AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, ABD’nin Orta Doğu barış planı ile ilgili, “Açık ve net şekilde bir barış planı değil işgal planıdır. İsrail’in güvenliği adı altında İsrail’e yeni bir saldırganlık zemini oluşturmaktadır” dedi.
AK Parti Sözcüsü Çelik, AK Parti Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Belçika Yüksek Mahkemesinin, PKK terör örgütü bağlantılı 36 özel ve tüzel kişiye karşı savcılığın 2010 yılında başlattığı soruşturmanın yargıya taşınmasını önleyen Belçika İddianame Odası kararını onaylamasına ilişkin değerlendirmede bulunan Çelik, "Bunlar terör örgütü PKK'yı uluslararası normlarda bir iç mücadelede devlet dışı aktör olarak tanımlıyorlar. Uluslararası hukuk normlarında iç mücadelede bir devlet dışı aktör demek, meşru bir devletle, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile bir terör örgütünü eş tutmak gibi hukukla, herhangi bir uluslararası hukuk normuyla izah edilemeyecek kadar hukuk dışı, insanlık dışı bir tutumdur. Belçika'da insanlığın evrensel değerlerinin bir kere daha teröre kurban edildiğini açık ve net bir şekilde görüyoruz. Son yıllarda küresel ölçekte yaşadığımız acı tecrübeler senin teröristin benim kahramanım anlayışının aslında en çok da bu anlayışı savunanlara zarar verdiğinin, bu anlayışı savunanları zedelediğini göstermiştir. Bu anlayışın insanlık adına ne kadar tehlikeli olabileceğini pek çok ülke yaşadığı gibi bu teröre destek veren ülkeler de çeşitli sebeplerle yaşıyorlar" ifadelerini kullandı.
Kararın, Belçika mahkemelerinin hukuki her türlü angajmandan, hukuki her türlü normdan uzaklaştığının açık ifadesi olduğuna dikkat çeken Çelik, “Belçika'nın üyesi olduğu Avrupa Birliği başta olmak üzere Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Avustralya gibi pek çok ülke tarafından terör örgütü olarak kabul edilen bir örgütü bu şekilde Belçika'nın aklamaya çalışması, Belçika yargısının aklamaya çalışması, Belçika yargısının terör karşısında içine düştüğü zaafı göstermektedir” diye konuştu.
İnsani ve hukuki değerlerle asla bağdaşmayan bu karara karşı, bu kararın siyasi sonuçlarına karşı mücadelelerini sonuna kadar sürdüreceklerini söyleyen Çelik, “Bu karar Belçika mahkemesi, Belçika yargısı için ağır bir lekedir, Belçika yargısının bir terör örgütünü aklama, terör örgütünü bırakın aklamayı hukuki bir takım argümanları kullanarak hukuk dışı bir şekilde destek vermesi anlamına gelmektedir" açıklamasında bulundu.
"BARIŞ DEĞİL İŞGAL PLANIDIR"
ABD Başkanı Donald Trump’ın açıkladığı Orta Doğu barış planına yönelik de önemli açıklamalarda bulunan Çelik, “Burada Filistin halkının meşru taleplerinin tamamen hiçe sayıldığı bir işgal planının açıklanmasıdır. Plana baktığımızda somut olarak işgal altındaki Filistin topraklarındaki İsrail varlığını meşrulaştırmaya çalıştığını görüyoruz. Gayrimeşru işgali meşrulaştırmaya yönelik bir plandır. Filistinlilere soyut bir devlet vadediyor, toprağının ne olduğu, başkentinin ne olduğu belli değil. Filistinlilerin varlığını şartlı hale getiriyor. İsrail’in oluşturduğu saldırgan fiili durumun yasallaştırılmaya çalıştırılmasından başka bir şey ifade etmiyor. Açık ve net şekilde bir barış planı değil işgal planıdır. İsrail’in güvenliği adı altında İsrail’e yeni bir saldırganlık zemini oluşturmaktadır. Burada Filistinlilere bir devlet vaat edilmesi gibi bir şey söz konusu değil. Açık ve net bir şekilde şunu söyleyelim, burada İsrail’in güdümü altında Filistinliler için sadece bir işgal yönetimi mekanizması vaat edilmektedir. İşgal yönetimi mekanizmasına güya soyut bir şekilde devlet denilmektedir. Bu tamamen işgal yönetimi mekanizması kurarak Filistinlilerin tamamen hiçe sayılması, topraklarının gasp edilmesi, yasa dışı yerleşimlerin meşrulaştırılması anlamına gelmektedir. Filistin Devlet Başkanının buna karşılık ‘Kudüs satılık değil’ açıklaması son derece yerinde bir açıklamadır. Fiilen İsrail saldırganlığının maddelerini alt alta yazmışlar, hatta İsrail hükümetinin cesaret edemeyeceği unsurları bile yazmışlar ondan sonra da buna barış planı demişler. Halbuki bu bir işgal planıdır" ifadelerini kullandı.
"ORTA DOĞU BARIŞ PLANI ÖLÜ DOĞDU"
Dün açıklanan ABD’nin Orta Doğu barış planının ölü doğduğunu, hiçbir şekilde barışa hizmet etmesinin söz konusu olmadığını kaydeden Ömer Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Türkiye’nin Kudüs başta olmak üzere Filistin konusundaki hassasiyeti aynen devam etmektedir. Filistin devleti BMGK’nin kararlarına uygun olarak hukuk ve anlaşmalara uygun bir şekilde kurulmalıdır. Burada Filistin halkını tatmin eden bir yapının oluşması barış ve istikrar için önemlidir. Bu planın en temel arızalarından bir tanesi barış müzakeresinin başlaması için ilk önce İsrail’in işgal ve ilhak politikasının sona ermesi lazım. Bunu yapmak yerine bu plan barış ve ilhak politikasını, bu saldırganlığı meşrulaştırarak işe başlıyor. Eğer bir barış müzakeresinden bahsedilecekse İsrail ve Filistin iki taraf olmalıdır ve bunun sağlıklı bir şekilde başlaması için İsrail’in işgal ve ilhak politikasına son vermesi gerekir. Filistin tarafının kabul etmediği bir planın ortaya çıkması sadece İsrail tarafının saldırganlığını desteklemek anlamına gelir. Burada her zaman olduğu gibi Kudüs konusundaki hassasiyetimizin en temel hassasiyet olduğunun altını çiziyoruz. Başkenti Kudüs olan bir Filistin devleti kurulmalıdır. Filistin topraklarında başkenti Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulması amacıyla çalışmalara devam edeceğiz. Filistinli kardeşlerimizin desteklemediği hiçbir planı desteklemeyeceğiz.”
"İMAMOĞLU TATİLE GİDERKEN ELAZIĞ'A UĞRAMIŞ"
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, Elazığ ve Malatya’daki deprem bölgelerini ziyaretinden sonra Palandöken’e tatile gitmesine yönelik sorulan bir soruyu yanıtlayan Çelik, “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, Elazığ’a gitmemiş, Erzurum’a tatile giderken Elazığ’a uğramış. Burada bir afet durumu var, afetle birlikte aziz milletimiz tek yürek olarak kalbi Elazığ’da olacak şekilde, elinden gelen yardımları Elazığ’a ulaştıracak şekilde büyük bir çaba göstermektedir. Bakanlarımız oradadır, diğer ihtiyaçların giderilmesi için köy köy gezerek bu çalışmaları yürütmektedirler. Elazığ’a gitmek böyle olur, destek vermek bu şekilde olur. Tatile giderken oraya uğramak şeklindeki bir yaklaşımın nasıl eleştiri aldığını, nasıl yanlış olduğunu herkes tarafından ifade edildiği şeklinde biz de görüyoruz. Herkes kendine yakışanı yapar” cevabını verdi.
CHP’nin parti devleti eleştirilerini yanıtlayan Çelik, “Parti devleti ile ilgili daha önce de söyledim, parti devleti Türk siyasi tarihinde CHP patentli, CHP’nin uygulamalarıyla kavramsallaştırılmış bir atıftır. CHP parti devleti konusunda bir tartışma açmak istiyorsa ilk önce İş Bankası hisseleriyle ilgili üzerine düşeni yapması gerekir, bunları hazineye devretmesi gerekir” dedi.
"TOPLANAN VERGİLERDEN ÇOK DAHA FAZLASI HARCANMIŞTIR"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, dün TBMM grup toplantısında yaptığı açıklamada, “Vatandaş deprem vergisini ödedi, önlemi almak size düşüyor. 34 milyar dolar nereye gitti" sözlerine karşılık Çelik şunları kaydetti:
“Toplanan vergilerin çok daha fazlası deprem konusundaki çalışmalar için harcanmıştır. Milletimizin can güvenliğinin korunması ve afetlere karşı hazırlık büyük bir koordinasyon içerisinde gerçekleştirilmektedir. Kamu kurumlarının iyileştirilmesinden okulların iyileştirilmesine, çeşitli konutlar yapılmasına, derslikler yapılmasına, bunların güçlendirilmesine, burada çeşitli depremler örneğin Marmara, Elazığ, Bingöl, Van depremleri sonrası o depremden zarar gören yerlerin iyileştirilmesine dönük harcanan miktarlar, cami, iş yeri, ahır, okul, sağlık merkezi yapılması çeşitli yerlerde bununla ilgili olarak, riskli bölgelerde konutların dönüştürülmesi ile ilgili harcanan paralar bahsettiğiniz vergi kalemlerinden çok daha yüksek miktarı ifade etmektedir. Şimdiye kadar bu konuyla ilgili toplanan vergilerden çok daha fazlası harcanmıştır. Bu bir rakam meselesi değildir. Bilip bilmeden böyle bir zamanlamayla böyle yakışıksız bir şekilde sanki bu deprem vergileri kullanılmadı gibi bir açıklamayla gündeme getirmekte hiçbir ahlaki yaklaşımla bağdaşmaz. Önce bir bilgisi olsun. İlgili kişiler bakanlığımızı aradıklarında bu bilgileri alabilirler.”
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un bir televizyon kanalında yaptığı açıklamalara ilişkin sorulan bir soruya ise Çelik, “Hükümetin emrinde çalışmış bir bürokratın, askeri yetkilinin yapmaması gereken çirkin bir açıklama. Askeri geçmişi olan bir yetkilinin kendi görev dönemi ile ilgili kendi yaptıklarıyla ilgili konuşması lazım. Onun yerine işi gücü bırakıp bir siyasi aktör gibi emrinde çalıştığı hükümetin uygulamalarını eleştirerek kendi ödevlerini yapıp yapmadığı konusunda sürekli es geçmesi gibi bir durumla karşı karşıyayız. Söz konusu şahıs çeşitli açıklamalar yaptı. Her yaptığı açıklamada kendisi mükemmel işler yapmış hükümet yanlış yapmış. Emrinde olduğu bir hükümet ile ilgili bu şekilde konuşması bu şahsın demokrasiden nasibini almadığını gösteren bir şey. Bir devlet adamı bulunduğu dönem ile ilgili eleştiri ortaya koyarken aynayı ilk önce kendisine tutacak daha sonra çevreyle ilgili konuşacak” dedi.