Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, Çin hükümetinin Doğu Türkistan’da Türk kimliğini yok etmeyi amaçladığını belirterek, “Çin yönetimi hiçbir kural tanımadan Doğu Türkistan’da Türk kimliğini yok etmek amacıyla, Türkleri öldürüyor, hapsediyor” dedi
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici 12 yıl önce Çin yönetimi tarafından öldürülen 2 Uygur Türkünün ölüm yıldönümü nedeniyle açıklamalarda bulundu. Çin’in katliamlarına bir yenisini daha eklediğini belirten Genel Başkan Destici, “12 yıl önce, 5 Temmuz 2009 tarihinde, Komünist Çin Yönetimi, Doğu Türkistan’da, Türklere yönelik katliamlarına bir yenisini daha ekledi. 25 Haziran 2009 gecesi, Guangdong eyaletinin Shaoguan şehrinde, Han Çinlileri tarafından 2 Uygur Türkü öldürüldü” dedi.
“ÇİN’DE YAŞANANLAR, 21. YÜZYILIN YÜZ KARASIDIR”
Doğu Türkistan’ın topraklarının esasen Çin’e ait olmadığını belirten Destici şunları kaydetti:
“Cinayete Çin Hükümetinin seyirci kalması üzerine, Urumçi’de yapılan protesto gösterilerine askeri bir saldırıyla müdahale eden Çin, binlerce Uygur Türkünü öldürdü, on binlercesini hapse attı, sürgüne gönderdi. Bugün halen Çin’in sivillere yönelik gerçekleştirdiği vahşi saldırısı sonucu, bölgede öldürülen, yaralanan, hapsedilen, sürgüne gönderilen, toplama kamplarında tutulan ve haber alınamayan insanların sayılarıyla ilgili, dünya kamuoyunun ve uluslararası kuruluşların elinde net bir bilgi bulunmuyor. Çin’in, tüm bölgeyi kapatması, Doğu Türkistan’da bulunan gazeteciler başta olmak üzere tüm yabancıları bölgeden çıkartması nedeniyle, bölgenin dünyayla iletişimi kesildi ve gerçekleştirilen katliam ile zulmün boyutları dünyadan gizlenmeye çalışıldı. Bugün, Urumçi’deki ve tüm Doğu Türkistan’daki kardeşlerimizi, katliamın 12. yıldönümünde rahmetle yad ediyor, ülkemizde ve tüm dünyada o topraklarda yaşananlarla ilgili farkındalık oluşturmaya çalışıyoruz. Ancak yıllardır süren, artık bir soykırım halini alan katliam ve zulüm, hiç ara vermeden bugün de devam ediyor. Çin yönetimi, hiçbir kural tanımadan, Doğu Türkistan’da, Türk kimliğini yok etmek amacıyla, Türkleri öldürüyor, hapsediyor, sayıları milyonları bulan Uygur Türkünü, Nazi taklidi toplama kamplarına gönderiyor, Türk ailelerin yanına Çinli erkekler yerleştiriyor, kadınları Çinlilerle evlenmeye zorluyor, kendince ‘tehdit’ olarak gördüğü her Türkü ya öldürüyor ya da hapse atıyor. Çin’de yaşananlar, 21. yüzyılın yüz karasıdır. Çin’le hasım olan ülkeler bile, asimilasyona, katliama, soykırıma maruz kalanlar Türk ve Müslüman olduğu için, yaşananları görmezden geliyor, Çin’le ilişkilerini, Doğu Türkistan’da yaşananlar sanki yokmuş gibi devam ettiriyor. Doğu Türkistan, binlerce yıldır Türklerin yurdudur. Doğu Türkistan esasen Çin toprağı da değildir. 1949 yılında, Doğu Türkistan Cumhuriyeti, haksız ve hukuksuz bir şekilde Çin tarafından işgal edilmiştir ve işgal bugün de devam etmektedir. Bu durum, aynı zamanda uluslararası toplumun ve uluslararası kuruluşların; iki yüzlülüğünün, ahlaksızlığının ve zalimliğinin yaşayan en önemli örneğidir. Rusya’nın ve Çin’in bölgenin kaynaklarına hakim olma mücadelesinin bedelini, aynı kanı taşıdığımız, aynı dili konuştuğumuz, aynı tarihe sahip olduğumuz, aynı inancı paylaştığımız kardeşlerimiz ödüyorlar. Onların sesi olmaya devam edeceğiz. Milletimize, tarihimize, inançlarımıza karşı sorumluyuz. Gücümüz ne kadarına yetiyorsa o ölçüde kardeşlerimize destek olacağız. Asla vazgeçmeyecek, asla geri adım atmayacağız.”