Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Türkiye Futbol Federasyonu arasında Futbol Gelişim Projesi İş Birliği Protokolü imzalandı.
Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Türkiye Futbol Federasyonu arasında Futbol Gelişim Projesi İş Birliği Protokolü imzalandı. Riva’da bulunan Türkiye Futbol Federasyonu Hasan Doğan Milli Takımlar Kamp Eğitim Merkezi’nde gerçekleşen basın toplantısına Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi ile TFF yöneticileri ve davetliler katılım gösterdi. İlk olarak açıklamalarda bulunan TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, “Sizlerin de bildiği gibi uzun zamandır Gençlik ve Spor Bakanlığımız ve Milli Eğitim Bakanlığımızla oldukça önemli bir proje üzerinde çalışıyorduk. Sayın bakanlarımızın kıymetli destekleriyle kısa bir sürede tamamladık. Bugün sizlerin huzurunda Futbol Gelişim Projesi İş Birliği Protokolü imzalayacağız. Mutluyuz, gururluyuz. Göreve geldiğimiz ilk günden bu yana Türk futbolunun gelişimi için çok önemli çalışmalara imza attık. Sürdürülebilir başarıları yakalamak için çalışmalarımıza durmadan devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
“TOPRAĞA TOHUM ATIYORUZ, İYİ NİYETLE GECE GÜNDÜZ ÇALIŞIYORUZ"
Başkan Büyükekşi, gelecek yıl 1. Lig için de akademi zorunluluğu getireceklerini aktararak, “Avrupa’nın en genç nüfusuna sahip ülkesiyiz. Futbolumuzun gelişimi öz kaynaklarımızı etkili ve doğru şekilde kullanmamıza bağlı. Türk futbolunun yeni yüzyılda öz kaynaklarından yetiştireceği dünya yıldızları ile önemli bir atılım gerçekleştireceğine inanıyoruz. Bunun için de kalıcı, istikrarlı ve sürdürülebilir bir ekosistem oluşturmamız gerekiyor. Bu ekosistemi kurabilmenin birinci adımı da güçlü bir altyapıdan geçiyor. Bu anlamda biz toprağa ilk tohumu futbol akademileri projemiz ile attık. Süper lig kulüplerimize akademi kurma mecburiyeti getirdik. 2024 yılının sonuna kadar tüm Süper Lig takımlarının akademi kurmaları gerekiyor. Bu alanda antrenörlerimizi eğitmeye başladık. Şu anda 6-9 yaş arası için 2 antrenör, 9-13 yaş arası için 2 antrenör, 14-17 yaş arası için 3 antrenör, yine 17-19 yaş arası için 3 antrenör, 1 de direktör olmak üzere 11 kişi yetiştiriliyor. 20 takımımız var ve toplam 220 kişi eğitiyoruz. Nisan ayında çalışmayı başlattık. 6 ay boyunca antrenörlerin ücretlerini TFF olarak biz karşılayacağız. Gelecek yıl 1. lig için de akademi zorunluluğu getireceğiz. Bu çalışmalar bugünden yarına olacak şeyler tabii ki değil. Biz toprağa bir tohum atıyoruz. İyi niyetle gece gündüz çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
“CUMHURİYETİMİZİN 100. YILINDA 100 BİN ÇOCUĞA ULAŞMAK İSTİYORUZ"
TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, beden eğitimi öğretmenlerine antrenörlük eğitimi vereceklerini söyleyerek, şöyle konuştu: “Futbol akademisi projemizin tam olarak işler hale gelmesiyle hem kulüplerimiz hem milli takımlarımız büyük bir kazanım sağlayacak. Toprağa ikinci tohumu da inşallah bugün Milli Eğitim Bakanlığımız ve Gençlik ve Spor Bakanlığımız ile yapacağımız iş birliği ile atacağız. Ünlü Fransız teknik adam Arsene Wenger, 'Futbolcular bitki gibidir. Çok küçük yaşta yani henüz filizken doğru ve sağlıklı yetiştirilmesi gerekir. Fiziksel, zihinsel, teknik, taktik becerilerini geliştirmek ve iyi futbolcu, iyi insan olmalarını sağlamak için küçük yaştan itibaren iyi eğitim almaları gerekir. Kısacası ağaç yaşken eğilir' diyor. Bizler, Avrupa’da yaptığımız incelemelerde çocukların futbol eğitimine 6 yaşında başladığını gördük. Ayrıca bu eğitim, Avrupa’da kulüplerin ve okulların iş birliği ile organize bir şekilde yürütülüyor. Biz de imzalayacağımız işbirliği protokolüyle her iki bakanlığımızın koordinasyonunda ilkokul ve ortaokullarda çocuklarımıza futbol eğitimi vereceğiz. Projemizle birlikte Cumhuriyetimizin 100. Yılında 100.000 çocuğa ulaşmak istiyoruz. Tabii bunun için öncelikle, bu çocuklarımıza futbol eğitimi verecek öğretmenlerimizi eğitmemiz gerekiyor. Hedefimiz her ilde kriterlere uyan yaklaşık 20 okul seçmek. Toplam 300 civarında okuldaki öğretmenlerimize antrenörlüğün ilk aşama eğitimini vermek. Burada, ilkokulda 3000-3500 sınıf öğretmenine, ortaokulda 2500-3000 beden eğitimi öğretmenine antrenörlük eğitimi vermeyi planlıyoruz. İlkokul öğretmenlerimize antrenör eğitiminin en alt basamağı olan 'Gönüllü liderlik antrenör eğitim' programı çerçevesinde eğitim vereceğiz. Ortaokulda görev yapan Beden Eğitimi öğretmenlerimize ise futbol uzmanlık alanında eğitim vereceğiz. Bu eğitimler yüz yüze ve çevrim içi olarak gerçekleştirilecek. Antrenörlük eğitimi alan öğretmenlerimize diploma vereceğiz. İlköğretimde başlatacağımız bu proje ile çocuklarımıza okullarda genç yaşta futbol kültürü kazandırmış olacağız. Ayrıca, futbol alanındaki öğrencilerimizin okuldan kulüplere geçişine daha sistematik bir yapı kazandırmayı hedefliyoruz. Ayrıca, spor liselerinde futbol branşına yönelik özel çalışmaların yapılmasını istiyoruz. Futbol temalı spor liseleri ile yan branşı futbol olan spor liseleri sayısının ortak geliştirme çalışmaları ile arttırılmasını planlıyoruz. Bildiğiniz gibi, futbol akademileri kapsamında Hollanda ve Belçika’ya gittik. Orada kulüplerin futbol akademilerinde yer alan çocukların haftanın 4 gününü çift antrenmanla ve 1 gününü maç yaparak geçirdiğini gördük.”
"GELİŞİMİ SÜREKLİ TAKİP EDECEĞİZ"
Altyapılardaki yetenekli sporcuların kulüp antrenmanlarına daha fazla katılmasını sağlayacaklarını dile getiren Büyükekşi, “Bu sayede çok iyi eğitim alarak, okullarından da geriye kalmadan futbolcu olmak için büyük bir adım atmış oluyorlar. Biz de bu iş birliği projesiyle kulüplerin altyapılarında yer alan yetenekli sporcularının veli izni dahilinde kulüp antrenmanlarına daha fazla katılabilmesini sağlamak istiyoruz. Bu anlamda milli eğitim bakanlığımız, ilgili mevzuatlarda gerekli düzenlemeleri yapıyor. Öğrencilerin muafiyetlerine dair süreleri arttırıyor. Protokolümüz burada sözlü olarak ifade ettiklerimizle sınırlı kalmayacak. Gelişimi sürekli olarak takip edeceğiz. Her iki bakanlığımızla yapacağımız istişarelerle proje kapsamlarını da sürekli genişletebileceğiz. Yeni projeler ortaya koyabileceğiz. Hem futbol gelişim projesi ile hem de futbol akademilerinden yetişecek çocuklarımızı disiplinle, aşkla harmanlayıp dünya çapında yıldızlar çıkarmayı hedefliyoruz. Toprağa attığımız bu tohumları sabırla, şefkatle ve özenle yeşerteceğiz. Genç yaşta, doğru ve kaliteli eğitimle yetiştireceğimiz çocuklarımızın, gençlerimizin Türk futbolunun lokomotifi olacağına inanıyoruz. Bu değerli projelerin amacına ulaşması için futbolumuzun tüm paydaşlarının gerekli katkıları yapacağına yürekten inanıyorum. Futbolumuzda dönüm olacak işbirliği protokolümüzün hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bizlere her zaman destek olan sayın bakanlarımıza ve ilgili tüm bürokratlarına sizlerin huzurunda teşekkür ediyorum” diyerek sözlerini noktaladı.
MİLLİ EĞİTİM BAKANI TEKİN: “ÇOCUĞA ÖNCE KENDİ BEDENİNİ YÖNETMEYİ ÖĞRETMELİYİZ”
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ise kendi bedenini kontrol eden bireyler yetiştirmek istediklerini aktararak, “Daha önce TFF ile futbol liseleri üzerinde bir çalışma yürütmüştük. Bu tür projeler başladıktan sonra devamlılığı sağlanmadığı sürece çok işlevsel olmuyorlar. Başkan ve ekibi bu konuda çok samimi inşallah bu konuda bu kez adım atarız. Milli Eğitim Bakanlığı olarak bu konulara neden girmeliyiz? Hangi başlıklar altında girmeliyiz ile ilgili birkaç cümle söylemek istiyorum. Biz Milli Eğitim Bakanlığı olarak mevzuya 2 perspektiften bakıyoruz. Biri genel anlamda MEB’e bağlı okullarda spor kültürü ve spor alışkanlıklarının geliştirilmesiyle ilgili çabamız var. Bunu niye yapıyoruz. Neden böyle bir şeyin içine giriyoruz sorusunu örnekle paylaşmak istiyoruz. Eflatun diye çevrilen bir filozofumuz var. İdeal devlet diye bir devlet tasarımı var. İdeal devlet tasarımında plato en çok bugünkü karşılığıyla yönetici dediğimiz kitle var. En çok yöneticilerin yetişmesiyle ilgili kısma ayırıyor. Bugün bizim biraz ıskaladığımız iki konu. Birisi müzik, birisi beden eğitimi. Gerekçesi çok enteresan diyor ki; kendi vücudunu yönetemeyen bir yönetici başkasını asla yönetemez.’ Çocuğa önce kendi vücudunu yönetmeyi öğretmeliyiz. MEB olarak bu konulara bakışımızı özetleyen perspektif olduğu için anlatmak istedim. Kendi bedenini yöneten bireyler yetiştirmek istiyoruz. Spor alışkanlığı olan çocuklar yetiştirmek istiyoruz” şeklinde konuştu.
“OBEZİTEYE KARŞI VE SAĞLIKLI YAŞAM KÜLTÜRÜ VERİLMESİ”
Bakan Tekin, obeziteye karşı ve sağlıklı yaşam kültürünün verilmesi yönünde katkı vermek istediklerinin altını çizerek, “Buraya gelmeden biraz önce bir ilkokulumuza uğradık. Orada bizim yaz aylarında gönderdiğimiz genelge kapsamında sabah çocukları yormadan fizik hareketleri yaptığı bir etkinliği birlikte katıldık. Arzu ettiğimiz şey çocuklarımızın kendi bedenlerini yönetecek şekilde spor kültürünü geliştirmenizi istiyoruz. Burada yazın yaptığımız farklı boyutlara çekildiği için spor kamuoyunun dikkatini çekmeyen uygulamalardan biri büyük çoğunluğun seçebileceği seçmeli bir ders daha koyduk. ‘Spor Kültürü’ diye bir ders koyduk. Çocuklarımızı spor kültürü konusunda yeterince eğitmezsek ciddi sorunlarla karşılaşabiliriz. Ortalama günlük aktivitelerine baktığımızda bizim çocukluğumuzdaki gibi bir aktivite içerisinde kitle görmüyoruz. Okullara genelge gönderdik ve çocuklarımızın cep telefonlarını sabah girerken okul idaresine teslim etmelerini arzu ediyoruz. Teneffüs olduğu zaman 10 - 15 dakika sınıfta telefonla durmak yerine okul bahçesinde, oyun alanlarında geçirmesi adına okul bahçelerinin oyun alanına döndürülmesi konusunda hem ödenek tahsisi hem de yönlendirme yaptık. Bir boyutu da obezite ve sağlıklı yaşam kültürü verilmesi yönünde yapabildiğimiz kadar yapmak istiyoruz. Genel anlamda gençlerimizin spor kültürü, sağlıklı yaşam ve kendi bedenleri yönetecek şekilde yetişmelerini istiyoruz. Bunun için tedbirler alıyoruz. Bu bizim yürüttüğümüz sürecin ilk boyutu” ifadelerini kullandı.
“TFF SÜRECİNDE İSTEDİĞİMİZ BAŞARIYI ELDE EDEMEDİK”
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, daha önce TFF ile imzaladıkları protokolde başarılı olamadıklarını aktararak, “MEB 2014 yılında bir kavramı çok tartıştı. Proje okul diye bir kavram. Çok farklı boyutlara çekildi. İcadı, mevzuata koyan benim. Murat ettiğimiz şey, kamu bürokrasisi içinde herhangi bir okulun programı akademik kadrosu ve öğrenci seçimi ilgili hususları standart prosedüre tabi. Biz ‘okullarımızı belirli projelerin yürütüldüğü okullar haline getirmemiz gerekir’ aksi takdirde sorunlar yaşayacağız. Spor liseleri, güzel sanatlar liseleri ve meslek teknik liselerinin çeşitlenmesi gerektiğine kanaat getirdik. Meslek lisesinden örnek vereyim. Herhangi bir meslek lisesinde eğitim öğretim müfredatı bakanlık talim terbiye kurulunca düzenleniyor. Talim terbiye kurulu başkanlığı sahayı bilmeyebilir. Ne tür elemana ihtiyaç var bilmeyebilir. Proje okul kavramı içine birinci ayrıcalık olarak müfredatın akademi dersler dışında meslek derslerini sektörle beraber yapma insiyatifi getirdik. Ayakkabıcılık ile bir iş yapacaksa sektör temsilcisi kimse mesleki müfredatı da birlikte yapacak. Bu proje okulun sahip olduğu ayrıcalıklardan bir tanesi. MEB bünyesindeki öğretmenler sektördeki teknolojik gelişmeleri takip edememiş olabilirler. Sektörün içinde büyüyen uzman kişilerin MEB’e bağlı meslek liselerinde ders vermeleri ayrıcalığı tanıdık. Bu da apayrı bir ayrıcalık. Bu okulların öğrenci seçimi ile ilgili ayrıcalık tanıdık. Yeteneği olan çocuğu seçin getirin bu okullara kayıt yaptırın dedik. Bir örneğini de spor liselerinde yaptık. Akademik eğitimle sportif eğitim verebilirsek hem bu anlamda akademik anlamda iyi eğitilmiş çocuklarımız spor da yapmış olurlar. İkisi birbirini tamamlar diye böyle bir yola çıkmıştık. Futbol lisesi TFF ile birlikte yaptığımız protokolle oluşturduğumuz liseydi. Proje okul mantığıyla yapıldı. Futbol ile ilgili müfredatı TFF ile belirledik. Eğitim Öğretim kadrosunu federasyon bizim öğretmenlerimiz dışında akademik destek verecekti. Öğrenci seçimi konusunda da ayrıcalıkları vardı. TFF ile yaptığımız iş yürümedi ama Türkiye Voleybol Federasyonu ile yaptığımız işte onlar sürece çok ciddi sahip çıktılar. Bugün bayan voleybol takımımızdan 20’nin üzerinde sporcunun voleybol lisesinden mezun olduğuna dair bir bilgi var. Orda başarılı olduk. TFF sürecinde istediğimiz başarıyı elde edemedik” değerlendirmesini yaptı.
“SÖZ VERİYORUM”
Bakan Tekin, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın spor federasyonlarını bu tür anlaşmalar konusunda yönlendirmesinin anlamlı olduğunu belirterek, “Salon sporları, atletizm, yüzme ve bisiklet ile ilgili federasyonlar ile o tarihlerde başlatmıştık. Belki biraz süreç yarım kalmış ve Gençlik ve Spor Bakanlığımızdan özellikle federasyonları bu konuda yönlendirmesini TFF ile yaptığımız iş birliğinin diğer federasyonlarla da yapılmasının anlamlı olacağını düşünüyorum. Genel olarak spor kültürünün gelişmesini istiyoruz. Hem de belli spor dallarında uzmanlaşan kişilerin yetişmesine bakanlık olarak katkı vermek istiyoruz. Bu konuda kapımız ardında kadar açık. Bir tek şartımı var. Yürütmeyeceğimiz devamlılığın olmayacağı projelerle birbirimizi yormamamız gerekir. Kamu kaynaklarını bu anlamda efektif kullanmamız gerekiyor. Milli Eğitim Bakanlığı olarak bu protokolü heyecanla takip edeceğime dair sizlerin huzurunda söz veriyorum. Spor ile ilgilenen futbolla ilgilenen ilgili kişileri de destek olmaya çağırıyoruz. Başta spor kulüpleri olmak üzere. İş birliği yapmak isteyen spor kulüplerimizle de altyapı çalışması ve spor liselerini tematik hale getirecek projelendirecek çalışmanın içerisine girmek istiyoruz. Kulüplerimiz de bu anlamda il müdürlükleri üzerinden çalışma yapabilirler. Maalesef Türkiye’de hem Milli Eğitim’in hem de sporun şöyle bir bahtsızlığı var. Sokaktaki herkes bu konuda fikir beyan ediyor ama ben ne yapabilirim demiyor. Sadece herkes ‘Bakanlık bunu yapmalı’ diyor. Yapmalı kısmını aldık. Yapacaklarımızı öğrendik, gelin hep beraber yapalım diyorum” dedi.
BAK: “MUTLULUK DUYUYORUM”
Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak ise, “Türk sporuna ve değerli çocuklara katkılar sağlayacak projenin hayata geçecek olmasında mutluluk duyuyorum. Milli Eğitim Bakanlığı ve bizim bakanlığımızın ortak öznesi çocuklarımız. Onlar için sportif faaliyetleri arttırmak için ortak çabalar içindeyiz. Sayın bakanımla birkaç kez görüştük. Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde spor faaliyetlerini arttırmak için neler yapabileceğimizi konuştuk. Bir tanesi de spor liselerini aktif hale getirmekti. Sporu tabana yaymak için önemli bir süreç. Çocukları erken yaşta sporla buluşturmak çok önemli. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okulların aktif şekilde kullanılması çok önem arz ediyor. Çocukların gençlerin olduğu her alanda biz de varız” şeklinde konuştu.
“ANADOLU'NUN DÖRT BİR YANINDA ŞAMPİYONLAR YETİŞTİRMEK İSTİYORUZ”
Türkiye’nin Avrupa’nın en önemli spor altyapılarından birine sahip olduğunu bildiren Bakan Bak, “Türkiye, Avrupa’nın en önemli spor altyapılarından birine sahip. Buralarda bu gençlerimizi en iyi şekilde yetiştirecek antrenörlerin, yöneticilerin ve çocukların eğitimleri başta olmak üzere önemli bir süreç başlıyor. Anadolu’nun dört bir yanında şampiyonlar yetiştirmek istiyoruz. Ülkemizin gelişen alt yapısı çok çok önem arz ediyor. Başarıların sürdürülebilir olması için sayın bakanımla daha önce spor liseleri ortak yönetimi çalışmasını yürütmüştük” değerlendirmesinde bulundu.
“ÇOCUKLARIMIZIN ULUSLARARASI ARENADA BİZLERİ TEMSİL ETMESİNİ ARZU EDİYORUZ”
Yürüttükleri projelerle yeni sporcular keşfettiklerini vurgulayan Bakan Bak, “Yüzme bilmeyen kalmasın projesinde 7,5 milyon çocuğumuza yüzme öğrettik. Yetenek taramasıyla uzmanlar tarafından yeni yetenekler bulduk. 6 milyon çocuğumuza yetenek taraması yaptık. Türk futbolunun gelişmesine önem veriyoruz. Bu süreç içinde malumunuz okullarımızdaki, ilk okullardaki öğretmenlerimize futbol temel eğitimi verilecek. Orta okullardaki öğretmenlerimize biraz daha geliştirilmiş eğitim verilecek. Bu süreç çok önemli. Bunların karşılığını görüyoruz. Bir şeyin sürdürülebilir olması, devam ediyor olması çok çok önemli. Voleybol lisesi ile sonuçları ortaya koyduk. Diğer federasyonlar bazında da yakından takip edeceğiz. Futbol akademisi çerçevesindeki öz kaynak düzenini ortaya koymamız gerekiyor. 6 yaşında başlayan süreç çok çok önem arz ediyor. Gençlerin spor yapmasını arzu ediyoruz. Burada kulüplerin iş birliği çok önemli. Süper Lig’deki takımların akademik yapısı da çok önemli. Avrupa’nın en yeni tesislerine sahibiz. Çocuklarımızın uluslararası arenada bizleri temsil etmesini arzu ediyoruz. Gençleri çok iyi anlayan bir cumhurbaşkanımız var. Bu tesislerde büyük isimler yetişmeli. Yeni Arda Güler’leri, Arda Turan’ları yetiştirmek istiyoruz. Uluslararası arenada Türk futbolunun hak ettiği yere gelmesini istiyoruz. Bu projenin çok çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Gençlik ve Spor Bakanlığı olarak her noktada destek vereceğimizi belirtmek istiyoruz. Bakanlık olarak üstümüze düşeni yapacağız” dedi.
“HAYIRLI OLMASINI DİLİYORUM
Bakan Bak, spor kültürü aşılamak istediklerini ifade ederek, açıklamasını şu cümlelerle tamamladı:
“Bağımlılıkla ve obeziteyle mücadele bizim için çok önemli. Uyuşturucu ile kötü alışkanlıklarla mücadele ediyoruz. Çocukları salonlara, sahalara, tesislere yönlendirirsek daha güçlü bir toplum yapısına kavuşmuş olacağız. Bu protokolü destekliyoruz. Bize düşen görevi takip edeceğiz. Amacımız güzel ülkemizin gençlerine spor kültürünü aşılamak, sağlıklı bireyler yetiştirmek. TFF başkanına ve ekibine de teşekkür ederiz. Bu protokolün ülkemizin geleceği olan gençlere, çocuklara hayırlı olmasını diliyorum. Gelecekte güçlü bir Türkiye spor alt yapısıyla, tesisleriyle gurur duymak istiyoruz. Futbol alt yapısıyla da oyuncu yetiştiren, oyuncuları dünyanın önemli kulüplerine gönderen bir Türkiye istiyoruz. Hepimizin bu sorumluluğu almasını istiyorum.”
Toplantının ardından TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak’a isimlerinin yazılı olduğu 10 numaralı milli takım forması hediye etti.
Toplantının tamamlanmasıyla Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak ile TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, Riva’da bulunan Meral - Celal Aras Spor Lisesi’ni ziyaret ederek incelemelerde bulundu.