Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Anayasa Mahkemesinin (AYM) Öğretmenlik Meslek Kanunu kararının ardından verilen 9 aylık süre içerisinde, eğitim sektörünün bütün paydaşlarıyla gerekli istişareleri yapacaklarını belirterek, "Bu konuyla ilgili ciddi geniş araştırmalar yapıyoruz, o konuda gerekli adımları atacağız." dedi.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Bakanlığının 2024 yılı bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Bakan Tekin, toplamda 9 saat 28 dakika boyunca Milli Eğitim Bakanlığıyla ilgili görüş, fikir, öneri ve soruları dikkatli bir şekilde kayıt aldıklarını, komisyonda yetiştiremediği soruları ve eleştirilerle ilgili cevapları da vereceklerini ifade etti.
Kişisel olarak akademik ve bilimsel tartışmaların politika yapıcıları ve uygulayıcıları zenginleştireceğini düşündüğünü ifade eden Tekin, "Akademik gelenek böyle bir şey. Herhangi bir makale yazdığınız zaman size en çok eleştiri yapan hakemi en çok seviyorsunuz. Dolayısıyla ben buradaki bütün vekillerimizle tek tek oturup burada konuşamadığımız konuları konuşmayı arzu ederim." dedi.
Komisyondaki tartışmalarda bile eğitimle ilgili birçok konuda çok farklı görüşlerin ortaya çıktığına işaret eden Tekin, bazı vekillerin, "12 yıllık zorunlu eğitim fazla, azaltılmalı" derken bazı vekillerin ise "okul öncesi de dahil edilmeli, 13 yıla çıkartılmalı" şeklinde görüş verdiğini aktardı.
Eğitimin herkesin kendi perspektifinden formüller, çözümler ürettiği bir sektör olduğunu ifade eden Tekin, "Herkesin görüşüne saygı duyuyorum. Ama herkesin de bizim görüşümüze saygı duymasını istiyorum." dedi.
Bakanlık görevine başladığı andan itibaren Türkiye'deki illerin yaklaşık yarısını ziyaret ettiğini, bu okulların hiçbirisinde gereksiz salon toplantısı yapmadığını, yaklaşık 145 okulda öğretmenler odasında öğretmenlerle en az 2 saat baş başa vakit geçirdiklerini anlatan Tekin, bunun yanında her ayın ilk cumartesi günü ortalama 250 öğretmenin katıldığı "öğretmenler odası buluşmaları" yaptıklarını dile getirdi.
Eğitim ya da kişisel problemleriyle ilgili görüş alışverişinde bulunduğu öğretmen sayısının 7 bin 862 olduğunu bildiren Tekin, "Aldığımız bütün kararlar, yaptığımız bütün değişikliklerde biz çok ciddi bir görüş alışverişi mekanizması işletiyoruz." diye konuştu.
Yapılan güzel şeylerle ilgili paylaşımda bulunan milletvekillerine teşekkür eden Tekin, "Eksiklerimiz olduğunu da kabul ediyoruz ve onlarla ilgili tedbirlerimizi alacağız." dedi.
"BEN DİYALOĞA ÇOK AÇIK BİRİSİYİM"
Komisyonda, "niyet okuyucu", kendi ağzından çıkmayan uydurma sözlerle ilgili cümleler kurulduğunu ifade eden Tekin, "Ben diyaloğa çok açık birisiyim. Beni arayıp, 'böyle bir şey söylediniz varsayılıyor ya da söyleniyor, söylediniz mi?' derseniz ben de size rahat ve açık bir şekilde cevap veririm. Söylediğim şeylerin arkasında duran bir insanım." ifadelerini kullandı. Bakan Tekin, şahsıyla ilgili söylenenlerden birinin laiklikle ilgili tartışmalar olduğunu belirtti.
Siyasal bilgiler fakültesi kamu yönetimi bölümü mezunu olduğunu, siyaset bilimi alanında yüksek lisans yaptığını, doktorasının ardından doçent ve profesör olarak üniversitelerde yıllarca insan hakları, temel hukuk, anayasa gibi dersler anlattığını vurgulayan Tekin, şöyle devam etti: "Burada laiklikle ilgili yapılan eleştirilerin hiçbirisini kabul etmiyorum. Aradaki fark şu; sizin laiklik anlayışınızla, benim bilimsel yorumlarda okuduğum laiklik anlayışı arasında ciddi fark var. Ben laikliği dini inanç ve ibadet hürriyeti üzerine konumlandırıyorum. Ama bazı arkadaşlarımız, hala geleneksel Türkiye'de uygulanan Fransız tarzı jakoben laiklik anlayışı çerçevesinde belli din ve inançlara mensup kişilerin inanç ve ibadet hürriyetlerini sağlıklı yaşayamamasını kurguluyor. Dolayısıyla burada bir anlayış farkı var. Bakanlık olarak şu konuda sizi temin etmek isterim, laik ve bilimsel eğitim konusunda attığımız adımlarla ilgili hiçbir sıkıntı yok, bunu özellikle söylemek istiyorum."
"FARKLI ÖNERİLER GELİRSE BU FARKLI ÖNERİLERİ DEĞERLENDİRECEĞİZ"
Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili soruları yanıtlayan Tekin, bu kanunla ilgili Anayasa Mahkemesinde bir iptal davası süreci yaşandığını hatırlattı.
İptal davası süreci sonunda Anayasa Mahkemesinin 9 aylık bir süre verdiğine işaret eden Tekin, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz bu 9 aylık süre içerisinde eğitim sektörünün bütün paydaşlarıyla gerekli istişareleri yapacağız. Eğer sahadan Öğretmenlik Meslek Kanunuyla ilgili olarak farklı öneriler gelirse bu farklı önerileri değerlendireceğiz. Farklı öneriler gelmezse veyahut da bu konuda elimize sağlıklı metin ulaşmazsa biz de mevcut metin üzerinden Anayasa Mahkemesinin iptal kararı doğrultusunda orada beklenilen maddelerle ilgili düzenlememizi yapacağız. Bu konuyla ilgili ciddi geniş araştırmalar yapıyoruz, o konuda gerekli adımları atacağız."
"MESEM'LERDEKİ BU SUİSTİMALLERLE İLGİLİ BİR DİZİ DÜZENLEME YAPTIK"
Bakan Tekin, meslek liseleriyle ilgili sorulara da yanıt verdi. Proje okul kavramına açıklık getiren Tekin, futbol ve voleybol federasyonlarıyla ortak liseler açtıklarını, yeni dönemde ise sanat liseleri konusunda adımlar atacaklarını söyledi. Bu okulların akademik derslerinin müfredatını ve eğitici kadrosunu Bakanlık olarak belirlediklerini, mesleki alanlarda sektörden nitelikli kişilerin ders verdiğini anlatan Tekin, ayrıca bu okulların mesleğin ihtiyaç duyduğu nitelikleri ölçerek öğrenci seçme hakkının olduğunu ifade etti. Proje ve tematik meslek lisesi sayısının 460 olduğunu aktaran Tekin, bu okulların 262 kurumla protokol yaptığını bildirdi.
Mesleki eğitim merkezleriyle (MESEM) ilgili bazı eleştiriler olduğunu belirten Tekin, "Biz de başladığımız andan itibaren MESEM'ler yani bu başlattığımız projeksiyonda suistimallerin yaşandığını gördük. MESEM'lerdeki bu suistimallerle ilgili bir dizi düzenleme yaptık ve bu suistimaller tamamen önlenmiş durumda." ifadelerini kullandı. Bu konuda aldıkları önlemlerle ilgili bilgiler aktaran Bakan Tekin, bunlar arasında her öğrencinin devlet katkısından bir defaya mahsus yararlandırılması, İŞKUR aktif iş gücü, kurs veya programlardan yararlananlara devlet katkısının ödenmemesi, önceki öğretmenlerin tanınması kapsamında mesleğinde ustalık belgesi alabilecek durumda olanlara devlet katkısı ödemesi yapılmaması gibi konular bulunduğunu ifade etti.
"DEPREM BÖLGESİ KONUSUNDA GERÇEKTEN HASSASIZ"
Bakan Tekin, deprem bölgesinde yürüttükleri çalışmalara değindi. Her ay deprem bölgesiyle ilgili yaptıkları hazırlıkları raporladıklarını belirten Tekin, "Deprem bölgesindeki 11 il için her ilden sorumlu bir ekip oluşturduk. Hem il müdürümüzle hem valimizle hem ilçe müdürleriyle, bakanlık merkez teşkilatındaki bir arkadaşımız veya bir komisyonumuz sürekli irtibat halinde. Oradan gelen problemler, anında çözüme kavuşturulabiliyor veyahut çözüme kavuşturulması için atılması gereken adımlar ilgili bakanlıklarla paylaşılıyor. Dolayısıyla deprem bölgesiyle ilgili oldukça hassasız. Cumhurbaşkanımızın da bize ısrarla telkin ettiği bir durum deprem bölgesi konusu. Biz bu konuda gerçekten hassasız. Bize ulaşan bütün problemleri anında çözmek için çaba sarf ediyoruz."
Deprem bölgesindeki okullar ve eğitim kurumları hakkındaki soruları yanıtlayan Tekin, Türkiye genelinde 2000 yılı öncesinde inşa edilen toplam 26 bin 276 okul olduğunu ifade etti. Tekin, bunların içerisinden yaklaşık 18 bin tanesinin deprem açısından riskli bölgelerde bulunduğunu ve tamamının analizlerinin yapıldığını söyledi. Bakan Tekin, 2000 yılı öncesinde inşa edilen 26 bin 276 okuldan 7 bin 201 tanesinin acil müdahale gerekli okul olarak tespit edildiğini, bunlardan da 2 bin 897'siyle ilgili yıkım kararı oluşturulduğunu, bu okulların yaklaşık 500 tanesinin kapalı köy okulu statüsünde olduğunu aktardı.
Tekin, şöyle devam etti: "Bunlardan 4 bin 304'üyle ilgili güçlendirme kararı oluşturulmuştur. 10 bin 988 okul ise ikinci aşamada müdahale edilecek okul olarak bunlar bilim adamları veya bilimsel raporlar doğrultusunda alınan kararlar dolayısıyla bu konuda da Türkiye genelinde 2010'lu yılların başından itibaren okullarımızın sürekli deprem analizlerini zaten yaptırıyorduk. Bunu bir övünç vesilesi olarak söylemek istemem ama nihayetinde deprem bölgesinde de yıkılan okul sayımız özellikle 2000 yılı yani deprem yönetmeliğinden sonra yapılıp yıkılan okul sayımız neredeyse yok."
Deprem bölgesinde deprem öncesi toplam 119 bin 200 dersliğin olduğunu ve eğitim öğretime devam ettiğini bildiren Tekin, şunları kaydetti: "Deprem sonrası ise yıkılan, yıkım kararı alınan ya da güçlendirilmesi gerekip kullanılmayan o an için söylüyorum 107 bin 81 dersliğimiz var. Yani 12 bin 119 dersliğimiz bu kapsamda kullanılamayacak durumda. Biz şu ana kadar inşaatı tamamlanıp eğitim öğretime açılan çelik yapı ya da hafif beton dedikleri yapılarla 2 bin 571 dersliği eğitim öğretime açtık. Bunun dışında yaklaşık 22 bin 39 derslik de yapım programımıza alınmış durumda. Bunların büyük çoğunluğu da 2024-2025 eğitim öğretim yılı itibarıyla eğitim öğretime başlayacak. Deprem bölgesinde 45 bin dersliğin de bakım ve onarımı yapılmış durumdadır."
Bakan Tekin, deprem bölgesinde şu an itibarıyla 6 Şubat'tan önceki sayıya ulaşmadıklarını belirterek, "Yatırım programına alınan derslikler bittiğinde deprem bölgesindeki 11 ilin tamamında yaklaşık 6 Şubat'tan önceki rakamların yüzde 10 üstünde bir derslik portföyümüz oluşmuş olacak." şeklinde konuştu.
"359 BİN KAYNAŞTIRMA ÖĞRENCİSİ EĞİTİM ALIYOR"
Yusuf Tekin, MEB'e bağlı okul ve kurumlarda tam zamanlı kaynaştırma bütünleştirme yoluyla eğitim gören toplam 359 bin 710 öğrenci bulunduğunu söyledi. Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı okul ya da kurum sayısının 2 bin 518 olduğunu aktaran Tekin, Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı okullarda 62 bin 815 özel eğitim öğrencisinin eğitim aldığını aktardı.
Bilim Sanat Merkezleri (BİLSEM) bünyesinde yaklaşık 104 bin öğrenci bulunduğunu dile getiren Tekin, bu kapsamda araştırma ve geliştirme eğitim ve uygulama okullarında 217, özel eğitim sınıflarında eğitim gören toplam 86 bin 509, evde eğitim hizmetinden yararlanan 10 bin 980, hastanede eğitim hizmetinden faydalanan 3 bin 610, destek eğitim odasında eğitim gören 57 bin 357 öğrenci olduğunu anlattı. Bakan Tekin, Türkiye genelinde toplam 628 bin 265 öğrencinin özel eğitim hizmetinden yararlandığını ifade etti. Özel eğitim hizmeti kapsamında kurumlarda çalışan personel sayısının 29 bin 430 olduğunu aktaran Tekin, MEB bünyesinde 3 bin 251 özel eğitim ve rehabilitasyon merkezinin bulunduğunu ve toplam 549 bin 355 bireyin bu merkezlerden destek eğitimi aldığını söyledi.
KÖY OKULLARI VE TAŞIMALI EĞİTİM
Tekin, Milli Eğitim Bakanlığınca kapatılan herhangi bir köy okulu bulunmadığını belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu: "Biz köy okulunda 5 öğrenci kayıtlı ise yani bir ilkokulda 5 öğrenci kayıtlıysa o köy okulunu kayıtsız ve şartsız olarak açıyoruz. Ama 5'in altına düştüyse yani bir öğrenci için okulu açmanın mali boyutuyla ilgili kastetmiyorum değerli arkadaşlar, pedagojik olarak bir öğretmen, bir öğrenci, bir aile, buranın sağlıklı bir eğitim öğretim ortamı olacağını kabul ediyorsanız eğer bu konuda söyleyecek bir sözüm yok. Bakın bizler taşımalı eğitimi bir zorunluluk olarak görüyoruz. Çocukların pedagojik anlamda sağlıklı eğitim alabilmesi için köy okullarında öğrenci sayısı 5'in altına düşerse otomatik olarak taşımak istiyoruz. Bunun tersini yapsaydık, bir öğretmen, bir öğrenciye bu eğitimi veriyor olsaydık, burada eleştiri konusu olmayı beklerdim açıkçası. Bir öğrenciyle pedagojik anlamda eğitim öğretim sürecinin sağlıklı yürüyebileceğini kimse iddia etmemeli."
Bakan Tekin, Milli Eğitim Bakanlığının politikalarını Türk devlet geleneği, Türkiye'deki demokrasi ve hukuk devleti geleneği açısından asimilasyonla itham eden eleştirilere külliyen karşı çıktığını vurguladı. Müsteşarlık görevi döneminde yaşayan diller ve lehçelerle ilgili olarak faaliyet sürecini başlattıklarını anımsatan Tekin, "Hem okullarımızda seçimlik ders hem de ana dilini öğrenmek isteyen çocuklar için özel öğretim kursu kapsamında özelde kurs açılmasına imkan tanıdık. İsteyenler de ayrıca özel kurslar açabilirler." diye konuştu.
"EBA ÜZERİNDEN BİNLERCE MATERYAL SİSTEME YÜKLENDİ"
Fatih Projesi hakkındaki eleştirilere de yanıt veren Tekin, projenin farklı bileşenlerden oluştuğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti: "Bileşenlerden bir tanesi tablet, bir tanesi etkileşimli tahta, bir tanesi okullarda internet erişim ağı. Bir tanesi erişim hizmeti, bir tanesi de eğitim içeriği. Bu bileşenlerden 4 tanesiyle ilgili şu an geldiğimiz nokta tatmin edici düzeydedir ve neredeyse tamamlanmış durumdadır. Bunların içerisinden sadece tablet dağıtımıyla ilgili süreç pedagojik olarak çok fazla eleştirildiği için onu o tarihlerde durdurmuştuk. Şu anda da gündemimizde tablet dağıtımıyla ilgili yani bütün öğrencilere tablet dağıtımıyla ilgili boyutu yok. Ama onun dışındaki boyutlarıyla ilgili olarak an itibarıyla 40 bin okulumuzun geniş bant internet erişimi sağlanmıştır. Şu anda 6 bin okula daha fiber internet hattı çekilmesi ve 4 bin 400 okulumuza daha GSM şebekesiyle internet erişimi verilmesi projelendirilmiştir. Çalışmalar devam ediyor. Okul içi ağ, ağ altyapıları kurulumunda bugüne kadar 36 bin okulumuza okul içi ağ altyapısı kurulmuştur, 4 bin 750 okulumuzda da devam etmektedir. Şu ana kadar 585 bin derslikte etkileşimli tahta kurulmuştur. Yıl sonu itibarıyla bu rakam 620 bin sınıfa ulaşmış olacaktır. Aynı şekilde Eğitim Bilişim Ağı (EBA) üzerinden binlerce materyal de sisteme yüklenmiştir."
Komisyonda, Milli Eğitim Bakanlığının 2024 yılı bütçesinin yanı sıra Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı (ÖSYM), Yükseköğretim Kalite Kurulu ve üniversitelerin özel bütçe, bütçe ve kesin hesapları ile Sayıştay raporları kabul edildi.