayların başlamasından bu yana neredeyse 60 gün geçti. Bunca İslam ülkeleri var, bunca oluşum, kuruluşlar var, uluslararası arenalar, İslam ülkelerinin parlamentoları var… Bu açıklamaların, kınamaların sürece nasıl bir katkısı ya da faydası oluyor?” sorusu üzerine Kurtulmuş, “Maalesef insana en çok acı veren tarafı da bu. Halklar Gazze’de yaşananları büyük bir acıyla takip ediyor ve lanetliyor ama maalesef sonuç alacak adımlar atılamıyor. Yani bu düşmanlığı, bu barbarlığı durduracak adımlar atılamıyor.” ifadesine yer verdi.
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırısının 7 Ekim’le başlamadığını, bu işin bu noktaya gelmesindeki gelişmelere bakmak gerektiğini belirten Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben bu olayların öncesinin 1991’de Amerika’nın Irak’ı işgaliyle birlikte başladığını görmemiz gerektiğini düşünüyorum. O zamanki Amerika Birleşik Devletleri’nin Dışişleri Bakanı, Sayın Condoleezza Rice, 22 İslam ülkesinin sınırları değişecek demişti ve ne yazık ki ondan sonra Filistin, Yemen, Lübnan, Suriye, Irak, Libya ve Yemen’de olanlara şahit olduk. Ardından yeni düşmanlıklar oluşturuldu. Dolayısıyla bu parçalanmışlık bugüne dek sürdü. Velhasıl, İsrail’in karşısında bir güç olacak, güçlü İslam devletleri ayakta duramadı. Bu dünüydü, önceki günü de 1917’de başlar. Osmanlı Cihan Devleti, Filistin topraklarından çekilmek zorunda kalınca İngilizler buraya Yahudileri getirmeye başladılar. Bu kapsamda da iki şey yaptılar. Birincisi, yerleşim adı altında Yahudileri, Filistinlilerin köylerine, iş yerlerine, evlerine yerleştirmeye başladılar. İkincisi, kurdurdukları silahlı örgütler vasıtasıyla, İsrail Devletinin askeri aparatlarını kurmaya başladılar. Bu işin önceki günü de o zaman başlıyor. Ama ne yazık ki Osmanlı’nın bu topraklardan çekilmesiyle birlikte İslam dünyası tam manasıyla bugüne kadar şuurlu bir şekilde bu projeye karşı çıkacak gücü gösteremedi. Az önce de ifade etmeye çalıştım, bugün İsrail’in en büyük gücü elindeki imkanlara dayanmıyor, en büyük gücü maalesef İslam dünyasının dağınıklığı, paramparça olmuş olmasıdır.”
“Filistinli kardeşlerimizle kalpten kalbe bir bağımız olduğunu biliyoruz”
“Bugün Türkiye’nin Filistin’e karşı duruşu, tarihi geçmişiyle aynı seviyede mi? Orada şehitler düştü, canla başla savaşıldı, askerler şehit düştü, silahla savunuldu, mücadele verildi. Türkiye’nin bugünkü duruşu ile bu tarihi ilişkiler aynı oranda mı ya da aynı ivmeyi yakalamış mütenasip durumda mı?” sorusuna yanıt verirken de Kurtulmuş, şunları söyledi:
“Biz uzun süre Filistin topraklarında hükümran olmuş ve oraya 400 seneden uzun bir süre boyunca adaleti, hakkı, hukuku getirmiş bir milletin çocukları olarak, Filistinli kardeşlerimizle sadece tarihi olarak değil, bugün de aynı duygularla kalpten kalbe bir bağımız olduğunu biliyoruz, hissediyoruz. Ayrıca bunu sadece bir kalbi yakınlık hissi olarak değil, aynı zamanda da Türk dış politikasının en önemli ayaklarından birisi olarak görüyoruz. Bu politikaların sürdürülmesi çok önemli. Allah Türkiye’nin gücünü, kuvvetini, imkanlarını arttırsın. İnşallah daha büyük güçle ve daha büyük imkanlarla da bağımsız bir Filistin devletinin oluşması için mücadele etmeye gayret edeceğiz. İnşallah bu sorunun kısa sürede çözülmesiyle ilgili olarak uluslararası alanda da Türkiye, oluşturulacak bir mekanizma içerisinde, sağlanacak ateşkesi korumak bakımından garantör bir devlet olarak yeniden Filistin topraklarında gayretlerini devam ettirecektir.”
“Yapmamız gereken, insanlık cephesini kuvvetlendirmek ve güçlendirmektir”
“Latin Amerika’dan birçok parlamento, farklı ülkelerden birçok Müslüman olmayan ülkelerin parlamentoları İsrail’le ilişkilerin kesilmesi için baskı yapıyor, açıklama yapıyor. Fakat İslam ülkelerindeki parlamentolardan böyle bir açıklama görmüyoruz, bu parlamentoları tutan ya da alıkoyan nedir?” sorusuna Kurtulmuş, “Birincisi, az önce söylediğim bu dağınıklık. İkincisi, maalesef siyasi olarak bazı ülkeler gerçekten hem İsrail’den hem de İsrail’in arkasındaki güçlerden çok korkuyor, çok çekiniyor. Zaten bu korku yenilmiş olsa, makul bir zeminde siyaset tartışıyor olacaktık.” değerlendirmesinde bulundu.
Bugün dünyada bazı halkların ve bazı parlamentolar tavırlarını açık bir biçimde ortaya koyduğunu anımsatan Kurtulmuş, Londra’da önce 300 bin, bir hafta sonra 1 milyon kişinin Filistin bayraklarıyla, Filistin’e destek vermek için sokaklara çıktığını anlattı.
“İnsanlık cephesini kuvvetlendirirsek”
İsrail’in dünya halklarının nezdinde yalnızlaştırma sürecine girdiğini belirten Kurtulmuş, şu ifadeleri kullandı: “Evet çok büyük bir medya güçleri var, çok büyük bir ticari güçleri var, çok büyük bir finans güçleri var, birçok parlamentoyu belki etkileyebilecek güçleri var ama halkın vicdanı ve aklı bunların üstündedir. Eğer bu insanlık cephesini kuvvetlendirirsek, İsrail adım adım yalnızlaştığı bir sürecin içinde bulacaktır kendisini. Üçüncü olarak da bu konuda hemen yakın dönemde yapılması gereken şey, Netanyahu ve ekibinin Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’ne gitmeleri için başvuruların yapılmasıdır. Bu hafta içerisinde Türkiye’den 3 bin 200 avukat, Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’nde suç duyurusunda bulundu. Dünyanın dört bir yanından avukatlar tarafından mahkemelere dosyalar, suç duyuruları yığıldığı zaman, işte esas o zaman uluslararası alanda kapılar açılacaktır. Biz Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak böyle bir şey yapabilir miyiz diye hukukçularımıza hemen sorduk, fakat biz o anlaşmanın tarafı olmadığımız için resmi olarak müracaat edemiyoruz ama avukatlar bu şekilde özel olarak müracaat edebiliyorlar.”