Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği (TDED) Erzurum Şubesinin "Cumartesi Buluşmaları" programının bu haftaki konuğu Prof. Dr. Mustafa Ağırman oldu.
Şehrin kanaat önderlerinden olan İlahiyatçı Prof. Dr. Mustafa Ağırman EBB Dil ve Edebiyat Konağı’nda "Modern Zamanda Din Dili" başlıklı bir konuşma yaptı. Prof.Dr. Ağırman konuşmasında din dili konusunda en güzel örneğin Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) olduğunu, O’nun hayatından örneklerle anlatırken dijital çağda sosyal medya platformlarının popülist diline teslim olan, inciten, kıran döken, ötekileştiren, ifşa eden, yadırgayan, küçümseyen dilin toplumu ifsat ettiğini, en büyük zararı din olgusuna, toplumsal dayanışmaya ve muhabbete verdiğini söyledi.
"İletişimde sözün ve üslubun güzel olması gerek"
Prof. Dr. Mustafa Ağırman sözlerine şöyle devam etti: Kendisini bir iyiliğin, bir inancın, bir ahlâkî öğretinin mümessili olarak gören kişilerin hiçbir zaman unutmaması gereken husus, iletişimde sözün ve üslubun güzel ve yumuşak olmasıdır. Kur’an’da, Cenab-ı Hakk’ın Hz. Musa’dan (a.s.) Firavun’a gidip güzel söz söylemesini istediğini (Taha, 20/44.), Hz. Peygamber’e de (s.a.s.) "Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi" (Âl-i İmran, 3/159.) dediğini öğreniyoruz. Vahye muhatap olan peygamberlerin yine vahiyle iletişimde güzel dil ve yumuşak üslupla tembihlenmeleri bizim için de önemli bir ilkeye tekabül etmektedir. Tam bu noktada başlangıçta azılı İslam düşmanı olan ve birçok Müslümanın kanına giren Halid b. Velid’in ve İkrime b. Ebu Cehil’in İslamla şereflenme sürecinde Peygamberimizin (sav) onlara karşı kullandığı dil ve gösterdiği üslup örnek alınmalıdır. "Allah'ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi." (Âl-i İmran, 3/159.) ayet-i kerimesini aklımızdan çıkarmayalım"
"Ayrıştırıcı ve ötekileştirici dil en çok dine zarar vermektedir"
Ağırman, dil ve üslupta ortaya konulacak dikkate vurgu yaparak, sözlerine şöyle konuştu, "Her şeyden önce onun, "Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız, müjdeleyiniz nefret ettirmeyiniz." (Buhari, İlim 12.) hadis-i şerifinin ruhuna hizmet etmelidir. Bugün Müslümanlar arasında vuku bulan ayrılıkçı, ayrıştırıcı akımlar bir dil ve üslup problemi olarak neşet etmiştir. Bireyin dünya ve ahiret mutluluğunu hedefleyen dinimiz İslam’ın yüce hakikatlerinin tutum, tavır ve eylem olarak aktarılmasında rol model alınan kimselere, din adamlarına, akademisyenlere, imamlara, vaizlere önemli sorumluluklar düşmektedir. İnsanlığın ortak mirası ve kazanımı olan dine dair dilden dökülenlerin kuşatıcı, yapıcı, birleştirici ve kucaklayıcı bir vasıfta olması gerekir. Aksi takdirde kutsala dayanarak insanları yargılayan, gerilimi tırmandıran, insanları ayrıştırma ve kutuplaşmaya götüren din dilinden en çok zarar gören de gayesi yeryüzünde tevhidi ikame etmek olan dinin bizzat kendisi olmaktadır. Dolayısıyla, müspet hiçbir dinî içerik arz etmeyen, nezaketten uzak, hoyrat, tekelci ve baskılayıcı böyle bir üslup, ne yazık ki yapılan yanlışların Müslümanlardan ziyade İslam’a mâl edildiği bir anlayışı beslemektedir. İnsanları "Allah’a çağıran, salih amel işleyen ve ‘Kuşkusuz ben Müslümanlardanım!’ diyenden daha güzel sözlü kimdir?" (Fussılet, 41/33.) buyrularak insanları hakka davet edenlerin salih amel sahibi olmaları gerekir. Günahkâra değil, günaha kızmaktır, esas olan. Yüce Allah bu konuda bize şu ilkeyi hatırlatıyor; "Onların, Allah’ı bırakıp tapındıklarına sövmeyin, sonra onlar da haddi aşarak, bilgisizce Allah’a söverler" (En’am, 6/108.) Muhatabını ikna etmenin yolu saygı ve nezaketten geçer. Hakaret ve aşağılama ise muhatabın düşmanlık duygularını kabartır; inatlaşma, sertleşme ve giderek çatışmaya yol açar. Tam burada şehrimizin alperenlerinden, mürebbilerinden Alvarlı Muhammed Lütfi Efendi’nin bir gazelini hatırlayalım: Hazer kıl kırma kalbin kimsenin cânını incitme, Esir-i gurbet-i nâlân olan insânı incitme, Tarîk-i ışkda bi-çâreyi hicrânı incitme, Sabır kıl her belâya hâne-yi Rahmân’ı incitme, Felekde hâsılı insan isen bir cânı incitme, Günahkâr olma Fahr-i Âlem-i zî-şânı incitme"
"Peygamberimiz güzel ahlâk, şefkat ve muhabbet peygamberidir"
Peygamber Efendimizin ahlakı ile ilgili bilgiler veren Prof. Dr. Mustafa Ağırman, "Unutmayalım inancımıza göre "Güzel söz sadakadır." En yüce bir ahlak üzere olan (Kalem, 68/4.) Hz. Peygamber, Rabb'inin çizdiği istikamet ve kendisine verdiği merhamet hisleriyle, insanlara şefkatle yanaşmış onların derdini dert, sevincini kazanç bilmiş; kısa zamanda pek çok insanın gönlünü fethetmiştir. O insanları hayra davet ederken kaba ve sert davranmak yerine yumuşak ve rikkatle muamele etmiş, nefret ve korku yerine muhabbet ve ümit aşılamıştır. Şahsına kaba davrananları affetmeyi erdem saymış, kötülük edenlere iyilikle karşılık vermiştir. Kimseyi başkalarının yanında kınamamış, rencide etmemiş, hatasını düzeltmek için azarlamamıştır. Aksine konuşmaya başlarken öncelikle karşısındaki kişinin güzel ve hayırlı taraflarını ifade etmiştir. Son olarak din dili konusunda kıymetli haziruna şair, edip, ilim adamı sayın Turan Koç’un İz yayınlarından çıkan "Din Dili" kitabını tavsiye ederim" şeklinde konuştu