Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Mustafa Şentop, salgınla birlikte insanlığın birlikte hareket etme zorunluluğuyla bir kez daha yüzleştiğini belirterek, "Geleceğimizi güvence altına almak için dünyanın kaynaklarını daha iyi şekilde kullanmayı, adil şekilde bölüşmeyi sağlayacak bir sistemi kurmak zorundayız” dedi.
TBMM Başkanı Şentop, Uluslararası Sosyal Bilimler ve İnsanlık Konferansı 2021’e video mesaj gönderdi. Şentop, mesajında insanın bilmeye ve öğrenmeye son derece meraklı olduğunu söyleyerek, “Kâinattaki her varlığın yaratılışı ve meydana gelişi hususunda cevap bulmaya çalışır. İnsan, olayların, olguların geçmişini bilmek, geleceğini öngörmek ister. Ayrıca yaşadığı süreci anlamlandırıp izah etmeye çalışır. Kendine, dünyaya, diğer alemlere ve diğer canlılara dair her zaman yeni şeyler söyleme çabası güder. İşte insanın bu merakı, araştırmaya, öğrenmeye olan ilgisi insanlığı bugünkü noktaya getirdi. Geldiğimiz noktada hayatlarımızın giderek dijitalleştiğini müşahede ediyoruz. Gelişen teknoloji her şeyi saymayı baskın bir alışkanlığa dönüştürüyor. Bu durum insanı da değiştiriyor. Karşılaştırmalı şekilde baktığımızda geçmişte sosyal bilimler ve beşeri bilimler alanında eğitim, öğretim daha yaygındı. Fakat günümüzde teknolojinin ilerlemesi, yapay zekanın gelişimi ile sosyal bilimler alanının önemi azalıyor şeklinde bir kanaat oluşturuluyor” dedi.
İnsanın çevresiyle anlamlı olduğunu belirten Şentop, “Doğa ve insan ilişkisini çok iyi bilmeli, gelecek nesillere temiz, kaynakları zengin, ekolojisi bozulmamış bir dünya bırakmalıyız. Dünyaya hükmederek medeniyetler kuran da, dünyayı kana bulayan, çevreyi kirleten, ekosistemi bozan da aynı insan. Bugün salgınla birlikte bütün ülkelerin, bütün bilim insanlarının kısacası bütün insanlığın birlikte hareket etme zorunluluğuyla bir kez daha yüzleştik. Yaşadığımız dünyada maalesef fırsat eşitliği ve paylaşım adaleti bulunmuyor, kaynaklara herkes eşit şekilde erişemiyor. Paylaşım adaleti olmadığı için teknolojik olarak gelinen seviye ve sahip olunan imkanlar sosyal çelişkileri giderek derinleştiriyor. Bu durum insanlığın ortak geleceğine dair duyduğumuz endişenin artmasına sebep oluyor. Geleceğimizi güvence altına almak için dünyanın kaynaklarını daha iyi şekilde kullanmayı, adil şekilde bölüşmeyi sağlayacak bir sistemi kurmak zorundayız” ifadelerini kullandı