Atatürk Üniversitesi Türk-Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Mevlüt Yüksel, tarihin her döneminde insanlığa umut ışığı olan Türklerin şerefli geçmişinde ne soykırım ne de katliam bulunmadığını belirtti.
Her sene olduğu gibi bu 24 Nisan tarihinde de Ermeni diasporası, Ermenistan Hükümeti, Ermenistan kamuoyu ve onları destekleyen çevreler, sözde soykırım iddiaları ile gündem oluşturma çabası içerisine girdiğini dile getiren Doç. Dr. Mevlüt Yüksel, Yanıkdere Şehitliği anıtı önünde basın açıklaması yaptı.
Ermeni çetelerinin bölgede gerçekleştirdikleri katliamların; Atatürk Üniversitesi mensubu bilim insanlarınca 1986-1990 yılları arasında ve 2010 yılında yapılan bir dizi toplu mezar kazı çalışmalarıyla da dünya kamuoyunun bilgisine sunulduğunu dile getiren Doç. Dr. Mevlüt Yüksel, şunları söyledi: “ABD Başkanı Biden’in uluslararası hukuka aykırı bir şekilde 24 Nisan’da Türkiye aleyhine kullandığı ifadeler, her geçen gün bölgede ve uluslararası politikada etkili bir güç olarak daha da büyüyen Türkiye için yok hükmündedir. Hiçbir yaptırım gücüne sahip değildir. Bizler de Türk akademisyenleri olarak; ABD Başkanı Biden nezdinde, Türkiye’yi sözde soykırımla itham etmeye çalışan gerek dıştaki ve gerekse de içteki siyasetçilere seslenmek istiyor ve diyoruz ki; eğer bu yönde gerçek bir karar almak istiyorsanız, Ermeni terörünün 1890-1909, 1909-1915- 1918-1922, 1973-1985, 1991-1992 yılları arasındaki katliamlarını yahut EOKA mensubu Rumların 1974 yılında Kıbrıs Türklerine karşı yaptıkları mezalimleri 'soykırım' olarak tanıyabilirsiniz. Tarihin her döneminde insanlığa umut ışığı olan Türklerin şerefli geçmişinde ne soykırım ne de katliam bulunmamaktadır. Medeniyet nurları taşıyan, parlak ve şanlı tarihiyle yüzleşmekten hiçbir zaman kaçınmayan Türk milleti, vicdanları taşlaşmış, elleri milyonlarca insanın kanıyla kirlenmiş, siyasi sicilleri bozuk yönetimlerin temsilcisi olanlardan ders alacak değildir. Diğer taraftan Gazi Meclisimiz TBMM’nin çatısı altında, Türkiye’yi ve Türkleri sözde soykırımla itham eden önergeyi gündeme taşıyan ve destekleyenleri de tarihi çarpıtma gayreti içerisinde gösterdikleri bu eylemlerinden ötürü, şiddetle kınadığımızı belirtmek istiyoruz.”