Asırlardır Türk medeniyetinin yaşadığı Erzurum’da Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde halka su kaynağı sağlamak için inşa edilen asırlık çeşmeler günümüzde de Erzurum halkına aynı amaçla hizmet etmeye devam ediyor.
İnşa edilmelerinin üzerinden yüz yıllar geçmesine rağmen borularından su akmaya devam eden ve asırlardır şehre hayat veren tarihi çeşmelerin üzerinde ki taş işlemeciliği ve kitabeleri de dikkatleri üzerine çekiyor.
Ticaret ve göç yolları üzerinde bulunmasının yanı sıra stratejik konumuyla da çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapan Erzurum, Urartu, Med, Pers, Bizans, Arap, Selçuklu, İlhanlı, Karakoyunlu, Akkoyunlu ve Osmanlı'nın kültürünü, mimarisini ve manevi izlerini taşıyor.
Erzurum halkına hayat veren tarihi çeşmelerin başında ise, Cennet çeşmesi, Gürcü Kapısı çeşmesi, Hacı Mehmet çeşmesi (1681), Şafiler (Şabahane) çeşmesi (1556), DabakHane çeşmesi, Kale çeşmesi (1745), Yazıcıoğlu çeşmesi (1748), ve İsmail Ağa çeşmesi gibi asırlık çeşmeler geliyor.
Erzurum’un dünya tarihindeki en eski şehirlerden biri olmasının nedenini şehirdeki su kaynaklarının fazla olmasından kaynaklandığını belirten Tarihçi Yazar Abdurrahman Zeynel, ‘’Şehirler bir medeniyet inşası üzerine kurulmuştur. Bu medeniyetlerin birinci ayağı ise şehirlerin suyolları üzerinde olmasıdır. Tarihe bakarsanız en büyük şehirler hep su kenarlarında olmuştur. Erzurum’un tarihi bir şehir olmasının nedeni su kaynaklarının fazla olmasındandır. Dolayısıyla Erzurum dünya tarihinin en eski yerleşim yerlerinden bir tanesidir. Tarihte Tebriz, Musul ve Erzurum sürekli mukayese edilmiş. O zamanlar denirmiş ki Erzurum’un suyu, Tebriz’in havası, Musul’un ise ekmeği meşhurdur. Erzurum’un meşhurluğunun ana kaynağı ise çeşmelerdir. Selçuklu ve Osmanlı devleti özellikle Erzurum’da beş yüz den fazla çeşme yapmış. Bundan dolayı Erzurum’da her mahalle de her semtte bir den fazla çeşme vardır. Ama ne yazık ki Erzurum’un işgallere uğraması sonucunda bazı çeşmeler yıkılmış’’ dedi.
Erzurum’da ki bazı tarihi çeşmelerin ise sahipsiz bırakıldığını söyleyen Zeynel, ‘’Bazı tarihi çeşmelerimizden de şuan su akmıyor ve bu çeşmeler sahipsiz bırakılıyor. Erzurum’un kimliğini oluşturan bu çeşmelerden suların akması gerekiyor. Evliya Çelebi Erzurum’daki Cennet Çeşmesine Seyahat Namesinde yer vermiş ve bu çeşmeyi cennetten bir köşe olarak ifade etmiştir. Buna benzer olarak Dabakhane çeşmesi ve Şabahane çeşmesi de Erzurum’un en değerli tarihi çeşmelerindendir. Bu çeşmelerden beş yüz yıl boyunca su akmıştır ve şehrin insanlarına su kaynağı olmuştur. Yine Gürcü kapıda Mehmet ağa çeşmesi var bu çeşmenin de mermer üzerine yazılmış çok güzel bir kitabesi var. Erzurum’da kurulan her vakıf Palandöken dağlarından şehre su getirmek için çalışmalar yapmış ve asırlardır şehir su kaynağını bu şekilde sağlamış. Erzurum’da bulunan beş yüzden fazla çeşmenin korunması lazım çünkü bu çeşmeler bizim tarihimiz ve bizim kültürümüzdür. Bu çeşmelerimizin Erzurum’a tekrardan kazandırılmasını istiyorum’’ ifadelerini kullandı.