TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, İsrail-Filistin çatışmasına ilişkin, “Bu insanlık suçunu ortadan kaldırmak bütün insanlığın ortak vazifesidir. Sözümüzü en yüksek perdeden söylemek zorundayız. Türkiye olarak başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere hepimiz dört koldan bu çalışmaları yürütüyor, bir an evvel Orta Doğu'da barışın ve mazlum, masum Gazze halkının, Filistin halkının sükunete ermesi için gayret sarf ediyoruz.” dedi.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, Zeytinburnu Mozaik Müzesi ile Fahreddin Paşa, Medine Müdafii Sergisi ve Sosyal Tesis Açılış Programı’nda yaptığı konuşmada, Anadolu topraklarının 24 büyük medeniyete ev sahipliği yaptığını, Türkiye’nin her şehrinde ve bölgesinde bu zengin medeniyetin izlerinin görülebileceğini ifade etti.
İstanbul’un bu konuda daha bir farklılığının bulunduğunu dile getiren Kurtulmuş, bu şehrin neresinde bir kazı yapılırsa tarihi bir yapıtın çıkmasının olağan işlerden olduğunu belirtti.
Bu çerçevede, Zeytinburnu’nda tesadüfen yapılan bir kazı sonucu bulunan mükemmel bir mozaiğin ve eş zamanlı olarak çok önemli bir lahitin ortaya çıkarılmasının Zeytinburnu ve İstanbul için büyük bir şans olduğunu ifade eden Kurtulmuş, Kültür ve Turizm Bakanlığında yıllarca hizmet eden Zeytinburnu Belediye Başkanı Ömer Arısoy’un özel çaba ve gayretleriyle bu mozaik müzesinin kurulduğunu, ülkeye önemli bir müzenin kazandırıldığını belirtti.
“FAHRETTİN PAŞA HİKAYESİYLE, BUGÜNLERİ ANLAMAMIZI SAĞLAYACAK MÜCADELESİNİ BIRAKMIŞTIR”
Bugün Medine Müdafii Fahreddin Paşa Sergisi’nin de açılacağını aktaran Kurtulmuş, Fahrettin Paşa’yı anlamanın, esasında bugün Orta Doğu’da ve dünyada nelerin olup bittiğini anlamada ışık tutacağını söyledi.
Kurtulmuş, Fahrettin Paşa’nın büyük bir vatansever, iyi bir asker, cesur bir komutan ve emrindeki erler için de müşfik bir baba olduğunu aktardı.
Hicaz bölgesinde görev yapan Fahrettin Paşa’nın 2 sene 7 ay boyunca, etrafını saran düşman askerleriyle, açlıkla, Medine'nin sıcak havasında susuzlukla ve hastalıklarla boğuştuğunu ve hiç şikayet etmediğini anlatan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Fahrettin Paşa ve ordusunun kalbinde hem vatan sevgisi hem peygamber aşkı vardı. Bizim ecdadımız, Allah onlardan razı olsun, 1517’de Yavuz Sultan Selim Han'ın hilafet sıfatını almasıyla başlayan süreçte Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye'nin en önemli odak noktalarından birisi Mekke'ye, Medine'ye, kutsal topraklara hizmet etmekti. Ondan evvel Mekke ve Medine'nin hakimi olan sıfat, bizatihi Yavuz Sultan Selim tarafından Hadimül Haremeyn Şerifeyn olarak çevrilmiştir. Bu şan, şöhret bile, bu meziyet bile bizim için yeterli büyük bir şereftir.
Cumhuriyetimiz kurulmadan evvel Kurtuluş Savaşı'nı verdiğimiz mücadele yıllarında da aynı şekilde Hadimül Haremeyn Şerifeyn sıfatını kullandık. Mekke ve Medine'nin hadimleri olan bir milletin çocuklarıyız. Fahrettin Paşa da hikayesiyle, o zor mücadelesiyle bize o günleri, o günlerde yaşadıklarının üzerinden de bugünleri anlamamızı sağlayacak mücadelesini bırakmıştır.”
“EMPERYALİSTLERİN TEMEL MESELELERİ, İNSANİ DEĞERLER ÜZERİNDEN BİR DÜNYA İNŞA ETMEK DEĞİLDİR”
Bugünkü Orta Doğu’da nelerin yaşandığını anlamak için o döneme gitmenin o dönemde yaşananların iyice kavranması gerektiğinin altını çizen Kurtulmuş, şöyle konuştu: “Emperyalistlerin temel meseleleri, insani değerler üzerinden bir dünya inşa etmek değildir. Emperyalistlerin temel meseleleri, bütün gittikleri bölgelerin zenginliklerini kuşatmak, almak, çalmak ve kendi kaynakları olarak kullanmaktır. İşte o zamanlar Hicaz bölgesinde ne işleri vardı sorusunun açık bir cevabı vardır.
Dünyada özellikle sanayi devriminin gerçekleşmesinden sonra dünyanın en büyük enerji kaynaklarının Hicaz bölgesinde olduğunu bildikleri için o bölgede dünyayı asırlar boyunca adalet üzerinde yöneten Osmanlı cihan devletinin oradan çıkması gerekiyordu. Bunların, bu kuyuların başına oturması için.
İşte dün etnik çatışmalarla, Lawrence’ın kışkırttığı birtakım insanlar üzerinden Osmanlı'ya karşı mücadele verenlerin, bugün de bazı petrol bölgelerinde varlıklarını sürdürmek için PYD/YPG’ye niçin destek verdiklerini çok daha iyi anlıyoruz. IŞİD'i nasıl Orta Doğu'nun başına bela ettiklerini çok iyi anlıyoruz. Nasıl bu bölgede bir ve beraber olarak, bir ümmetin parçası olarak kendisini gören bu halkların etnik ve mezhebi çatışmalarla birkaç on yıllık süre içerisinde düşman hale getirildiklerini gayet iyi anlıyoruz. Bugün Orta Doğu'da yaşananları anlamak, o günleri iyi özümsemekten geçiyor.”
“BUGÜN FİLİSTİN VE İSRAİL ARASINDA DEVAM EDEN BU ÇATIŞMA TESADÜFİ BİR SÜREÇ DEĞİLDİR”
Emperyalistlerin Orta Doğu’yu Sykes-Picot Antlaşmasıyla paramparça ettiklerini, bugün devam eden savaşların da İkinci Sykes-Picot olarak hayata geçirildiğini ifade eden Kurtulmuş, “Amerika'nın Irak'ı işgaliyle başlayan bu süreç, tesadüfi bir süreç değildir. Bugün Filistin ve İsrail arasında devam eden bu çatışma tesadüfi bir süreç değildir. Hem bölge halklarını böl-parçala-yönet teziyle paramparça edip inisiyatifsiz hale getirmek hem de bu bölgenin zenginliklerinin tamamını çalıp götürmektir hedefleri. Tarihte de böyle olmuştur. Bu bölge derken sadece geniş-dar Orta Doğu bölgesini kastetmiyorum, Afrika'yı da Asya'yı da kastederek söylüyorum.” şeklinde konuştu.
“AFRİKA'NIN, ASYA'NIN, ORTA DOĞU'NUN MAZLUM VE MASUM HAKLARI EMPERYALİST TASALLUTTAN KURTULMASINI BAŞARACAKLARDIR”
Fahrettin Paşa'nın mücadelesinin insanlık adına verilen bir mücadele olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şunları kaydetti: “Bugün Orta Doğu'da, Afrika'da ve Asya'da bütün bu emperyalist projelere ‘Dur’ demek konusunda öncülük yapmak milletimizin vazifesidir. Her alanda bu bölge halklarını talan eden, bu bölge halklarının sadece varlıklarını, yer altı-yer üstü zenginliklerini değil, geleceklerini de çalarak gidenler yeniden bu bölgelere musallat olmuştur. İnşallah Afrika'nın, Asya'nın, Orta Doğu'nun mazlum ve masum hakları sonuna kadar mücadelesini sürdürecek ve bu emperyalist tasalluttan kurtulmasını başaracaklardır.
Bu çerçevede, özellikle şu anda Filistin topraklarında yaşananları bir insanlık dramı olarak, açık bir insanlık suçu olarak, açık bir savaş suçu olarak tarihe not düştüklerini de ifade etmek isterim.”
Gazze topraklarına her 10-15 dakikada bir bomba düşerek onlarca insanın hayattan koparıldığını ve bütün insanlığın da seyrettiğini söyleyen Kurtulmuş, bu karşılık kendilerini medeni zannedenlerin ağızlarından bir tek sözün çıkmadığını, söz söyleyenlerin ise cılız konuştuğunu belirtti.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, şunları kaydetti: “Bu insanlık suçunu ortadan kaldırmak bütün insanlığın ortak vazifesidir. Sözümüzü en yüksek perdeden söylemek zorundayız. Türkiye olarak başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere hepimiz dört koldan bu çalışmaları yürütüyor, bir an evvel Orta Doğu'da barışın ve mazlum, masum Gazze halkının, Filistin halkının sükunete ermesi için gayret sarf ediyoruz. Ancak sözümüzü o kadar kuvvetli, o kadar güçlü çıkarmalıyız ki, o kadar üst perdeden konuşmalıyız ki, bizim sesimiz sadece mazlumların gönlünü hoş edecek şekilde değil, zalimleri de korkutacak güçlü bir şekilde ortaya konulmalıdır.
Türkiye olarak, bu coğrafyanın en önemli ülkelerinden birisi olan ve bu coğrafyada asırlar boyunca barış ve esenlik düzeninin sahipleri olan bir milletin çocukları olarak Afrika'da, Asya'da, Orta Doğu'da, yeniden barışın, insanlığın, selametin, hakkaniyetin, adaletin sağlandığı günlerin kurulması için durmadan, duraksamadan sonuna kadar mücadele edeceğiz. Allah'ın izniyle yapılan her çalışmanın bu istikamette yeni, küresel bir adalet sisteminin kurulmasına katkı sağladığına yürekten inanıyorum.”