Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, “19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı en kalbi dileklerimizle kutluyor, başta ülkemizin kurucusu Büyük Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere tüm aziz şehitlerimizi, 101 yıllık bir destanının kahramanları olan ecdadımızı bir kez daha saygı, minnet ve dualarla anıyoruz” dedi.
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Geylan, “Her millet başaramaz tüm olumsuz koşullara sahip olmasına rağmen yıkılmamayı, düştü denildiği anda yeniden ayağa kalkmayı, her millet başaramaz tarihten ders almayı, savaşlardan zaferle çıkmayı, her millet başaramaz inancına aklını ortak edip, umutsuzluğun karşısında dikilip, aydınlık ve yepyeni bir devlet kurmayı” ifadelerini kullandı.
Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya Savaşı’ndan büyük bir yenilgi alarak çıktığını hatırlatan Geylan, “1. Dünya Savaşı’nın ardından tarumar olmuş, Mondros Mütarekesi ile boğazlar anlaşma devletlerine açılmış, ulaşım ve haberleşme araçlarına el konulmuş, Ermeni devleti kurulmasına zemin oluşturulmuş, kısacası egemenlik hakları elinden alınmış, adeta fiilen ortadan kaldırılmış bir devlet vardı. Başta İstanbul olmak üzere memleketin dört bir yanı emperyalizmin tek dişli canavarlarıyla doluydu. Topraklarımız delik deşik edilmeye çalışılıyor, Anadolu’daki Türk varlığının söküp atılması için işgalcilerin topraklarımızı paylaşım planları elden ele dolaşıyordu. Vatan, hürriyet, bayrak, namus gibi kutsallarımız çiğnenmek üzereydi. İşte o an Samsun’da bir ateş yandı, sonra tüm yurt sathına yayıldı. 16 Mayıs'ta Bandırma Vapuru’yla Galata rıhtımından ayrılıp Samsun'a yol alırken Mustafa Kemal Paşa, yanında Mehmet Kâzım Dirik, Hüsrev Gerede, Refik Saydam, İbrahim Talî Öngören gibi 47 yiğitle birlikte umudun da tohumlarını atıyordu aslında. Samsun'a ayak bastıklarında Pontusçuların, İngilizlerin kol gezdiğini gördükçe içindeki mücadele azmi daha da perçinleşti” dedi.
Dönemin önde gelen isimlerinden Halide Edip Adıvar’ın da çabalarından bahseden Geylan, “İşgallere karşı durmak ve milli direnişi yaymak için Halide Edip Adıvar’ın İstanbul Sultanahmet Meydanı'nda halka ettirdiği yemin de hafızalardaki tazeliğini korumaktadır. Adıvar, ‘700 senenin tarihini ağlayan minareler altında yemin ediniz, bayrağımıza, ecdadımızın namusuna ihanet etmeyeceğimiz ve bu uğurda can vermekten çekinmeyeceğimize yemin ediniz’ demiş ve meydan ‘Vallahi’ nidaları ile inlemişti. İşte tarihe damga vuran o an, aziz Türk milletinin müstemleke bir devlete sahip olmaktansa, kula kulluk yapmaktansa, boynuna geçirilen ilmekle yaşamaktansa, şerefiyle savaşarak ölmeyi tercih ettiğinin göstergesiydi” açıklamasında bulundu.
Türk tarihinde önemli olan birçok savaşla Kurtuluş Savaşı’ndaki ruhun aynı olduğunu ifade eden Geylan, “Olağanüstü şartlarda olağanüstü bir gayret ortaya konularak yürütülen bu mücadelede ince ve pratik zekânın ürünü olan müthiş savaş taktikleri, feraset, ortak akıl, azim ve kararlılık hâkimdi. Bu asil duruş, 1071 yılında ‘Binlerce yıl daha Anadolu’dayız’ haykırışının tarihe vurulmuş mührü olan Malazgirt Savaşı'nda, 1453 yılında çağ kapatıp çağ açan İstanbul'un fethinde, 1915'te yedi düveli dize getiren Çanakkale Savaşları’nda da vardı. Türk Kurtuluş Savaşı’ndaki niyet, 21-22 Haziran 1919 tarihinde yazılan Amasya Genelgesi ile açıkça ilan edildi. İlk kez milli egemenlikten söz edilen ve Kurtuluş Savaşı'nın çatısını oluşturan bu belgede yer alan 'Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır' ifadesi ile başka devletlerin himayesi reddedildi, yönetim şeklinin değişeceği mesajı verildi. Amasya Genelgesi'nin ardından 23 Temmuz-7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum, 4-11 Eylül 1919 tarihinde de Sivas Kongreleri düzenlenerek, toprak bütünlüğü, milli bağımsızlık ve milli irade vurgusu yapıldı. Kurtuluş şuuru tüm yurda yayıldı. Bu şuur, Türk’ün yeni bir Ergenekon’dan çıkışının müjdecisi oldu. ‘Ya istiklal ya ölüm’ parolası da zihinlere öyle mıh gibi kazındı ki, bu millet tarihte az rastlanır bir kurtuluş mücadelesi verdi. Hem de inançla, imanla, kararlılıkla. Ve böylece Kurtuluş Savaşı cesaret, adanmışlık ve azmin tarihe vurulmuş mührü oldu. Kurtuluş Savaşı'ndan Lozan Barış Antlaşması’na uzanan süreçte itilaf devletlerinin topraklarımızı terk etmesi, kapitülasyonların kaldırılması ve yeni Türk devletinin uluslararası alanda resmen tanınması ile sonuçlanan bu uzun soluklu süreç Türk milletinin şanlı tarihinin en önemli parçalarındandır” ifadelerini kullandı.
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, açıklamasına şu şekilde devam etti:
“Bugün Kurtuluş destanının 101’inci yıl dönümünü kutluyoruz. 19 Mayıs, Türk kurtuluş harekatının Bismillah’ıdır. Ne büyük bir şeref ve haysiyet payesidir bu. Ama bazıları var ki bu şeref ve haysiyet payesini zedelemeye çalışıyor, Kuvayı Milliye’nin lideri, Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önderin aziz hatıralarını değersizleştirme yarışına giriyor. Kimisi milli bayramlarda Atatürk’ün adını zikretmez, kimisi milli mücadelenin komuta karargahı olan Gazi Meclise ‘paralel meclis’ diyerek hakaret etme fütursuzluğu gösterir, kimisi de milli mücadeleye köstek olan, hainlerin konumlandığı, gönlünü mandacılığa kaptıran İngiliz Muhipleri, İslam Teali Cemiyeti, Pontus Rum, Taşnak ve Hınçak, Kürt Teali Cemiyeti gibi o dönemin zararlı cemiyetlerinin 2020 yılındaki gönüllüleri olma yolunda ilerler. Oysa bu hainler bilsin ki Türk kurtuluş harekatının lideri Atatürk ve onun açtığı Gazi Meclis; Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin felsefesini temsil ediyor, emperyalizmi söküp atan Kuvayı Milliye ruhunu temsil ediyor, Türk milletinin egemenliğini temsil ediyor. Kimileri de var ki, Tunceli’de güvenlik güçlerimizin bölücülerin kökünü kazıdıkları dağlara ay yıldızlı al bayrağımızı çizerek, ‘Ne mutlu Türküm diyene’ yazmasından dahi rahatsız olur. Eli kanlı bölücü katillerden bile önce davranarak hassasiyetini ileten koro, geçmişte de Öğrenci Andı’nın yasaklanması için hummalı bir operasyonunun baş aktörleri olmuşlardı. Bunların ‘Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür’ diyen Anayasa’nın 66. maddesi ile derdi var, Türk kimliğiyle derdi var, bizi biz yapan değerlerle derdi var, Türk milletinin egemenliğiyle derdi var. Adeta yörüngelerinden çıkan bu kesim anlaşılan o ki başka bir emel ve niyetin yolcusudur. Ama bu hadsizler bilsin ki istediğiniz kadar çığırtkanlık yapın, bizler yani kimliğiyle gurur duyanlar son nefesimize kadar ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ diye haykırmaya devam edeceğiz. 21. yüzyılın Türk asrı olacağını ülkü edinmiş bir geleneğin temsilcisi olan bizler, Türk kimliğinden rahatsız olanların her zaman karşısında çelik gibi duracağız. Bu düşüncelerle 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı en kalbi dileklerimizle kutluyor; başta ülkemizin kurucusu Büyük Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere tüm aziz şehitlerimizi, 101 yıllık bir destanının kahramanları olan ecdadımızı bir kez daha saygı, minnet ve dualarla anıyoruz.”