Baykal, Beyaz Saray Düğün Salonu'nda yapılan CHP İl Kongresi'ndeki konuşmasında, Van il kongresine özellikle katılmak istediğini belirterek, her türlü zorluğa rağmen CHP bayrağını burada dalgalandıran partilileri yalnız bırakmamak için geldiğini söyledi.
''İyiki de gelmişim'' diyen Baykal, partililerin içinde bulunduğu güçlükler karşısında sergiledikleri tutumun kendileri açısından büyük önem taşıdığını kaydetti.
2 Nisan'ın Van'ın düşman işgalinden kurtuluşunun yıl dönümü olduğunu ve Van'ın kurtuluşunun, Anadolu'nun kurtuluşunun müjdecisi olarak bilindiğini ifade eden Baykal, ''Van'ın ve Doğu Anadolu'nun kurtuluşunun, çok özel şartlarda gerçekleştirilmiş olduğu, Doğu Anadolu'nun kurtuluşunun, Türkiye'nin kurtuluşuna, bağımsızlığına ve Türkiye'nin milli bütünlüğüne en büyük katkıyı yapmış olduğu gerçeği, herkes tarafından çok iyi anlaşılmalıdır'' dedi.
-''NEDEN BU BÖLGEDE GÜÇ KOŞULLARDA SİYASET YAPIYORUZ''-
CHP'lilerin Van'da güç koşullarda siyaset yaptığını bildiren Baykal, şunları kaydetti:
''Niçin siz bu güç koşullarda siyaset yapmak durumundasınız? Sizin siyasetinizin ilkeleri belli, yöntemi belli. Neye değer verdiğiniz belli. Sizin yaptığınız siyasetin Türkiye ve Güneydoğu ile Doğu Anadolu Bölgesi için önemi belli. Böyle olduğu halde siz, biz neden burada güç koşullarda siyaset yapıyoruz? Her zaman böyle değildi. Bir zamanlar bu bölgede siyaset yapanlar çok uygun koşullarda, kendilerini çok rahatça ifade ederek, siyaset yapabiliyorlardı. Bu bölgenin en değerli aileleri, CHP içinde siyaset yapıyordu ve CHP'ye güç katıyordu. O zaman ne sorun vardı? Hiç bir sorun yoktu. Şimdi ne sorun var? CHP mi değişti? Bu bölgeye değer veren siyaseti mi değişti CHP'nin? Hayır, siyaseti değişmedi. Siyaseti daha da pekişti, gelişti, berraklaştı. Bu bölge bizim daima baş tacımız oldu. Bu bölgenin insanlarının sorunları, bizim en temel sorunlarımız oldu. Hepimizin yüreği Doğu ve Güneydoğu Anadolu için çarptı. Bu bölgedeki insanların yaşadığı baskılar, haksızlıklar, bizim en büyük sorunumuz oldu. Bizim siyasetimiz değişmedi. Doğuda yaşayan insanlarımız, bizim gönlümüzde aynı şekilde saygıdeğerdir. Burada siyasetin özü değişti. Burada siyaset, siyaset olmaktan çıktı, bir kimlik mücadelesi haline gelmeye başladı. Bir etnik çekişme haline gelmeye başladı.''
-''ETNİK KİMLİK SİYASETİN TEMELİ HALİNE GELDİ''-
Siyasetin etnik temele indirilmesinin, bir etnik kavganın, milli siyasete dönüştürülmesinin, o kavgayı yapan insanlar ile Türkiye için yararlı olmayacağını anlatan Baykal, şöyle devam etti:
''Bu devleti birlikte kurmuşuz. Kurarken de hepimizi kardeş bilmişiz. İçimizde herkesin kendine göre kimliği olabilir. Kimimiz Arap, kimimiz Çerkez, kimimiz Kürt'tür. Elbette Allah bizi nasıl yarattıysa, hangi sülalenin, ailenin, aşiretin içine uygun gördüyse, kimliğimiz o anda ortaya çıkmıştır. Onu biz seçmemişiz. Ama biz etnik kimliğimizi, siyasetin temeli haline getirirsek, kendi kimliğimizden olmayanları dışlarsak, yok sayarsak, kendimizi onlardan ayrıştırırsak, en fazla kendimize, birliğe, bütünlüğe, ortak yararlarımıza zarar vermiş oluruz. Şimdi bu tuzak, daima bizim önümüze getiriliyor.''
Herkesin yararı ve çıkarının, birlik ve beraberlikten geçtiğini vurgulayan Deniz Baykal, şöyle konuştu:
''Herkesin yararı ve çıkarı, sen şusun, sun busun diye ayırmamaktadır. Karşımızdakini, etnik kimliğine göre suçlamamaktadır. Bizim dinimizin altında bir etnik kimlik anlayışı var mı? Her kimliğe sahip olan insan Allah'ın yarattığı eşit konumdaki insandır. Herkes eşit ve kardeştir. Böyle bir evrenselliği temsil eden anlayışın, inancındayız, içindeyiz. Siyaseti etnik kimlik temeline indirirseniz, bu siyasete ayak uydurmayı reddedenler olabilir. Biz reddediyoruz. Biz etnik kimlik siyasetine boyun eğmiyoruz, ayak uydurmuyoruz. Bu onların kimliğine saygı duymadığımız için değildir. Bu onların kimliğine değer vermediğimiz için değildir. Herkesin kimliği onun onurudur, şerefidir. Herkesin onuruna ve şerefine saygı gösteririz. Biz bu tuzağa düşmedik. Düşmeyeceğiz.''
-''CHP BU BÖLGEDE EN DOĞRU SİYASETİ ORTAYA KOYAN PARTİDİR''-
CHP'nin doğru bir siyaset yürüttüğünü bildiren Baykal, şunları kaydetti:
''CHP, bu bölgeye yönelik en doğru siyaseti ortaya koyan partidir. Bu bölgenin ekonomik sorunlarını, siyasi sorunlarını en iyi biz biliyoruz. 1989 yılında bu konularda hiç kimse tek kelime bile söz söyleyemezken, Devlet Güvenlik Mahkemeleri, bu konuları tartışacak insanların önünde bir tehdit gibi dururken, CHP çıktı açık biçimde dedi ki, (Herkesin kimliği saygı değerdir, eşittir. Kimse kimsenin kimliğini baskı altına alma hakkında sahip değildir. Türkiye Cumhuriyeti bir ırk devleti değildir. Bir kafatası devleti değildir. Bir kan devleti değildir. Türkiye Cumhuriyeti bir siyasi şuur, siyasi anlayış devletidir.) Bizim anlayışımızda herkes etnik kimliği içinde özgürce yaşayacak ama hepimiz kardeş olacağız.''
1989 yılında bunları söylediklerinde, DGM tarafından soruşturma ve tahkikat başlatıldığını hatırlatan Baykal, şöyle devam etti:
''Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ana dillerin konuşulmasına yönelik yasağın kaldırılması için ilk kez kanun teklifi veren kadro, bugünkü Cumhuriyet Halk Partisi kadrosu ve onun genel başkanıdır. Hiç kimse bu konularda konuşmayı bile aklından geçirmezken bu bir ayıptır dedik. Herkesin kimliği saygıdeğerdir diyoruz, sonra anadilini konuşmayı dahi yasaklayan bir anlayış içindesiniz. Böyle bir şey olamaz. Sadece bunu söylemekle kalmadık, Meclise gittik. Bunları biz yapmışız. Bu düşünceleri 1989 yılında söylemişiz. Bölgeye yönelik ekonomik politikaların yanlışlığını biz söylemişiz.''