Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Şampiyonlar Ligi finalinin ve Formula 1’in Türkiye’den alınması kararlarına. “Bana göre siyasi bir karar aldılar. Siyasi bir karar diyorum çünkü bir iki yıl öncesinden özellikle Şampiyonlar Ligi’nin Türkiye’de oynanacağına dair kararı bildirmişlerdi. Ne zamanki İngiliz liginden iki takım bu noktada finali oynama hakkını kazanınca birden ibre değişti” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’nde düzenlenen “Kütüphane Söyleşileri” programında gençlerle bir araya geldi.
“KISA ZAMAN İÇERİSİNDE NETİCEYE VARACAĞIZ”
81 ilden gelen gençlerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, “Hayvan hakları konusunda yapılan çalışmalar ne aşamada” şeklinde yöneltilen bir soruya şu cevabı verdi:
“Bu konuda özellikle Mustafa Yel ve Özlem Hanım yoğun bir çalışma içerisindeler. Sokak hayvanları ile işlemi bitmiyor. Bir de süs eşyası gibi alınıp satılan hayvanlar var. Bu AVM’lerde bu tür alışverişler var. Bunlarla beraber sokaklarda sahibinin elinde yürüyen hayvanlar var. Bu hayvanlarda çok çok güzel hayvanlar ama affetmiyorlar. İcabında sahibinin elinden ayrılıp gidip bir kediyi parçalayabiliyor, çocuğu parçalayabiliyor. Bütün bunların yanında sokak hayvanları ile ilgili çalışmalar devlet olarak biz de yürütüyoruz belediyelerde yürütüyor.”
“900’Ü AŞKIN ATIN NEREDE OLDUĞU DAHİ BELLİ DEĞİL”
Adalar’da kayıp at iddiaları ile ilgili de konuşan Erdoğan, “İstanbul’un Adalar ilçesinde 900’ü aşkın at adeta telef edilme ile karşı karşıya getirildi. Bu atlar önce dedik ki Adalar’dan alınsın. Ne olsun. Adalar’a elektrikli otomobiller getirilsin. Bu atların yaptığı işi onlar yapsın. Bunu bakanımla vesaire görüştük. İçişleri Bakanım, Büyükşehir Belediye Başkanı ile görüştü. Mutabık kaldık. Cumhurbaşkanı olarak isabetli olur dedim. Ama elektrikli olmak kaydıyla. Atları buradan uygun bir mahalleye transfer edelim. Adalar’da at olmasın artık. 900’ü aşkın atın nerede olduğu dahi belli değil. Bunun cevabını kimin vermesi lazım. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı vermesi lazım. Nerede bu atlar. Bunların hastalık üretmesi söz konusu olabilir. Bununla ilgili de bir cevap yok. Önce Çin’den otomobillerin getirilmesi konuşuldu. Daha sonra bunun yarı yolda kaldığı söylendi. Daha sonra Bursa’dan böyle bir otomobil üretimi söz konusu dendi. Bu da ortada kaldı. Bu otomobil sorunu çözülemedi. Bu sorumlu olan Adalar İlçe belediyesi ile büyükşehir bu konuyu çözmesi lazım. Çözdükten sonra Adalar sorunu çözülmeli. Hayvan hakları ile ilgili konuda artık sona geliyoruz. Genel Başkan Yardımcım Özlem Hanım ve Tekirdağ Milletvekili Mustafa Yel yakından takip ediyorlar. Kısa zaman içerisinde neticeye varacağız ve adımları atacağız” ifadelerini kullandı.
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNE MÜJDE
Bir başka gencin, “Önümüzdeki güz döneminde üniversite öğrencileri üniversitelerine kavuşabilecek mi?” sorusuna Erdoğan, üniversite öğrencilerinin üniversitelerine gitme konusunda çok avantajlı olduğunu söyledi. Erdoğan, “Fevkalade bir durum olmazsa onların konumu bu noktada farklı olacağını YÖK söylüyor. Kendileriyle de bu konuda hazırlıklarımızı yapıyoruz. Aşı konusunu, yerli aşımızı inşallah yetiştirebilirsek bir endişemiz olmayacak. Üniversite öğrencilerimize diyoruz ki aşılarımızı yapalım, daha sonra yol açık” dedi.
“ÜNİVERSİTE SAYIMIZI 76’DAN 207’YE ÇIKARTTIK”
Bir öğrencinin, üniversiteler arası eşitsizlik olduğu yönündeki sözlerine ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Burada bir gerçek var. Biz göreve geldiğimizde 76 üniversite vardı. Şuanda 207 üniversite var. 76 üniversitenin olduğu dönemde malum sadece ancak 67 vilayetin diyelim ki şöyle 35’inde üniversite varsa diğerleri boş ve Güneydoğu’dan, Doğu’dan öğrenciler İstanbul’a Ankara’ya geliyordu. Artık kendi ilinde üniversite var. Iğdır’da, Hakkari’de, Kars’ta üniversite var. Üniversite olmayan il yok. Üniversite olmayan il kalmadığı için artık benim garip gureba, fakir fukara evladım da kendisi için zor olan. Çünkü kalkacak Kars’tan, Hakkari’den, anasının babasının parası belli, onun oradan kalkıp üniversitede eğitim görmesi kolay değil. Bu şartlar içerisinde eğitim gördüler. Bu konudan bakarsak tabi ki belki dört dörtlük bir imkan yok ama biz göreve geldiğimizde harç biz kaldırdık dedik ki bundan böyle harcınızı tamamıyla biz ödüyoruz. 45 liracık burs vardı. Ama şimdi burslara bakın. Şuanda asgari ücrete kadar çıkarttık. Dört dörtlük bir eşitlik parasal konuda belki yok ama bilimsel noktada artık üniversitelerimiz çok farklı bir dönemi yaşıyor. Şunu kimse diyemez, artık parasal olarak bu tür destekler verilmiyor fakat çeşitli üniversitelerimizde imkanlar çok daha farklı bir konuma geldi. Bunu bu iktidar sağladı veya sağlamadı. Burada bize de hak verilmesi lazım. 207 üniversiteyi her yönüyle bir defa destekliyorsunuz. Bunların içerisinde özellikle sayısalla hareket eden üniversitelerimizin, tıp fakültelerinin halini düşünün. Tıp fakültelerinin maliyeti diğer sosyallere benzemez. Çok ciddi yatırımlar yapacaksınız. Oradaki öğrencilerimiz eğer bir emarı, tomografiyi görmeden oradan mezun oluyorsa ben tıp fakültesi öğrencisiyim diyemez. Teknik üniversiteler içinde aynı şey geçerli. Bu noktada da yine her türlü imkanı YÖK’ün talebiyle devlet olarak elimizden geldiğince yapıyoruz. Eksikler tabi ki vardır. Bu eksikler bize iletildikçe bunu gidermek gayreti içinde olduk, olacağız” açıklamasını yaptı.
“KARAR SİYASİ”
Şampiyonlar Ligi finalinin ve Formula 1’in Türkiye’den alınması kararlarını değerlendiren Erdoğan, şunları söyledi: “Bana göre siyasi bir karar aldılar. Siyasi bir karar diyorum çünkü bir iki yıl öncesinden özellikle Şampiyonlar Ligi’nin Türkiye’de oynanacağına dair kararı bildirmişlerdi. Ne zamanki İngiliz liginden iki takım bu noktada finali oynama hakkını kazanınca birden ibre değişti. İngiltere Başkanı da bu işte çok baskı yaptı. Biz de UEFA’ya gerekli baskıları, gerek oradaki arkadaşlarımız vasıtasıyla gerekse İngiltere’deki bakanlar aracılığıyla yaptıysak da bize 2023 Şampiyonlar Ligi’ni verme taahhüdünde bulundular. Portekiz’e bu seneki şampiyonlar ligini kaydırdılar. Formula 1’de de, geçen yıl çok çok başarılı bir organizasyon yapıldı. Bununla ilgili katılımcıların hepsi de bizde gerek organizasyonun gerekse pistin onlar için çok çok verimli olduğunu söylediler. Buradan da memnuniyetle ayrıldılar. Bu sene de öncelikle bunun verildiğini söylediler ama son anda buradan farklı bir yere Formula 1’i kaydırdılar. Olanda hayır verdir diyoruz.”
“TEMENNİM, ÖNÜMÜZDEKİ SEZONA BU BELADAN KURTULMUŞ OLARAK GİRERİZ”
Süper Lig'in 2020-2021 sezonunda şampiyon olan Beşiktaş’ı bir kez daha tebrik eden Erdoğan, yabancı oyuncu sınırının azaltılması konusunda sorulan bir soruya şu cevabı verdi:
“Tebrik ediyoruz. Çekirdekten yetişen Sergen kimin öğrencisi? Serpil Hamdi Tüzün’ün öğrencisi. O çarktan çıktılar ve şimdi de geldi Beşiktaş’ı şampiyon yaptı. İyi bir takımı var. Son anda tökezleme durumuyla karşı karşıya kaldıysa da işi bitirdi. Sayın Başkanı da aradım, tebrik ettim. Sergen ile beraber de performansı yüksek bir Beşiktaş gördük. Bizim bütün üzüntümüz bu korona virüs belasıyla sahaların tadını alamadık. Böyle ekranlardan izlemekle bu işin tadı olmuyor. Tribün farklı bir zevk veriyor. Tribün olmayınca ne sahadaki futbolcu bu işin zevkini alabiliyor ne de futbol severler bu işin zevkini alabiliyor. Temennim odur ki önümüzdeki sezona bu beladan kurtulmuş olarak gireriz. Küresel futbolcu noktasında yerli futbolcularımıza önem vermemiz gerekir diyorum. Eğer biz milli takımımızın çok güçlü olmasını istiyorsak ve bunun için bizim çekirdekten yetişme futbolcularımızın olması lazım. Şimdi milli takımımız biraz kıpırdanıyorsa yurt dışındaki birçok yerlerde oynayan futbolcuları milli takıma çağırmak suretiyle biraz daha güç katıyor. Bu biraz daha içerden yetişme olsa bizim milli takımımız çok daha güçlü olacak. Fransa’da Lille’de Burak son haftalarda orada baya performansı yüksek neticeler aldı.”
“BULUNDUĞUNUZ ALANIN ZİRVESİ NE İSE O ZİRVEYE TIRMANIN”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Gençler için gerçekleştirmek istediğiniz bir hayaliniz var mı?” şeklinde yöneltilen bir soruya, “Şuanda bugün burada 80 gencimiz var. Bu 80 gencimiz değişik illerden buraya katıldılar. Sizin yarınlar için umutlarınız var. Hedefleriniz var. Bu hedefleri bir defa hayata uygulamanız gerekiyor. Onun için ben hep gittiğim okullarda şunu tavsiye ederim. Oku, düşün, uygula, hayata geçir. Bunu hayata geçirmemiz lazım. Okuyalım, okuduğumuzu düşünelim, düşündüğümüzü uygulayalım, uyguladığımızı da hayata geçirelim. Bu süreç içerisinde kuru kuruya okumak değil, onun üzerinde düşünmemiz lazım. Düşündüğümüzü de uygulamamız lazım. Daha sonra bunu takip edip bunun neticesini almamız lazım. Bizim de gençler olarak neticelendirmemiz lazım. Ben futbol oynadım ama şimdi orta sahada top çevirmek ile netice olur mu, olmaz. Futbolun neticesi ne? Gol. Golü atmadıktan sonra orta sahada top çevirmişsin o hiçbir işe yaramaz. İlimde de bizim neticeye ulaşmamız lazım. Hangi ilim, hangi sahada ilim tahsil ediyorsak o sahada her şeyden önce bir şeyi doktor muyuz peki doktorlukta alan çok fazla. Cerrah mıyız, dahiliyeci miyiz. Hangi alandaysak o alanda olmamız gereken yere varmamız gerekiyor.
Bulunduğunuz her alanda ne ise oradan birer Uğur Hoca, Aziz Sancar olmanız mümkün. Veya alanınız siyaset bilimi ise siyaset biliminde bu işi başaracaksınız. Başbakan mı olmak istiyorsun ol, Cumhurbaşkanı mı olmak istiyorsun ol. Bir yere gelerek mutlaka bu hizmeti vermemiz lazım. Yani bulunduğumuz alanın zirvesi ne ise o zirveye ben tırmanacağınıza inanıyorum. Bunun kararlılığı içerisinde olmamız lazım. Ya bize şu verilmiyor bu verilmiyor. Her şey veriliyor bu ülkede. Ülkemizde 76 üniversiteden aldık 207 üniversiteye geldik. Üniversiteyi kapınıza getirdik. Oradaki öğrencilerimiz rahatlıkla ilk, orta, lise, üniversite hepsini ayağında bulsun. En güzelini yapalım dedik. Her ilde üniversitelerimizin en iyisini yapalım ve mümkün olduğunca öğretmenlerimizi yetiştirelim, onların sayısını artıralım ve tayinlerini süratle yapalım. Onun içinde sizlerden hiçbir il ayırt etmeksizin hangi alanda bir görev düşüyorsa ben o alanda o görevi yapmanız doğrultusunda sizlerden çok ciddi icraatlar bekleriz. Bu millet sizden bunu bekliyor.”
Diyarbakır’dan gelen bir gencin, Kütüphane Söyleşileri programında bulunan gençleri Diyarbakır’da ağırlamak istediğini söylemesi üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyarbakır Valisi Münir Karaloğlu’nu telefon ile aradı. Erdoğan, Vali Karaloğlu’na, gerekli planlamaların yapılması konusunda talimat verdi.