Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ana muhalefet partisinin cumhuriyet, laiklik, çağdaşlık gibi kavramları kendisine siper ettiğini belirterek, "Bu tavrıyla aslında tembelliğini, faşizan eğilimlerini, milletin değerlerine olan düşmanlığını saklamaya çalışan ana muhalefet partisinin foyası artık ortaya dökülmüştür. AK Parti'nin yenilenme sürecini ağızlarına pelesenk etmeleri, bu parti yönetiminin yolun sonuna yaklaştığını gösteriyor" dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuştu. Tendürek'te, Cudi'de ve Gabar'da sürekli olarak polis, askeri jandarma ve güvenlik korucularıyla birlikte operasyonların devam ettiğini belirten Erdoğan, kış mevsimi geldi diye bu operasyonlara ara verilmeyeceğinin altını çizerek, "Bütün komuta kademesi orada. Bütün siyasi ve komuta kademelerinin hepsi bu hafta yine oralardaydı. Kendileriyle irtibat halindeydik, oralarda operasyonlar devam ediyordu. Durmayacağız, üzerine üzerine gideceğiz, kimse alınmasın gücenmesin, kusura bakmasınlar. Bizim bir şehidimizin kanı yüzlerce teröristin kanıyla ölçülemez" şeklinde konuştu.
Çeşitli sıkıntılara rağmen tüm saldırıları boşa çıkarmakla kalınmayıp, aynı zamanda çok daha güçlü ve kararlı bir şekilde hedeflere doğru ilerlenildiğini ifade eden Erdoğan, Sokullu Mehmet Paşa’nın Venedik Büyükelçisine söylediği, "Biz Kıbrıs’ı almakla sizin kolunuzu kestik. Siz ise İnebahtı’nda bizim sakalımızı tıraş ettiniz. Kesilen sakal daha gür şekilde büyür ama kesilen kol yerine gelmez" sözünü hatırlatarak, "Uygulanan gizli açık ambargolar, ayağımıza takılan çelmeler, hemen her konuda maruz kaldığımız ikiyüzlü tavırlar bizi sıkıntıya sokmaktadır ama bu sıkıntılar sakalımızın tıraşı mesabesindedir. Buna karşılık biz asırlık bir planı bozarak onların kolunu kırıyoruz. Türkiye’nin gücünü küçümseyen birileri ısrarla felaket tellallığı yapmaya devam ediyor, varsın etsinler, atalarımız ne diyor ‘Allah kısmet ederse bir kulun işini, mermere geçirir dişi. Allah istemezse o kulun işini muhallebi yerken kırar dişini" ifadelerini kullandı.
"Rabiamızı ana muhalefetin başındaki zat anlayabilmiş değil"
Büyüklüğün sadece top, tüfek ya da sayıyla olmadığını, büyük olmak için önce koca bir yüreğe, sağlam bir imana ve güçlü bir idareye sahip olunması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, “Biz kutlu bir davanın yolunda tüm fertleriyle canını vermekten bir an bile tereddüt etmeyecek büyük bir millet olduğumuzu biliyoruz ve bunu 15 Temmuz’da görmüş olmanın da bahtiyarlığı içindeyiz. Biz kendi bekasıyla birlikte tüm kardeşlerinin, dostlarının ve mazlumların ümidi büyük bir devlet anlayışının varisi olduğumuzu biliyoruz. Onun için 7 düvel üzerimize de gelse Rabiamızdan asla taviz vermeyeceğiz. Gerçi Rabiamızı ana muhalefetin başındaki zat anlayabilmiş değil. Ben tekrar söyleyeyim yavaş yavaş öğrenecek. Sonuna kadar tek millet, tek bayrak, tek vatan ve sonuna kadar tek devlet diyeceğiz. Bize küfredenlere biz hukukun kapısını açıyoruz, onlara sadece Rabiayı öğretiyoruz. Türk'üyle, Kürt'üyle, Laz'ıyla, Abaza'sıyla, Gürcü'süyle, Çerkez'iyle, 80 milyon Sünni'si Alevi'siyle tek millet, şehidimizin kanından rengini alan bizim tek bayrağımız, 780 bin kilometrekareyle tek vatan ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nden başka herhangi bir oluşum tanımıyoruz. Var mı bir itirazın? Kılıçdaroğlu öğrendin mi” şeklinde konuştu.
"Ana muhalefetin foyası ortaya döküldü"
Oyunları boza boza, senaryoları yırta yırta hedeflere doğru ilerlemenin sürdürüleceğini aktaran Erdoğan, istiklal ve istikbal için girişilen bu seferi inşallah zaferle sonuçlandıracaklarını kaydetti. Erdoğan, Türkiye’nin içindeki ve dışındaki tüm gelişmelerin AK Parti olarak sorumluluklarının her geçen gün daha da ağırlaştığına işaret ettiğini belirterek, "Ülkemizin karşı karşıya bulunduğu meseleler konusunda, projesi olan, fikir çilesi çeken bir ana muhalefet partisi olmayışı bizi üzüyor. Siyasi rekabet bizi korkutmaz, tam tersine şevkimizi, gayretimiz arttırır. Dünyada reform talep eden taraf muhalefet, mevcudu korumak isteyen taraf iktidar partileri olur. Bizde ise durum tam tersi, biz 15 yıldır her alanda reform peşinde koşuyoruz. Ana muhalefet partisi ise kendisine tek misyon olarak bunları engellemeyi belirlemiş görünüyor. Bu parti çok partili hayata geçtiğimizden beri cumhuriyet, laiklik, çağdaşlık gibi kavramları kendisine siper etmiştir. Bu tavrıyla aslında tembelliğini, faşizan eğilimlerini, milletin değerlerine olan düşmanlığını saklamaya çalışan ana muhalefet partisinin foyası artık ortaya dökülmüştür. Kendi kifayetsizliklerini, kendi arızalarını bir kenara bırakıp, AK Parti'nin yenilenme sürecini ağızlarına pelesenk etmeleri, bu parti yönetiminin yolun sonuna yaklaştığına gösteriyor" değerlendirmesinde bulundu.
"Şimdi sıra kendisinden sonra partisinin başına gelecek kişiye bırakacağı zarfları hazırlamaya geldi"
Sadrazama bırakılan 3 mektup hikayesini hatırlatan Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun elinde son zarfın kaldığını ifade ederek, konuşmasına şu şekilde devam etti:
"Ana muhalefetteki zat önce 'başbakan olacağım' diye vaatte bulundu, olamadı. Sonra 'değişim' diyerek suçu eskiye yüklemeye çalıştı o da olmadı, şimdi sıra kendisinden sonra partisinin başına gelecek kişiye bırakacağız zarfları hazırlamaya geldi. ‘Bal bal’ diyerek ağız tatlanmaz derler bunu öğren. Başbakan olacağım diyerek başbakan olunmaz, değişim diyerek de değişim gerçekleşmez. Hep aynı şeyleri yaparak her defasında farklı sonuçlar elde etmeye çalışmak, akıl sağlığıyla bir soruna işaret eder. Bunun için önce zihniyetinizi sonra yöntemlerinizi değiştirmeniz lazım. Ana muhalefet partisinde ne zihniyete ne de yöntemlere dair bir değişiklik işareti gayreti gözükmüyor. 20 yıl önce ne diyorlarsa bugün de aynısı söylüyorlar. Halbuki ne dünya o dönemin dünyası ne de Türkiye o yılların Türkiye’si."
Erdoğan son olarak belediyelerden ayrılan başkanlara hizmetleri için teşekkür ederek, yeni gelen başkanlara da başarılar diledi.
"Bu sistem ticaret erbabımıza çok önemli bir kolaylık sağlayacak"
Yüksek teknolojiye dayalı ürünlerin Türkiye’de üretimine yönelik projeleri hayata geçirirken, bunların tamamlayıcısı olan çalışmaları da ihmal etmediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Örneğin Gümrük ve Ticaret Bakanlığımız, dün itibariyle ihracatçılarımız ve ithalatçılarımıza çok kolaylık sağlayacak bir sistemi devreye soktu. Bu sistem ile gümrüklerdeki eşyaların nerede olduğu, hangi işlemin yapıldığı, hangi işlemin yapılacağı, ne kadar süreceği gibi bilgilerin tamamı cep telefonu veya bilgisayar üzerinden görülebilecek. Böylece hiçbir kişi ve kurumun ihracatçıların ve ithalatçıların işlemlerini keyfi olarak geciktirme, sürüncemede bırakma, bilgi vermeme gibi yollara başvurma şansı kalmayacak. Geçmişte çok kötü bir nama sahip olan gümrüklerimizi aldığımız tedbirlerle büyük ölçüde derleyip toparlamıştık. Yeni sistem artık her şeyin daha şeffaf, daha hızlı ve daha düşük bir maliyetle izlenebilmesine imkan sağlayacak. Bu sistem ticaret erbabımıza çok önemli bir kolaylık sağlayacak. Bunun yanında Bakanlığımızın bir diğer önemli müjdesi de, belli bir rakamın üzerinde ihracat yapan firmalara doğrudan kendi personeli aracılığıyla danışmanlık hizmeti sunacak olması. Bu anlayışla çalışan, üreten, istihdam oluşturan herkesin yanındayız" diye konuştu.
"Yönetim değişikliğini 3 Kasım 2019 seçimleri ile birlikte fiilen uygulamaya geçireceğiz"
Geçtiğimiz Cuma günü 3 Kasım 2002 seçimlerinin 15. yıl dönümü olduğunu hatırlatan ve 3 Kasım 2019’da yapılacak seçimlerde yeni yönetim sisteminin hayata geçeceğini açıklayan Erdoğan, "14 Ağustos 2001 tarihinde kuruluşunu ilan ettiğimiz partimiz bu seçimlerde elde ettiği yüzde 34’lük oy oranı ile birinci parti oldu ve tek başına iktidara geldi. Parlamentoda yüzde 63 gibi bir çoğunluğa sahip olduk. Bu oran rahmetli Özal’ın 1983 ve 1987’de aldığı sonuçlardan sonra ülkemizin son dönemde gördüğü en yüksek seçim başarısını ifade ediyordu. Milletimizin bize olan güvenini boşa çıkartmadık. Hamdolsun oylarımızı sürekli yükseltirken, parlamentodaki oranımızda kendisini korudu. 3 Kasım seçimleri ülkemizde yeni bir dönemin miladı olmuştur. Türkiye’de artık hiçbir şey 3 Kasım’dan önceki gibi olmamıştır, olmayacaktır. Koalisyonların, kavgaların, pazarlıkların, vesayetin, yoklukların artık dönem itibariyle sona erdiği 1990’ları bir daha milletimize yaşatmayacağız. Geçtiğimiz 15 yılda ülkemize kazandırdığımız eserler ve hizmetlerle sadece 1990’ların değil, cumhuriyet döneminin tamamından daha büyük, daha etkin, daha yaygın bir yönetim anlayışının ifadesidir. Kaynakları yıllarca çarpık bir düzenin çarkları arasında insafsızca sömürülen milletimiz, kendi iktidarı ile birlikte adeta bir devrime imzasını atmıştır. Büyüyen, güçlenen, gelişen Türkiye’nin imkanları her bölgemize, her şehrimize, her haneye yatırım ve hizmet olarak yönlendirilmiştir. Suyun akışını milletimize çevirdiğimizde her seçimde yüksek oy oranı ile iktidarımızı devam ettirdik. Şimdi önümüzde yeni bir imtihan var. Hizmet ve yatırım konusunda rüştünü ispat eden AK Parti ülkemizin yönetim sistemini değiştirme konusunda da aynı başarıyı elde etmek mecburiyetindedir. 2019 seçimleri ülkemiz ve partimiz için en az 3 Kasım seçimleri kadar kritik bir dönüm noktası olacaktır. 16 Nisan halkoylaması ile adını koyduğumuz yönetim değişikliğini 3 Kasım 2019 seçimleri ile birlikte fiilen uygulamaya geçireceğiz. Ülkemizin yeni yönetim mimarisini oluşturmak için şimdiden çalışmaya başladık" şeklinde konuştu.
"Devlet mekanizmasını bunlardan arındıracağız, temizleyeceğiz"
Bölgedeki ve dünyadaki gelişmelerin gelecek asrı biçimlendirecek köklü bir yeniden yapılanma sürecini gösterdiğini kaydeden Erdoğan, FETÖ terör örgütüne ilişkin ise yapılan çalışmalarda devlet mekanizmasının arındırılacağını söyledi. Erdoğan, "Tüm Orta Doğu’daki gelişmeler, bunlar rastgele olan gelişmeler değil. Bütün bu gelişmelerin uzak yakın bizi ilgilendiren boyutları var. Biz bütün bunları dikkate alarak çalışmalarımızı yürütüyoruz. Tedbirlerimizi ona göre alıyoruz. Türkiye Kurtuluş Savaşı’ndan bu yana belki de ilk defa bu kritik sürece önceden yazılmış senaryolardaki rolünü kabul etmek yerine kendi iradesini ortaya koyan bir pozisyonda girmiştir. Asıl olan budur. Son dönemde yaşadığımız hadiselerin her biri o senaryonun bize dayatılmasının işaretidir. Milletimiz oynanan oyunu görmüş ve tercihini kendi iradesi ile kendi gücü ile kendi maddi manevi birikimi ile biçimlendireceği büyük ve güçlü Türkiye’den yana kullanmıştır. Bu süreçte terör örgütleri üzerinden ülkemiz hizaya getirilmeye çalışılmıştır, toplumsal kaos oluşturma çabalarıyla başlayıp, PKK, DEAŞ, FETÖ gibi kanlı terör örgütlerinin saldırılarıyla süren bu projeyi devlet millet el birliği ile boşa çıkarttık. Yapılan her saldırı aynı zamanda terör örgütlerinin gerçek niyetlerini ortaya çıkartan birer turnusol kağıdı işlevini gördü. Bugün artık milletimizin her ferdi biliyor ki, PKK sadece PKK değildir. Bu örgüt aslında ülkemize yönelik operasyonlarda kullanılan bir aparattır. Yine milletimiz biliyor ki, DEAŞ İslam ile uzaktan yakından ilgisi olmayan bölgemize yönelik projelerin hayata geçirilmesinde kullanılan eli kanlı katillerden oluşturulan bir sürüdür. Milletimiz FETÖ denilen ihanet çetesinin gerçek yüzünü daha 17-25 Aralık emniyet-yargı darbe girişiminde teşhis etmişti. 15 Temmuz darbe girişimin bu teşhisin ne kadar doğru, bu ihanet çetesinin başının ezilmesinin ne kadar gerekli olduğunu şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya koymuştur. Bizler ‘çocuklarınızı bunların okullarından alın’ diye meydanlarda haykırdığımız zaman boşuna haykırmadık. ‘Sakın ha bunların bankasına paranızı yatırmayın, varsa paranızı çekin’ dediğimiz zaman boşuna haykırmadık. O zaman onların bankalarından veya bankasından parasını çekip almayanlar şimdi yanımıza gelip, ‘biz bunları bilerek yapmadık.’, neyi bilerek yapmadınız, hepsini bilerek yaptınız. Arabanızı, dairenizi sattınız gittiniz oraya yatırdınız. Şimdi ‘bizim taksiratımız yoktu’ diyerek ağlıyorsunuz. Kusuru bakmayın, atı alan Üsküdar’ı geçti. Akıllı olan Türkiye’ye terk ettiler. Maalesef aklı yetmeyenler burada kaldı. Tüm bunları söylemiş olmanın rahatlığı içindeyiz. Bütün devletin kurumlarına nasıl sızdıkları ortada. Şimdi ise artık tamamen temizlenme ve toparlanma dönemi içindeyiz. Yargı ile birlikte hukukun kurulları neyi gerektiriyorsa bunu sonuna kadar yapıp yolumuza devam edeceğiz. Özellikle de devlet mekanizmasını bunlardan arındıracağız, temizleyeceğiz. Bu temizleme olmadan devlet mekanizmamız rahat çalışamayacaktır" açıklamasında bulundu.