Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu, “Merkez Bankası olarak fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmek temel amacımız doğrultusunda, enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elimizdeki tüm araçları liralaşma stratejisi çerçevesinde kararlılıkla kullanmaya devam edeceğiz” dedi.
TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerine sunum yaptı. Kavcıoğlu, küresel arz şoklarına ve Türkiye’nin bulunduğu bölgede yaşanan savaşa rağmen Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir düzeyde ve kesintisiz olarak büyümeye devam ettiğini belirterek, “Pandemi döneminin olağanüstü olumsuz koşullarında bile hızla toparlanarak sağlam ve dayanıklı görünümünü sürdüren ülkemizin başarılı büyüme performansı çeşitli ülke gruplarıyla yapılan karşılaştırmalarla da teyit edilmektedir. Türkiye ekonomisi, 2019 yılının son çeyreğinden bu yana gösterdiği büyüme performansıyla G20 ülkeleri arasında birinci, OECD ülkeleri arasında ise ikinci sırada yer almıştır” diye konuştu.
“SATIN ALMA GÜCÜ”
Kavcıoğlu, Türkiye’nin küresel ekonomi içindeki payının satın alma gücü paritesine göre hesaplanan milli gelir bazında yıllar itibarıyla ikiye katlanıp yüzde 2’ye ulaştığı bilgisini vererek, "Bu artış, 2000 yılında dünya sıralamasında 18'inci sırada bulunan ülkemizin, 2022 yılı itibarıyla 11'inci sıraya çıkmasını sağlamıştır” şeklinde konuştu.
Kavcıoğlu, Türkiye Ekonomi Modeli'nin hayata geçirildiğini hatırlatarak, söz konusu model ile Türkiye’nin küresel ekonomideki payının artmaya devam ettiğini söyledi. İşgücü ve işsizlik oranlarını ele alan Kavcıoğlu, eylül ayında mevsimsel etkilerden arındırılmış olarak işgücünün 34,3 milyon kişiye ulaştığını, işsizlik oranının ise 10,1 seviyesinde gerçekleştiğini hatırlattı.
“TÜRKİYE, TOPLAM İSTİHDAMINI EN FAZLA ARTIRAN ÜLKELERDEN BİRİ OLMUŞTUR”
Sektörler olarak incelendiğinde hizmet sektörü istihdamının 17,5 milyon kişi, sanayi sektörü istihdamının ise 6,6 milyon kişi olarak gerçekleştiğini hatırlatan Kavcıoğlu, “Türkiye, OECD ülkeleri arasında toplam istihdamını en fazla artıran ülkelerden biri olmuştur” ifadesini kullandı.
Kavcıoğlu, küresel enerji ve emtia fiyatlarındaki olağanüstü yükselişle Türkiye’nin enerji ithalatının milli gelir içindeki payının yüzde 3,8’den yüzde 10,9’a çıktığını hatırlatarak, şunları söyledi:
“Yatırım, istihdam ve ihracatın artırılması ile cari fazla vermeyi hedefleyen Türkiye Ekonomi Modeli'nin cari denge üzerindeki olumlu yansımaları enerji fiyatları tarafından gölgelenmekle birlikte, giderek daha somut hale gelmektedir. Fiyat ve çevrimsel etkilerden arındırıldığında cari dengemiz üst üste dört çeyrek fazla vermiştir. Ülkemiz, enerji ve emtia fiyatlarındaki normalleşme ile birlikte sürdürülebilir cari fazla hedefine ulaşacaktır.”
"İHRACATIMIZIN ÜRÜN VE PAZAR ÇEŞİTLİLİĞİ 2006 YILINA GÖRE İKİ KATINA ÇIKTI"
Türkiye’nin ekonomisinde yer alan ihracat dinamiklerinin son dönemde yapısal cari dengede görülen değişimi desteklediğini belirten Kavcıoğlu, “Yaptığımız analizler ihracatımızın ürün ve pazar çeşitliliğinin hızlanarak arttığını ve 2022 yılı itibarıyla ülke ve ürün çeşitliliğinin 2006 yılına göre iki katına çıktığını göstermektedir. Buna ek olarak, 2015 yılı öncesinde ihracat artışlarımız büyük oranda mevcut pazarlardaki büyümeyle sağlanırken, 2015 yılı sonrasında yeni pazar girişleriyle gerçekleşmiştir. Bu kapsamda 2015-2022 döneminde ihracat büyümesinin yaklaşık yüzde 28’i yeni pazar girişleriyle sağlanmıştır” diye konuştu.
Aylık enflasyonun kademeli bir şekilde tarihsel ortalamalarına yaklaştığını dile getiren Kavcıoğlu, “Bu gelişmeyle birlikte enflasyonun gerileyişini sürdüreceğini ve ekim ayı enflasyon raporundaki tahmin patikamızla uyumlu bir seyir izleyeceğini öngörüyoruz. Orta vadeli enflasyon tahminlerimiz çerçevesinde 2023 yılında enflasyon oranının yüzde 22,3’e düşeceğini, 2024 yılında ise tek haneye gerileyerek yüzde 8,8 oranında gerçekleşeceğini öngörüyoruz” ifadelerini kullandı.
“ELİMİZDEKİ TÜM ARAÇLARI KULLANMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Kavcıoğlu, “Merkez Bankası olarak fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmek temel amacımız doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elimizdeki tüm araçları liralaşma stratejisi çerçevesinde kararlılıkla kullanmaya devam edeceğiz” dedi.
Kavcıoğlu, 2022’de tüm politika araçlarını gözden geçirerek, Türkiye’nin ihtiyaç ve koşullarına en uygun para politikası çerçevesini kademeli olarak oluşturduklarını söyleyerek, “Bu doğrultuda politika faizimizle birlikte, likidite, teminat, zorunlu karşılık ve uluslararası rezervlerin yönetimine ilişkin çeşitli ürünlerimizi ve makroihtiyati önlemlerimizi bütüncül bir anlayışla en etkin şekilde kullandık” diye konuştu.
Yaşanan enflasyonun büyük oranda negatif arz şoklarından kaynaklandığı değerlendirmesini yapan Kavcıoğlu, “Bu koşullar altında Merkez Bankası olarak para politikasının etki alanının dışında kalan arz taraflı maliyet baskılarına tek başına faizleri artırmaya odaklanmış politikalarla karşılık vermenin etkili olmayacağını değerlendiriyoruz. Bunun yerine enflasyonu düşürmek ve fiyat istikrarını kalıcı olarak tesis etmek amacıyla üretimi ve yatırımları destekleyici, cari fazla kapasitemizi artırıcı politikalar uygulamayı gerekli görüyoruz. Buna ek olarak para politikası uygulamalarımızı liralaşma odaklı bir şekilde tasarlayarak fiyat istikrarını bozan ve ekonomiyi dışsal şoklara açık hale getiren yapısal unsurlarla da mücadele ediyoruz” ifadelerine yer verdi.
Ağustos-kasım döneminde politika faizini toplamda 500 baz puan indirerek yüzde 9 seviyesine getirdiklerini hatırlatan Kavcıoğlu, “Aldığımız kararların 2023 yılı içerisinde ekonomimizin dayanıklılığını artırarak; arzın, yatırımların ve ihracatın sürekliliğine ve arz kapasitemizin korunmasına önemli ölçüde katkı sağlayacağını öngörüyoruz” diye konuştu.
Liralaşma stratejisi çerçevesinde uyguladıkları makroihtiyati tedbirlerin etkinliğine ilişkin önemli bir göstergenin kredi kompozisyonunda firma kredilerinin ağırlık kazanmaya başlaması olduğunu kaydeden Kavcıoğlu, “2022 yılında, önceki dönemlerin aksine firma kredileri bireysel kredilerden daha hızlı oranda artış kaydetmiş ve tüketici kredilerinin ticari kredilere olan oranı azalmıştır. Buna ek olarak, yatırım ve ihracat kredilerinin ticari krediler içerisindeki payı oldukça güçlü bir şekilde yükselmiştir” şeklinde konuştu.
“KOBİ’LER TARAFINDAN NET OLARAK 700 MİLYAR LİRA TUTARINDA KREDİ KULLANIMI GERÇEKLEŞTİRİLMİŞTİR”
2022’de lira cinsinden ticari kredi kullanımının güçlü bir gelişim gösterdiğini söyleyen Kavcıoğlu, şöyle devam etti:“2022 yılı Ocak-Kasım döneminde TL ticari kredi net kullanım tutarı 2021 yılı gerçekleşmesinin yaklaşık 6 katı düzeyindedir. Ayrıca, söz konusu kredilerin ağırlıklı olarak KOBİ’ler tarafından kullanılmış olması, hedefli kredi politikamızın etkinliğine ilişkin bir diğer önemli gelişmedir. Ocak-kasım döneminde KOBİ’ler tarafından net olarak 700 milyar lira tutarında kredi kullanımı gerçekleştirilmiştir. Bu miktar, 2021 yılının aynı döneminde KOBİ’ler tarafından kullanılan 97 milyar lira tutarındaki kredinin 7 katına yakındır. Sonuç olarak bu dönemde KOBİ kredilerinin tutarı ve bankacılık sektörü kredileri içerisindeki payı tarihsel olarak en yüksek düzeye ulaşmıştır.”
“TÜRK LİRASI MEVDUAT ORANININ YÜZDE 50 SEVİYESİNE YAKLAŞTIĞINI GÖRÜYORUZ”
Liralaşma stratejisi çerçevesinde bankacılık sektörünün varlık ve yükümlülük kompozisyonunda Türk lirasının payının artmasını öncelediklerini belirten Kavcıoğlu, “Bu kapsamda sektörün fonlama yapısında en önemli bileşen olan mevduattaki liralaşma sürecini kur korumalı mevduat (KKM) ürünü uygulamasıyla başlatılmıştır. Bunun sonucunda Türk lirası mevduat oranının önemli ölçüde yükselerek, ocak ayındaki yüzde 35,6 seviyesinden güncel verilerle yüzde 50 seviyesine yaklaştığını görüyoruz” diye konuştu.
“ULUSLARARASI REZERVLERİMİZ 123 MİLYAR DOLAR SEVİYESİNE ULAŞMIŞTIR”
Kavcıoğlu, konuşmasının devamında şunları söyledi:“KKM hesabı, YUVAM hesabı, yerel paralarla ticaret yapmaya yönelik olarak giderek daha yoğun bir şekilde kullanılan ülke para takası anlaşmaları, ihracat gelirlerinin bir kısmının Merkez Bankasına satılması gibi yeni kanallar oluşturarak rezerv akımlarımızı oldukça sağlam bir yapıya kavuşturduk. Küresel düzeyde 1 trilyon dolardan fazla rezerv kaybı yaşanıldığı bir ortamda, yaptığımız bu etkin uygulamalarla rezervlerimizdeki güçlü duruşumuzu koruyoruz. Bu çerçevede uluslararası rezervlerimiz 2022 yılında 11,5 milyar dolar artış ile 123 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır ve artış eğilimini korumaktadır.” Komisyon toplantısı, milletvekillerinin bütçeye ilişkin görüşlerini bildirmesi ile devam etti.