9 Kasım 1877’de kazanılan ‘Aziziye Zaferi’, askeri birlikler kadar, sivil halkın kahramanlık öyküleriyle de süslendi. Tarihe ‘Aziziye Kahramanı’ olarak geçen Nene Hatun gibi daha birçok sivil kahramanın, cansiperane direndiği Rus işgali, Erzurumlu birçok vatanperveri de, tarihin satır aralıklarına kaydetti. Abdurrahim Şerif Beygu, Prof. Dr. Enver Konukçu ve Araştırmacı Ertan Ünal’ın tespitleri doğrultusunda, Aziziye Zaferi’nin kazanılmasında en az Nene Hatun kadar kahramanlık örneği sergilemiş yerel halktan birçok isme rastlanıyor.
Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Enver Konukçu’nun araştırmaları doğrultusunda, Aziziye Zaferi ile adeta destanlaşan isimlerin, Tarih Araştırmacısı Beygu’nun aktardıklarıyla sınırlı olmadığı anlaşılırken, onun tespitlerinde ise, diğerler kahramanlara ek olarak şu isimler aktarılıyor: Mehdi Efendi Mahallesi’nden
Dedeoğlu Tosun Ağa, Mehmet Ağa, Deli Ömeroğlu Ağa Mehmed Ali, Memi Hoca, Tebrizkapılı Atar Necip Efendi, Kayınpederi Dikici Mamuç, Binbaşı Zühdi, Eski Müftü Ali Efendi’nin torunu Ali Efendi, Arapzade Ali Efendi ve Ayazpaşa Müezzini Abdullah Paşa.
// Tarih Araştırmacısı ve Gazeteci Ertan Ünal da, Aziziye kahramanlarından Yaşar Emmi’yi, yaptığı bir söyleşiyi, “Aziziye Zaferi” isimli bir yazısında aktarıyor. İşte Kahraman Yaşar Emmi’nin dilinden, 9 Kasım 1877’de kazanılan Aziziye Zaferi: “…Urus eskerlerinin hepsi, sadece “teslim” demeyi öğrenmişler. Başları dara gelince, onu söyleyip, canlarını kurtaracaklar. Kışlanın içerisinde tüfenklerimizin dipçiğini kime kaldırdı isek, “Osman, teslim!” diyorlar. Başka zaman olsa, haydi dinleyelim dediklerini. Fakat bizimkilerden kadın, erkek kanlar içinde bir sürü insan yere serilmiş. Ne Osman dinledik, ne de teslim…”
Aziziye Kahramanı Yaşar Emmi’nin, anlattıklarının sadece bununla sınırlı kalmadığı Ünal’ın söz konusu yazısında, Erzurumlu kadınların cesurluklarına da atıfta bulunuluyor. Yaşar Emmi, bu konuda şahitlik ettiği bir olayı ise, şöyle anlatıyor: “…Kadınlardan yararlılık gösterenler pek çoktu. Yanıma rastladığı için gözümle gördüm. Bir Gülizar kadın vardı. Bulgur değirmeni sahanlığı gibi iri bir taşı, çatal sakallı Moskof paşasının başına öyle bir indirdi ki, adam soluğunu bile çıkaramadan cansız devrildi…”
Ruslar, İzmir Hacıbey adında Türk asıllı hain bir kumandan yönetimindeki 153. ve 156. alaylarla Aziziye Tabyası'na gece baskını yapmayı kararlaştırdılar. Baskın tarihi olarak 8 Kasım’ı, 9 Kasım’a bağlayan gece seçilmişti. Aynı gece, 2 alayla ahali ve diğer 2 alayla da Kiremitlik Tabyası’nın ele geçirilmesi planlanmıştı. Plan gece saat 2 sularında tatbik mevkiine kondu. Ruslar baskında kılavuz olarak Ermeniler'i kullandılar. Bunlar Müdürge, Tasmahur köylerinin Ermenileri ve Vank Kilisesi papalarıydı. Türkçe konuşan bu kişilerin yardımı ile Vankderesi'ndeki nöbetçileri öldüren Türk askeri kılıklı Ruslar, daha sonra siperlere girdiler. Uykusuzluk ve soğuk yüzünden üzerlerine uyuşukluk çöken askerleri şehid ettikten sonra, beraberlerindeki merdivenlerle Aziziye Tabyası'na girdiler. Bütün bu işler tam bir sessizlik içinde ve çok kısa bir sürede yapılmıştı. Burada katliam büyük oldu. Tabyanın 2. ve 3. kesimlerini ele geçiren Ruslar, koğuşlarda uyumakta olan ve bu baskın karşısında gafil avlanan yüzlerce Türk askerini şehid ettiler.