Türkiye'nin artık herhangi bir ülke olmadığını belirten Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişci, “Türkiye sadece 780 bin kilometrekarelik bir alana sıkıştırılabilecek, hapsedilecek ve kendi coğrafyasıyla meşgul olacak bir ülke değil. Aynı zamanda 462 bin kilometrelik bir mavi vatanımız var. Bununla beraber bölgesel bir güç olmanın ötesine geçti. Artık sözü dinlenilen, atmış olduğu adımların izlenildiği global bir oyuncu olduğunu gösterdi” dedi.
Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vakit Kirişci ve beraberindeki heyet bir takım programlara katılmak üzere Elazığ’a geldi. İl protokolü tarafından havalimanında karşılanan Bakan Kirişci, Fırat Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezinde düzenlenen Murat Nehri Havzası Rehabilitasyon Projesi kapanış merasimi programına katıldı. Burada Elazığ, Bingöl ve Muş’tan gelen kadınların el emeklerini ziyaret eden Kirişci, daha sonra açıklamalarda bulundu.
Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de halen bir takım sorunların yaşandığını vurgulayan Bakan Vahit Kirişci, "Bunların geriye dönük ülkemize çok büyük sıkıntılar yaşattığını değerlendirecek olursak, bunun temelinde kırsalın terk edilmesi, kentlerin çevresinde varoşların oluşturulması ve kent kültürüyle çatışan kırsaldan gelen insanların yaşantısı bir numaralı etken olmuştur. Kentli kırsaldan geleni kabul etmekte güçlük çekmiş, kırsaldan gelen kırsaldaki kültürünü kente taşımak istemiş ve belirli çatışma alanları da kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu her anlamda kendisini göstermiştir. Halbuki üretim kırsalda yapılır. Siz kırsalı terk ettiğinizde üretimde de doğal olarak uzaklaşmış olursunuz. Bir başka yönü itibariyle de sanki tarım zorda kalındığında çaresizlik içerisinde bulunulduğunda yapılabilecek bir faaliyetmiş gibi yıllarca bu şekilde değerlendirildi. Bu ülkenin eli öpülesi üreticilerinin kendileri dahil onların evlatları biz çiftçiyiz veya bizim ailemiz çiftçidir, üreticidir demekten imtina eder hale gelmiştir. Rabbim bütün dünyaya olduğu gibi ülkemize de bunu özellikle önce pandemi sonra da Rusya-Ukrayna savaşı ile hissettirdi. Bizlere hissettirdi ama dünyaya çok büyük acı verdi. Biz zamanında alınması gereken tedbirleri almış ve bu süreci sağ salim geçirmiş ve geçirmeye devam eden bir ülke olduk” diye konuştu.
“TEKNOFEST KUŞAĞI”
Kırsalın önemine değinen Bakan Kirişci, “Burada altını çizmemiz gereken hususlardan bir tanesi de biz eğer kırsalı ihmal edersek, kırsalda kalkınmayı göz ardı edersek, bunun bizlere de ülkelere de çok büyük faturası var. Bu manada bakanlık olarak kırsalın kalkınması için çok büyük bir çalışmanın içerisinde olduğumuzu da belirtmek istiyorum. Önceden başlayan 20 yıldır devam eden projelerimizin yanı sıra, yeni Türkiye Yüzyılı artık bu vizyona uygun bir takım yaklaşımları da ortaya koymak durumundayız. Mutlak surette bu ülkenin nüfusunun yarısını oluşturan kadınlarımızı kırsalda tutmakla mükellefiz. Kadınları kırsalda tutmaz ya da tutamazsak bizim bu tür çalışmalarda başarılı olma şansımız yoktur. Ama gördük ki ortak olarak kullanılan bir fırında da yine kadınlarımız üretkenliğini orada sürdürmektedir. Bir diğer sosyal kesim olan gençlerimiz. Şu anda Türkiye’de tarımla ilgilenenlerin ortalama yaşı 55 yaşındaki insanlara bunlara inovatif düşüneceklerdir demek bunlardan öyle bir beklenti içerisine girmek biraz saflık olur. Dolayısıyla, Türkiye’nin 6 yıldan beri ortaya koyduğu ve dünyayla da paylaştığı TEKNOFEST kuşağı gençliğin tarıma ve kırsala olan ilgisini de çekmek için çalışmalarımıza hız vereceğiz. Bu çerçevede buradan ifade etmek istiyorum. Türkiye Yüzyılı'nda inşallah Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde tarım ve orman gençlik konseyini kuracağız. Gençlerimizin inovatif düşüncelerini, fikirlerini, tarıma, kırsala ve ormana mutlaka taşıyacağız. Böylelikle, bu alanlarda daha geleceği gören teknolojiyi kullanan ve ne üretmesi gerektiğinin farkında olan bir nesille yolumuza devam etmiş olacağız” ifadelerini kullandı.
“TARIMA VERMİŞ OLDUĞUMUZ DESTEK”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tarımın her alanında kendilerine verdiği desteğin 2002 yılından bugüne kadar artarak devam ettiğini aktaran Kirişci, “Bugün tarıma vermiş olduğumuz destek 40 milyar Türk Lirası'nın üzerine çıkmış bulunmaktadır. Böyle bir destek gerçekten üreticimizin daha fazla üretmesini, verimli üretmesini ve daha sağlıklı üretmesini sadece Türkiye’yi doyuran değil gelen turistleri, mültecileri, veya yurt dışına ihraç ettiğimizde o ülkelerdeki vatandaşları da doyuran üretimi biz bu şekilde desteklemiş oluyoruz. IFAD bu projesi ile aslında bizim kırsalda hayal ettiklerimizi bir proje çerçevesinde 3 ilde gerçekleştirmiş oldu. 292 köyümüz, 130 binin üzerinde bundan faydalanıcı, ki bu faydalanıcı sayısı 95 bin iken 130 binin üzerine çıkmış ve oldukça önemli ve başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Suyu düştüğü yerde ne anlam ifade ediyorsa, insanın da doyduğu yerde doğduğu yerde doyurmak aynı şeyi ifade ediyor. Türkiye aslında bu projelere maddi anlamda ihtiyaç duyan bir ülke değil. Ama uluslararası ilişkilere önem veren bir ülkedir. Buradaki tecrübelerini sadece kendi ülkemizdeki diğer bölgelerle değil aynı zamanda dünya ile de paylaşma arzusu içerisinde olan örnek ve rehber bir ülkedir” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE ARTIK HERHANGİ BİR ÜLKE DEĞİL”
Türkiye’nin nasıl bir ülke olduğunu tahıl koridoru diplomasisi çerçevesinde tüm dünyanın gördüğünü vurgulayan Kirişci, “Antalya’daki diplomasi forumu ile başlayan tarafları bir araya getirme yaklaşımımız, lider diplomasimiz İstanbul’daki buluşmayla bir masanın etrafında Rusya, Ukrayna, Birleşmiş Milletler ve Türkiye olarak bir araya gelmeyi sağladı. 31 Ekim’de dünya yeniden hafif bir sarsıntı geçirdi. Rusya’nın saldırıları gerekçe göstererek süreci askıya aldığını açıklaması üzerine Cumhurbaşkanımız devreye girdi, diplomasi yürütüldü. Anlaşma kısa süre içerisinde kaldığı yerdeki aşamaya geçilmiş oldu. Önümüzdeki günlerde 4 aylık süresi dolacak olan sürecin tahıl koridorunun 4 ay daha uzatılıyor olması dünyaya yeniden nefes aldırdı. Emtia fiyatları gerilemeye devam edecek. Dünya şu ana kadar 460’ın üzerinde geminin geçtiği bu koridordan yaklaşık 11 milyon tonu da aşan başta tahıl olmak üzere diğer gıda ürünlerinin Ukrayna’dan hedef ülkelere ulaşmasını sağlamış oldu. Bunun her ne kadar yüzde 60’ı Avrupa ülkelerine, yüzde 21’i Asya’ya yüzde 12,5’i Afrika ülkelerine ve sadece yüzde 5 buçukluk kısmı BM kriterlerine göre en az gelişmiş ülkelere gidiyor olsa da Türkiye bu koridorun açık kalması için bu iradeyi bir kez daha ortaya koydu. Taraflar bunun 4 ay süreyle uzatılacağı konusunda mutabık kaldı. Bu süreç, yeni dönemin başlangıcıyla birlikte başlamış olacak. Türkiye artık herhangi bir ülke değil” dedi.
"ÜLKEMİZİN GELDİĞİ BU NOKTA HEPİMİZ AÇISINDAN OLDUKÇA GURUR VE İFTİHAR VERİCİDİR"
Konuşmalarını sürdüren Kirişci, “Türkiye sadece 780 bin kilometrekarelik bir alana sıkıştırılabilecek, hapsedilecek ve kendi coğrafyasıyla meşgul olacak bir ülke değil. Aynı zamanda 462 bin kilometrelik bir mavi vatanımız var. Bununla beraber bölgesel bir güç olmanın ötesine geçti. Artık sözü dinlenilen atmış olduğu adımların izlenildiği global bir oyuncu olduğunu gösterdi. Bu durup dururken olmadı. Ben yiğidim, ben global bir oyuncuyum demekle yiğit ve global bir oyuncu olunmaz. Türkiye’nin bütün kıtalarda izlemiş olduğu dengeli, tutarlı ve seviyeli politika çerçevesinde ülkemiz bu noktaya geldi. Buna ekonomisinin, siyasi gücünün, teknolojik birikiminin ve çok önemli savunma sanayinde kat etmiş olduğu mesafenin çok büyük bir etkisinin olduğunu artık herkes bilmektedir. Bazı çevreler Türkiye’de içeride ve dışarı da görmemiş olsalar da artık görmesi gerekenlerin gördüğü kanaatindeyiz. Türkiye özellikle bir nükleer saldırı yaşanmasın diye son dönemde verdiği mücadele esirlerin takası da lider diplomasisinin bir ürünüdür. Bu tür toplantılar, eskiden Cenevre’de, Paris’te, Londra’da ya da Washington’da yapılırdı ama şimdi bunların tamamı İstanbul’da cereyan ediyor. Antalya’da altyapısı oluşturuluyor, Ankara’da olgunlaştırılıyor. Dolayısıyla ülkemizin geldiği bu nokta hepimiz açısından oldukça gurur ve iftihar vericidir. Rabbim ayağımıza taş değdirmesin bu aziz milletin başını öne eğmesin eğdirmesin” diye konuştu.
"ORMANLARIMIZI KORUMAK İÇİN GECE GÜNDÜZ ÇALIŞIYORUZ"
Tarım ve ormanda atmış oldukları adımların meyvelerini vermeye başladığının da altını çizen Bakan Kirişci, “Biz desteklenmelerin öne alınmasından söz ettik ve ilk defa bu yıl hububatta desteklenmeyi 6 ay öne çektik. Normalde 2023 yılının Mart ayında verilecek olan destekleri, Kasım ayı itibariyle verilmeye başlandı. Vatandaşlarımız yaklaşık 650 milyon liralık kendi kredilerini kullandı. Yaklaşık 2 buçuk milyar liralık da bu konudan hak edişleri var. Bunu da üreticilerimiz kullanabilecek durumdadır. Orman konusu çok çok önemlidir. Erozyon ve su zengini bir ülke değiliz, su fakiri bir ülke olmasak da dolayısıyla bizim su tutma kapasitemizi arttıracak bizim ormanlarımızdır. Bizim kırsalda yaşayan orman köylüsü olarak yaşayan kardeşlerimize 2022 yılında vermiş olduğumuz destek 400 milyon Türk Lirası düzeyindedir. Gelecek yıl bu 1 milyar liraya çıkacak ve ilave desteklerimizle de orman köylülerimize daha çok destek vermiş olacağız. Bu projenin bu manada artılar getirdiğini ifade etmem gerekir. Biz dünyada orman alanlarını arttıran dünyada 4’üncü ama Avrupa’da birinci sırada olan bir ülkeyiz. Ormanlarımızı her türlü müdahalelere rağmen korumak için gece gündüz çalışıyoruz. Çok daha önemlisi özellikle kara gücümüz 25 binin üzerinde çalışanımız var hem de hava gücümüzü helikopterlerimiz, İHA’larımız, uçaklarımız ve yerde arazözlerimiz var. Bu çerçevede bu yılı inşallah 2 bin 50 vaka 12 bin 400 hektarlık yanan alanla kapatmış olacağız. Bu konuda da çalışmalarımız devam ediyor” ifadelerini kullandı.
Programa, Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişci'nin yanı sıra, Bakan Yardımcısı Nihat Pakdil, Elazığ Valisi Ömer Toraman, AK Parti Elazığ milletvekilleri Metin Bulut, Sermin Balık ve Zülfü Demirbağ, Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları, Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey, siyasi parti temsilcileri, kurum müdürleri ve personeller katıldı.