Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Ali Güldemir, “Pandemi Sürecinde Türkiye’de Dini Hayat” raporuna göre pandemi döneminde halkın maneviyata ve ibadetlere daha çok yöneldiğini belirterek, "Din görevlileri, hastalar arasında tövbe istiğfar eden, dua ve ibadete yönelen, namaza başlayan ya da daha fazla önem veren ve çevrelerinden helallik isteyenlerin sayısının arttığını gözlemlemiştir" dedi.
Türkiye Diyanet ve Vakıf Görevleri Sendikası'nın (Diyanet-Sen) hazırladığı “Pandemi Sürecinde Türkiye’de Dini Hayat” raporu, Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Ali Güldemir ve raporu hazırlayan Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı İhsan Çapçıoğlu tarafından kamuoyuna açıklandı. Araştırmada 153 din görevlisinin yer aldığını belirten Diyanet-Sen Genel Başkanı Güldemir, “Pandemi Sürecinde Türkiye’de Dini Hayat: Din Görevlileri Örneğinde Din Hizmetlerine Genel Bir Bakış' başlıklı bu araştırma neticesinde ortaya çıkmıştır. Araştırma ile Diyanet İşleri Başkanlığı’nca sunulan din hizmetlerinin pandemi dönemi uygulamalarından nasıl etkilendiğinin din görevlilerinin perspektifinden anlaşılması amaçlanmıştır. Bu çerçevede, din hizmeti sunumunda karşılaşılan yeni durumlara ilişkin gözlem ve tecrübelerin, sürecin nasıl değerlendirildiğinin, sahada nelerin yaşandığının, özetle dini hayattaki değişimin saptanması ve değerlendirilmesi planlanmıştır. Araştırma kapsamında ülkemizin yedi coğrafi bölgesinden seçilen 33 şehirde, yurt dışında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde ve Kosova’da görev yapan 153 din görevlisi ile çevrim içi görüşmeler yapılmıştır. 2020 yılının ekim, kasım ve aralık aylarındaki görüşmelerden elde edilen veriler çeşitli başlıklar altında değerlendirilmiştir. Araştırma verileri Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. İhsan Çapcıoğlu ve Doktora Öğrencisi Emine Kaya tarafından değerlendirilerek kitaplaştırıldı” dedi.
“Pek çok değişimin gerçekleştiğini gözlemlemiştir”
Pandemi döneminde birçok insanın yaşam biçiminde değişiklikler olduğunu belirten Güldemir, “Din görevlileri pandemi döneminde çevrelerindeki insanların dünyaya bakış açısında ve yaşam biçiminde pek çok değişimin gerçekleştiğini gözlemlemiştir. Bunlar arasında inanca, maneviyata ve ibadetlere daha çok yönelme, sosyal aktivitelere katılımın, ziyaretleşme ve misafirliklerin azalması, sosyal ilişkilerde mesafenin açılması, fiziksel temastan kaçınılması, kul hakkına riayetin artması, temizlik ve hijyen bilincinin kazanılması ve daha tedbirli, hassas ve sorumlu davranışların sergilenmesi sayılabilir” dedi.
“Bazı yaşlıların kent hayatından köy hayatına geri dönüşlerinin gözlemlendiği belirtilmiştir”
İleri yaştaki çoğu kişinin pandemi döneminde depresif bir ruh haline büründüklerini söyleyen Güldemir, “Katılımcılar, salgın gibi olağanüstü dönemlerde insanların iç dünyasının, değerlerinin ve bilinçaltı ahlaki kodların ortaya çıktığını vurgulamıştır. Salgına ilk tepki olarak bireylerin öncelikle kendilerini düşündüklerini ve bencilce davrandıklarını ifade etmişlerdir. Sürecin başlangıcında insanların stok, yağma ve fırsatçılık yaptıklarını, bunun da toplumun derininde yatan ahlaki problemlere işaret ettiğini belirtmişlerdir. Bu süreçte yaşlıların dışlanmışlık ve gözden çıkarılmışlık duygusuna kapıldıkları ve yalnız ölme endişesi taşıdıkları belirtilmiştir. Yaşlı bireylerin panik, umutsuzluk, stres, korku, endişe, tedirginlik, karamsarlık, mutsuzluk, pişmanlık ve bunalım gibi duyguları da bu süreçte sıkça yaşadıkları katılımcılar tarafından ifade edilmiştir. Söz konusu duygusal gerilimlerin sonucu olarak bazı yaşlıların kent hayatından köy hayatına geri dönüşlerinin gözlemlendiği belirtilmiştir” açıklamasında bulundu.
“Bu sürecin camilerin ve Kur’an kurslarının kıymetinin ve fonksiyonunun daha iyi anlaşılmasına sebep olduğu belirtilmiştir”
Pandeminin dini motivasyon düşüklüğüne neden olduğunu vurgulayan Güldemir, “Din görevlilerine göre salgın döneminde Ramazan ayına ve Kurban Bayramı'na özgü ibadetlerin cami merkezli gerçekleştirilememesi, yaygın biçimde benimsenen ibadet alışkanlıklarının zorunlu sebeplerden dolayı icra edilememesi insanlar arasında dini motivasyon düşüklüğüne neden olmuştur. Ancak yeni normal dönemle birlikte camilerin ve kursların açılması büyük bir sevinç ve mutlulukla karşılanmış ve kapalı geçen zamanda bu mekânlara büyük bir özlemin duyulduğu gözlenmiştir. Aynı zamanda bu sürecin camilerin ve Kur’an kurslarının kıymetinin ve fonksiyonunun daha iyi anlaşılmasına sebep olduğu belirtilmiştir” değerlendirmesinde bulundu.
Pandemi döneminde din görevlilerine iyileşmek için dua ve Kur’an okuma isteğinde bulunan insanlarla karşılaşıldığını ifade eden Güldemir şunları dedi:
“Din görevlileri, çevrelerinde Covid-19’a yakalananların kendilerinden iyileşmek için dua ve Kur’an okuma talebinde bulunduğunu, hastalar arasında tövbe istiğfar eden, dua ve ibadete yönelen, namaza başlayan ya da daha fazla önem veren ve çevrelerinden helallik isteyenlerin sayısının arttığını gözlemlemiştir. Bununla birlikte hastaların görevlilere özellikle ölüm ve ölümden sonraki hayata ilişkin sorular sordukları ve kendilerinden manevi destek talebinde bulundukları belirtilmiştir. Din görevlileri, cami cemaatlerinin ve kursiyerlerinin genel durumunu yakından takip etmiş, onlarla iletişimlerini telefon görüşmeleriyle, canlı sohbetlerle, WhatsApp grupları üzerinden bilgilendirmelerle ve ziyaretlerle sürdürmüşlerdir. Vefa Destek Grupları vasıtasıyla da destek olmaya çalışmışlar, bu kapsamda kendilerine yardım ulaştırdıkları kişilerin uygulamadan memnun olduklarını belirtmişlerdir.”