Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Tek parti devrinden 28 Şubat’a kadar her dönemde milletimizle hesaplaşmak isteyenlerin ilk göz diktikleri yerlerden biri Kur’an öğreten müesseseler olmuştur. Bu sancılı dönemin son emarelerinden olan Ayasofya-i Kebir Camii’ni de aslına rücu ettirerek, hamd olsun milletimiz üzerinde oynanan kirli oyunu tümüyle bozduk” dedi.
Cumhuriyet Recep Tayyip Erdoğan, TRT Kur’an-ı Kerim’i Güzel Okuma Yarışması final programına katıldı. Programın finalinde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Resûl-i Ekrem Efendimiz Veda Hutbesi’nde şöyle buyuruyor, ey müminler size iki emanet bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldığınız takdirde bir daha asla yolunuzu şaşırmazsınız. Bunlar Allah’ın kitabı Kur’an ile peygamber efendimizin sünnetidir. Kur’an-ı Kerim’de kendisini hem okunan hem yazılan bir vahiy olarak tarif eder. Peygamber Efendimizin insanlara tebliğ ettiği her ayeti, vahiy katiplerine yazdırmasının hikmeti, Kur’an-ı Kerim’in bu vasıflarından aranmalıdır. Müslümanlar asırlardır Kur’an-ı Kerim’i okumak anlamak, kavramak, hayatlarına uygulamak için gayret gösteriyor, bu uğurda mücadele veriyor. Hiç şüphesiz Kur’an-ı Kerim’le bağımız ne kadar güçlüyse, Müslümanlık sıfatına o derece hak kazanırız. Aksi bir durum ise Allah korusunu felaketimiz olur. Esasen İslam dünyasının ve Müslümanların yaşadığı sıkıntıların sebeplerini de çaresini de Kur’an-ı Kerim’de bulmak mümkündür. İyiliğin yüceltildiği, kötülün uzaklaştırıldığı bir dünya insanlığa hayır, huzur, refah getirir, umut getirir, güzellik getirir. Bunun yolu da Kur’an-ı Kerim’e dört elle sarılmaktan, onu okumaktan, anlamaktan, hayatımıza tatbik etmekten geçiyor. Yüce Mevla Kur’an-ı Kerim’in her harfin, her hecenin hakkı verilerek okunması gerektiğini buyurmaktadır. Kur’an-ı Kerim’in pürü pak kalple, temiz ağızla, edeple, hürmetle, adeta manası katre katre içilerek tilavet edilmesi gerekmektedir. En güzeli de Kur’an-ı Kerim’in gönülleri okşayan, ruhları tedavi eden, zihinleri harekete geçiren, dinleyen herkesi etkileyen güzel bir sesle okunmasıdır. Bu gün artık 6’ncısına ulaştığı için Ramazanlarımızın geleneği haline geldiği söyleyebileceğimiz Kur’an-ı Kerim’i güzel okuma yarışmasının finali vesilesiyle bir aradayız. Asırlardır her Ramazan camilerde veya evlerde bir araya gelerek Kuran-ı Kerim hatimleri yapan milletimiz için bu yarışma adeta iftar öncesi ziyafet, bir ödül olmuştur” dedi.
“AYASOFYA-İ KEBİR CAMİİ’Nİ ASLINA RÜCU ETTİREREK, MİLLETİMİZ ÜZERİNDE OYNANAN KİRLİ OYUNU TÜMÜYLE BOZDUK”
“Geçmişte bu aziz milletle Kur’an-ı Kerim’in irtibatını kesmek için her yol denenmiştir” diyerek konuşmasını sürdüren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tek parti devrinden 28 Şubat’a kadar her dönemde milletimizle hesaplaşmak isteyenlerin ilk göz diktikleri yerlerden biri Kur’an öğreten müesseseler olmuştur. Kur’an kurslarının kapatılmasından, mushafların imhasına, camilerini kapısına kilit vurulmasından ezanın dilinin değiştirilmesine kadar ne yapıldığıysa milletimizin kalbindeki iman ve onun timsali olan Kur’an muhabbeti silinemedi. Bu sancılı dönemin son emarelerinden olan Ayasofya-i Kebir Camii’ni de aslına rücu ettirerek, hamd olsun milletimiz üzerinde oynanan kirli oyunu tümüyle bozduk. Hatta bununla kalmadık, caminin müzeye çevrilmesinin ardından yıktırılan avludaki Fatih yadigârı medreseyi de aslına uygun şekilde yeniden ihya ederek Vakıf Üniversitemizin hizmetine verdik. Rabbimden ülkemizi ve milletimiz her türlü medeniyet, tarih, kültür düşmanlığından hoyratlığından muhafaza eylemesini diliyorum” diye konuştu.
“KURAN-I KERİM’E UZANAN HİÇBİR KİRLİ ELE MÜSAMAHA GÖSTERMEYECEK ONUN MAHREMİYETİNİN ÜZERİNDE TİTREYECEĞİZ”
Asıl olanın Kur’an-ı Kerim’i okumak ve anlamak olduğunu söyleyerek konuşmasını sürdüren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir süredir kimi Avrupa ülkelerinde İslam ve Müslüman düşmanlığı yaparak Kur’an-ı Kerim yakarak kendilerine siyasi rant sağlamaya çalışanlar olduğunu görüyoruz. Aslında bu husumet sahiplerinin sergiledikleri vandallık, cehaletlerinin işaretidir. Kur’an-ı Kerim’i tercümesiyle dahi bir kez okuyan hiç kimsenin bu mübarek Mushaf’a husumet beslemesi mümkün değildir. Tabii her şey gibi Kur’an’la tanışmak ve Kur’an-ı Kerim’in nurlu iklimine dahil olmak, onun çağlar ötesi mesajlarına nüfuz edebilmek de bir nasip meseledir. Kur’an’ı okuyacaksınız ki gözünüz nasiplensin, kuranı dinleyeceksiniz ki kulağınız nasiplensin, Kuran’ı anlayacaksınız ki aklınız nasiplensin, Kur’an’ı yaşayacaksınız ki tüm gövdeniz ve benliğinizle nasip ummanına dalabilesiniz. Nasip olmayacağında zahirdeki mensubiyetiniz ne olursa olsun kuran istifade edemiyorsunuz. Elbette Kur’an-ı Kerim’e uzanan hiçbir kirli ele müsamaha göstermeyecek onun mahremiyetinin üzerinde titreyeceğiz. Asıl olanının Kuran’ı okumak, anlamak, yaşamak olduğunu unutmayacağız. Kur’an-ı Kerim’in güzel okunmasını, onun önce kalplere, sonra zihinlere nüfuzunun ilk adımı olarak kabul ediyorum” şeklinde konuştu.
“NÜFUS CÜZDANI MÜSLÜMANLIĞINDAN KUR’AN MÜSLÜMANLIĞINA GEÇİŞİ SAĞLAYACAK BİR İNKİŞAFINA İHTİYACIMIZ VAR”
Ülkemizde Kur’an-ı Kerim eğitimine her yerden ulaşılabildiğini ifaden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rivayete göre Hz. Ömer, kız kardeşi ve eniştesinin veya peygamber efendimizin okuduğu kuranı duyduktan sonra Müslüman olmaya karar vermiştir. Dünyanın pek çok yerinde bu şekilde İslam’la müşerref olmuş insanların hikayelerini duyuyoruz. Hamd olsun ülkemizde kuran eğitimine her yerde erişmek mümkündür. İmam hatip okullarımızla, diğer okullarımızdaki kuran derslerimizle camilerimizde açılan kurslarımızla çocukluktan erişkinliğe kadar her yaş grubunda dileyen herkese Kur’an-ı Kerim’i öğretecek alt yapıya sahibiz. Çok kısa süre önce kuruluşunu gerçekleştirdiğimiz Diyanet Akademimizle önemli bir eksikliği daha gidererek tüm bu süreci bir adım öteye taşıyor çok daha nitelikli hale getiriyoruz. Kuranı öğrenme özlemini dindirdiğimiz göre bunda sonra enerjimizi onun anlaşılmasına, yaşanmasına vermemiz gerektiğine inanıyorum. Nüfus cüzdanı Müslümanlığından Kur’an Müslümanlığına geçişi sağlayacak bir inkişafına ihtiyacımız var. İtikattan amale kadar ulaşan geniş bir yelpazedeki en büyük görev hocalarımıza, alimlerimize düşüyor. Her biri İslam tarihini birer yıldızı, kandili medeniyet semamızda duran alimlerimizin seviyesine ulaşacak ve daha önemlisi onları aşacak değerler yetiştirmeden Müslümanların bu mihnet devrini geride bırakamayız. Asırlar boyunca İslam dünyasının önderliğini, temsilciliğini yapmış millet olarak bu konuda da lokomotiflik görevi bize düşmektedir. İnşallah hep birlikte göstereceğimiz gayretlerle kendimizin tüm insanlığın geleceğini Kuran-ı Kerim’in nuruyla aydınlatacağız” diye konuştu.