İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (İDSB) yönetim kurulu ve üyelerinden oluşan bir heyeti kabul eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, “15 Temmuz’da FETÖ terör örgütü milletimize saldırdı. Bu hain yapı başarılı olmayınca nöbeti hemen diğerleri devraldı” dedi.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleşen kabulde Cumhurbaşkanı Erdoğan, birlik üyesi STK’ları temsilen farklı İslam ülkelerinden Türkiye’ye gelen alim ve kanaat önderlerine hitaben bir konuşma yaptı.
İslam dünyasındaki sivil toplum kuruluşlarının birlik ve beraberlik içerisinde ortaya koydukları görüntü ve kardeşlik tablosu için üye kuruluşların temsilcilerini tebrik ederek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, son günlerde ve bugün yaşanan terör saldırılarına değinerek açıklamalarda bulundu.
“ŞEHİTLERİMİZİN KANLARI ASLA YERDE KALMAYACAK”
Türkiye’nin; adları farklı da olsa, aynı saiklerle hareket eden ve birbirleriyle yakın ilişki içinde bulunan terör örgütlerinin ortak saldırısı altında olduğunu vurgulayarak, “15 Temmuz’da FETÖ terör örgütü milletimize saldırdı. Bu hain yapı başarılı olmayınca nöbeti hemen diğerleri devraldı” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Bölücü terör örgütü PKK tarafından 15 Temmuz’dan bu yana yapılan saldırılarda çok sayıda polisimiz, askerimiz, köy korucumuz ve sivil vatandaşımız şehit oldu, yaralandı. Son olarak, bomba yüklü araçlarla yapılan saldırılarda, Diyarbakır’da 4’ü polis 7 şehidimiz ve 45 yaralımız; Van’da 1’i polis 3 şehidimiz ve 70 yaralımız; Elazığ’da 5 şehidimiz ve 217 yaralımız var. Son olarak da, birkaç saat önce Bitlis’te mayın patlaması sonucu 5 askerimiz ve 1 korucumuz şehit oldu, 5 askerimiz de yaralandı. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Başbakanımız, beraberinde Genelkurmay Başkanımız ve Bakanlarımızla hadiseyi yerinde incelemek ve gerekenleri yapmak üzere Elazığ’a gitti. Tabii, Elazığ gibi, uzun zamandır çevresinde terör eylemleri yaşanmasına rağmen, huzurun ve kardeşliğin şehri vasfını korumuş bir yere saldırılmasını ayrıca önemli görüyorum. Tek başına bu son saldırı dahi, amacın sadece ve sadece kan dökmek, acı yaşatmak, ülkenin ve milletin huzuruna kast etmek olduğunu tüm açıklığıyla ortaya koymaktadır.”
Son günlerdeki saldırıları, milletin şanlı 15 Temmuz destanına ve arkasından gerçekleştirdiği 20 günlük demokrasi nöbetlerine karşı yapılmış bir misilleme olarak gördüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “FETÖ’yle PKK’nın, DAEŞ’le bu örgütlerin arasında hiçbir fark olmadığı, hepsinin de aynı amaca hizmet ettiği, bu saldırılarla bir kez daha ortaya çıkmıştır. Milletim şundan emin olsun: Şehitlerimizin, yaralılarımızın kanları asla yerde kalmadı, kalmıyor ve kalmayacaktır. Sadece 15 Temmuz’dan bu yana yurt içinde ve dışında yapılan operasyonlarda 182 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Güvenlik güçlerimiz, terör örgütüne yardım ettiği belirlenen 3 bine yakın kişiyi gözaltına almış, bunlardan 318’i de mahkemeler tarafından tutuklanmıştır” açıklamasında bulundu.
“TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ’NİN İŞLEYİŞİNİ FELCE UĞRATTIĞINI SANANLAR YANILDI”
Türkiye’nin, FETÖ denilen ihanet şebekesiyle mücadele ederken, PKK ile mücadeleyi asla bir kenara bırakmadığını ve bırakmayacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisine zaman zaman kimi dostlarının ‘cepheyi büyütmeyelim’ dediğini aktardı ve şu sözlere yer verdi: “Bizim için zaten dar bir cephe söz konusu değil. Biz bu mücadeleyi satıhta veriyoruz, belli bir hatta değil. Onun için neresi gerekiyorsa bu mücadeleyi bu millet tüm güvenlik güçleriyle beraber orada verecektir. Suriye’nin kuzeyinde şu anda YPG’nin saldırıları var, ülkemize tehdit oluşturuyor, gerekirse orası. Her yerde bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Batı dünyası bizi bu mücadelede anlamamıştır, anlamıyor ve anlamayacaktır. Biz bunun farkındayız. Dürüst davranmadılar ve dürüst davranmıyorlar, bunun da farkındayız. Biz gerek askeri operasyonlar, gerek polisimizin ve adliye teşkilatımızın yürüttüğü çalışmalar kesintisiz devam ediyor, edecek.”
PKK’nın son günlerdeki saldırılarının gerisinde, bilgi paylaşımı ve teşvik anlamında, FETÖ örgütünün de bulunduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle konuştu: “Türkiye’yi iç meselelerine mahkûm ederek, Suriye’de ve Irak’ta, ülkemizin bekasını tehdit edecek gelişmeleri oldubittiye getirmek isteyenlere şunu diyorum: Biz her şeyin farkındayız. Türkiye, hem bu ihanet örgütlerinin içerideki eylemleriyle baş edebilecek, hem de bölgedeki tezlerinin arkasında durabilecek güce, kudrete, imkâna sahiptir. 15 Temmuz darbe teşebbüsünün Türk Silahlı Kuvvetlerini, Emniyet Teşkilatımızın işleyişini felce uğrattığını sananlar yanıldıklarını, işte operasyonlarda etkisiz hale getirilen PKK’lı teröristlerle, gözaltına alınan, tutuklanan işbirlikçileriyle görmüşlerdir. Sınırlarımız ötesindeki gelişmeleri de, 15 Temmuz’da yaşadıklarımızdan bağımsız olarak yakından izlediğimizi, izlemeye devam edeceğimizi, verilen taahhütlerin yerine getirilip getirilmediğini takip etmeyi de sürdürüyoruz. Bu devlet, bir çadır devleti değildir. Türkiye, 2 bin 200 yıllık bir devlet geleneğine, düzenli ordu tecrübesine sahip bir ülkedir. Cumhurbaşkanlığı forsumuzun etrafındaki yıldızlar oraya estetik anlamda şık dursun diye konmamıştır. Her birinin anlamı vardır. Anlamayanlara ve anlamak istemeyenlere bu yıldızların ifade ettiği manayı tekrar tekrar hatırlatmaktan, söz yetmiyorsa bilfiil bunu göstermekten çekinmedik, çekinmeyiz.”
“BİZLERE DÜŞEN BİRLİĞİMİZİ, BERABERLİĞİMİZİ VE KARDEŞLİĞİMİZİ GÜÇLENDİRMEKTİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin; terör örgütleriyle mücadeleden ve yaşadığı krizlerden elde ettiği tecrübelerle köklü bir yeniden yapılanma sürecinde olduğunu dile getirerek, güvenlik alanında yürüttükleri çalışmalarla, istihbarat zafiyeti, operasyonel birimlerin koordinasyonu ve teknolojik imkânların daha etkin kullanımındaki eksikliklerin ve aksaklıkların tamamen ortadan kaldırılacağına inandığını söyledi.
15 Temmuz’un ülkenin ve milletin bünyesine sızmış FETÖ denilen kanser hücrelerinin kesilip atılmasına vesile olduğu gibi, bu eylemlerin de, daha güçlü bir güvenlik yapısının inşasını hızlandıracağını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyarbakır, Van ve Elazığ saldırıları başta olmak üzere, son dönemde verilen güvenlik görevlisi ve sivil şehitlere Allah’tan rahmet, yakınlarına ve millete başsağlığı, yaralılara da acil şifa temennisinde bulundu.
Türkiye’nin, terör örgütleriyle yürüttüğü mücadele ve bölgesel sorunlar konusunda geliştirdiği inisiyatifler yanında, gündemindeki tüm meseleleri takip etmeyi sürdüren bir ülke olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu çerçevede bizim üzerinde en çok durduğumuz ve üzüldüğümüz hususlardan biri de İslam dünyasının kendi içindeki ihtilafları, sıkıntıları çözemeyişidir. Maalesef, İslam dünyasında yaşanan çatışmalara baktığımızda, ölenin de Müslüman, öldürenin de Müslüman olduğunu görüyoruz. Gerçekten yürek parçalayıcı bu manzara karşısında bizlere düşen, birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi, dayanışmamızı güçlendirmektir” dedi.
“YENİKAPI, 5 MİLYONLUK TOPLANTISIYLA DÜNYAYA BİR MESAJ VERMİŞTİR”
Mehmet Akif Ersoy’un “Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez; / Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez” beyitine atıfta bulunarak, “Tefrikaları bir kenara bırakamadığımız, yüreklerimizi hep birlikte çarptıramadığımız sürece, bu acıları yaşamaya devam ederiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin 15 Temmuz gecesi yaşadığı silahlı darbe girişimi, bu bakımdan İslam dünyasının son imtihanı mahiyetindedir. Zira o birlik, o beraberlik öyle zannediyorum ki son asrın değil belki de asırların en güzel örneğidir. Bir millet ki tankların altına kendisini atabiliyor, bir millet ki F16’ların yağdırdığı bombalardan yılmıyor, helikopterlerden gelen o mermilere asla aldırmıyor. Allah’ın izniyle bu millet mağlup edilemez, bu millet yok edilemez. Onun için milletimle iftihar ediyorum. Ve inanıyorum ki bu ümmet son dönemdeki bu gelişmeyi çok iyi değerlendirmelidir, bunun üzerinde ısrarla durmalıdır. Ve İstanbul Yenikapı 5 milyonluk o toplantısıyla dünyaya bir mesaj vermiştir; o birliktir, o beraberliktir, o dayanışmadır. Orada ayrışma yoktu, orada şu siyasi parti, bu siyasi parti yoktu. Orada Alevi-Sünni yoktu. O çağrıyı herkese yaptık ve elhamdülillah herkes oraya koştu geldi. 5 milyon İstanbul’da, ama Türkiye’nin 80 vilayetinde de herkes bunu dev ‘mega board’lardan takip etti.”
İDSB heyetinin 15 Temmuz darbe girişimi karşısında Türkiye’ye olan desteklerini ifade etmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde bulunduklarına işaret ederek, “Vefanız için, kadirşinaslığınız için, kardeşliğiniz için, dayanışmanız için sizlere gönülden teşekkürlerimi ifade ediyorum” diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu manzaranın yaygın ve yeterli olmadığını da üzüntüyle belirtmek mecburiyetinde olduğunu bildirdi.
“KULA KUL OLMAYACAĞIZ”
İDSB heyeti öncesinde kabul ettiği Pakistan Senatosu ve Milli Meclisi milletvekillerinden oluşan heyetin, “Bu nasıl bir anlayıştır ve yaklaşımdır ki milletin temsilinin olduğu bir yeri bu milletin kendi paralarıyla almış olduğu uçaklarla helikopterlerle bombalıyorlar” dediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelere yer verdi: “Batılı ülkelerin, Batılı kurumların bu konudaki ikircikli tutumunu, tasvip etmesek de anlayabiliyoruz. Paris’te teröristler 5-10 kişiyi öldürüyor, dünya liderleri nerede? Paris’te. Belçika’da olduğunda, Brüksel’de… Burada bir darbe yapılıyor, bu darbe kime yapılıyor? Milletinin oylarıyla işbaşına gelmiş bir siyasi iktidara yapılıyor. Bu demokrasiye karşı yapılan bir darbe. Ve bu darbe yapıldığı halde bize hala akıl veriyorlar. Dedikleri ne? ‘Geçmiş olsun, üzgünüz.’ Arkasından, ‘Ama işte birçok asker görevinden alınıyor, memurlar görevinden alınıyor, bunu anlamakta biraz zorlanıyoruz, endişelerimiz var.’ diyorlar. Şimdi bunlara ne diyeceksin? Biz de onlara ancak şunu söylüyoruz: ‘Siz işinize bakın, biz işimizi biliyoruz.’ Çünkü bunlar hep bugüne kadar kendilerine karşı emir kulu aramışlar, emir kulu bulmuşlar. Biz kula kul olmayacağız, biz sadece Hakk’a kul olacağız, bu yolda böyle yürüyeceğiz. Fakat İslam dünyasının da, birkaç samimi dostu ve ülkeyi saymazsak, önemli ölçüde böyle bir tavrın içinde olmasını anlayabilmemiz mümkün değildir. Bunları da biliyoruz, onu söyleyeyim, kimin ne olduğunu, ne düşündüğünü, hangi hesaplar içinde olduğunu da biliyoruz. Gün ola harman ola. Hangi ülke sınırları içinde yaşarsa yaşasın, İslam dünyasındaki halkların, toplumların kalplerinin bizimle attığını elbette gayet iyi biliyoruz. Gönül sınırlarımızın fiziki sınırları aşan bir güce sahip olması çok önemlidir, ama yeterli değildir.”
“DÜNYA 5’TEN BÜYÜKTÜR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, uluslararası ilişkilerin; ülkelerin Birleşmiş Milletler başta olmak üzere, farklı platformlarda ortaya koydukları dayanışmanın gücüyle doğru orantılı olarak yürüyüp şekillendiğine işaret ederek, kendilerinin uluslararası sistemin çarpıklığına olan itirazlarını ‘Dünya 5’ten Büyüktür’ ifadesinde sembolleşen şekliyle her platformda dile getirdiğini hatırlattı ve şunları ekledi: “Bu 5 ülkenin iki dudağının arasına dünyadaki 196 tane ülkeyi mahkûm edemeyiz. Bu 5 tane ülkenin içinde Müslüman var mı? Yok. Her kıta orada teslim ediliyor mu? Yok. Dünyada 1 milyar 700 milyon Müslüman var, bu 5 ülkenin içinde bunlar yok. Bu dünya adil olamaz. Öyleyse bu 1 milyar 700 milyon Müslümanı temsil eden ülkelerin yöneticileri bu işi zorlamak zorundadır. Hakkımızı arıyoruz, artık dünya Birinci Dünya Savaşı’nın şartları altında yaşamıyor, dünya değişim geçirdi. Bunun güncellenmesi lazım. Öyleyse Birlemiş Milletler eğer dünyada barışın, dostluğun, dayanışmanın temsili konumunda bir kuruluşsa, bir kurumsa, bunun adımlarını atmak zorundadır, öyleyse bunu hep birlikte yapmak zorundayız. Bunu da her gittiğim yerde anlatıyorum, anlatmaya çalışıyorum. Tabii biz dünyadaki tüm mazlumlar, mağdurlar, ezilenler adına düşüncelerimizi gündeme getiriyoruz.”
‘Birlik’ anlamına gelen ‘tevhid’ dini olan İslam’ın mensuplarının birbirlerinden bu kadar uzak, bu kadar dağınık, bu kadar çatışma içinde olmasını kabullenmekte zorlandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eğer bugün Rabbimin merhametine nail olamıyorsak, dönüp kardeşliğimizin gereğini ne derece yerine getirebildiğimiz konusunda kendimizi sorgulamalıyız. Orta Doğu yanarken, Kuzey Afrika ısınırken, Avrupa’daki, Amerika’daki Müslümanlar sıkıntıdayken hala bu muhasebeyi yapamıyorsak, yazık bize. Türkiye’nin maruz kaldığı 15 Temmuz darbe girişiminin sebeplerinin ve milletimizin bu tehdit karşısında ortaya koyduğu onurlu tavrın dahi, tek başına, bizlere bir çıkış yolu gösterdiğine inanıyorum” diye konuştu.
"İSLAM MEDENİYETİ MERHAMET VE ŞEFKAT MEDENİYETİDİR"
İslam medeniyetinin merhamet, şefkat, sevgi ve adalet medeniyeti olduğunu ifade ederek, İslam adına, Müslümanlar adına mücadele ettiğini söyleyen ama sadece ve sadece Müslümanlara zarar veren anlayışlarda eksik olanın bu kavramlar olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendimiz olmaktan çıktığımızda, başkalarının oyuncağı, aracı, piyonu haline dönüşmemiz kaçınılmazdır. Türkiye olarak, özellikle son 14 yıldır kendimiz olmanın, özümüze dönmenin, kendi tarihimizden tevarüs ettiğimiz kadim değerlerimizi canlandırmanın gayreti içindeyiz. Demokrasiyle yönetilen bir hukuk devleti olan Türkiye’nin, geçmişiyle bugününü buluşturmada gösterdiği ahenk çok önemlidir. Tüm İslam dünyasının muhtaç olduğu işte bu anlayıştır. Müslümanlar olarak, ihtiyacımız olan tek şey, Kur’an-ı Kerim’in ve Peygamber Efendimizin bize gösterdiği yoldan yürümektir. Bu yol, şu anda tüm dünyanın referans aldığı demokrasiyi de, hukuk devletini de, temel hak ve özgürlükleri de kapsayan, çok daha geniş, çok daha zengin, çok daha emin bir yoldur” değerlendirmesinde bulundu.
İslam’ı ve Müslümanları; terörle, terör örgütleriyle, vahşetle, sefaletle, cehaletle özdeşleştirmeye çalışanların amacını, ‘İslam medeniyetinin bu ışığını örtmek’ olarak değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörle İslam’ı bir araya getirmeye çalışanların, dünyadaki tüm Müslümanlara saygısızlık yaptığını söyledi ve “DAEŞ İslam’ın temsilcisi değildir, DAEŞ İslam’ı şu anda tamamıyla gölgeleyen, maalesef İslam’a karanlık bir atmosferi düşüren bir terör örgütüdür. Hiç bir zaman bizler DAEŞ’in yanında yer alamayız. Bize ‘DAEŞ’e yardım ediyorsunuz’ diye saygısızlık yapanlar önce kendilerini şöyle aynanın karşısına bir geçirmeleri lazım. Niye? Çünkü bunu söyleyenler DAEŞ’e yardım ediyorlar” dedi.
"MEDENİYETİMİZİN IŞIĞINI SÖNDÜREMEYECEKLER"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Şunu burada açık ve net olarak ifade etmek isterim: Güneş nasıl balçıkla sıvanmazsa, ne yaparlarsa yapsınlar, medeniyetimizin ışığını da söndüremeyeceklerdir. Bugün Batı’da oluşturulmak istenen havanın adını, öyle İslam korkusu, İslamofobi filan diyerek basitleştirmeye gerek yok; yapılan işin adı açıkça İslam düşmanlığıdır, Müslüman düşmanlığıdır. İslam düşmanlığı yapanlara ihtiyaçları olan malzemeyi ise, maalesef Müslümanların kendileri veriyor. El Kaide gibi, DAEŞ gibi, Boko Haram gibi, El Şebap gibi terör örgütlerinin, bizzat İslam düşmanları tarafından, bu aziz dine zarar vermek üzere kurdurulduğuna ve desteklendiğine inanıyorum. Bu örgütlerin faaliyet gösterdikleri yerlerdeki zulümleri, yanlışları, çarpıklıkları, cehaleti istismar etmeleri, asıl amaçlarının İslam’a karşı malzeme üretmek olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Müslümanlar kendileri bu örgütlerin önünü kesemedikleri için, İslam coğrafyası dış güçlerin müdahalesine açık hale geliyor. Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, Afganistan’da, Yemen’de ve daha pek çok yerde aynı oyun oynanmakta, aynı şablon uygulanmaktadır. Kardeşlerim, Müslüman feraset sahibi olmak zorundadır. Bizde bir söz var; ‘Zor, oyunu bozar’ derler; şayet birliğimizi, beraberliğimizi sağlayarak bu oyunu bozamazsak, daha çok Müslümanın Müslümana yaptığı zulümlerin ahını çekeriz.”
Türk milletinin, 15 Temmuz’da ‘zor’un, oynanan oyunu bozacağının en güzel örneğini verip tüm dünyaya gösterdiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Görünüşte Müslüman, ama özünde İslam’ın düşmanı olanlara hizmet eden bu ihanet çetesi, 2010’dan bu yana çeşitli vesilelerle kendini ele vermeye başlamıştı. 15 Temmuz ise, bu örgütün en son, en bariz ve en alçak ihanet girişimi olmuştur” diye konuştu.
"DOĞRULARI SÖYLEMEYE DEVAM EDECEĞİZ"
Almanya’nın Köln şehrinde Türk kökenli sivil toplum kuruluşlarının, düzenledikleri demokrasi mitinginde kendisinin video konferansla Türkiye’den katılımına ilişkin izin talebine, önce yerel mahkemenin, iki saat sonra da Anayasa Mahkemesi’nin ‘hayır’ cevabıyla döndüğünü hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Fakat iki yıl önce terör örgütü olarak kabul ettikleri PKK’nın terörist liderlerini video konferansla Almanya’da konuşturtuyorlar.” dedi. Almanya’nın bu tutumunu eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunları hatırlattığında Alman yetkililerin rahatsız olduğunu söyledi ve “İsteseniz de, istemeseniz de biz hakkı söylemeye, doğruyu söylemeye devam edeceğiz” diye ekledi.
FETÖ’nün sadece Türkiye için değil, faaliyet gösterdiği tüm ülkeler için tehdit teşkil ettiğinin altını çizerek, “Biz, 15 Temmuz’da ülkemizin yaşadığı acı tecrübeyi başka ülkelerin, başka dostlarımızın yaşamasını asla istemeyiz” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 40 yıldır milletin emeğini, alın terini sömüren, sinsi bir kanser hücre gibi devlete sızan bu örgütü temizlemekte kararlı olduklarını vurguladı.
Türkiye’nin dostlarını FETÖ’nün faaliyetleri ve niyetleri konusunda bilgilendirip gerekli önlemleri almaları için çağrıda bulunduklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Nitekim bazı dost ülkeler, kendilerini bekleyen tehlikenin farkına vararak, şimdiden FETÖ’ye bağlı kurumlar ve şahıslar hakkında tedbir almaya başladılar. Yılanın başını küçükken ezmeli. FETÖ ile mücadeleye ne kadar erken başlanırsa, ne kadar önce önlem alınırsa, bu örgütün tehdit oluşturmasının önüne o kadar erken geçilecektir. Biz, bu konuda tüm dost ülkelere, tüm kardeşlerimize yardımcı olmaya, örgütün işgal ettiği ne kadar alan varsa orada boşluk oluşmaması için elimizden gelen her türlü yardımı yapmaya hazırız” açıklamasında bulundu.
"FETÖ İLE MÜCADELE SADECE TÜRKİYE'NİN MESELESİ DEĞİLDİR"
FETÖ’nün, dine, insan hayatına ve değerlere yaklaşımları itibariyle diğer terör örgütlerinden hiçbir farkı olmadığını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ ile mücadelenin, sadece Türkiye’nin meselesi olmadığına, tüm Müslümanların, sahih İslam geleneğini muhafaza etmeyi düstur edinen tüm âlimlerin, tüm liderlerin, tüm kanaat önderlerinin de meselesi olduğuna vurgu yaptı ve konuşmasını şu cümlelerle tamamladı: “İslam’ı ve İslam’ın değerlerini istismar ederek ortaya çıkan bu terör örgütlerinin ülkelerimizde zemin bulmasına, gençlerimizi, geleceğimizi çalmasına, kanımızı dökmesine asla izin vermemeliyiz. Liyakat ve ilim sahibi din adamlarımız, münevverlerimiz, müfessirlerimiz üzerlerine düşen görevi yapmalı ki, ortalık FETÖ elebaşı gibi şarlatanlara, insan müsveddelerine kalmasın. Ben, Müslümanların el ele verdiği takdirde namlularını bize doğrultmuş, canımıza kast eden tüm bu kukla örgütlerin üstesinden geleceğimize inanıyorum. Bu düşüncelerle sözlerime son verirken, böylesi kritik bir dönemde ülkemizle ve milletimizle dayanışmanızı ortaya koyduğunuz için şahsım ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Ülkelerinizdeki tüm kardeşlerime en kalbi selam ve muhabbetlerimi iletmenizi rica ediyorum.”