Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda konuşan AK Parti MKYK Üyesi ve Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban, “1918 yılından aldığımız ruhla, birbirimizle o dönemde nasıl kenetlendiysek, esarete karşı nasıl cesaretle omuz omuza mücadele ettiysek şimdi de aynı ruh ve duruşla, şehrimizin gelişmesi ve kalkınması için, çalışmaya devam ediyoruz” dedi.
Erzurum’un düşman işgalinden kurtarılışının 102. Yıl dönümü nedeni ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda söz alan AK Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban, kadın kahramanlarımızı da anarak aradan geçen bir asıra rağmen aynı ruh ve kararlılığın devam ettiğini söyledi.
Konuşmasına Mehmet Akif Ersoy’un dizeleri ile başlayan Taşkesenlioğlu Ban, şöyle konuştu:
‘Akif yıllar önce dedi ya: "Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar, Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar, Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar?" İşte, bu dizileri binlerce sefer gerçek hâle, müşahhas hâle getiren binlerce kadın kahramanımız var: Binlerce kadına simgesel hâle gelmiş olan Halide Edip Adıvar, İnebolu'dan Ankara'ya cephane taşırken donarak ölen Şerife Bacı, İzmir'de Yunanlılara karşı kahramanca mücadele eden Onbaşı Erzurumlu Kara Fatma, erkek kılığına girerek Kurtuluş Savaşı'nda mücadele eden Halime Çavuş, Hafız Selman İzbeli, Çete Emiri Ayşe, Gördesli Makbule ya da Tayyar Rahmiye ve tabii ki aynı topraklardan doğmaktan gurur duyduğum Nene Hatun. "Bu bebeği bana Allah verdi, ona bakacak olan Allah'tır." diyerek beşikteki bebeğini bırakıp Taşnak Ermenilerine karşı kahramanca mücadele eden Nene Hatun'un mücadelesi, bir şehrin, bir ülkenin ve bir ulusun kaderini değiştirdi.
Binlerce yıllık geçmişe sahip olan kadim şehrim Erzurum, bugün aynı zamanda düşman işgalinden kurtuluşunun 102'nci yılını kutluyor. Ülkemizin ve bölgemizin düşman işgalinden kurtuluşunda o yıllar, aynı zamanda acının, kaderin ve hüznün yıllarıydı ama gelin görün ki Anadolu insanının onurunu, gururunu, din, vatan, millet ve bayrak sevgisini kahramanca göstermiş ve o dönemde tarihe önemli notlar düşülmüştür. O dönemin imkânsızlıklarına rağmen Erzurum'un kurtuluş mücadelesini veren başta Nene Hatunlarımız ve dadaşlarımız, kendilerine yakışan bir şecaat ve cesaretle bu mücadeleyi zaferle noktalamışlardır. Bu yıl biraz önce de söylediğim gibi, Erzurum'un düşman işgalinden kurtuluşunun 102'nci yılı ama bizler, 1918 yılından aldığımız ruhla, birbirimizle o dönemde nasıl kenetlendiysek, esarete karşı nasıl cesaretle omuz omuza mücadele ettiysek şimdi de aynı ruh ve duruşla, şehrimizin gelişmesi ve kalkınması için, huzuru ve refahı için hep birlikte, yine aynı şekilde çalışmaya devam ediyoruz.
Bugünler 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nün mutlulukla kutlandığı günler ama aynı zamanda binlerce kadının da acıyla ve gözyaşıyla mücadele ettiği günler. İşte, bizler, bugün, kahraman kadınlarımızın bize emanet ettiği bu Türkiye'yi ilelebet payidar kılabilmek için, bilimde, iş dünyasında, ilimde ve dünyanın her döneminde ve toplumun her kesiminde kahramanca mücadele ediyoruz. Kimi kadınımız, tıpkı Erzurum'da Atatürk Üniversitesi'nde profesör olan Ayşe Hanım gibi, bulduğu elektronik pille otomobil dünyasıyla mücadele ederken, kimi kadınlarımız da bugün gururla NASA'da mücadele ediyor. Bizler Türk kadını olarak, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün de bize göstermiş olduğu ışıkla beraber, Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde mücadele etmeye devam edeceğiz.
Ben, bugün, bütün bu kahraman kadınlarımızı rahmetle ve minnetle anıyor, Arif Nihat Asya'nın şu dörtlüğünü tüm kadınlarımıza ithaf ediyorum:
"Göz kapanır da nuru sönmez bu mumun, Gökten bir ses der gibidir Erzurum'un, Hür halkına çağlarca şefaatçi yeter, Kalbindeki şefkat Nene Hatun kulunun.”