GRUP TOPLANTISI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan partisinin grup toplantısında konuştu. Suriye’deki kriz sona erene kadar ülke istikrara kavuşana kadar hem Türkiye hem Suriye halkı için Türkiye'nin Suriye'deki varlığının devam edeceğin kaydeden Erdoğan, "Rusya ile olan birliğimiz ve dostluğumuzun sürmesine özel önem veriyoruz. Ticaretten Turizme, savunma sanayinden enerjiye kadar geniş bir alanda çok derin ilişkilere sahip olduğumuz Rusya’dan tek beklentimiz, Suriye’deki hassasiyetlerimizi daha iyi anlamasıdır. Sayın Putin’le yüz yüze ve telefonla gerçekleştirdiğimiz görüşmeler ilişkimizin sağlıklı bir zeminde yürümesini sağlamıştır. Dün akşam kendisiyle kapsamlı bir görüşme yaptım. Suriye ve Libya’daki beklentilerimizi doğrudan kendisine ifade ettim . Ekiplerimiz tüm bu konuları enine boyuna görüştükten sonra kendisiyle tekrar bir araya geleceğiz. Ülkemize verilen sözlerin takipçisi olmayı sonuna kadar sürdüreceğiz. Aynı şekilde Merkel’le de görüşme yaptık. Onunla Libya’daki gelişmeleri ele almak suretiyle ne gibi adımlar atacağız bunları konuştuk. Ülkemizdeki Suriye’deki varlığından birilerinin rahatsız olduğunu biliyoruz. Bugün Suriye’de kimler var diye baktığımızda karşımıza çıkan manzara şudur; Suriye’de Amerika var, Rusya var, İran var, kimi Avrupa ülkeleri koalisyon güçleri altında var, Körfez ülkeleri var, PKK terör örgütü, az da olsa kullanışlı bir malzeme olduğu için bırakılmış DEAŞ kalıntıları var. Suriye’de herkes var. Elbette Türkiye’de var. Doğru, Suriye’de sadece Türkiye’nin varlığından rahatsızlık duyuluyor diğerlerinin sözü dahi edilmiyor. Bu rahatsızlığı en çok Suriye krizinin bugüne gelmesinde payı olanlar gündeme getiriyor. B kadar Suriyeli konuştuğunuz ülkelere mi gidiyor. Bu kadar Suriyeli şuanda 4 milyon bizim topraklarımızda kalıyor. Biz onlara ev sahipliği yapıyoruz. Briket barınaklar yapmaya başladık. Bir güvenli bölge oluşturduk. Sınırımızdan Suriye içlerine kadar yaklaşık 30 km. Birket barınaklara İdlib’den gelmekte olan Suriyelileri yerleştirmeyi planladık. Yoğun bir şekilde buna çalışıyoruz. Biz dertliyiz. Bunların öyle bir derdi var mı? Hiç birinin böyle bir derdi yok" dedi.
"TÜRKİYE ONLARA İŞGAL GÜCÜ OLARAK BİR İMKAN TANIMAZ, BUNU ÇOK İYİ BİLİYORLAR"
Türkiye'nin terör örgütlerine işgal gücü olarak imkan tanımayacağına vurgu yapan Erdoğan, "Acaba bu PYD PKK‘yi nasıl daha fazla nasıl silahlandırırız. Öyle silahlandıralım ki onlar Türkiye’ye karşı ayakta durabilsin dertleri bu. Onların düşmanı kim, Türkiye. Türkiye onlara işgal gücü olarak bir imkan tanımaz, bunu çok iyi biliyorlar. Rejimin özellikle terör örgütlerine karşı tavrını iyi bilirim. Dost olduğumuz günlerden kalma bir mirastır bana. Kürtlere pasaport bile vermezdi kimlik kartı vermezdi Esed. Ben aksini söylerdim. Esed aynı Esed, değişen bir şey yok. İnanıyorum ki bundan sonra onlara orada böyle bir yaşam hakkı rejim tanımayacak. Bizim böyle bir derdimiz yok. Bize topraklarımız yeter. İnsanca yaşıyoruz. Derdimiz aramızda tarih boyunca birliğimiz beraberliğimiz, kardeşlik dostluğumuzun olduğu Suriye’ye işgal kuvvetlerinin girmesi engellemektir. Oraya girdiğinizde tarihimizi görürsünüz. Misak-ı Milli’yi görürsünüz. Ne işimiz var diyor Bay kemal . Bay Kemal Misak-ı Milli’nin altında kimin imzası var onu bir araştır. Sadece halkının tamamını temsil eden yönetim yok, herkes var. Onu araştırdığın zaman sen hep diyorsun CHP Atatürk’ün partisi ama sen kimin partisi olduğunun bile farkında değilsin. Suriye’de herkes var. Sadece halkın tamamını temsil eden bir yönetim yok. Yaklaşık 4 milyon Suriyeli sebebiyle burada olmaya en çok hakkı bulunan, Adana mutabakatı ile de Türkiyedir bu böyle bilinsin.Ülkemizin Suriye'nin kontrol altında tuttuğu alan 8 bin 200 kilometrekaredir. Mesele bölücü terör örgütünün Amerika'nın desteği ile 50 bin metrekarelik bir kısmında varlık göstermesini göstermesini kimse dert etmiyor. Kendi halkıyla kavgalı. Kendi halkını katleden rejimin sadece Rusya ve İran’ın desteği ile ayakta kalması da kimseyi rahatsız etmiyor. Bu ülkenin petrol kaynakları üzerinde yürüyen ve Suriye halkıyla en fak bir ilişkisi olmayan kavgaya da dönüp bakan yok" diye konuştu.
"O GÜN GELENE KADAR KİMSENİN TÜRKİYE’YE SURİYE’DE NE İŞİ OLDUĞUNU SORMA HAKKI YOK"
Türkiye’nin Suriye topraklarında kalmak gibi bir niyetinin olmadığının altını çizen Erdoğan, "Ne zamanki Suriye halkının tamamını kapsayan yeni bir anayasa yapılır, ülkeni başına halkın tamamını temsile deden yönetim gelir, terör örgütü ve diğer güçler Suriye toprakları terk eder işte o zaman Türkiye’nin orada bir işi kalmaz. O gün gelene kadar kimsenin Türkiye’ye Suriye’de ne işi olduğunu sorma hakkı yoktur. Suriye’nin siyasi birliği, toprak bütünlüğü ne kadar çabuk sağlanırsa bizim için o kadar iyi olur. Türkiye olarak bu doğrultuda çalışmayı, tarafları teşvik etmeyi sürdüreceğiz. Herkesten aynı sağduyulu tavrı bekliyoruz” dedi.
"AMERİKA’NIN KUDÜS’Ü İSRAİL’İN BAŞKENTİ TANIMA KARARINI MAHKUM ETTİRDİK"
Türkiye’nin Filistin ve Kudüs meselesini hassasiyetle takip ettiğini kaydeden Erdoğan, İslam Birliği Başkanlığı dönem Başkanlığımız sırasında İslam Aleminin takdirini kazanacak bir tavırla Kudüs davasına sahip çıktık. Gerek Bölgesel platformda gerekse BM genel kurulunda, 128 üye ülkenin desteğiyle Amerika’nın Kudüs’ü İsrail’in başkenti tanıma kararını mahkum ettirdik. Bu dönemde verdiğimiz kararlı mücadele, sadece Müslümanların Küdüs üzerindeki haklarını koruma mücadelesi değildi. Biz duruşumuzla Hristiyan ve Bir kısım Musevililerinde hakkını savunduk. Kuşatıcı bir anlayışla tam 4 asır Kudüs’e hizmet eden Ecdadın torunları olarak başka türlü davranamazdık. Tarihimizin ve inancımızın gereği neyse onu yaptık, yapmayı sürdürüyoruz" ifadelerini kullandı.
"KUDÜS VE FİLİSTİN’İN GÖZ GÖRE GÖRE İSRAİL’E PEŞKEŞ ÇEKİLMESİNİ KİM İÇİNE SİNDİREBİLİR"
Amerikan yönetimin açıkladığı sözde Orta Doğu Barış Planına ilişkin konuşan Erdoğan,” Bu bir barış değil işgal ve ilhak planıdır. Açıklanan planın yegane hedefi 70 yıldır aralıksız süren İsrail’in işgal yıkım ve gasp politikalarına meşruiyet kazandırmaktır. Filistin toprakları 1947’li yıllarda neydi bugün ne?, Vicdani olmayan insani olmayan bir adım atıldı. Şimdi bu BM ‘de bunun tartışmalarını yapacağız. Fakat kendileri de birbirlerine düştü. Nancy Pelosi el sıkmıyor. O onun elini sıkmıyor. Konuşma metnini Pelosi bütün milletin huzurunda yırtıyor atıyor. Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste. 1947’de BM ‘lerin taksim planı var. İsrail’e oraları vermiş. 67’ye geliyoruz. Filistin çok daha küçülüyor. Geliyoruz şimdi düşünülene söz de barış planı yani işgal planı bu planda da görüldüğü gibi. Filistin yok. Onun dışındaki her yer sözde İsrail. Tam 70 yıldır evlerine kavuşma hasretiyle beklenen Filistinli mültecilerin geri dönüş hakkının olmayacağını söylüyor bu plan. Kendi topraklarına dönemeyecek. Bunlar işgalci. Demek ki Trump bu işgalcilerin arkasında duruyor. Kudüs ve Filistin’in göz göre göre İsrail’e peşkeş çekilmesini kim içine sindirebilir. Bırakın Müslümanları böyle bir planın Hristiyan ve aklı selim Museviler için bile biliyorsunuz araçların önünde yattılar Museviler. Ben aynı gün Haham başını ve cemaat liderini 5 kişilik heyet olarak kabul ettim. Bizde düşmanlık , kin, nefret yok. Bunların her yerinden kin nefret akıyor. Bunların eli savunmasız kadınlara kalkıyor, o sabilere , çocuklara kalkıyor. Yerlerde süründürüyorlar. Bunları hep birlikte izledik. Bunlar bu denli insanlıktan nasibini almamış tiplerdir. Türkiye olarak Filistin’i işgal Kudüs’ü gasp etme anlamına gelecek bu planı hemen reddettik tepkimizi açıkça ortaya koyduk. Ardından Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas ile telefonda Hamas Lideri İsmail Heniyye ile İstanbul’da yüz yüze görüşerek Filistinli kardeşlerimizin yanında olduğumuzu gösterdik. Kimi Arap ülkerini de tavır değişikliğine zorladığını görüyoruz. Amerika gerek şahsıma gerek İstihbarat başkanıma yönelik Tehditler savuruyor. Daha da ileri Türkiye’deki bazı finans kuruluşlarını da tehdit altına alıyor. Ne yaparsanız yapın, bunu kesinlikle başaramayacaksınız. Filistin’de kadınlarn direnişi karşısında bize düşen en az onların direnişi kadar dik durmaktır. Bunu başarmamız lazım. Çok büyük paraları, silahları olabilir, nükleer başlıklı silahları da olabilir. Biz şunu biliyoruz. Nice az inanmış toplulukları, inanmamış kalabalıkların üzerine galip kıldık diyor" şeklinde konuştu.
"KUDÜS’Ü GASP ETME GİRİŞİMLERİNE SESSİZ KALANLARI İSE TARİH ASLA AFFETMEYECEK"
Bazı ülkelerin de gelen tepkiler üzerine farklı bir tavır içine girdiklerini ifade eden Erdoğan, Arap Birliği İslam İşbirliği Teşkilatının geçtiğimiz günlerde aldığı kararların desteklendiğini belirterek, ”Kudüs’ü gasp etme girişimlerine sessiz kalanları ise tarih asla affetmeyecek. Gün sessizliğe bürünme değil Filistin davasına ve Kudüs’ü şerife sahip çıkma günüdür. Kudüs davası tüm Müslümanların davasıdır, onurudur, namusudur Küdus aynı zamanda 3 semavi dinin mukaddes beldesidir. Kudüs’ün Şahsına münhasır bu özellikleri dikkate almayan bir girişimin hangi ambalajla pazarlanırsa pazarlansın başarı şansız yoktur. Hele hele Filistin ve Filistinli kardeşlerimizin haklarını ellerinden almaya yönelik teşebbüslerin tamamı hezimete uğramaya mahkumdur. Bölgemizde Kudüs’te barış, her inançtan, her milletten ahlaklı insanların çabasıyla sağlanacaktır. Filistinli kardeşlerimizin razı olmadığı hiçbir plana destek vermeyeceğiz Bundan sonrada zulme rıza göstermeyecek 67 temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletini savunmayı sürdüreceğiz" dedi.
"SUÇ İŞLEYEN KİMSENİN ASKER KİMLİĞİNİN ONA AYRICALIK TANIMASININ NE DEMOKRASİDE BE HUKUKTA YERİ OLAMAZ"
“Türkiye’de milli irade ve milli egemenliğin tecelligahı olan yüce meclisi yıpratmaya çalışan bir zihniyet var” diyen Erdoğan, "Zahirde demokrat gözüken aslında faşistin önce giden bu zihniyetin yeni bir oyunuyla karşı karşıyayız. Türkiye’nin AK Parti döneminde yaşadığı demokratikleşme hamlelerinden biri de, suça karışmış asker kişilerin sivil mahkemelerde yargılanmalarının önünün açılmasıdır. TBMM bu önemli düzenlemeyi grup bulunan 4 parti ittifakıyla gerçekleştirmiştir. Bu partilerden biri de Kemal Kılıçdaroğlu’nun grup başkanvekilliğini yürüttüğü CHP’dir. Durmuş saat bile günde iki defa doğruyu gösterebilir. O dönem, CHP her nasıl olmuşsa doğru bir tutum sergilemiştir. Bu düzenleme ile ilgili AK Parti gurubu ile görüşmeye gelen kişilerden biri Kılıçdaroğlu’dur. Meclis tarihinde ender rastlanan bu düzenleme komisyondan ve genel kuruldan geçip kanunlaşmıştır. Düzenlemenin amacı darbelere zemin hazırlayan hukukun işlemesinin önüne geçen, ülkemizi uluslararası platformlarda sürekli eleştiri konusu yapan yanlış bir uygulamanın düzeltilmesidir. Suç işleyen kimsenin asker kimliğinin ona ayrıcalık tanımasının ne demokraside be hukukta yeri olamaz. Dönemin meclis tutanaklarına, komisyon ve genel kurullarına , gazete haberlerine verilen demeçlere baktığımızda CHP’liler başta olmak üzere tüm meclisin bu düzenlemeyi desteklediğini görüyoruz. Geri baktığımızda meclisimizin gayet doğru bir iş yaptıını düşünüyoruz. 15 Temmuz’un ardından askeri mahkemeleri tümden kaldırdık. Zaman zaman yanlış değerlendirmeleriyle kamuoyunun önüne çıkan eski genel kurmay başkanı bu düzenlemeyi bahane ederek meclisimizi itham eden bir takım açıklamalar yapmıştır. Ben özellikle kendi gurubumuza sesleniyorum. Parlamentonun hukukunu korumak üzere hepiniz süratle dava açmalısınız. Meclisin yasam yetkisinin dışarıdan birlerinin atıp tutmak suretiyle yere çalmaya hakkı yoktur. Bu açıklamaya CHP ve diğer partilerden destek verilmiştir.Daha önce aksi kararı aldıkları halde" ifadelerini kullandı.
FETÖ
Tüm partilerin desteğiyle yapılan düzenlemeye FETÖ gölgesi düşürülmeye çalışılmasının meclise saygısızlık olduğuna işaret eden Erdoğan, "Daha da önemlisi bu düzenlemeye destek verilen tüm milletvekillerinin böyle bir ithama maruz bırakılması yasama dokunulmazlığına ve milli irade temsilcilerine yönelik gayet bilinçli bir saldırıdır.Bu yaklaşımların kendileri milletvekili sıfatı taşıya kişilerce desteklenmesinin ise anlaşılabilir hiçbir tarafı yoktur. Ben milletvekili arkadaşlarıma söylüyorum; süratle bu parlamentonun hukukunu kurmamız lazım. Gereğini yapmamız lazım. Meclis ve milletvekillerini aşağılayarak darbe ve vesayet zihniyetine hizmet edilebilir. Emekli bir askerin peşine düşüp meclisi, milletvekillerini hizama yeltenenler herhalde kendi geçmişlerinden utanıyorlar. Aksi takdirde böyle bir yanlışa düşmeyecektir. CHP geçmişinde utanacak hiç şüphesiz bir çok eylemi vardır. Bu konu göğüslerini gere gere savunacakları meseledir" diye konuştu.
KILIÇDAROĞLU’NA TEPKİ
"Çıkmış diyor ki; 'Kızılay’ın çadırını görmedim', senin gözün var ama göremiyorsun"
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kızılay Çadırını görmedim sözlerine tepki gösteren Erdoğan, AK Parti teşikatını yardım kampanyasına desteğe davet ederek, "AK Parti olarak Elazığ ve Malatya’da meydana gelen depremden etkilenen vatandaşlarımız için yardım kampanyası başlattık. Depremzede vatandaşlarımızın yaralarını sarmamız gerekiyor. Çıkmış diyor ki Kızılay’ın çadırını görmedim. Senin gözün var ama göremiyorsun. Girdiği çadırda bile kendisine göre sol tarafta. Orada Kızılay’ın amblemi var görmüyor. Ülkemiz genelinde yürütülen yardım kampanyasına AK Parti olarak en güçlü şekilde destek vereceğiz. Milletvekillerimizden bin liradan az olmamak üzere 21 Şubat kadar katkılarını yapmalarını bekliyoruz. Ayrıca Türkiye genelinde de teşkilatlarımızın bu kampanyaya katılma iradeleri mevcuttur. İsteyen bu hesaba katılımda bulunabilir. Ağır hasarlı bina sayısı 10 bin civarında biz süratle bunları yapıp inşa edeceğiz. Kırsal kesimde olan bütün yıkılmış binaları da tek kat olarak yanlarında ahırların beraber inşa edeceğiz. Bunlar bizi birileriyle karıştırıyor. Bu millet Sakarya, Kocaeli, Bolu Düzce depremlerini de yaşadı orada kimler vardı biliyorsunuz. Biz geldik oradaki bütün yıkık binaları yine biz bitirdik. Biz Van depremini aynı gece oraya vararak tespitlerini yaptık ve bütün o enkazları süratle kaldırarak orada yeni şehirler inşa ettik. İpek yolundan tutunuz Edremit’e kadar yeniden inşa ettik. Adeta denize nazır oldu Edremit. Bütün buraları alt yapı üst yapısıyla inşa ettik. Elazığ’da Fethi Sekin hastanesi olmasaydı halimiz ne olurdu. Fethi Sekin Hastanesi bin üzerinde yatağıyla gelenlere anında müdahale imkanımız oldu. Aynı şey Malatya’da ufku olan, geleceği gören bir devlet işte Şehir hastaneleri neden var diyenlere cevap. Bu kadar hastaneleri neden yapıyorsunuz diyenlere en büyük cevap. Fethi Sekin Hastanesine gittiğimde huzur buldum Depremden gelen arkadaşlarımız huzur içinde yatıyordu. Bir taraftan ameliyatlar devam ediyordu. Bu onlara psikolojik olarak büyük bir destekti. Bundan sonra da özellikle süreci yakından takip ediyoruz. Esnaflarımıza gerekli desteği veriyoruz" ifadelerini kullandı.