Salondan yükselen "Türkiye seninle gurur duyuyor" sloganlarına Yıldırım, "Biz sizlerle gurur duyuyoruz. Sizler olmasanız bizim için dünyanın anlamı yok. Biz milletimizle gurur duyuyoruz." karşılığını verdi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, "Bugün İslam coğrafyasının her köşesinde ne yazık ki yeni Kerbelalara şahit oluyoruz, her gün maalesef Kerbela'yı tekrar yaşıyoruz. Bu coğrafyanın içinden çıkan ama bu coğrafyanın insanını öldüren teröristler, yani ahir zaman yezitleri, bize her gün Kerbela'yı yaşatıyorlar. Hz. Ali, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin efendilerimizin izinden gittiğini iddia edenler, her gün Müslüman kanı, her gün çocuk kanı akıtarak, her gün yezitlik yaparak bize an be an Kerbela'yı yaşatıyorlar." dedi.
YILDIRIM, TBMM GRUP TOPLANTISI'NDA KONUŞTU
Bugünün Muharrem ayının 10. ve aşure günü olduğunu anımsatan Yıldırım, bin 336 yıl önce Hz. Hüseyin'in ve ailesinin Kerbela Çölü'nde tarihin en büyük katliamına maruz kaldığını ve şehit edildiklerini belirtti.
Hz. Hüseyin'in mübarek canını Kerbela Çölü'nde kahramanca teslim ederken Müslümanlara çok anlamlı bir ders bıraktığına işaret eden Yıldırım, Hz. Hüseyin'in fitneden uzak durulmasını istediğini ifade etti.
Yıldırım, şöyle devam etti:"Hz. Hüseyin efendimiz bize hırsın, aç gözlülüğün, tatmin olmayan ruhların nasıl zulüm ürettiklerini gösterdi. Kerbela bizim için acıdır, hüzündür, derstir, ibrettir. Kerbela'nın acısını, hüznünü içinde taşımayanlar Kerbela'dan ders çıkaramayanlar, Kerbela'dan ibret alamayanlar her gün yeni Kerbelalar üretirler. İşte bugün İslam coğrafyasının her köşesinde ne yazık ki yeni Kerbelalara şahit oluyoruz, her gün maalesef Kerbela'yı tekrar yaşıyoruz. Bu coğrafyanın içinden çıkan ama bu coğrafyanın insanını öldüren teröristler, yani ahir zaman yezitleri, bize her gün Kerbela'yı yaşatıyorlar. Hz. Ali, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin efendilerimizin izinden gittiğini iddia edenler, her gün Müslüman kanı, her gün çocuk kanı akıtarak, her gün yezitlik yaparak bize an be an Kerbela'yı yaşatıyorlar. Hz. Hüseyin o mübarek canını teslim ederken bize 'Fitneden uzak durun, bir olun, beraber olun, birlikte güçlü olun mesajı' verdi. Bu mesajı anlamayanlar, Müslüman kanı dökerek kimi zaman kardeş kanı dökerek Hz. Hüseyin efendimizin o mübarek ruhunu muazzep ediyorlar. Biz gerek ülkemizde gerek coğrafyamızda yeni ve modern yezitlerin kan dökmesi karşısında hakkı savunmaya devam edeceğiz. 'Gelin canlar bir olalım' demeye devam edeceğiz."
Aşık Veysel'in "Yezit nedir, ne kızılbaş / değil miyiz hep bir kardaş / Bizi yakar, bizim ataş / söndürmektir tek çaresi" dizelerini okuyan Başbakan Yıldırım, "Türkiye olarak bizi yakan bu ateşi söndürmek için mücadelemiz kararlılıkla devam ediyor. Aynı kıbleye yönelenlerin, birbirine düşman kesilmelerine, hele hele birbirlerine silah doğrultmalarına, birbirinin kanını akıtmalarına asla müsamaha göstermeyecek, asla bunun tarafı olmayacağız. Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Hz. Ali efendilerimizin mirasına sahip çıkacak, Peygamberimizin izinden Allah'ın izniyle asla ayrılmayacağız." diye konuştu.
EN İYİYİ, EN GÜZELİNİ YAPMAK İÇİN ÇALIŞACAĞIZ
Yıldırım, partililere seslenerek, herkesin Türkiye Cumhuriyeti'nin eşit ve özgür yurttaşları olduğunu vurgulayarak, safları sıklaştırmalarını, gönülleri birleştirmelerini, can cana olmalarını istedi. İktidarı temsil ettiklerine dikkati çeken Yıldırım, şu görüşlere yer verdi:
"Üzerimizde milletin yüklediği ağır bir yük var, sorumluluk var. Her zaman ülkemiz, milletimiz için en iyiyi, en güzeli, en doğruyu yapmak için canla başla çalıştık, çalışmaya devam edeceğiz. Dur durak bilmeden, gece gündüz demeden daima vatandaşlarımızın hizmetinde olduk, hizmetinde olmaya devam edeceğiz. Projelerimizin, yatırımlarımızın biri bitmeden biri başlamalı ki Türkiye büyümeye, güçlenmeye, kalkınmaya devam etsin. Bizim bu güzel ülke için hayallerimiz, çok önemli hedeflerimiz var. Hedef, Türkiye'yi her yönüyle gelişmiş, bölgede örnek bir ülke haline getirmek. Bütün arkadaşlarımızdan istediğim, millete hizmette kendinize asla sınır koymayın. Çünkü biz ne kadar büyük hizmetler yaparsak yapalım, bu millet bunun daha fazlasını hakediyor."
Geçen hafta yeni yasama döneminin ilk grup toplantısını yaptıklarını anımsatan Yıldırım, 2017-2019 yıllarını kapsayan orta vadeli programda özellikle eğitim ve tarım gibi alanlarda büyük reform yapacaklarını bildirdi.
Yıldırım, 3 yıllık program boyunca çıtayı daha da yükseğe çıkaracaklarını ve büyümeden asla taviz vermeyeceklerini vurgulayarak, "Kişi başına geliri daha da artıracağız. Yeni iş, istihdam alanları oluşturacağız. 81 ilimiz için yatırımları artırarak sürdüreceğiz. İnsana yatırıma, insana hizmete var gücümüzle devam edeceğiz." ifadesini kullandı.
Geçen hafta TOBB 9. Sanayi ve Ticaret Şurası'nın gerçekleştirildiğini hatırlatan Yıldırım, sanayicilerin ve ticaret ehlinin önünü açmanın, hükümetin öncelikli görevlerinden biri olduğunu belirtti.
Milletin beklentilerine her zaman öncelik verdiklerine dikkati çeken Yıldırım, Türkiye'nin gelişimine katkı sağlayan her kesimin yanında olmaya devam edeceklerini ifade etti. Yıldırım, sivil toplum kuruluşlarıyla da istişarelerde bulunduğunu anımsatarak, daima en uygun, en ideal çözümü üretmenin gayreti içinde olduklarını, olmaya da devam edeceklerini bildirdi.
Yıldırım, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi nedeniyle bazı açılışların yapılamadığına değinerek, "Biz bahane üreten bir iktidar değiliz. Şartlar ne olsun hizmet devam edecek, yatırımlar devam edecek diyor, bunun gereğini yapıyoruz." dedi.
Geçtiğimiz hafta sonu Tuzla Tersanelerinde inşa edilen Yüzbaşı Güngör Durmuş gemisinin törenle denize indirildiğini hatırlatan Yıldırım, şöyle devam etti:"Tersane ve gemi inşa sanayisi, Türkiye'nin kalkınmasının lokomotif sektörlerinin başında geliyor. Bu bakımdan küresel krizde gemi inşa sanayimizin olumsuz etkilenmemesi için gereken tedbirleri vakitlice alıyoruz. Her gün yeni bir gemi kızağa konuyor, bir başka gemi denize iniyor ya da teslimatı yapılıyor. Bir proje bitmeden bir başkasına başlanıyor. Bir dev eserin etkisi hafızalardan silinmeden yenisini konuşmaya başlıyoruz. İnsanlar daha Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü konuşurken biz Avrasya Tüneli'nin tamamladık. Avrasya Tüneli dünyada denizin altından geçen en derin tüneldir. Deniz seviyesinin 107 metre altına inen, Haydarpaşa ile Sarayburnu'nu, Yenikapı'yı birleştiren dünyanın teknolojisi en yüksek mühendislik projesidir."
Bu sırada salondan yükselen "Türkiye seninle gurur duyuyor" sloganlarına Yıldırım, "Biz sizlerle gurur duyuyoruz. Sizler olmasanız bizim için dünyanın anlamı yok. Biz milletimizle gurur duyuyoruz." karşılığını verdi.
TÜRKİYE'YE BUNLAR YAKIŞIR
Başbakan Yıldırım, hafta sonu ayrıca Avrasya Tüneli'nden ilk geçişi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte gerçekleştirdiklerini anımsatarak, projeye ilişkin şunları paylaştı:
"20 Aralık'ta inşallah açılışı hep birlikte yapacağımız, milletimize bir gurur daha yaşatacağız. Bu proje dünyada deniz altından geçen en derin tünel. İkincisi de Türkiye'de, o da Marmaray. 62 metre derinden geçiyor, üçüncüsü Amerika'da, 44 metre derinden geçiyor. İşte Türkiye'nin farkı. Zor projeler, büyük projeler AK Parti iktidarında sıradan hale geldi. Bir yandan ülkemizin geleceğini karartan alçak terör örgütleriyle amansız mücadele yaparken bir yandan da dünyaya parmak ısırtacak büyük projeleri milletimizin geleceği için yapıyoruz, hizmete alıyoruz. Dünyanın en büyük havalimanı, en derin tüneli, en geniş köprüsü, en uzun tünelleri... Türkiye'ye bunlar yakışır. Türkiye'ye, kapı kapı dolanıp bu asil milleti yabancılara şikayet etmek yakışmaz."
SİZİN TEHDİTLERİNİZ BİZE SÖKMEZ
PKK terör örgütünün bugünlerde AK Parti teşkilatlarına yöneldiğine vurgu yapan Yıldırım, "Evelki gün Özalp İlçe Başkan Yardımcımız evinde, hanımı ve 6 çocuğunun gözleri önünde hunharca katledildi, şehit edildi. Dün gece Dicle İlçe Başkanımız iş yerinde alçakça şehit edildi. Hainler şunu iyi bilmelidir; AK Parti sizin yaptıklarınıza pabuç bırakacak bir parti değildir." ifadesini kullandı.
Yıldırım, AK Parti ve hükümetin, Türkiye'yi bütün terör örgütlerinden temizlemek için olayların üzerine tüm kararlılığıyla gideceğine işaret ederek, şu görüşlere yer verdi:
"Sizin tehditleriniz bize sökmez. Sizin tehditleriniz bu millete sökmez. Bu millet, bin yıllık tarihinde esaret nedir görmedi, size mi pabuç bırakacak. Türkiye, bölgede etrafında yaşanan istikrarsızlıklara karşı istikrar adası olmaya devam ediyor. Bir yandan kalkınmamızı, halkımızın geleceğine yönelik çalışmalarımızı sürdürürken bir yandan da PKK, DEAŞ, FETÖ gibi küresel terör örgütlerine karşı amansız mücadele ediyoruz. Amacımız, ülkemizin geleceğini karartmaya çalışan mihraklara fırsat vermemek. Allah'a şükür bu mücadelede millet bizimle beraber. Millet diyor ki 'Sonuna kadar gidin. Asla gevşemeyin.' Ne Doğu'nun ne Güneydoğu'nun ne de 780 bin kilometrekare vatan toprağının hiçbir karışını bu alçak terör örgütlerine bırakacak değiliz. Vatandaşlarımız yurdun her köşesine rahatça seyahat edinceye kadar, istedikleri yerde yaşayıncaya kadar, hiçbir güvenlik endişesi taşımayıncaya kadar bu operasyonlar devam edecek. Operasyonlar öylesine devam ediyor ki yıllardır girilemeyen inlere girildi, yuvaları dağıtıldı. Kızgınlıkları da telaşları da can havliyle teşkilat mensuplarımıza saldırmalarının arkasındaki neden de budur. Bunu biliyoruz, gereğini de yapacağız."
Hayatın devam ettiğine dikkati çeken Yıldırım, "Türkiye'de güvenlik problemi var.", "Türkiye'de terör var." diyenlere seslenerek, Türkiye'nin iki hafta içinde İstanbul'da 26. Dünya Posta Kongresi ile 23. Dünya Enerji Kongresi'ni gerçekleştirdiğini kaydetti.
Başbakan Yıldırım, AK Parti Hükümeti'nin, bütün alanlarda olduğu gibi enerji alanında da çok büyük hamleler gerçekleştirdiğini söyledi.
Son 10 yılda enerji alanındaki kurulu kapasiteyi iki katına çıkardıklarını vurgulayan Yıldırım, "Son 10 yılda enerji artışının, enerji ihtiyacının en fazla olduğu ülkelerin başında Türkiye geldi. Ayrıca dünyada Çin'den sonra enerji yatırımlarında en fazla yatırım yapan ülke Türkiye." değerlendirmesinde bulundu.
Başbakan Yıldırım, Türkiye'nin enerji bakımından çok stratejik bir konumda yer aldığını belirterek, "Türkiye enerji üreten bir ülke değil, ancak Türkiye, tüketen ve ihtiyaç duyan ülkelere taşımaya vasıta olan bir ülke niteliğindedir. Yani tedarikçi olmamakla beraber, Türkiye'nin enerji koridorlarında yer alması, tedarikçi olmak kadar ülkeyi stratejik konuma getiriyor." diye konuştu.
Azerbaycan'la Bakü-Tiflis-Ceyhan, Şahdeniz Projesi, TANAP Projesi; Rusya ile Mavi Akım ve şimdi de Türk Akımı projelerinin yapımına başladıklarına işaret eden Yıldırım, Türkiye'nin böylece doğudan batıya, kuzeyden güneye, güneyden batıya enerji yollarının buluştuğu merkez haline geldiğinin altını çizdi.
Yıldırım, Avrupa'nın enerji güvenliğine büyük önem atfeden TANAP Projesi'nin de hızla devam ettiğini vurguladı. "TANAP Projesi Yunanistan'tan itibaren, 'trans Avrupa' diye TAP Projesi olarak, İtalya üzerinden Avrupa'nın içlerine kadar devam edecek." diyen Yıldırım, eğer bölgede ülkelerin birbirine bağımlılığı ne kadar artarsa, bölgesel barışın da o kadar önemli hale geleceğini, ihtilaflar ve anlaşmazlıkların ortadan kalkacağını söyledi.
Binali Yıldırım, şöyle devam etti:"Neden? Çünkü, insanlar gibi ülkeler de karışıklıkta, kaybedecekleri ile kazanacaklarını kıyaslayacaklar, eğer kaybettikleri kazanacaklarından daha fazla ise savaşmayı değil anlaşmayı tercih edecekler. Onun için Türkiye'nin konumu önemli. Türkiye, bu projelerle geleceğe, bölgesel barışa, küresel barışa yatırım yapıyor. Türkiye enerji alanında cazibe merkezi olma yolunda hızla devam ediyor. 1 Ekim tarihi itibariyle doğalgaza yüzde 10 indirim yaptık. Kışa girerken istedik ki vatandaşlarımızın ısınma için harcadığı paralarda fazla artış olmasın."
BİR TEK VATANDAŞIMIZIN BİLE MAĞDUR EDİLMESİNE ASLA RIZA GÖSTERMEYİZ
15 Temmuz'un ardından, bir taraftan yatırımlar devam ederken diğer yandan da terörle mücadelelerinin kararlılıkla sürdüğünü dile getiren Yıldırım, şöyle konuştu:"Milletimiz içinde bulunduğumuz şartları gayet iyi biliyor. Ağır darbe alan FETÖ ile mücadelemiz bundan böyle de sonuna kadar devam edecek. Bu kadar büyük bir operasyonda, bu kadar kapsamlı bir mücadelede, şüphesiz ufak tefek yanlışlar olabilir. İşin başında söyledim. 'Kılı kırk yaracağız, yaşla kurunun bir arada yanmasını önleyeceğiz, adaletle muamele edeceğiz, duygusal davranmayacağız, intikam duygusu ile iş yapmayacağız.' Bunu baştan söyledik ama buna rağmen uygulamada hatalar olabilir mi? Olabilir. Ancak bizim tek bir hataya, tek bir yanlışa tahammülümüz olamaz. Bunun da bilinmesini istiyorum. Bir tek vatandaşımızın bile mağdur edilmesine asla rıza gösteremeyiz.
İtirazlar, objektif bir şekilde değerlendirilecek, bakanlıklardaki itiraz komisyonları bunları karara bağlayacak. İtirazları inceleyecek heyeti de değiştirdik, bakan yardımcılarını heyet başkanı yaptık ve ona göre heyetleri de teşkil ettik. Mümkün olan en hızlı şekilde varsa, bu mağduriyetleri de gidereceğiz. Ancak tuzaklara karşı da son derece dikkatli olmamız gerekiyor. Mağdur edebiyatının tehlikeyi gölgelemesine asla izin vermeyelim."
Başbakan Yıldırım, bu hususta herkesin dikkatli olmasını istedi. Anamuhalefet partisi CHP'nin özellikle dikkatli olmasını isteyen Yıldırım, "Bir süredir bakıyoruz, ülkemizin 15 Temmuz'da atlattığı badireyi es geçmeye başladılar. Ülkenin içinde bulunduğu tehlikeyi es geçiyor anamuhalefet partisi. Sabah akşam mağduriyet üzerinden kafa karıştırmaya devam ediyorlar. 15 Temmuz'un asıl mağduru şehitlerimizin aileleridir, gazilerimizdir; istiklali, istikbali, devleti, bayrağı tehdit edilen 79 milyon vatan evladıdır." ifadesini kullandı.
FETÖ KONUSUNDA ANA MUHALEFET PARTİSİNİN FATURASI ÇOK ŞİŞKİN
Yıldırım, sözlerini şunları kaydetti:"Eğer siz bütün bunları bir kenara bırakıp, yüzde biri bile bulmayan, tasfiye edilenleri dilinize dolarsanız, bunun iyi niyetle, insafla hiç bir alakası olmaz. Kimse kusura bakmasın; bu tutum, söylem bilerek ya da bilmeyerek FETÖ'ye destektir. CHP, 17 Aralık 2013'ten sonra FETÖ'ye destek vererek, zaten büyük bir yanlışı yapmıştı. 17 Aralık sonrası yerel seçimler vardı, ben İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak kampanya yaptım. O kampanyada o bacılar, o abiler, o ablalar CHP'lilerle kol kola kendilerini parçalarcasına nasıl da kampanya yaptılar, buna bizzat şahidim.
FETÖ konusunda anamuhalefet partisinin faturası çok şişkindir. Şimdi pişkin pişkin mağdur edebiyatı yapacağına, ülkeyi uçurumdan döndüren Yenikapı ruhuna sahip çıkması gerekir. Bugün 'mağdurların hakkını savunuyor' görüntüsü altında sabah akşam FETÖ'nün sözcülüğünü yapanlar, nasıl 15 Temmuz akşamında mahçup oldularsa bugün da yarın da mahçup olmaya mahkum olacaklar. Biz mağdur edebiyatıyla terörle mücadelenin yıpratılmasına asla izin vermeyeceğiz. Şimdi zaman mağdur edebiyatı yapma zamanı değil, ülkenin geleceğini inşa etme, hesap sorma zamanıdır."
"Şunu de özellikle vurgulamak isterim; kendilerini hesaba çekemeyenler, AK Parti'yi sorgulayarak sözde, bulanık suda balık avlamaya çalışıyorlar. Partimin tüm yöneticilerine, tüm mensuplarına, seçmenlerimize, bütün vatandaşlarımıza gönül diliyle sesleniyorum; AK Parti; içinde hiçbir hain, terörist barındırmaz." diyen Yıldırım, diğerlerinin, AK Parti'nin FETÖ ile mücadele ederken aynı şeyleri söylediklerini ve onların avukatlığını yaptıklarını söyledi.
Yıldırım, 15 Temmuz gibi alçak bir darbe girişiminin bile bazı hainlerin aklını başına getirmediğini gördüklerini anlatarak, Türkiye genelinde olduğu gibi, AK Parti içinde de aynı mücadeleyi verdiklerini ve vermeye devam ettiklerini söyledi. Yıldırım, "Dedikodulara kulak asıp fitneye asla fırsat vermeyelim. Hiçkimse FETÖ'nün değirmenine su taşıyan durumuna düşmesin." dedi.
Önceliklerinin her zaman suçlulardan bu ihanetin hesabını sormak olduğunu vurgulayan Yıldırım, bütün vatanı bütün ihanet şebekesinden tek tek temizlemek, devletin kılcal damarlarına kadar sızmış ihanet odaklarını söküp atmak, demokrasi, hukuk devleti, birlik ve beraberliğe kasteden hainleri hukukun, adaletin önüne getirmek ve hesabını sormak, vatanı ve milleti her türlü terör belasından kurtarmak olduğunu dile getirdi.
MİLLET ARTIK TERÖR ÖRGÜTÜNE RAĞBET ETMİYOR
Başbakan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:"Bunları öncelik olmaktan çıkarırsak, Allah muhafaza, terör örgütüne alan açmış oluruz. Aynı şekilde PKK, DEAŞ'e ağır darbeler indirmeye devam edeceğiz. Terör örgütünün sözde kurtarılmış alan olarak görüp, 'girilemez' dediği bütün alanları güvenlik güçlerimiz operasyonla yerle bir etti. İkiyaka, Oramak, Güven, Kaletepe, Buzul Dağları, Şırnak, Besler, Dereler, Faraşin, daha bir çok bölge... Bütün bu inlerine girildi, gereken temizlik yapıldı. Bölgedeki önemli sığınaklar imha edildi, büyük miktarda uyuşturucu, silah, patlayıcı malzemeye el konuldu. Yapılan operasyonlar, hava harekatları sonucu terör örgütünün kırsal alandaki kabiliyeti büyük oranda sınırlandırıldı. Yapılan operasyonlar, alınan tedbirler sonucu bu yıl içerisinde birçok eylem girişimini de önledik. Bugüne kadar canlı bomba eylemi yapmaya çalışan 269 eylemciyi etkisiz hale getirdik. 2014 yılında yoğun olarak yaşanan örgüte katılımlarda bu yıl çok büyük oranda azalma var. 2014'te bin 94 katılım olmuşken, bu yıl sadece 439 katılım olmuştur. Bu şunu gösteriyor; millet artık terör örgütüne rağbet etmiyor, bölge insani artık terör örgütüne açık ve net şekilde tavır alıyor, milletinin ve devletinin yanında dimdik duruyor. "
TERÖRİSTLERİ ÇILGINA DÖNDÜRÜYOR
Terör örgütünün kanlı eylemlerini artırmak için tonlarca patlayıcı kullanarak intihar eylemine giriştiğine işaret eden Yıldırım, şu değerlendirmeyi yaptı:"Sivil, asker, çocuk yaşlı demeden askerleri, güvenlik kuvvetlerimizi ve sivil vatandaşlarımızı şehit ediyorlar. Son olarak Pazar günü Şemdinli'de yol kontrolü yapan güvenlik güçlerine intihar saldırısıyla, 5 ton patlayıcıyla dalarak kendini patlatan teröristler, maalesef askerlerimizi ve sivillerimizi şehit ettiler. Yaralılarımız var, hastanelerde tedavi görüyor. Bütün bunlara rağmen Allah'a şükür milletimizin sağduyusu, bölge insanının geleceğe dönük umudu ve devletine güveni günden güne artarak devam ediyor. Bu da teröristleri çılgına döndürüyor. Can havliyle nereye, nasıl saldıracaklarını bilmiyorlar. Bu vesileyle bütün şehitlerimize Allah'tan rahmet, yaralılarımıza şifa diliyorum. Bu saldırılar, destek alamadıkları bölge halkına inanın ki gözdağı niteliğindedir. Bölge halkını sindirmeye, korkutmaya gayret ediyorlar fakat her şey boş. Kendi kazdıkları çukurda boğuldular, boğulmaya devam edecekler. Bölge halkı bu hainlerin planını her zaman bozdu, bundan sonra da bozmaya devam edecek. Terör örgütü insanlara evlerinde kalmaları yönünde baskı yaparken, vatandaşlarımız asla onlara boyun eğmedi. Çukur siyaseti, özerklik, öz yönetim zırvaları bölge halkımızın, korucuların, güvenlik kuvvetlerimizin başarılı çalışmalarıyla ortadan kaldırıldı."
Yıldırım, AK Parti yöneticilerine yapılan saldırılara dikkati çekerek, terör örgütünün yeni bir döneme girdiğini gördüklerini, bunu da bir süreden beri dillendirdiklerini söyledi. Özellikle AK Parti teşkilatlarına yönelik intihar saldırıları ve suikastlerin artırılması yönünde örgüt yöneticilerinin bir süreden beri talimatları olduğunu belirten Yıldırım, bu talimatların uygulamaya geçirilmeye çalışıldığını vurguladı.
"Milletimiz bilsin ki gerektiğinde canımızı bu ülke, bu millet için feda etmeye hazırız. Bu uğurda ölmek bizim için şereflerin en büyüğüdür. Aydın kardeşimiz vatanı katillere karşı, görevini şahadetle taçlandırdı. Şahadeti kutlu olsun." diyen Yıldırım, terör örgütüyle mücadelede her türlü tedbiri alacaklarını, artık bölgede yaşayan vatandaşların teröristin verdiği tahribatı bildiğini ve bundan en büyük mağduriyeti de kendilerinin çektiğini anlattı. Herkesin huzur ve istikrar, bölgenin kalkınmasını ve zenginleşmesini istediğini dile getiren Başbakan Yıldırım, geçen Pazar günü Van'da 181 aşiret mensubunun bir araya geldiğini, devletin yanında olduklarını, teröre karşı açıkça tavır aldıklarını cümle aleme ilan ettiklerini kaydetti.
Bazı medya organlarında yapılan karalama kampanyasına da noktayı koyduklarını belirten Yıldırım, "Aşiret reisleri yabancılardan para almış, yeni bir kalkışma ve darbe için zemin hazırlıyormuş" gibi halkı korkuya sevk eden, darbe çığırtkanlığı yapanlara, aşiretlere iftirada bulunanlara karşı da Van'da en açık cevabı verdiklerini söyledi.
Başbakan Yıldırım, "Buradan tüm aşiretlerimize, Kürt vatandaşlarımıza bir kez daha sesleniyorum; korkmayın devletiniz sizinle beraberdir. Sizlerin huzuru, güvenliği için her şey yapılıyor, yapılmaya devam edecek. Başladığı günden bugüne terörle mücadele sürecinde halkımızın verdiği desteğe ayrıca teşekkür ediyorum. 15 yıldır olduğu gibi, bundan sonra da bu güvenlerine layık olmak için çalışacağız. FETÖ, BETÖ, bölücü terör örgütü, DEAŞ'la mücadelemizi aralıksız sürdüreceğiz. Hiçkimse bize bu konuda geri adım atmamazı beklemesin. Gereksiz polemiklere girmeyeceğiz, işimize bakacağız. Boşa harcayacak zamanımız yok. Türkiye için yerine getirmemiz gereken önemli görevlerimiz var." diye konuştu.
Başbakan Yıldırım, Suriye ve Irak'ta görev yapan Türk askerleri bulunduğunu anımsatarak, terörle mücadelenin, Türkiye içinde olduğu gibi sınır ötesinde de büyük bir kararlılıkla devam ettiğini vurguladı.
Fırat Kalkanı Operasyonu'nun devam ettiğine dikkati çeken Yıldırım, Suriye ve Irak'ta köşeye sıkışan DEAŞ'ın, Türkiye'yi hedef alarak kendisine alan açmaya çalıştığını bildirdi.
Yıldırım, şu bilgileri verdi:
"Bu örgütle yürüttüğümüz kararlı mücadele DEAŞ'ın Suriye ve Irak'ta gerilemesine çok önemli katkı sağladı. Şu an itibarıyla bin kilometrekarelik bir alanda tam anlamıyla güvenliği sağladık. Sınır güvenliğimizi sağladık, bölgedeki vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini sağladık, ayrıca terör örgütlerinin sızmak suretiyle ülkemizde intihar eylemleri yapmasını büyük ölçüde kontrol altına aldık. 'Fırat'ın batısı' diyoruz ama eğer terör eylemleri Fırat'ın doğusunda da devam ederse orası için de gereğini yaparız. Hiç kimse şunu unutmasın, 911 kilometre Suriye ile bizim hududumuz var. 911 kilometre hududun her karışını güvenli hale getirmek, terör unsurlarından temizlemek bizim boynumuzun borcudur. Bir şeyi açık ve net söylüyorum; Suriye'de, Irak'ta yaşayan Kürt kardeşlerimizle bizim bir derdimiz yok. Tıpkı Türkiye'deki Kürt kökenli vatandaşlarımız gibi. Bizim derdimiz onların huzurunu bozan, hayatını zehir eden alçak terör örgütleriyledir."
Başbakan Yıldırım, kimsenin kendilerine 'Kürtlere karşı operasyon çekiliyor' safsatasını anlatmamasını istedi. "Türkiye'nin, Kürtler için ne yaptığını Kobani'ye gidin bakın" diyen Yıldırım, şöyle devam etti:"Bir günde tehdit altında canını kurtarmak için topraklarımıza geçen, Akçakale'ye akın eden 200 bin Kürt kardeşimize bağrını açan Türkiye'dir. Birinci Körfez Savaşı'nda, Kürt kardeşlerimize bağrını açan Türkiye'dir. Ama HDP Eş başkanı ne yaptı? 6-8 Ekim'de isyan daveti yaptı ve 53 vatandaşımızın Kürt-Türk katline sebep oldu. Onun için onların yaptıklarıyla bu asil milletin yaptıklarını hiç kimse birbirine karıştırmasın.
Irak'la, Suriye'yle ne gönül bağı ne fiziki bağı olmayan bir çok ülke orada cirit atarken, ülkemizin güvenliğini, bölgemizin güvenliğini sağlamak için bizim oradaki varlığımıza, faaliyetimize laf edenler, kusura bakmasın, abesle iştigal ediyorlar. Asla ve asla ülke güvenliğimizi, milletin can ve mal emniyetini tehlikeye atacak hiçbir oluşuma, hiçbir oldubittiye bölgede izin vermeyeceğiz."
Başbakan Yıldırım, bugünlerde Musul'da planlanan operasyonların, DEAŞ'ın Musul'dan çıkarılmasıyla sınırlı olması gerektiğini tüm kesimlere anlattıklarını hatırlattı. Yıldırım, "Eğer siz DEAŞ'ı çıkardıktan sonra Musul'da demografik yapıyı değiştirmeye kalkarsanız çok büyük bir iç savaşın, büyük bir mezhep savaşının da fitilini ateşlemiş olursunuz. Bizim uyarımız budur. Bizim Başika'da varlık sebebimiz de budur. Müslüman kanının dökülmemesi ve mezhep savaşlarının hortlatılmamasıdır." ifadesini kullandı.
AMERİKA BİZİM MÜTTEFİKİMİZ DEĞİL Mİ?
ABD'deki seçim kampanyalarına değinen Yıldırım, şu görüşlere yer verdi:"Ama Sayın Clinton, televizyon programında çıktı, seçilirse bölgedeki Kürtleri, terör örgütlerini silah dağıtarak destekleyeceğini söyledi. Bu ne anlama geliyor? Amerika bizim müttefikimiz değil mi? NATO'da müttefikimiz değil mi? Bölgede müttefikimiz değil mi? Silahla desteklemek ne demek oluyor? Bu şu anlama geliyor; zaten uzun süreden beri PKK'nın uzantısı PYD ve YPG'ye silah vererek, sözde DEAŞ'la mücadele ediyor. Dünyanın neresinde görülmüş kardeşlerim, bir terör örgütüyle başka terör örgütünü yenmek, bir terör örgütüyle başka terör örgütüyle mücadele etmek ne kadar ahlakidir, ne kadar etiktir, ne kadar doğrudur? Bu açıklamasıyla bizim bu konudaki endişelerimizin ne kadar haklı olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. Ama herkes emin olsun ki biz ülkemizin birliğini, beraberliğini, toprak bütünlüğünü, vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini savunmak için hiçkimsenin icazetine de inayetine de ihtiyacımız yoktur."
15 TEMMUZ'UN, RESMİ TATİL YAPILMASI İÇİN KANUN TEKLİFİ
Başbakan Yıldırım, Peru'da geçtiğimiz günlerde düzenlenen 10. Dünya Tekvando Şampiyonası'nda toplamda 10 altın madalya ile 2. olan milli sporcuların ülkenin göğsünü kabarttığını ve bayrağı dalgalandırdığını belirterek, "Bu sporcularımızı alnından öpüyorum, tebrik ediyorum. Bize büyük gurur yaşattılar. Başarılarının artarak devamını diliyorum." diye konuştu.
Bu hafta yoğun bir Meclis gündeminin bulunduğunu, kanun hükmündeki kararnameler ile gündemdeki kanun, tasarı ve tekliflerin görüşüleceğini aktaran Yıldırım, AK Parti olarak, iktidar grubu olarak Meclisin en etkin şekilde çalıştırılmasının asli görevleri olduğunu bildirdi.
Geçtiğimiz günlerde yapılan MGK toplantısında, 15 Temmuz'un resmi tatil olması görüşünün benimsendiğini, Hükümet olarak da bunu onayladıklarını anımsatan Yıldırım, bu konuda Mecliste bir yasal düzenlemeye ihtiyaç olduğunu dile getirdi.
Yıldırım, "AK Parti Grubu, 15 Temmuz'un, Demokrasi ve Şehitler Günü olarak resmi tatil yapılması konusunda bir kanun teklifi verecek. Diğer partileri de bu teklifimize katılmaya davet ediyoruz. Böylece Yenikapı ruhunun aynı şekilde devam ettiğini milletimize gösterelim, şehitlerimizin ruhunu da şad edelim." ifadesini kullandı.