Asılsız Soykırım İddialarıyla Mücadele Derneği (ASİMED) Başkanı Savaş Eğilmez, ABD’nin uzun zamandan beri taşeron olarak kullandığı PYD/YPG terör örgütünü PKK’dan ayrı göstermeye çalıştığını ifade etti. Türkiye’nin terörle mücadele etmesinden rahatsız olduklarını belirten Eğilmez, “ABD, son olarak da Suriye’de gerçek anlamda terörle mücadele eden tek ülke olan Türkiye’nin bölgedeki varlığından rahatsız olduğunu açıkça dile getirerek bir kez daha terörü desteklemiş oldu” dedi.
ABD Başkan Joe Biden’ın, Suriye hakkındaki ulusal acil durum halini bir yıl daha uzattığını ifade eden ASİMED Başkanı Savaş Eğilmez, “Biden'ın, Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'ye gönderdiği ve kararın gerekçesini anlattığı mektupta, Suriye ile ilgili acil durumun 14 Ekim 2021'den sonra da devam etmesine karar verdiğini kaydederek, "Suriye'deki ve Suriye'ye ilişkin durum, özellikle de Türkiye hükümetinin Suriye'nin kuzeydoğusuna (sözde) askeri taarruz düzenleme yönündeki eylemleri ABD'nin ulusal güvenliği ve dış politikasına karşı alışılmadık ve olağanüstü bir tehdit oluşturmayı sürdürüyor" ifadelerini kullandı.
Öte yandan, terör örgütü YPG de ABD’nin DEAŞ ile mücadele kapsamında Suriye’de kalacağını söyledi. Ayrıca PKK/YPG elebaşlarından "Mazlum Abdi" kod adlı Ferhat Abdi Şahin, The Times'a verdiği röportajda ABD Başkanı Joe Biden'ın kendilerini terk etmeyeceği sözünü verdiğini iddia etti. 1978 yılında bebek katili, terörist başı Abdullah Öcalan tarafından küresel güçlerin desteği ve planlamasıyla kurulan PKK terör örgütü, yıllar sonra Suriye, İran ve Irak’ta örgüt faaliyetlerinin yürütülmesi ve Suriye’de yerleşik Kürtlerin arasında Apoculuk ideolojisini yaygınlaştırarak silahlı mücadele yapmak üzere 2003 yılında PYD (Demokratik Birlik Partisi) adında bir teşkilat, Irak’ta yine aynı amaçlar doğrultusunda PÇDK (Kürdistan Çözüm Partisi) ve İran’da da PJAK (Kürdistan Özgür Yaşam Partisi) adında örgütler oluşturmuştur”
“pyd, 2003 yılında bizzat pkk lideri abdullah öcalan’ın talimatıyla kurulmuştur”
PYD isminin ilk kez, terör örgütü PKK’nın yayın organlarından Serxwebun, örgütün 8.genel kongresinin ardından zikredildiğini kaydeden Eğilmez, “Terörist başı Abdullah Öcalan’ın kardeşi Osman Öcalan, Pyd yi, Suriye’de daha etkin olabilmek ve özellikle Suriye’nin kuzeyinden Pkk yı lojistik ve militan açısından destekleyebilmek için 2003 yılında bizzat kendisinin kurduğunu ifade etmiştir. Osman Öcalan, “2013 yılında Irak televizyonu Zelal’a, PKK’nın İran kolu Pjak gibi PYD’yi de ben kurdum. Ve aynı Pjak gibi, PYD de PKK’nın direktifleri doğrultusunda hareket etmektedir” diye demeç vermiştir. Terörist elebaşlarından Osman, sözlerinin devamında da kendisiyle beraber 4 kişilik PKK’lı militan grubun, terör örgütü PYD’yi yönettiğini belirtmiştir” diye konuştu.
“PYD TERÖR ÖRGÜTÜ YÖNETİCİLERİ PKK BAĞLANTISINI İTİRAF ETMİŞTİR”
PYD’nin başındaki kukla isim Salih Müslim’in, Almanya merkezli KurdWatch adlı sözde sivil toplum örgütüyle yaptığı mülakatta, PKK ile olan organik bağlarını açıkça ifade ettiğini kaydeden Eğilmez, “KurdWatch yetkilisi Salih Müslim’e şöyle bir soru soruyor; “Birkaç hafta önce PKK’nın önde gelen yöneticilerinden Duran Kalkan ve Cemil Bayık, kendilerinin Suriye’de Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yönettiği Türkiye ile savaştıklarını söylediler. PYD'nin bu durumdaki pozisyonu nedir?” Salih Müslim’in “evet biz de onlarla aynı pozisyondayız. Çünkü onlarla aynı felsefe ve ideolojide ilerliyoruz” cevabı ile iki terör örgütü arasındaki organik bağı bir kez daha kanıtlamıştır. PYD, 2004 yılında YPG adı altında askeri kanadını oluşturmuştur. İki terör örgütü PKK ve PYD’nin yönetenleri de kullandıkları sembolleri de bayrak dedikleri paçavraları da birebir örtüşmektedir” ifadelerini kullandı.
“PKK-PYD BAĞLANTISINI, RESMİ OLARAK İLK KEZ ABD KABUL ETMİŞTİR”
Eğilmez, “Bugün ABD, Pyd ile PKK ilişkisi noktasında Türkiye’nin tutumunu kabul etmese de Wikileaks tarafından yayınlanan Amerika’ya ait diplomatik telgraflarda, PKK-PYD ilişkisini ilk kez ABD’nin tespit ettiği açıkça ortaya konulmuştur. 2006-2008 yılları arasında Şam’da, ABD maslahatgüzarı olan Michael Corbin, 8 Kasım 2007 tarihinde çok gizli ibaresiyle Washington’a gönderdiği telgrafta, Suriye hükümetinin Kamışlı’da gösterileri yasakladığını bildirirken, PKK-PYD arasındaki ilişkiyi de açıkça ortaya koymuştur. Telgraf harfi harfine şu şekildedir; “Suriye polisi, 2 Kasım’da Kamışlı’da PKK tarafından organize edilen mitinge katılan PKK’nın Suriye kolu PYD üyelerine ateş açtı.” Neredeyse aynı bilgileri içeren başka bir telgrafta 29 Mart 2009 tarihinde, o zaman ki, ABD Şam maslahatgüzarı Maura Connely tarafından gönderilmiştir. ABD yönetimine gönderilen bu telgrafta açık ve şüpheye yer olmayan bir şekilde PYD’nin, PKK’nın Suriye kolu olduğu belirtilmiştir. ABD’nin önce Şam misyon şefi olan sonra da İstanbul başkonsolosu olan Charles Hunter, PYD’nin, PKK’nın Suriye kolu olduğunu ve bunun bütün yerel kaynaklar tarafından bilindiğini belirten raporunu, 2009 yılında Pentagon’a göndermiştir. Bugün çıkarları doğrultusunda hareket edip, PKK-PYD-YPG ilişkisini kabul etmeyen ABD, aslında bu ilişkiyi neredeyse 9 yıl önce ilk kez resmi olarak kendisi açıklamıştır. İspanya İçişleri Bakanlığı tarafından 27 Ocak 2016’da yapılan açıklamada 8’i İspanyol, 1’i Türk vatandaşı olmak üzere toplam 9 kişinin PKK terör örgütü ile bağlantıları olduğu gerekçesiyle tutuklandığı ifade edilmiştir. Tutuklananların, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden PKK/KCK’nın Suriye yapılanması olan PYD/YPG’ye eleman temin ettiği İspanyol makamlarınca belirtilmiştir. İspanya devleti tarafından alınan bu karar PYD/YPG’nin terör örgütü PKK/KCK ile bağlantısının kimi Avrupa Birliği üyesi devletlerde kabul edildiğinin göstergesidir. İngiltere mahkemeleri de aynı minvalde kararlar almıştır. Kürtlerin temsilcisi olduğunu iddia eden ve bunu dünya kamuoyuna da şimdilik kabul ettiren PKK-PYD’nin bölgedeki terörist faaliyetlerinden Türklerin ve Arapların yanında en çok etkilenen grup Kürtlerdir. Bölgede küresel güçlerin taşeronluğunu yapan terör örgütü, yüz binlerce Kürdün ölümüne, sakat kalmasına, sürgün hayatı yaşamasına neden olmuştur. Türk Devleti tüm terör gruplarına karşı sivil halkın yanında kararlı ve etkili bir mücadele yürütmektedir. Türkiye Cumhuriyeti devleti bölgede terörle mücadele eden en önemli ülkedir. Türk Devleti Suriye ve Irak’ın her ırktan masum topluluklarını korumak için aynı anda hem PKK-PYD hem DEAŞ ile büyük bir mücadeleye girmiş ve özellikle son 4 yılda bu örgütlerin hareket alanlarını kısıtlamış, binlerce militanını etkisiz hale getirmiştir. Türkiye’nin bu saygın mücadelesi sonucunda, terörden temizlenen bölgeler, güvenli ve yaşanabilir hale getirilerek gerçek sahiplerine verilmiştir. Türk devleti bu ilkeler ışığında terör gruplarıyla mücadelesine kararlı bir şekilde devam etmektedir” açıklamalarında bulundu.