Başbakan Yıldırım, "Omzumuzdaki emanet, milletin emanetidir. Bizim yönümüzü vesayet odakları değil, milletin kendisi tayin eder. Hangi işi, nasıl yapacağımızın kararını millet verir." dedi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, AK Parti Genel Merkezi'nde, milletvekillerine verilen iftar yemeğinde yaptığı konuşmada, dün İstanbul'da ve bugün de Mardin'in Midyat ilçesinde meydana gelen terör saldırılarında hayatını kaybeden toplam 15 polis ve sivil vatandaşa Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diledi.
İstanbul'da dün meydana gelen saldırının ardından, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yaralanan vatandaşları hastanelerde ziyaret ettiğini anımsatan Yıldırım, "Terör örgütünün özellikle sivil, polis, asker hiçbir ayrım yapmadan bu saldırıları, topyekun insanlığa ve milletimize karşı yapılmış alçakça saldırılardır. Asker, polis ve korucularımızın amacı, vatandaşımızın huzurunu, barışını, esenliğini sağlamak, milletimizin birliğini, beraberliğini, ülkemizin istikbalini sağlamak. Dolayısıyla yapılan bu saldırılar sadece askerimize, polisimize değil, topyekun olarak vatandaşlarımıza yapılmıştır. Bir kez daha teyit ediyoruz ve buradan ilan ediyoruz ki terörle mücadeleden asla ve asla taviz vermeyeceğiz, vazgeçmeyeceğiz. Ne zamana kadar? Ta ki bütün vatandaşlarımız yurdun her karış toprağında rahatça, can güvenliği içinde yaşayıncaya, seyahat edinceye ve normal hayatlarını sürdürünceye kadar." diye konuştu.
KONUŞACAK BİR ŞEY YOK
Başbakan Yıldırım, terör örgütünden bugünlerde "Biz görüşebiliriz, silahları bırakabiliriz, konuşalım." gibi doğrudan ve dolaylı haberler geldiğini ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti: "Konuşacak hiçbir şey yok arkadaşlar. Konuşacağımız tek şey var. Al bayraklı, ay yıldızlı bayrağımız. Bayrağımız bizim en büyük kutsalımızdır. O bayrağın rengi şehitlerimizin kanı, o bayrağın hilali bağımsızlığımızın sembolü. O bayrağımızın yıldızı bu vatan uğrunda canını seve seve veren her bir şehidimizin gökyüzünde parlayan yıldızlarıdır. Onun için bizim vazgeçilmezimiz bayrağımız, vatanımız, milletimizdir ve Türkiye Cumhuriyeti devletidir. 780 bin kilometrekare vatan toprağının bölünmez bütünlüğüdür. 79 milyonun kardeşliğidir. Millet şuuruyla birlikte yaşamasıdır. Bunlar üzerinde konuşacaksanız, buyurun konuşalım. Memleketi, milleti, terörle, korkuyla yıldıracağınızı zannediyorsanız, kusura bakmayın asla ve asla başaramayacaksınız. Ramazan ayında yapılan bu saldırılar bir şeyi daha göstermektedir. Bu alçak terör örgütlerinin hiçbir kutsalı, kutsal değeri, inançları uğruna mücadele verdiği hiçbir değerleri yoktur. Bunların inandıkları, dayandıkları güç, içeride ve dışarıda bunların sırtlarını sıvazlayan yandaşlarıdır. Günü gelecek onlara nasıl hesap sorduysak, onların sırtını sıvazlayan iç ve dış desteklerine de aynı hesabı bu millet soracaktır."
TERÖR ÖRGÜTLERİNİ MUTLAKA TÜRKİYE'NİN GÜNDEMİNDEN ÇIKARACAĞIZ
Başbakan Binali Yıldırım, millet olarak kenetleneceklerini, bir ve beraber olacaklarını, cinayet şebekesi terör örgütlerini mutlaka Türkiye'nin gündeminden çıkaracaklarını bildirdi.
Ramazanın mağfiret, bereket ve günahlardan kurtuluş demek olduğunu anlatan Yıldırım, ramazan ayının Türkiye ve dünya mazlumları için huzur ve barış içinde geçmesini diledi.
"Ramazan ve oruç toplumsal hayatın vazgeçilmezidir" diyen Başbakan Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:"Ramazan şefkat, merhamet, paylaşma demektir. Bu ayda dayanışmamızı en fakirinden en zenginine en üst düzeye çıkarmak, kucaklaşmak, husumetleri haslete dönüştürmek bizim en büyük şiarımız, hedefimiz olmalıdır. Bütün toplum kesimleri birbirinden ayrılmadan, bu mübarek ayda daha fazla birbirleriyle buluşmalı ve kardeşliği, beraberliği pekiştirmelidir. AK Parti olarak biz bir yandan millete hizmet uğrunda kurucumuz, liderimiz Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın liderliğinde ülkeyi muasır medeniyetler seviyesine ulaştırmak için canla başla, gece gündüz çalışırken, milletimizin özlemini duyduğu hizmetleri bir bir hayata geçirirken, diğer yandan da milletimiz ile aramızda gönül yollarını yapmak için her türlü gayreti gösteriyoruz. Omuzumuzdaki emanet milletimizin emanetidir. Bizim yönümüzü vesayet odakları değil, milletin kendisi tayin eder. Hangi işi nasıl yapacağımızın kararını millet verir. "
Yıldırım, partililerden daha fazla vatandaş ile buluşmalarını istedi. Onlarla el ele tutuşmalarını, göz göze gelmelerini, vatandaşların sofralarına ortak olmalarını öneren Yıldırım, "Soframızı vatandaşlarımızla paylaşalım, adalet demek paylaşmak demektir, toplumsal düzenin, barışın esası da adaletle paylaşımdır." ifadelerini kullandı.
Ramazan ayının bu açıdan çok güzel imkanlar sunduğunu ve bu ayın bir fırsat bilinmesi gerektiğini belirten Yıldırım, nerede kalbi kırık, nerede gönlü mahzun insanlar varsa aranıp, mutlaka bulunması gerektiğini söyledi.
Gazi ve şehit ailelerinin, yetimlerin, kimsesizlerin de unutulmamasını isteyen Yıldırım, şöyle konuştu:
"Bu şefkat ve merhamet ikliminde veren eli, alan el ile buluşturmak da bizim inancımızın, şiarımızın gereğidir. Türk milleti, merhametli ve şefkatli bir toplumdur. Dünya şaşırıyor, dünya anlayamıyor, hele hele gelişmiş ülkeler hiç anlayamıyor, 'Ya, Türkler de ne biçim adamlar, 3 milyon sığınmacıyı aldılar, sofralarını paylaştılar, işlerini paylaştılar, aşlarını paylaştılar.' Onlar anlayamazlar, anlamaları mümkün değil, inancımız 'İnsanı yücelt ki devlet yücelsin'dir. Osmanlı'nın bize öğüdüdür, biz onun gereğini yapıyoruz. İnsan olmayan yerde huzur olmaz, barış olmaz, paylaşım olmaz, onun için biz mazlumlara, mahzunlara, muhtaçlara hep kucak açtık, bundan sonra da kucak açmaya devam edeceğiz. Bizim liderimiz ne der, 'Kimsesizlerin kimsesi, sessiz yığınların sesi olacağız.' AK Parti'ye, AK Parti neferlerine de AK Parti yol arkadaşlarımıza da yakışan budur."
Başbakan Yıldırım, AK Parti'yi bugünlere kimsesizlerin kimsesi, sessiz yığınların sesi olma özelliğinin getirdiğine işaret etti.
ACILARI, DERTLERİ UNUTTURACAKLAR
Belediye başkanlarına da konuşmasında seslenen Yıldırım, şöyle dedi:"Belediyelerimiz, yerelde toplumsal hayatımızın en önemli kurumlarıdır, belediyelerimizin ramazanda yaptığı faaliyetler zaten diğer partilerle kıyaslanmayacak kadar çoktur ve etkilidir. Bu ramazanda da özellikle batıdaki belediyelerimiz, büyükşehirlerimiz doğu, güneydoğuda terör nedeniyle ciddi anlamda mağdur ve sıkıntı yaşamış oradaki yurttaşlarımızla, vatandaşlarımızla bir kardeşlik duygusu içerisinde bir gönül köprüsü kurma adına mutlaka bir araya gelecekler, kaynaşacaklar, acıları, dertleri unutturacaklar, birliğimiz, beraberliğimiz, kardeşliğimiz tekrar teyit edilecek."
Başbakan Yıldırım, Genel Başkanlığını yaptığı partinin kurulduğu günden kısa süre sonra tek başına iktidara geldiğini, o günden bu yana da iktidarda olduğunu aktardı.
Bu süre içerisinde milletin desteğinin azalmadığını, artmaya devam ettiğini dile getiren Yıldırım, bunun bir tesadüf olmadığını vurguladı. Milletin beklentisine karşılık vermenin, hizmetleri geciktirmeden yapmanın, dağ gibi sorunları, dağ gibi hizmetlere dönüştürmenin, sorunları torunlara havale etmemenin sonucunu yaşadıklarını belirten Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu:"Bu kadar sene iktidarda kalıp, yıpranmadan her seçimde tazelenerek tekrar iş başına gelmek demokrasi hayatımızda, yakın tarihimizde görülen bir şey değildir. Bu da bu kadrolara nasip olmuştur, sizlere nasip olmuştur. Allah'ıma hamdediyorum bunun için. Ancak bu bizi asla mağrur yapmamalı. Bu bizi asla kibirli hale getirmemeli. İktidar olmak güzel bir şey ama iktidar olmanın sorumluluğu da apayrı bir güzellik. Bu sorumluluğu taşıyan AK Parti, Allah'a şükür ülkemize birbirinden güzel hizmetleri, birbirinden güzel eserleri yapa yapa geliyor."
Yıldırım, son 50 yıldır Türkiye'nin gündeminde çözüme kavuşmayan, her seçimde vadedilen ama bir türlü gerçekleştirilemeyen eserlerin AK Parti döneminde birer birer hayata geçtiğini anlattı. Yıldırım, şu örneği verdi:"Ben lisede bir öğrenciyim, yıl 1971. TRT Radyosu meşhurdu o zaman, onu dinliyorum. 'Pozantı Ulukışla yolunda çalışma var, sürücülerin çekme halatı, takoz, işaret ve işaretçilere dikkat etmesi...' diye sürekli anons ediliyor. Yıl 1971, 81, 91, 2001. 30 yıl geçmiş, Niğde Pozantı Ulukışla yolunda değişen hiçbir şey olmamış. Ama AK Parti iktidara geldi, orada 9 tane tünel, 12 tane viyadük, şiir gibi bir otoyol yaptık. Şimdi o yol çile yolu olmaktan çıktı, seyahat edenler için bir keyfe dönüştü. Derdiniz olmazsa vatandaşın beklentisi sizin uykularınızı kaçırmazsa bunları yapamazsınız."
Yıldırım, "Yolları böldük, hayatları birleştirdik. Yolları böldük, gönülleri birleştirdik. Yolları böldük, milleti birleştirdik. Yolları böleriz ama Türkiye'yi böldürtmeyiz. Bunu herkesin bilmesi lazım. Ekmeğimizi böleriz, milleti böldürtmeyiz." diye konuştu.
Dünyanın en büyük eserlerini yapmayı Allah'ın kendilerine nasip ettiğini ifade eden Yıldırım, Osmangazi Köprüsü'nün İzmit körfezinin iki yakasını birbiriyle birleştirecek dünyanın üçüncü büyük köprüsü olduğunu, 1970'li yıllardan beri dünyanın gündeminde olan projenin beş sefer ihale edildiğini ancak yapılamadığını anımsattı.
Osmangazi Köprüsü'nün 2009'un mart ayında ihale edildiğini hatırlatan Yıldırım, "O zaman kriz hat safhadaydı, dünya dibe vurmuş, piyasalar durmuş, yaprak kıpırdamıyor, Türkiye 9 milyar dolar tutarında bir projenin kamu özel sektör ortaklığıyla yapımını gerçekleştiriyor. Hani Cumhurbaşkanımız o günlerde 'Kriz Türkiye'den teğet geçecek' diyordu ya o zaman onu istihza ile ananlar işte bu projeyi görünce Türkiye'nin ne kadar güçlü, ekonomisinin ne kadar dirençli olduğunu bir kez daha gördü. Bakın bu proje 9 milyar dolar ne anlama geliyor? Türkiye'nin 1950 yılındaki milli gelirinden fazla. 53 tane ülkenin şu an milli gelirinden fazla. Bunu başaran Türkiye hangi Türkiye? 2001'de yerle bir olup 2003 iktidarıyla, AK Parti iktidarıyla şaha kalkan Türkiye'dir. AK Parti ülkemize, milletimizin hayali olan eserleri birer birer gerçekleştiriyor." ifadelerini kullandı.
Osmangazi Köprüsü'nün 30 Haziran'da açılacağını bildiren Yıldırım, söz konusu projenin, o tarihten sonra bir buçuk saatte Körfezi dolaşmak, 45 dakikada gemiyle gitmek yerine 6 dakikada İstanbul'dan Yalova'ya gitmek anlamına geldiğini kaydetti.
Medeniyetin, yol, su, vatandaşın hayatını kolaylaştırmak, yaşam kalitesini yükseltmek demek olduğunu ifade eden Yıldırım, bunu da AK Parti kadrolarının yaptığını söyledi.
Sağlıktaki ve eğitimdeki yatırımlardan da bahseden Yıldırım, "Hastane içinde hastane. Yedi sekiz tane farklı branşta hastaneler var. 19'u yapılıyor, 9-10 tanesi de sırada. Türkiye sağlıkta muazzam bir dönüşüm yaptı. Eğitimde, okula giderdik, senenin ortası gelirdi hala kitaplarımızı alamazdık. Torpille fen bilgisi geldi mi matematik geldi mi, tezgah altından çıkarır tanıdıklarına verirdi. O günlerden şimdi tezgah üstünde, masa üstünde ilk günde kitaplar her şey hazır öğrenciler eksiksiz derslere başlıyorlar. Eğitimde bundan böyle çok daha güzel hizmetlerimiz var." şeklinde konuştu.
Mevcut derslik sayısına yakın 14 yılda derslik yaptıklarına işaret eden Yıldırım, 240 binin üzerinde derslik yapıldığını birçok okulda tekli öğretime geçildiğini anlattı.
Okul öncesi eğitimde yüzde 70'ler seviyesine gelindiğini bildiren Yıldırım, "Önceden böyle bir şey yoktu. Şimdi gidiyorum, benim 3,5 yaşındaki torun nerede, okulda. 'Ne okulu?' işte böyle, o da okula gidiyor. 4+4+4 geldi eğitimdeki engellemeler ortadan kalktı. Sayılar çok artabilir. Yavuz Selim Köprüsü, dünyanın en büyük havalimanı, tarımda, sanayide, kültürde, turizmde hayatın her alanında AK Parti mührünü vurmuştur, hizmetlerini birbir yapmıştır." diye konuştu.
Hizmetleri yaparken bir yandan da nasıl yapıldığına bakılması gerektiğini vurgulayan Yıldırım, hizmetleri yaparken bir yandan da sağdan, soldan, arkadan, önden taciz edildiklerini, vesayet alışkanlığını sürdürmek isteyenlere karşı, onlara rağmen onlarla mücadele ede ede devam ettiklerini anımsattı.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine de değinen Yıldırım, şöyle devam etti:"Hatırlayın, Cumhurbaşkanlığı seçimini hatırlayın. Durup dururken mi biz 'Cumhurbaşkanını millet seçsin' dedik, 'aklımıza geldi böyle yapalım mı?' dedik. İcat çıkarttılar icat, 367 olmadan Cumhurbaşkanı seçilemezmiş. Cumhuriyetin kuruluşundan beri olmayan bir şeyi AK Parti iktidarında piyasaya sürdüler. O gün muvaffak olamadık bu vesayeti aşmaya. O gün döndük hemen işin sahibine gittik, dedik ki 'Ey ahali, durum böyle böyle ne diyorsunuz?' O zaman dediler ki 'Merak etmeyin biz seçeriz.' Seçtiler mi, anayasa değişikliğinde yüzde 70 'e varan oyla kabul etti millet ve Türkiye Cumhuriyetinin ilk seçilmiş Cumhurbaşkanı, kurucumuz, liderimiz Recep Tayyip Erdoğan'ı da Cumhurbaşkanı olarak bu millet seçti, milletin başına geçti."
ÇELİŞKİLERİ ORTADAN KALDIRMAK LAZIM
Bir yeni durumun doğduğunu, milletin, milyonlarca vatandaşın sorumluluğunu almış bir Cumhurbaşkanının olduğunu anlatan Yıldırım, şunları söyledi:"Dolayısıyla Cumhurbaşkanımızın siyasi sorumluluğu vardır. O halde anayasayla fiili durumu birbirine uygun hale getirmek lazım. Buradaki çelişkileri, kafa karışıklıklarını ortadan kaldırmak lazım. Bizim dediğimiz bu. Ana muhalefet partisi lideri çıktı, buna cevap veriyor. Verdiği cevap çok ilginç. 'Efendim, Başbakan böyle şeyler söylüyor, biz de o zaman arkadaşlarımıza talimat verdik siz de mecliste söz alın, iki dakikalığına sataşmadan yarım saat konuşun, madem fiili durum' diyor. Allah yardım etsin. Hakikaten bunların işi zor. Çıkış yolu bulamayınca, siyaset üretemeyince nerelere götürüyorlar işi. Sormak lazım siz bugüne kadar içtüzüğe ne kadar uydunuz kardeşim? Grup başkanvekillerimiz burada, başkan sürekli size iç tüzüğe göre hareket etmenizi söylemekten dili damağı kurudu."
"Meclis’te de sokakta da her yerde de herkes hakkına razı olacak." ifadesini kullanan Yıldırım, "Bir destek alıp beş tane destek almış gibi davranamazsın, bu demokrasiye de uymaz, çoğunluk ilkesine de uymaz.” dedi.
GELİN ŞU ANAYASAYI YAPALIM
Kendilerinin anayasa yapımı konusunda sayısal çoğunluklarını gözardı ederek eşit sayıda bir araya gelmeyi teklif ettiklerini dile getiren Yıldırım, şöyle devam etti: "Bunu her parti vadediyor. Kaç dönem seçim geçti maalesef ilerleme yok. Her türlü fedakarlığı yaptık her türlü şartları kabul ettik ama buna rağmen maalesef burada bir iyi niyet olmadığı artık anlaşıldı. Son kez diyoruz ki ‘Ey siyasi rakiplerimiz, gelin şu anayasayı yapalım, sistemde yaşanan bu tıkanıklığı da aşalım. Başkanlık sistemiyse başkanlık sistemi, partili cumhurbaşkanlığıysa partili cumhurbaşkanlığı, Türkiye'yi, istikrarını sürekli hale getirecek, siyaseten zayıflatmayacak, şartlar ne olursa olsun güçlü iradeyi hakim kılacak bir sistemi birlikte kuralım. Bu onura, bu şerefe gelin siz de ortak olun’. Ama ‘Biz yokuz’ diyorsanız, kusura bakmayın, her yorulduğunuz yere bir han kuramayız. Biz bu anayasayı Meclisimize getireceğiz, ondan sonrası Meclisimizin işi. Meclis kararını verir."
İçtüzük meselesinin çok fazla enerji ve zaman harcadığını, bunun kötüye kullanıldığını Meclis çalışmalarında görüldüğünü belirten Yıldırım, geçtiğimiz hafta Enerji Piyasası Kanunu çıkarılırken çok zorlanıldığını anımsattı.
AK Parti'nin 317 milletvekili olan büyük bir grup olduğunu ifade eden Yıldırım, bu sayıda bir grubun, karar yeter sayısında asla sıkıntı yaşamaması gerektiğini söyledi.
Bu tür bir duruma düşülmesinin büyük bir eksiklik olacağına işaret eden Yıldırım, "Bu alanda bir gevşeklik başladı mı biz Meclisi çalıştıramayız. Biz Meclisi çalıştıramayınca ne olur? Milletin beklediği acil düzenlemeler, kanunlar var, vaatlerimiz var, bunları yapmakta gecikiriz ama her şeyden önemlisi değerli kardeşlerim şu olur, bize oy veren milyonlar 'biz vekalet verdik AK Parti'nin bütün muhalefet partilerinin toplamı kadar milletvekili var ama Meclisi çalıştıramıyor' hesabını vatandaş bizden sorar, bizi ayıplar. Onlar görevlerini yapıyorlar, onların işi engellemek." dedi.
MİLLETİN UMUDUNU GERÇEĞE DÖNÜŞTÜRECEĞİZ
"Bugüne kadar siz muhalefetin memleket meselelerine çözüm için doğru dürüst bir öneri ile geldiğine şahit oldunuz mu?" diye soran Yıldırım, şunları söyledi:"Hep olmazı anlatarak, hep engeller koyarak vatandaşımızın beklentilerini geciktirmeye çalıştılar. Bunu görmemiz lazım. Bir küçük sarsıntı yaşadık ama ondan sonra toparlandık ve bir gecede sabaha kadar kanunu çıkardık. Hepinize çok teşekkür ederim, işte AK Parti budur. Önümüzde çok yoğun bir programımız olacak. Önümüzdeki haftadan itibaren acil niteliğinde düzenlemelerimiz, kanunlarımız olacak. Bu konuda sizlere güveniyorum hem de çok güveniyorum. Bu muhalefetin, bütün muhalefetin dirençlerini boşa çıkaracak, umutlarını boşa çıkarıp, milletin umudunu gerçeğe dönüştüreceğiz. AK Parti grubuna da yakışan budur."
AK Parti olarak zamanı etkin kullanarak sıkı çalışacaklarını ve işleri tamamlayıp vatandaşın içine gideceklerini dile getiren Yıldırım, "Yaz aylarında da parti faaliyetlerine ve sosyal faaliyetlere daha çok zaman ayıracağız. Burada bir gerçekliğimiz olursa, yaz tatili de olmayabilir. Bu size bağlı, hani bunu size bir tehdit falan algılamayın, tamamen ihtiyaçlarla ilgili. Önümüzde program var, gündem var. Bu günden yapılacaklar belli, bunu bir ayda da yapabiliriz dört ayda da yapabiliriz. 'Ya bizi yormayın genel başkanım, biz yavaş yavaş yapalım tatil bizim neyimize' diyorsanız ona da saygımız var. Yok bir an önce yapalım da gidelim işimize bakalım, zaten biz tatil yapmayız, bizim grup arazide yani sahada vatandaşla, seçmenle buluşur, onlarla hemhal eder."
Ramazanın bir kez daha hayırlı olmasını dileyen Yıldırım, partisinin kadın milletvekillerinin TBMM Başkanı İsmail Kahraman tarafından verilen iftar programına katıldıkları için aralarında olmadığını belirtti.