12 Eylül 1980 darbesi sonrası idam edilen Ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu’nun ağabeyi Oktay Fırtına, kardeşinin ölümünün ardından 10 gün içerisinde soy isimlerinin değiştirildiğini ifade ederek, “Benim istediğim tek şey Cumhurbaşkanımız ile görüşerek soy ismimizi geri almaktır. Annem, babam bana vasiyet etti, onlar da uğraşıp alamamış. Cumhurbaşkanımız kabul ederse hemen görüşmeye gelirim, bu yara kapanmıyor. 70 yaşında bunu gerçekleştirmeden ölürsem gözüm arkada kalır” dedi.
12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden tam 42 sene geçti. Darbe sonrası cezaevlerinde 171'i işkence sonucu olmak üzere yaklaşık 300 kişi hayatını kaybetti, 50 kişi ise idam edildi. Mustafa Pehlivanoğlu da 7 Ekim 1980'de 22 yaşındayken Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi'nde asılarak idam edildi. Pehlivanoğlu’nun ağabeyi Oktay Fırtına o dönemi gözleri dolarak anlattı. Fırtına, “Acımız hiçbir zaman dinmedi. Kardeşim üniversite öğrencisiydi, biz kendimiz yazdırmıştık. Balgat olayları diye bir olay olmuştu; kahve taraması. Kardeşimi o olaylara dahil ettiler. O zaman CHP hükümeti vardı. Olayda olmadığına dair bütün kanıtlarımızı sunduğumuza rağmen suçsuzluğunu kabul etmediler. Bizim bulunduğumuz mahallenin büyük çoğunluğu sol kesimdi, onlar dahi kardeşimin suçsuz olduğunu biliyordu” dedi.
"Denge unsuru olarak astıklarını söylüyorlar"
Aynı anda 3 kahvenin tarandığını belirten Fırtına, “Kardeşim o sırada evde iftar yapıyordu. İftar yaptıktan sonra ben de geldim, camiye gidiyorlardı. Babam camiye giriyor, kardeşim ise kahveye çay içmeye oturuyor. O sırada olayların olduğunu duyuyor. Ne kadar uğraştık ise ispat edemedik. En son idam cezasını isteyen hakim ve savcı tarafından suçsuz olduğu söylendi. Şimdiki Cumhurbaşkanımız da başbakan iken kardeşimin yazdığı mektubu okudu ve ağladı. İdamından 3 gün sonra savcı ve hakim Kenan Evren’e çıkıyorlar, suçsuz olduğunu söylüyorlar. Denge unsuru olarak astıklarını söylüyorlar. Ben böyle bir şey duymadım. ‘Soldan bir kişiyi astım sağdan da bunu asarım.’ Sanki tombaladan isim çekiyor. Bizimle çok uğraştılar. İdamından sonra bizi kabrine almadılar. Biz 9 ay 10 gün sonra kabrini açtırdık, hiçbir şekilde kefeni bozulmamıştı. Açan hocalar bize şehit olduğunu söyledi” ifadelerine yer verdi.
"En büyük ıstırabı Ülkücüler çekti"
İhtilalin sağcılara yönelik olarak yapıldığını savunan Fırtına, “En büyük ıstırabı Ülkücüler çekti. İşkenceler gördüler, bana bile 11 gün işkence yaptılar. Elektrik verdiler. Kardeşim hapisten kaçtı diye beni ve babamı götürdüler. İşkencenin acısı geçmedi, yıllardır bunları yaşıyoruz. 15 Temmuz darbesinin de kimin tarafından yapıldığı bellidir. Kenan Evren’in polis teşkilatına ve orduya yerleştirdiği FETÖ’nün adamları tarafından yapıldı. Daha temizlenmeye devam ediyorlar. FETÖ ayağı bitmedi. Kenan Evren çok Ülkücü gencin kanına girdi, ailenin ocaklarını söndürdü. Ben 76 ili köy köy gezdim. Darbe girişimi öncesinde 2 bin 400’e yakın kişinin öldürüldüğünü öğrendim” dedi.
"İstediğim tek şey Cumhurbaşkanımız ile görüşerek soy ismimizi geri almaktır"
Olay sonrasında soy isimlerinin değiştirilmesini eleştiren Fırtına, “Aradan 1 ay geçti, avukat gelmiş. 'Paşanın talimatı ile soyadınızı değiştireceğiz' demiş. Neden demiş babam. Paşa ‘Aileye çok zarar verdik’ demiş. Bizim soy ismimiz 10 gün içerisinde değişti. Biz müracaat etmedik bile. Biz soy ismimizi geri almak için müracaatlar yaptık. Uğraşmaya devam ediyorum. Bu konu ile ilgili Cumhurbaşkanımız ile Gölbaşı’nda bir kez görüştüm. Daha sonra görüşelim dedi ama ulaşamadım. 2019 seçimleri öncesi bir araya gelmiştik. Kardeşimden bize 3 parça mektup var elimizde kalan. Yıllardır bu mektupları okuyoruz. Benim istediğim tek şey Cumhurbaşkanımız ile görüşerek soy ismimizi geri almaktır. Annem babam bana vasiyet etti, onlar da uğraşıp alamamış. Cumhurbaşkanımız kabul ederse hemen görüşmeye gelirim, bu yara kapanmıyor. 70 yaşında bunu gerçekleştirmeden ölürsem gözüm arkadan kalır” açıklamasına yer verdi.