Açılış töreninde Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, AK Parti Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban, Erzurum Valisi Okay Memiş’in selamlama konuşmalarının ardından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum bir konuşma yaptı. “Bugün Anadolu’nun tapusu, direnişin ve dirilişin sembolü Erzurum’dayız, gönülleri vatan aşkıyla yananların, tarih boyunca defalarca destan yazanların şehrindeyiz” diyen Bakan Kurum, “Erzurum Kitap Fuarımızda bizleri ağırladığınız için heyecanınızı o güzel enerjinizi bizimle paylaştığınız için sizlere teşekkür ediyorum. Bizim medeniyetimizde kitap demek bilim demektir, okumak demektir, ilim demektir. Gönüller sultanı Yunus Emre şöyle söyler; 'İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir. Sen kendin bilmezsen ya nice okumaktır.' Bu yüzden bizler ilmi Hakk’ın ve halkın rızasını kazanmak için öğreniriz. Bunun yanında ilimden maksadımız da kendimizi bilmek, yani Hakk’ı tanımaktır. İnancımızın bizlere ilk emri “Oku” olmuştur. Çünkü biliyoruz ki okuyan, kitapla yetişen nesiller başarı dolu ve iyi bir geleceğe doğru koşan insanlar olacaktır. Çağımız bilgi çağıdır, bilgi güç demektir. Bilgiyi üreten, bilgiye sahip olan dünyaya da yön verecektir. Ecdadımız da hep bilgiyi ürettiği gibi hem korumuş hem de geliştirmiştir. Bilgi ile birlikte büyümüş ve güçlenmişlerdir. Erzurum da sahip olduğu birçok medreselerle tarihte her zaman okumaya, bilime hep önem vermiştir. İşte bugün Erzurum’da bu tür organizasyonların, fuarların düzenlenmesi bu ilim öğrenme geleneğinin en canlı ve en güzel örneklerinden biridir” dedi.
Kitap fuarlarının her zaman okuyucular ile yazarları buluşturan en güzel mekânlar olduğunu dile getiren Bakan Kurum, “İnşallah Erzurum Kitap Fuarımız da Türkiye’nin en kıymetli hocaları, ülkemizin yetiştirdiği en büyük yazar, şair ve edebiyatçılar burada, Erzurumlu kardeşlerimizle buluşacak, imza günü ve söyleşiler gerçekleştirecek. Tabii bu noktada benim de hoşuma giden bir hikâyeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Zamanın birinde bir delikanlı varmış. Annesi yaşlanınca ona “Ölmeden sana bir kitap bırakıyorum evladım ve bu kitaptaki talimatları harfiyen yerine getirirsen zengin olacaksın” demiş. Annesi vefat edince delikanlı başlamış kitabı okumaya. Kitabın başında “Hazineye ulaşmak için sayfa atlamadan okuyunuz. Eğer bir sayfa dahi atlarsanız hazineye ulaşamazsınız.” yazıyormuş. Kitapta Arapça metinler varmış. Genç, başkalarının da bu sırrı öğrenip hazineye sahip olmalarından korktuğu için metni tercüme ettirmek yerine Arapça öğrenmeye başlamış. Sonunda Arapça bir metni mükemmel şekilde okuyacak hale gelmiş. Fakat bir noktadan sonra kitap Çince devam ediyormuş. Sonra da başka lisanlar geliyormuş. Genç adam, azimle ve sabırla bu dillerin hepsini öğrenmiş. Kitabın ilerleyen sayfalarında hazinenin nasıl idare edileceğine dair talimatlar varmış. Genç adam, bu sefer de iktisat ve ticaret öğrenmiş, ayrıca hazineyi bir kez ele geçirdikten sonra dolandırılmamak için kıymetli şeylerin değerlerini de belirlemeyi öğrenmiş. Çok lisan bilen ve maliyeden iyi anlayan biri olarak şöhreti sultana kadar ulaşmış. Sultan, onu devletin genel valisi olarak tayin etmiş. Tabii kitabın sonlarına doğru daha teknik bilgiler yer alıyor; büyük taş kapılar açılırken büyük taş kütleler nasıl çıkartılır, yol yapımında yolları düzlemek için dolambaçlı yerler nasıl doldurulur ve buna benzer konular anlatılıyormuş. Bu sırları hiç kimseyle paylaşmayı düşünmeyen ve dolayısıyla hiç kimseden yardım almayan genç, böylece bilge bir kişi olmuş. Nihayet kültürünü ve bilgisini çok takdir eden sultan onu vezirliğe kadar yükseltmiş. Tabii genç sonunda son sayfaya gelmiş. Delikanlı, son yaprağı çevirmiş ve şu son cümleyi okumuş. “Bu alemde, bilmekten ve gerçekten daha büyük bir hazine yoktur.” Bu hikâyeden hareketle bugün burada gençlerimiz için de ayrı bir parantez açmak istiyorum. Gençler! Türkiye’nin aydınlık yarınları sizlersiniz! Bu milletin, bin yıllık hayallerine bizleri ulaştıracak olanlar sizlersiniz. Şunu asla unutmayın! Bu milletin bir hedefi, bir hayali var. O hedefi sizler omuzlarınızda yükselteceksiniz. Sizler Yunus'un diliyle seslenen, Mevlâna’nın gönlüyle bakan, Hacı Bektaş'ın kalbiyle seven, Fatih’in cesaretiyle hareket eden Anadolu'nun evlatlarsınız. Çağ açıp çağ kapatan, tüm insanlığın umudu olan bu milleti tekrar sizler dünyada söz sahibi yapacaksınız, liderliğe yükselteceksiniz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Türkiye’mizde artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” dediğini hatırlatan Bakan Kurum, “Ve ülkemizde hiçbir şey artık eskisi gibi olmadı, Türkiye her alanda adeta çağ atladı. İnşallah sizler de bu kalkınmayı çok daha ileriye taşıyacaksınız. Büyük Türkiye yürüyüşünden bir an bile geri durmayacaksınız. Sizler bizden daha özgüvenli bir nesilsiniz. Sizler bugün itibarlı, dünyada söz sahibi bir ülkenin şerefli vatandaşlarısınız. Bizim el yordamıyla yaptıklarımızı sizler teknolojiyle, yapay zekayla yapacaksınız. Dedelerinizin okla, yayla yaptıklarını sizler İHA’larla, SİHA’larla yapacaksınız. Dünyayı hayran bırakacak geleceğin akıllı kentlerini, geleceğin şehirlerini sizler inşa edeceksiniz. Medeniyetimizin şehirlerini, çarşılarını, camilerini, külliyelerini sizler ihya edeceksiniz. Bu cennet vatanın taşını, toprağını, havasını, suyunu, çevresini, doğasını, hasılı tüm servetini sizler muhafaza edeceksiniz. Sağlıkta, eğitimde, kültürde, sanatta, bilimde, sanayide ülkemizin ve dünyanın ihtiyacı olan ne varsa, en mükemmel şekilde sizler üreteceksiniz” şeklinde konuştu.
Bakan Kurum, törene katılan protokol mensupları ile birlikte açılış kurdelesini kestikten sonra fuarda yer alan stantları gezdi.