Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Yunus Emre’nin Türkçe'de bu kadar yetkin bir ifade kabiliyetine erken dönemde kavuşmuş olmasının miras bıraktığı geleneğin, birikimin, elinden, kalbinden ve dilinden geçtikten sonra yeniden üretilmesini ifade ettiğini belirterek, “Yunus Emre’nin ‘Yaratılanı sevdim yaratandan ötürü’ sözü Türkçe üzerinden evrensel bir mesajdır. Bunda hiç şüphe yok” dedi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İbrahim Kalın, Ankara Üniversitesi tarafından düzenlenen ‘Dünya İnsanlığı İçin Ortak Bir Değer: Yunus Emre ve Bir Medeniyet Dili: Türkçe’ konulu panele katıldı. Sözcü Kalın, açılış konuşmasında sözlerine panelle ilgili birkaç gözlemle başlamak istediğini belirterek, “Bu programda hiç kadın bilim insanımız yok. Neden? Dili çocuğa ilk öğreten annedir. Biz biliyoruz ki önce söz vardır. İnci bu sözle başlar. 'Önce söz vardı' tarihsel bir gelişimi değil, metafizik bir ilkeyi ifade eder. Çünkü yaratılış bir sözle başlamıştır. Yaratıcının ol emriyle başlar. Önce söz vardı. Aslında sonda da sadece bir nefes olacak” dedi.
“BÜYÜK DÜŞÜNÜRLERİN, ŞAİRLERİN, FİLOZOFLARIN, SANATKARLARIN BAŞINDA ŞÜPHESİZ YUNUS EMRE GELİR”
Haçlı seferlerinin etkisini yitirmesi ile Moğolların büyük oranda İslamlaşmak suretiyle bir kısmının geri çekilip, bir kısmının da kaldıkları bölgelerde Müslüman olmak suretiyle İslam coğrafyasına, kültürüne asimile olduklarını dile getiren Sözcü Kalın, şunları söyledi:
“Artık 14. yüzyılda ne Moğol istilasının ne Haçlı seferlerinin etkisinden bahsetmiyoruz. Bu büyük dönüşümü gerçekleştiren, yeniden inşa sürecini gerçekleştiren büyük düşünürlerin, şairlerin, filozofların, sanatkarların başında da şüphesiz Yunus Emre gelir. Tabii Yunus bir şair. Düşüncesini şiir yoluyla ifade etmiş bir büyük, bilgi, arif. İslam’ı ihsan makamında yaşamış bir kul. Bunu söylerken Yunus Emre’nin sözün ustası bir edebiyatçı olarak algılanmasını ihtiyatla karşılamamız gerektiğini düşünüyorum. Çünkü düşüncede derinlik olmadan sözde ustalık olmaz. Her büyük sanat eserinin arkasında mutlaka derin bir ana fikir vardır. İster ressam olun, ister şair olun, ister müzisyen olun. Hangi sanat dalında çalışırsanız çalışın ortaya bir büyük eser koyuyorsanız o eserin arkasında mutlaka bir büyük fikir vardır.”
“YUNUS EMRE’NİN ‘YARATILANI SEVDİM YARATANDAN ÖTÜRÜ’ SÖZÜ TÜRKÇE ÜZERİNDEN EVRENSEL BİR MESAJDIR”
Yunus Emre ile ilgili olarak Türkçe'de bu kadar yetkin bir ifade kabiliyetine erken dönemde kavuşmuş olmasının miras bıraktığı geleneğin, birikimin, elinden, kalbinden ve dilinden geçtikten sonra yeniden üretilmesini ifade ettiğini belirten Sözcü Kalın, “Yunus Emre’nin ‘Yaratılanı sevdim yaratandan ötürü’ sözü Türkçe üzerinden evrensel bir mesajdır. Bunda hiç şüphe yok. Fakat bunu zaman zaman modern hümanizma olarak takdim edilmesi konusunda da bir ihtiyat kaydını düşmemiz gerekiyor. Çünkü modern anlamda hümanizm klasik döneme geri götürülebilecek bir felsefi doktrin değildir. Klasik hümanizm yani insan sevgisi, insancıllık gibi bir şeyden bahsedeceksek o ancak ve ancak insanın yaratıcısı ile ve alemle olan ilişkisi bağlamında anlam kazanan bir hümanizmadır. O yüzden Yunus Emre, ‘Yaratılanı sevdim, yaratandan ötürü’ der. İnsanlar arasındaki hukuku tanzim ederken yani insanın insanı sevmesi gerektiğini, sayması gerektiğini anlatırken aynı şekilde insanın tabiata saygılı, hürmetli davranması gerektiğini anlatırken bunu yatay bir perspektifle değil dikey metafizik bir perspektifle ortaya koyar” diye konuştu.
“CUMHURBAŞKANIMIZIN YETKİN LİDERLİĞİ VE DİRAYETLİ DURUŞU SAYESİNDE HAYVANLARI KORUMA YASASI’NI NİHAYET MECLİSTEN ÇIKARDIK”
Çevre meselesi konusunda Yunus Emre’nin çiçekle konuştuğu hikayeye dikkat ettiğinde sadece yatay manada bir tabiat aleminden bahsetmediğini anladığını söyleyen Kalın, “Esma'ül Hüsna’dan biri olan El Muhit isminden bahsediyor aslında. Her şeyi kuşatan. Bugün bir çevre felsefesi ortaya koyacaksak ve bunu Ahmet Yesevilerin, Yunus Emrelerin, Mevlanaların ortaya koyduğu felsefi ve sanatsal birikimden hareketle yapacaksak bu derinlikte ele almak zorundayız. El Muhit ismi ile bir çevre felsefesi geliştirdiğimizde bakın eşyaya bakışınız nasıl değişecek. Kendi tasarrufumuzda istediğimizi yapacağımız, istediğimiz zorbalığı uygulayabileceğimiz nesneler olmaktan çıkartıp alemi bize emanet edilmiş, bize verilmiş bir emanet olarak görmeye başladığımızda bakın hayvanlara, bitkilere ve diğer canlılara bakışımız nasıl değişecek. Hamdolsun Cumhurbaşkanımızın yetkin liderliği ve dirayetli duruşu sayesinde Hayvanları Koruma Yasası’nı nihayet Meclisten çıkardık. Çok önemli bir adım. İklim değişikliği ile ilgili de son dönemde çok önemli adımlar atıldı. Bir bakanlığımızın adı değişti bundan dolayı. İnşallah bu alanda adımlar atmaya da devam edeceğiz. Emisyonların sıfıra indirilmesi için de 2053 hedefini ortaya koyduk. Bunun gibi adımlar atmaya devam ediyoruz. Bunu yaşatacak olan bizim doğru bir perspektife sahip olmamızdır” dedi.
Kalın, konuşmasının ardından ‘Yunus Emre Gel Gör Beni’ sergisini gezerek tabloları inceledi. Kalın, burada bir süre tasavvuf müziği dinletisi eşliğinde sanatçıların icra ettiği ebru çizimini izledi.