Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu, 15 Ekim tarihi itibarıyla rezervlerin 126 milyar ABD dolarına yükseldiğini açıkladı.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, "Enflasyon Raporu 2021-IV" başlıklı bilgilendirme toplantısında küresel iktisadi faaliyette yılın ilk yarısında yaşanan toparlanmaya rağmen yakın dönemde açıklanan güven endekslerinin salgının etkisiyle gerilemeye başladığını belirterek, aşılama oranlarındaki artışa rağmen salgında yeni varyantların küresel iktisadi faaliyet üzerindeki aşağı yönlü riskleri canlı tuttuğunu dile getirdi. Kavcıoğlu, ödemeler dengesindeki gelişmelerin TCMB’nin uluslararası rezervleri üzerinde olumlu yansımalarını gördüklerini dile getirerek, “Son dönemde rezervlerde istikrarlı bir artış eğilimi gözleniyor. Bu dönemde özellikle reeskont kredi geri dönüşleri, zorunlu karşılık adımları ve cevherden altın alımları TCMB rezervlerini yukarı yönlü etkileyen faktörler olarak ön plana çıkıyor. Ayrıca diğer merkez bankalarıyla yapılan swap işlemleri ve SDR tahsisatı gibi gelişmeler de rezervleri yukarı yönlü etkileyen diğer faktörler oldu. 15 Ekim tarihi itibarıyla rezerv rakamı yaklaşık 126 milyar ABD doları seviyesine yükseldi. Önümüzdeki dönemde de TCMB olarak para politikasının aktarım mekanizmasını kuvvetlendirmek amacıyla rezerv birikiminin devam etmesini amaçlıyoruz” dedi.
Kavcıoğlu, enflasyon beklentilerinin seyrine bakıldığında hem piyasa katılımcıları anketi hem de piyasa bazlı göstergelere göre enflasyon beklentilerinde son dönemde bir miktar artışa devam ettiğini belirtti. Kavcıoğlu, enflasyon görünümünün salgının seyri ile salgın dönemine özgü koşulların arz zincirleri üzerindeki etkileri, iktisadi faaliyetin, talep kompozisyonunun durumu ve finansal koşullar birlikte dikkate alındığında para politikasında güncelleme ihtiyacı olduğunu değerlendirdiklerini belirterek, “Bu çerçevede eylül ve ekim aylarında politika faizinde toplam 300 baz puan indirime gidilmiştir” dedi.
Para politikası duruşu belirlenirken para politikasının etkilendiği talep unsurlarının, çekirdek enflasyon gelişmelerinin ve arz şoklarının oluşturduğu etkilerin ayrıştırılmasına yönelik analizlerin değerlendirildiğini ifade eden Kavcıoğlu, “Geçtiğimiz üç aylık dönemde Merkez Bankası fonlaması sade bir operasyonel çerçevede açık piyasa işlemleri ve kur takası işlemleri kanalıyla yapılmıştır. Para piyasasındaki gecelik faizler, Merkez Bankası politika faizi etrafında oluşmaya devam etmektedir” diye konuştu. Orta vadeli tahminler üretilirken başlangıç noktası olarak iktisadi görünümü esas aldıklarını dile getiren Kavcıoğlu, “İthalat fiyatları, gıda fiyatları, küresel büyüme ve maliye politikası gibi dışsal unsurlar için varsayımlarımızı gözden geçirdik ve güncelledik” ifadelerini kullandı.
“PETROL FİYATI VARSAYIMIMIZI 2021 YILI İÇİN ORTALAMA 70.8 ABD DOLARINA, 2022 YILI İÇİN İSE 77 BUÇUK ABD DOLARINA YÜKSELTTİK”
Ham petrol fiyatlarının temmuz enflasyon raporu tahminleri ile büyük oranda uyumlu olarak gerçekleştiğini hatırlatan Kavcıoğlu, “Ancak arz talep uyumsuzluğuna bağlı olarak eylül ayında başlayıp ekim ayında da devam eden fiyat artışları ham
petrol fiyatlarının önümüzdeki dönemde temmuz ayı tahminlerimizin üzerinde kalacağına işaret etmektedir. Bu nedenle ham petrol varsayımlarımızı yukarı yönlü güncelledik. Bildiğiniz gibi ham petrol fiyatlarına dair varsayımlarımızı uluslararası piyasalarda oluşan vadeli fiyat eğrilerinin ortalamasını alarak oluşturuyoruz. Buna göre petrol fiyatı varsayımımızı 2021 yılı için ortalama 70.8 ABD dolarına, 2022 yılı için ise 77 buçuk ABD dolarına yükselttik” dedi.
Petrol fiyatlarındaki artışın yanı sıra doğal gaz fiyatlarının da son dönemde hızlı bir şekilde artmasına bağlı olarak uluslararası emtia fiyatlarının enerji fiyatlarının katkısı ile yükseldiğine dikkati çeken Kavcıoğlu, “Bu doğrultuda ithalat fiyatlarının genel seviyesine ilişkin varsayımlar da enerji kaynaklı olarak temmuz enflasyon raporu varsayımlarımızın üzerinde gerçekleşti. Uluslararası piyasalarda oluşan vadeli fiyat eğrisi, önümüzdeki dönemde bir süre daha yükseldikten sonra düşüşe geçeceğine işaret etmektedir” diye konuştu.
Kavcıoğlu, gıda enflasyonu varsayımlarını uluslararası fiyatlarda gözlenen artışlar ve tarımsal kuraklık gelişmelerini göz önünde bulundurarak 2021 ve 2022 yılları için yukarı yönlü güncellediklerini dile getirdi. Kavcıoğlu, küresel iktisadi faaliyet üzerinde Delta varyantı kaynaklı belirsizliklerin artmasına rağmen dış talep görünümüne ilişkin varsayımlarında temmuz ayı
raporunun yayınlandığı döneme göre bir güncelleme olmadığını ifade etti. Kavcıoğlu, maliye politikası ve finansal politikaların para politikası ile eşgüdüm içerisinde enflasyonda öngörülen düşüş patikası ile uyumlu bir makro çerçevede belirleneceği bir orta vadeli görünümü esas aldıklarını kaydetti.
“ENFLASYONUN 2021 YIL SONUNDA YÜZDE 18.4 OLARAK GERÇEKLEŞECEĞİNİ, 2022 YIL SONUNDA YÜZDE 11.8 VE 2023 YIL SONUNDA İSE YÜZDE 7 SEVİYESİNDE OLACAĞINI TAHMİN EDİYORUZ”
TCMB’nin temel varsayımlarının ve kısa vadeli öngörüleri doğrultusunda para politikası duruşunun geçici etkilerinin ortadan kalkması ile enflasyonun yeniden düşüş eğilimine dönmesini sağlayacak sıkılıkta oluşturulmaya devam edileceği bir görünüm altında kademeli olarak hedeflere yakın sayacağını öngördüklerini belirten Kavcıoğlu, “Bu çerçevede enflasyonun 2021 yılı sonunda yüzde 18.4 olarak gerçekleşeceğini, 2022 yılı sonunda yüzde 11.8 ve 2023 yılı sonunda yüzde 7 seviyesine geriledikten sonra orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağını tahmin ediyoruz” diye konuştu.
"TÜRK LİRA CİNSİNDEN İTHALAT FİYATLARI VARSAYIMINDAKİ GÜNCELLEMELER ENFLASYON TAHMİNİNİ 1.5 PUAN ARTIRDI"
2021 yılı sonu enflasyon tahminini yüzde 4.3 puanlık güncelleme ile yüzde 14.1’den yüzde 18.4’e yükselttiklerini hatırlatan Kavcıoğlu, “Bir önceki rapor dönemine göre gıda fiyatları ve Türk lira cinsinden ithalat fiyatları varsayımlarındaki güncellemeler
enflasyon tahminini sırasıyla 2.1 puan ve 1.5 puan artırdı. Yönetilen-yönlendirilen fiyatlar ise büyük ölçüde alkol, tütün
kaynaklı olarak tahmini 0.3 puan yükseltti. Ayrıca çıktı açığındaki güncelleme de tahmini 0.4 puan yukarı çekti” dedi.
2022 yılı sonu enflasyon tahminini yüzde 7.8’den yüzde 11.8’e yükselttiklerini anımsatan TCMB Başkanı Kavcıoğlu, “Başlangıç koşullarındaki güncellemenin enflasyonun ana eğilimine etkileri 2022 yılı sonu enflasyon tahminini 2.2 puan artırdı. Diğer yandan gıda enflasyonu varsayımındaki güncelleme tahmini 1 puan artırırken, çıktı açığındaki değişiklik ise 0.8 puan yükseltici yönde katkıda bulundu” diye konuştu.
“TEDARİK SÜRECİNE YÖNELİK VERİLER, KÜRESEL ÖLÇEKTE ARZ YÖNLÜ UNSURLARIN ETKİSİNİ KORUDUĞUNA İŞARET EDİYOR”
Enflasyonda son dönemde gözlenen yükselişte gıda ve ithalat fiyatlarındaki artışlar ile tedarik süreçlerindeki aksaklıklar gibi arz yönlü unsurların, yönetilen-yönlendirilene fiyatlardaki artışlar ve açılmaya bağlı gelişmelerin etkili olduğunu dile getiren Kavcıoğlu, “Yeniden açılmaya bağlı olarak bilhassa yaz aylarında lokanta-otel gibi bazı sektörlerde talep yönlü etkiler gözlemledik. Ayrıca salgın döneminde bazı sektörlerde ülkemize olan ek taleple ihracatımızda güçlü artış eğilimini izledik. Halihazırda tedarik sürecine yönelik veriler, küresel ölçekte arz yönlü unsurların etkisini koruduğuna işaret ediyor” ifadelerini kullandı.
“SON DÖNEMDE ÜLKEMİZDE DE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK TEMALI SENDİKASYON KREDİ TEMİNİ VE EUROBOND KIYMET İHRAÇLARININ GERÇEKLEŞTİĞİNİ GÖZLÜYORUZ”
İklim değişikliğinin merkez bankalarına etkisine değinen Kavcıoğlu, “Teknolojinin gelişimi ve hızlı sanayileşmenin yol açtığı küresel ısınma sorunu iklim değişikliğini de beraberinde getiriyor. İklim değişiklikleri iktisadi faaliyetleri etkileyerek başta gıda
fiyatları olmak üzere genel fiyat düzeyinde ve dolayısıyla enflasyonda dalgalanmaya neden oluyor. Ayrıca küresel iklim değişiklikleri ortaya koyduğu farklı finansal riskler aracılığıyla finansal sistemi de olumsuz etkileyebiliyor. Nitekim küresel iklim değişikliği; fiyat istikrarı ve finansal istikrara dair ortaya koyduğu riskler nedeniyle pek çok merkez bankası ve uluslararası finansal kuruluşlar tarafından yakından izleniyor. Bu kapsamda son dönemde ülkemizde de yurtiçi bankalar ve reel sektör tarafından da sürdürülebilirlik temalı sendikasyon kredi temini ve Eurobond kıymet ihraçlarının gerçekleştiğini gözlüyoruz” dedi.
Yurtiçi bankalar ve reel sektörün fonlama yapısı içinde sürdürülebilir temalı kaynakların payının artması ve bu şekilde çevre dostu ve sosyal temalı yatırımların gerçekleştirilmesinin önemli olduğunu değerlendirdiklerine vurgu yapan Kavcıoğlu, “Bu çerçevede TCMB olarak para politikasının ana hedeflerinde bir değişikliğe yol açmadan küresel iklim değişikliğinin oluşturduğu finansal riskleri azaltmak amacıyla sürdürülebilir finans uygulamalarını uzun vadeli bir politika olarak desteklemeyi önemsiyoruz. Bu doğrultuda söz konusu fonlama kaynaklarına dair teşvik edici zorunlu karşılık uygulamaları sürdürülebilir temalı kıymetlerin merkez bankası likidite yönetimi çerçevesinde teminat olarak kabul edilmesi gibi çeşitli adımlara dair çalışmalarımızı sürdürüyoruz” diye konuştu.