Genin şifresinin çözülmesi halinde alkol kullanan anneden doğan çocukların beyninde oluşan hasarı en alt seviyeye indirebileceğini kaydeden Erzurumlu genetik mühendisi Prof. Dr. Karaçay, Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsü'nün çalışmasına 1.5 milyon dolarlık maddi destek verdiğini söyledi.
1990 yılından beri Amerika'da çeşitli kuruluşların bünyesinde genetik insan hastalıkları konusunda araştırmalar yaptığını kaydeden çalışmalar yapan Bahri Karaçay'ın, Fetal Alkol Sendromu ile ilgili son çalışması Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsü' nün (National Institute of Health) dikkatini çekti. Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsü'nün 1.5 milyon dolarlık maddi destek verdiği projenin mimarı Dr. Bahri Karaçay, hamile kadınların alkol kullanımı sonucu, doğacak çocuğun beyninde meydana getirdiği hasarla ortaya çıkan fetal alkol sendromunu yenmek için gen tedavisi geliştirdi.
Alkol kullanan hamile kadınlarda ve bebeklerinde görülen bu hastalığı yenebilmek için Iowa Üniversitesi Pediatri Bölümü Çocuk Nörolojisi Kürsüsü'nde yer alan laboratuarlarında dört yıldır çalışma yürüttüklerini vurgulayan Karaçay, laboratuar ortamında fareler üzerinde yapılan ilk çalışmalarda başarı yakaladıklarını söyledi. Genetik Mühendisi Karaçay, "Laboratuarda yaklaşık dört yıldır fetal alkol sendromu konusunda araştırmalar yapmaktayım. Araştırmalarımda fetal alkol sendromlu çocuklardan elde ettiğim bilgileri laboratuar ortamında fareleri üzerinde kullandım. Bu hayvanlara alkol tüketen insanların kanlarında görülen alkol düzeyine denk miktarda alkol vererek, özellikle merkezi sinir sisteminde ne tür hasarların ortaya çıktığını tespit ettim. Laboratuarda kobay fareler üzerinde yaptığım çalışmalarda elde ettiğimiz veriler, hamile kadınlarda hamileliğin son üç aylık dönemine rastlayan zaman diliminde alkol tüketiminin çok sayıda beyin hücresinin ölümüne sebep olduğunu gösterdi. Bir insanın kanında görülen alkol miktarı kadar alkolü fareye verip alkol tüketen farelerin beyinlerine baktığımda hafıza ve öğrenme gibi fonksiyonlarda görev alan sinirlerin alkol tarafından öldürüldüğünü buldum" dedi.
ABD' de her yıl 8 bin 800 'Fetal Alkol Sendromu' na bağlı çocuk doğduğunu vurgulayan Karaçay, "Alkolün özellikle merkezi sinir sisteminde meydana getirdiği tahribat, sadece anne ve çocuk sağlığını ilgilendirmekle kalmayıp toplum için de sosyal bir problem teşkil ediyor. Hamilelik sırasında bayanlar kesinlikle alkol kullanılmamalı. Şimdiye kadar yapılan çalışmalar da alkolün hamilelik döneminin tamamında zararlı olduğu ortaya çıktı. Bunda dolayı Amerika'da içki şişelerinin üzerine, hamilelikte alkol kullanımının çocuklarda Fetal Alkol Sendromu'na sebep olabileceği ve hamilelikte alkol kullanılmaması gerektiğinin yazılması kanunen mecburi oldu. Hamile bayanların alkolün dışında sigara da dahil olmak üzere her türlü zararlı alışkanlığı bırakmalarını, çok mecbur olmadıkça ilaç kullanmamalarını tavsiye ediyorum" diye konuştu.
Amerikan Sağlık Örgütü'ne bağlı olarak kurulan Alkoliklik ve Alkol Bağımlılığı Ulusal Enstitüsü (National Institute of Alcohol Abüse and Alcoholism) isimli kuruluşun desteklediği projesi ile doğacak çocukta önemli hasarlar meydana getiren Fetal Alkol Sendromu'na karşı mücadele ettiğini hatırlatan Karaçay, "Laboratuar ortamında özellikle ileri düzeylerde alkol kullanımının beyinde gözle görülür düzeyde anormalliklere sebep olduğunu ve mesela cerebellum'un hacminin aşırı derecede küçüldüğünü gözlemledik. Elbette önemli olan beynin fiziki yapısında meydana gelen bu hasarın sonuçlarının hamilelikten doğacak çocuktaki etkileri. Bu tip çocuklarda geri zekalılık, öğrenme zorlukları, gelişimde gerilik, epilepsi ve hiper aktivite gözlenir. Bu durumda o tür çocukların hayatları boyunca yaşıtlarından geri kalmalarına sebep olduğu gibi, hayatta başarısız olmalarına da sebep olmaktadır" dedi.
Fetal Alkol Sendromu, hamilelik sırasında alkol kullanımının ana rahmindeki çocuğun beyninde ve gelişiminde meydana getirdiği hasarlar sonucu, doğan çocukta fiziksel ve zihinsel anormalliklerin ortaya çıkmasıdır. Bu sağlık problemi kullanılan alkolün miktarı ve zamanına bağlı olarak doğacak bebeklerin yüz yapısında anormallikler, gelişimde gerilik ve geri zekalılık gibi sonuçlar doğurur.