Başbakan Davutoğlu, “biz dergâhtan gocunmayız, biz dergâha yüz süreriz” diye konuştu. Modern devletin önce vatandaşlarına bakarken, o vatandaşlar arasında fark gözetmeyeceğini belirten Başbakan Davutoğlu, “Ben Başbakanlık görevini alırken, köken itibariyle, pirlerden gelen Türkmen boylarından gelen Sünni Türk aileden geliyorum. Başbakanlık yaparken ben sadece Türkiye Cumhuriyeti devletinin Başbakanıyım ve bütün vatandaşlarım hiçbir ayrım olmadan benim önümde eşit. Nasıl bir hâkim, hükmederken gözleri kapalıdır, bir devlet adamı da politika belirlerken, hükmederken, kendi etnik mezhebi kimliğini unutarak konuşmalı. Karşı tarafa bakarken de o kimliği görmemeli. Bizim geleneğimiz birçok farklı kültürün iç içe yaşadığı bir gelenektir” dedi.
Vatikan’da katıldığı bir toplantıda yaşadıklarını anımsatan Başbakan Davutoğlu, Bağdat gibi, Şam gibi, İstanbul gibi İslam şehirlerini örnek göstererek hoş görü ortamından bahsetti.
“VATANDAŞLAR ARASINDA AYRIM GÖZETTİĞİNİZ ANDA MEŞRUİYETİNİZİ KAYBEDERSİNİZ”
Modern devlet anlayışı içinde sadece vatandaşları göreceklerini ifade eden Başbakan Davutoğlu açıklamasına şöyle devam etti:
“Bu zihniyet devrimi esas olarak en temel meseledir. Vatandaşlar arasında ayrım gözettiğiniz anda meşruiyetinizi kaybedersiniz. Devletin görevi, vatandaşların mal, can, nesil, akıl emniyetlerini korumak üzere her türlü tedbiri almaktır. Geçmişte yaşanan bütün olayların, Kahramanmaraş, Gazi, Çorum olayları, Sivas’ta Madımak veya Başbağlar’da, katledilenler hepsi aslında bu topraklara kurulan tuzağın sonucunda o akıbetle karşılaştılar. Biz bu ülkenin çocuklarıyız, eşit vatandaşlarıyız ve eşit vatandaşları olarak kalacağız iradesini göstermemiz lazım.”
“ALEVİLİK VE BEKTAŞİLİK BU TOPRAKLARIN ASLİ UNSURUDUR”
“Eğer üzerinde beraber çözeceğimiz meseleler varsa bunları çözeceğiz. Hiçbir problemin üstünü örtmeyeceğiz. Alevi yazılı geleneği, muhafaza etmek bizim için en temel vazifedir. Sözlü geleneği yazılı hale dönüştürmek, hepimizi için. Onlarca Alevi- Bektaşi geleneğini klasiğini yayınladık, yayınlamaya devam edeceğiz. Alevi dostlarımıza bir dost ve Akademisyen kimliğimle söylüyorum, bütün gelenekleri, sosyal kültürü yazılı kültüre aktarıp yeni nesile tanıtmak lazım. Tanıtmak lazım ki Alevilik ve Bektaşilik bu toprakların asli unsurudur, öz unsurudur, marjinal bir unsuru değil asli unsurunun içindedir. Tanıtmak lazım ki başkaları Alevilik-Bektaşilik geleneği üzerinden bir takım yanlış kanaatlere kaymasınlar.”
“TABULARI YIKALIM ZİHNİMİZDE”
“Eğer her hangi mezhep, din bu derslerde tahkir ediliyorsa gerçekten bu dersleri kaldıralım. Aşağılanıyorsa, kötüleniyorsa, ötekileşiyorsa, deniyorsa ki şu mezhepten olanlar dinin dışındadır, dine mensuplar şöyledir. İşte o anda nefret kültürü doğar. Ben isterim ki her Sünni Hacıbektaş Veli’yi okusun. Her Alevi’de, Emir Sultan-ı, Mevlana Celalettin Rumi’yi okusun. Bundan bir yanlışlık olduğu kanaatini taşımam. Tabuları yıkalım zihnimizde. Bir tahkir varsa öteleme varsa önce ben bundan sorumlu kardeşiniz olarak önce ben müdahale edeceğim. HZ. İsa’dan da bir şey öğretilmeli o derslerde ki öğretiliyor. Hz. Musa’nın 10 emri öğretilmeli ki 'eline, diline, beline sahip çık' denilen o zihniyetin hangi temel dini arka planı olduğunu bilsinler.”
MADIMAK İÇİN YAŞAYAN MÜZE TEKLİFİ
“AHİM’in aldığı kararlar olmasa da herhangi bir kurum, kişi, başka bir mezhebi, başka bir meşrebi tahkir ediyorsa bizim nezlimizde büyük bir cürüm işlemiştir. Onun için AHİM’den ders almaya ihtiyacımız yok bizim. Hacıbektaş’ı Veli’yi okuyalım yeter. Onlar söyler toprak gibi mütevazi ol diye. Hep beraber bunları konuşmaya hazırız. Ama son dönemde Din Kültürü ve Ahlak derslerine 103 sayfalık Alevi bölümü eklendi. Yanlışsa değiştirelim, eksikse tamamlayalım ama ben en fazla Alevi öğrencilerimizin bu geleneği tanımaya ihtiyacı olduğuna düşünüyorum, taki birileri karşıtları tezi üretmesinler. Karşıtlık cahillikle başlıyor. Acı hatıralar içimizi yakıyor onun için Madımak Otel’ini kamulaştırdık. Daha iyi hale getirebiliriz. Daha yaşayan bir müze haline getirebiliriz, bunu da teklif ediyorum bu konuda kaygımız yok. Sivaslı kardeşlerimizin de böyle bir kaygısı olduğu kanaatinde değilim. Ne alevi ne Sünni asırlarca bir arada yaşadılar.”
Başbakan Davutoğlu konuşmasına Hacı Bektaşi Veli ve Mevlana türbesine girişlerden para alınmayacağını belirti ve Konyalı olarak bundan ıstırap duyduğunu söyledi. Geçmişte yapılan Alevi çalıştaylarına değinen Başbakan Davutoğlu gerçekleşen en önemli şeyin “iletişim” olduğunu kaydetti.
Bölgede yaşanan etnik çatışmalara dikkat çeken Başbakan Davutoğlu, “Türkiye’de bizim zinhar izin vermememiz gereken temel, ortakulağımız bu kategorileri zihinlerimize, gönüllerimize yerleştirmeyelim. Biz her birimiz bütün bu güzel gelenekleri, kendi şahsı hayatında, sosyal hayatın da yaşamaya çalışan omuz omuza vermiş kardeşleriz. Her Alevi her Sünni kardeştir” dedi.