Yeni Dünya Vakfı Erzurum Şubesi Yönetim Kurulu adına bir açıklama yapan YDV Erzurum Şube Başkanı Ayhan Akbulut dünyada değişen ticaret yollarıyla siyasi ve kültürel dengelerin de değişeceğini, zihinsel manada yeni bir dünya kurulmak üzere olduğunu, kurulan bu dünyada İpekyolu’nun Türkiye’ye giriş kapısı olan Erzurum’a ciddi sorumluluklar düştüğünü belirterek konuyla ilgili YDV Erzurum şubesi olarak bir beyin fırtınası yaptıklarını ve çalışmanın sonuçlarını hem ülke hem Erzurum kamuoyunun dikkatlerine sunmak istediklerini ifade etti.
YDV Erzurum Şube Başkanı Ayhan Akbulut açıklamalarında şu ifadelere yer verdi:
“İnsanlık tarihinin en eski ve uzun karayolu olarak bilinen İpekyolu 200 yıllık uzun fetret dönemini tamamlayarak yeniden canlanmak ve çok önemli fonksiyonlar üstlenmek üzere Doğu, batı, kuzey, güney ticaret yollarını birbirine bağlayan “Tarihi İpekyolu” Mısır, Roma, Babil, Çin, Hindistan ve Türk medeniyetleri arasında güçlü ilişkiler kurmayı sağlamış; ticaret güzergâhındaki farklı dinlerin, kültürlerin, dillerin, coğrafyaların, mal ve eşyaların, düşüncelerin, bilgilerin, geleneklerin ve tecrübelerin karşılıklı aktarılmasında çok mühim işlevi olmuştur. Bu tarihi yol üzerinde birbirinden güçlü ticaret, eğitim ve kültür merkezi şehirler kurulmuştur. Tarih boyunca sadece ticaret kervanları değil ordular da bu yolu takip etmiştir, seyyahlar da, din adamları da, ilim adamları da, misyonerler de. Dünya medeniyetlerinin gelişmesine ve etkileşimine katkısı yadsınamaz tarihin en eski ve uzun karayoluna “İpekyolu” adını 1877’de Alman coğrafyacı ve jeolog Ferdinand Von Richfhofen vermiştir.
Anadolu, İpekyolunun en önemli buluşma ve kavşak noktalarından biriydi. Tarihi İpek Yolu Avrupa’ya giderken Anadolu’da birçok kola ayrılarak ağ gibi Anadolu’yu sararak Karadeniz, Ege ve Akdeniz’deki limanlara ulaşırdı. Prof. Dr. Mehmet Bulut’un tespitine göre İran üzerinden gelen yolun Anadolu’daki güzergâhları şöyle idi. 1-Tebriz-Bargari-Erciş-Maalzgirt-Hınıs-Erzurum-Tercan-Erzincan-Sivas-Şarkışla-Kayseri-Aksaray-Konya-Adana-Ayas. 2- Tebriz-Erzurum-Sivas-Kayseri-Aksaray-Konya-Antalya-Alanya. 3-Tebriz-Erzurum-Bayburt-Gümüşhane-Trabzon. 4-Tebriz-Erzincan-Sivas-Tokat-Amasya Samsun-Sinop. 5- Tebriz-Sivas-Yozgat- Ankara-İstanbul. 6- Konya-Isparta-Denizli-İzmir. Karadeniz, Ege ve Akdeniz limanlarına aktarılan bu mallar, Venedikliler ve Cenevizliler tarafından gemileri ile Güney Avrupa ve Kuzey Afrika limanlarına ulaştırıyorlardı. İstanbul’a gelen mallar ise, Trakya üzeri kara yolu ile Avrupa içlerine kadar varıyordu.
İpekyolunun baharat yoluyla kesişen güzergâhları dikkate alındığında karasal alandaki Asya, Afrika ve Avrupa kıtaları arasındaki bu uzun güzergâhla birlikte Büyük Okyanus, Hint Okyanusu ve Atlas Okyanusunu birleştiren kadim bir yol olarak da değerlendirilebilir. Tarih boyunca karadan ve denizden izi sürülen doğu-batı güzergâhının bu bağlantısı, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde gerçekleştirilen güçlü ulaşım ağıyla (bölünmüş yollar, otobanlar, hemen her şehirde kurulan hava alanları, bölgeleri birbirine bağlayan tüneller, Marmaray ve Avrasya tünelleri, yüksek hızlı tren, yenilenen ve geliştirilen demiryolu ağı, Bakü-Tiflis-Kars demiryolu; Yavuz Sultan Selim, Osman Gazi ve 1915 Çanakkale Köprüsü) alt yapısını tamamlamış gözükmektedir. Son olarak Karabağ’ın Ermeni işgalinden kurtarılması ve Türk koridorunun açılması (Zengezur geçidi)Türkiye’den Nahcıvan üzerinden Azerbaycan’a ve Türkistan’a kesintisiz kara ve demiryoluyla ulaşımı mümkün kılmıştır ki bu, bilhassa Çin ve Türkiye arasında hayata geçirilmeye çalışılan “Orta Kuşak Yol Projesi” (İpekyolu) açısından son derece olumlu ve mühim bir gelişmedir. Evet, yol medeniyettir, hayattır. Dünya üzerinde ticaret yollarının değişmesi uluslararasındaki askeri, ekonomik ve kültürel dengelerin de değişmesi anlamına gelmektedir. Şöyle ki, dünya bu noktada tereddüt etmeden çalışmaktadır. UNESCO diyalog yolları kapsamında 1987’de “Büyük İpekyolu” projesini başlatmıştır. Ardından BM Dünya Turizm Örgütü 1993’te Endonezya’da düzenlediği genel kurul toplantısında “İpekyolu Turizmi” kavramını gündeme getirmiştir. 1995’te Özbekistan’ın Semerkant şehrinde UNESCO tarafından Uluslararası Orta Asya Çalışmaları Enstitüsü (IICAS) kurulmuştur. Bu kuruluş 2011 yılından itibaren de her yıl bir ülkede İpekyolu İş Birliği Toplantısı düzenlemektedir. Örneğin Çince kültür derslerinin verildiği Konfüçyüs Enstitüsü (Confucius Institute) bulunmaktadır ve oldukça etkin çalışmaktadır. Orta Kuşak Yol inisiyatifi tarihi İpekyolu üzerindeki yaklaşık 65 ülke için olduğu gibi en çok da ülkemiz için “yeni bir dünya”nın inşası demek. Devletimizin yetkili organları, üniversitelerimiz ve STK’ler yeni dünya inşasında elbette stratejiler geliştirmeye çalışmaktadır. Biz Yeni Dünya Vakfı olarak bölgemizde ve dünyada oluşan yeni düzende, kadim kültürümüzün ve medeniyetimizin, değerlerimizin doğrultusunda ülkemize katma değer olmak için gayret göstereceğiz. Yeni Dünya Vakfı Erzurum Şubesi olarak tarihi İpekyolu’nun, yukarıda zikredilen tüm kollarının Erzurum’dan geçtiğinin ve bölgemizdeki gelişmelerin en çok etkilediği şehirlerden birinde yaşadığımızın farkındayız. İpekyolu Demiryolu, Orta Kuşak Yol adı ne olursa olsun dünyayı değiştiren bu yolun ticaret, eğitim, kültür ve medeniyet açısından ülkemizdeki ilk kavşak şehri Erzurum’dur. Erzurum tarih boyunca Doğu’nun Batı’ya Batı’nın Doğu’ya açıldığı kapı olmuştur. Asırlarca bu aziz yurdun hududunu korumuş garnizon, ticaret, eğitim ve kültür şehri olmuştur. Yeni Dünya Vakfı Erzurum şubesi olarak vakfımızın ilkeleri ve amaçları doğrultusunda şehrimizde tüm kamu kurumlarının, yerel yönetimlerin, üniversitelerin ve ilgili STK’lerin katılacağı “İpekyolu’nun Kavşak Şehri Erzurum” platformunun kurulmasının elzem olduğunu düşünüyoruz. Şehrimizde kurulacak bu platformun amacı hem bu yolun geçtiği ülkelere şehrimizin ve ülkemizin tanıtımını yapmak, yeni dünya inşasında kaliteli insan kaynağı oluşturmak hem bu yolla ülkemize gelecek farklı kültür ve medeniyet unsurlarını gözlemleyip bunların disipline edilmesini sağlamak, bu konuda stratejiler geliştirmek olmalıdır. Bu doğrultuda düşüncemiz; YDV Genel Merkezimizin destekleriyle ve öncülüğünde Yunus Emre Enstitüsü, TİKA, öğrenci değişim programları, Türk Cumhuriyetlerindeki üniversite ve STK’lerle işbirliği yaparak Türk birliği sağlanmasına katkı sunmak, İpekyolu ile Çin’in kendi diasporasını yaymasının, kültürel entegrasyonun önüne geçmek veya olumsuz tesirleri kontrol altına alacak çalışmalarda yer almak Bu doğrultuda kavşak şehir Erzurum’da yol üzerindeki ülkeleri, coğrafyaları dikkate alarak dil, din, kültür, turizm, insan kaynağı gibi birçok konuda araştırmalar ve çalıştaylar yapacak, stratejiler belirleyecek “Türkiye İpek Yolu Enstitüsü” kurulabilir.”