Bugünü kadar gerek futbol sahalarında gerekse halı sahalarda yaşanan ani ölümler ve kalp krizlerini Erzurumlu Akademisyen ve Futbol Antrenörü Murat Akyüz araştırdı. Manisa Celal Bayar Üniversitesi’nde görev yapan Dadaş Profesör Akyüz, çalışmasında önemli mesajlar verdi.
Danimarka ile Finlandiya arasında oynanan 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası B Grubu ilk maçının 43üncü dakikasında Danimarkalı oyuncu Christian Eriksen, taç çizgisinin yanında bir anda yere yığılmıştı. Tecrübeli oyuncu, sağlık ekibinin ilk müdahalesi ve kalp masajının ardından sedyeyle soyunma odasına götürülmüştü.
Daha önce de futbol sahaları ile halı sahalarda yaşanan futbolcu ölümleri ve kalp krizlerine Akademisyen yaklaşımı geldi.
Teknik Direktör Mehmet Altıparmak’ın ekibinde yer alan Antrenör ve Prof. Dr. Murat Akyüz futboldaki ani ölümler ve kalp krizleri hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
Manisa Celal Bayar Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi görev yapan Başarılı Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Murat Akyüz, “Futbol oyunu ülkemizde ve dünyada çok sevilen bir branş olmasının yanı sıra, insanları belirli tutkularla aynı duyguda bir araya getirmesi, her yaş ve cinsiyete hitap etmesi, kurallarının kolay uygulanabilir oluşu futbolu popüler kılan başlıca faktörlerdendir. Taraftarlar için kolay ve eğlenceli görünen bu oyun, aslında karmaşık, teknik, taktik, becerinin yanında fiziksel ve fizyolojik açıdan da belirli bir olgunluğu isteyen zor bir branştır. Futbolda fiziksel ve fizyolojik kapasitelerdeki eksiklik sporcuların performanslarında düşüklüğe ve sakatlanma riskine neden olabilir” dedi.
Doping Ve Yanlış Antrenman Ani Ölüm Riskini Artırıyor
Erzurumlu Prof. Dr. Akyüz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Futbol aritmik yani düzensiz (aralıklı) yüklenmeler ile oynanılan bir oyundur. Futbolda ani ölümlere fiziksel ve fizyolojik açıdan bakacak olursak; Kalıtsal kalp hastalıkları, Doping, yanlış antrenman yüklenmeleri, yetersiz dinlenme ve beslenme bozukluklarını ani ölüm risk faktörleri arasında sayabiliriz. Futbol aerobik ve anaerobik enerji sistemlerinin aynı anda kullanıldığı, içinde temel motorik özelliklerinde bulunduğu (sürat, kuvvet, çabukluk, koordinasyon ve dayanıklılık) teknik, taktik ve becerinin performansa yansıtıldığı bir spor disiplinidir. Futbolcuların müsabakalarda fiziksel ve fizyolojik özelliklerini optimal düzeye çıkarmak için, antrenörlerin maç ve antrenmanlar sırasındaki dataları teknolojik cihazlarla test edip, analizlerini yaparak, sonuçları doğru değerlendirilip, antrenman programlarını bu çerçevede hazırlamalıdırlar.”
İncelenmesi Gereken Fizyolojik Bir Durum
Celal Bayar Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Öğretim Görevlilerinden Prof. Dr. Murat Akyüz, “Bir futbol müsabakasındaki bazı parametrelere bakacak olursak; futbolcular maç süresince koştukları mesafe ortalama olarak olarak 9-11 km civarındadır. Bunun % 20’sini orta ve yüksek şiddette koşu, %11’i ise sprint seviyesindedir. Aynı zamanda futbol müsabakasında ortalama kalp atımı 160/dk -175/dk arasındadır. Tüm bu verilere ek olarak gözden kaçan fakat bir o kadar incelenmesi gereken iki önemli fizyolojik parametre ise kalp kası ve iskelet kası hasarlarının tespitini biyokimyasal testlerle saptamaktır. Antrenörler bu Biyokimyasal verileri okumaları; sporcuların rejenerasyon durumu görmelerine ve antrenman yükünü buna göre hazırlamalarına yardımcı olacaktır” dedi.
Prof. Dr. Akyüz daha sonra şunları kaydetti:
“Sağlık açısından herhangi bir zararı bulunmayan bu testler (CK-mb, Troponin, CK-mm ve miyoglobin) enzimlerinin tespiti ile yapılır. Testin yapılışı çok basit ve pratik olsa da hem TFF’ nin hem de kulüplerin gözünden kaçmıştır. Futbolcunun kalp kası hasarlarının her maçtan önce bilinmesi ve ona göre koruyucu önlemler alınması futbolcuların hayatını kurtaracaktır. Bu sayede saha içindeki dramatik görüntülerle karşılaşmamız daha da azalacaktır. Şimdi bir futbol müsabakası süreci ve sonrasındaki yaptığımız kalp kası ve iskelet kası hasarını tespit ettiğimiz çalışmaya dikkatli inceleyecek olursak; Araştırmamızda müsabaka öncesinde, maçın devre arasında, maçın sonunda, maçtan 24 saat, 48 saat ve 72 saat sonra futbolcuların kalp kası hasarlarını ve iskelet kası hasarları tespit edilip, analizleri yapılarak sonuçları makale haline getirilerek, uluslararası dergilerde dünyaya duyurmaya çalıştık. Bunlardan ilki futbolcunun kalp kası hasarını gösteren ve kana karışan enzim olarak bilinen KREATİN KİNAZ MYOKARD (CK-MB) Tabloyu incelediğimizde müsabaka öncesi 22,24 (U/L) olan kreatin kinaz myokard enzimi maç bitiminde en yüksek seviyesine 44,33 (U/L), maçtan 24 ve 48 saatinde pik seviyelerde olduğu maçtan 3 gün sonra dahi maç öncesi seviyelere düşmediği görülmektedir. Sezon içerisinde futbol takımlarının her 3 günde bir maç oynadığını düşünürsek durumun vahameti ortadadır. Kaldı ki buna ek olarak pandemi sürecinde geçirilen covid19 rahatsızlığı ve sıcaklığın etkisi bu verileri daha da artıracaktır.
Diğer bir kalp krizi göstergesi parametrelerinden olan TROPONİN enzimine bakacak olursak; Tabloya baktığımızda müsabaka öncesi troponin seviyesi 0,31 (ng/ml) iken müsabakadan sonraki tüm seviyelerin tamamı (24 saat, 48 saat ve 72 saat) müsabaka öncesi troponin seviyesinden anlamlı bir şekilde yüksek olduğu görülmektedir. Müsabakadan 3 gün sonra dahi oluşan hasarların toparlanma düzeyine gelmediği ve bu yüzden 3 gün içerisinde oynanılacak maçın sağlık açısından tehlikesini ortaya koymaktadır. Bu enzimlerin kontrolü futbolcular için hayati öneme sahiptir. Bunun yanında Antrenörlerin dikkat etmesi gereken konulardan bir diğeri ise futbolcuların iskelet kası hasarının tespitidir. Bu hasar aynı zamanda sporcuların yorgunluk durumlarıdır. Antrenman ve maçların fizyolojik ve psikolojik açıdan verdiği yorgunluğu saptamak bir sonraki yaptıracağımız antrenman veya maç hakkında yol gösterici olacaktır. Günümüz teknolojisinde kullanılan (CPS sistemleri, termal kameralar, dijital palpasyon cihazları kullanılarak sübjektif hesaplanmayla çalışılan yorgunluk seviyelerinin yanında daha objektif şekilde ölçeceğimiz biyokimyasal kitler kullanılmalıdır. İskelet kasındaki hasarı saptayabildiğimiz KRİATİN KİNAZ skelatal muscle ve Miyoglobin seviyelerini test etmemiz antrenman yükü hakkında ve sporcunun antrenmana hazır olup olmadığı hakkında net bilgi verecektir. Geçmişte yaptığımız bilimsel bir çalışmaya bakacak olursak ( Senel ve Akyuz, 2009). Resmi bir futbol müsabakasında ve sonrasında oluşan kas hasarını aşağıdaki tablolarda göreceğiz; Tabloda bir müsabakada İskelet Kası hasarını gösteren parametrelerden KREATİN KİNAZ SKELETAL MUSCLE enzimine baktığımızda Müsabaka öncesi CK-MM 145,84 iken müsabakadan sonra 338,39 (U/L) müsabakadan bir gün sonra tam 5 katı civarına çıkarak 742,54 (U/L) müsabakadan 2 gün sonra yine pik seviyede görüldüğü müsabakadan 3 gün sonra dahi müsabaka öncesi seviyeye gelmediği görülmektedir.
Bir başka iskelet kası hasarı göstergesi olan ve kana karışan MİYOGLOBİN enzimine baktığımızda Müsabaka öncesi 33,49 (ng/dl) olan miyoglobin müsabakadan sonra en yüksek seviyeye gelerek 256,27 (ng/dl) olmuştur. Buda maç içerisindeki yüklenmenin boyutunu göstermektedir. Genel olarak toparlanması oksijene bağlı olan miyoglobin maçtan bir gün sonra normal seviyesine gelmiştir. Uzun lig maratonunda 3-4 günde bir maçın olduğu yoğun dönemlerin sonucu olarak; futbolcuların toparlanma için gereken süre fizyolojik ve biyokimyasal parametrelere bakıldığında yetersiz kalmıştır. Akut ve kronik yorgunlukların sonucu olarak sporcuların performanslarının olumsuz etkilendiği, yaralanma ve sakatlıkların arttığı bu süreçte futbolcuların performanslarını yüksek düzeyde tutabilmek hem de hayati fonksiyonlarının zarar görmemesi için yukardaki incelediğimiz biyokimyasal testlerin sürekli kontrol edilmesi elzem bir durumdur. Kullanımı çok basit olan ve parmak ucundan alınan kan damlasıyla yapılan bu testler kolay ve kullanışlıdır. Antrenörler bu parametreleri inceleyerek antrenmanın yükünü fizyolojik olarak görüp buna göre antrenman planlamasını yapmalıdır. Bu yüklenmelere maruz kalan sporcular müsabaka veya antrenmandan sonra aktif toparlanma, masaj, beslenme, soğuk uygulama ve uyku-uyanıklık periyotlarının iyi düzenlenmesi ile hem kalp kası hem de iskelet kası onarımını optimize edebiliriz.”