HSYK dün hem yargı bağımsızlığına vurgun yapan hem de Adli Kolluk Yönetmeliğindeki değişikliğin kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı olduğunu dile getire bir açıklama yapmıştı.
HSYK'nın bu açıklamasına Hükümet çevrelerinden hemen "bildiri, muhtıra, yargı darbesi, korsan bildiri" gibi açıklamalar gelmişti.
Hürriyet'in aynı zamanda Hukukçu Yazarı Taha Akyol, meselenin hukuki boyutunu net bir şekilde ortaya koydu.
Akyol, HSYK'nın açıklamasının bir Bildiri olmadığını, Genel Kurul kararı olduğunu, ve HSYK'nın şeffaflık gereği bu kurul kararlarını internet sitesinden yayınladığını ve bunu ilk kez de yapmadığını söyledi.
HSYK'nın yapısına da değinen Taha Akyol, Kurul üyelerinin çok farklı alanlardan seçildiğine dikkat çekerek "HSYK dün iyiydi de bugün mü kötü oldu, HSYK dün Cemaatçi değildi de bugün mü Cemaatçi oldu" dedi.
İşte Taha Akyol'dan HSYK'nın bildirisi ve yapısıyla ilgili çarpıcı açıklama;
"HSYK'nın dünkü açıklaması bildiri değil. Genel Kurul kararı. Ve HSYK ilk defa Genel Kurul kararı almıyor. Daha önce de aldığı Genel Kurul kararları var. Ve o Genel Kurul kararlarını şeffalık gereği internet sitesine koyuyor. HSYK'nın dünkü açıklaması da öyle bir olay.
HSYK DÜN CEMAATÇİ DEĞİLDİ DE BUGÜN MÜ CEMAATÇİ OLDU?
HSYK'nın 2010'daki referandumdaki kuruluşunu aktif olarak desteklemiş bir insanım. HSYK dün iyiydi de bugün mü kötü oldu. HSYK dün Cemaatçi değildi de bugün mü Cemaatçi oldu. Üstelik HSYK'nın içinde Cemaatçi olup olmadığını hiç bilmiyorum. Olabilir de.
22 KİŞİNİN HEPSİ DE Mİ CEMAATÇİ, BÖYLE BİRŞEY MÜMKÜN MÜ?
Ama HSYK'nın kaynakları çok çeşitli. Danıştay'dan gelen var, Yargıtay'dan gelen var. Eski Danıştay'dan, Eski Yargıtay'dan gelen var. Eski Askeri Mahkemeden gelenlar var, tabandan seçilenler var. Bu 22 kişinin hepsinin Cemaatçi olması mümkün mü?
Burada hukuka aykırı hareket edip, kendinizi çıkardığı kanuna aykırı hareket edip o iptal edildiğinde "DARBE" demek yerine kendinizin çıkardığı kanuna dikkat etseydiniz bunların hiçbirisi başıma gelmezdi diye düşünmek gerekiyor. "