TBMM Başkanı Şentop, gelinen noktada uluslararası hukukun araçları olarak tesis edilen uluslararası kurumların işlemediğini, küresel barış ve istikrara sunmaları beklenen katkıları sunamadıklarını söyledi.
'OTURDULAR, KONUŞTULAR, DAĞILDILAR'
Şentop: "'Oturdular, konuştular, dağıldılar' atasözü, uluslararası kurum ve kuruluşların mevcut durumunu çok güzel anlatmaktadır. Uluslararası toplumun oturup, konuşup, dağılmaktan fazlasını yapmasının zamanı da gelmiştir. " dedi
İYİMSER HAVA DAĞILMIŞTIR
Şentop, "Dünyamız bugün maalesef ihtilaflar, çatışmalar ve savaşlarla kritik bir dönemeçten geçmektedir. Soğuk Savaş sonrasında başlayan uluslararası ortamdaki iyimser hava maalesef tamamen dağılmıştır. ‘ diye konuştu
ULUSLARARASI HUKUKUN ARAÇLARI
Gelinen noktada uluslararası hukukun araçları olarak tesis edilen uluslararası kurumların işlemediğini söyleyen Şentop, "Küresel barış ve istikrara sunmaları beklenen katkıları sunamamaktadır. ‘ vurgusunu paylaştı
BM GÜVENLİK KONSEYİ
Şentop, " BM Güvenlik Konseyi'ndeki veto hakkı gibi anti-demokratik ve küresel barış ve istikrarın korunmasını bazı ülkelerin politik çıkarlarına bağlayan, uluslararası hukuku güçlülerin hukukuna dönüştüren prosedürler nedeniyle sistem bugün artık ihtiyaçlara cevap vermekten çok uzaktır.’ Dedi
BOSNA’DAKİ SOYKIRIM
Şentop, ‘Doksanlarda Bosna’daki soykırım mevcut uluslararası sistem için hiçbir zaman unutulmayacak bir utanç vesikasıdır. Irak işgal edildiğinde, Suriye’deki iç savaşta uluslararası kurumlar yine sınıfta kalmış, yüz binlerin hayatını kaybedişini uluslararası toplum sadece izlemiştir. ‘ dedi
EŞSİZ BİR LİDERLİK ÖRNEĞİ
Şentop, "Ukrayna’da binlerce kişinin ölümüne sebep olan savaş küresel bir enerji krizine sebep olmuş ayrıca bir gıda krizi riski de oluşturmuştur. Cumhurbaşkanımız uluslararası ortamda eşsiz bir liderlik örneği göstererek, çok taraflılık temelinde, BM ile bazı girişimlerde bulunmuştur.’ dedi
Türkiye, Meksika, Endonezya, Güney Kore ve Avustralya'dan oluşan uluslararası platform MIKTA 8. Parlamento Başkanları Konferansı, "Çok Taraflılık, Küresel Karşılıklı Bağımlılık ve Parlamentolar" başlığıyla TBMM'nin ev sahipliğinde Sepetçiler Kasrı'nda düzenlendi.
TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop, konferansın açılış konuşmasında, başkanları İstanbul'da ağırlamaktan büyük bir onur duyduğunu belirtti.
Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremlerle ilgili konuşan TBMM Başkanı Şentop, "'Asrın felaketi' olarak da adlandırdığımız bu afetlerde büyük kayıplar yaşadık. 'Asrın felaketi' diyoruz ama aslında asırlardır yaşanmamış olan, belki de 500 yılda bir yaşanabilecek bir afetle karşı karşıya kaldık. Böyle zamanlarda en büyük tesellimiz sizler gibi dostlarımızın yanımızda olduğunu bilmek olmuştur. Bu yüzden, deprem sonrasında bu toplantının yapılmasına ilişkin tereddütler oluşsa da ve bu durumu sizlerin anlayışla karşılayacağınızı bilsek de sizlerle buluşmak istedik. Bu vesileyle, acımızı paylaşan, acil arama-kurtarma ve insani yardım desteklerini bizden esirgemeyen MIKTA ülkelerine, halklarına, sizlere milletimiz adına şükranlarımı sunarım." ifadesini kullandı.
ETKİN ÇOK TARAFLILIK
Meclis Başkanı Şentop, çok taraflılık ve küresel karşılıklı bağımlılık ekseninde parlamentolar arasındaki işbirliğinin giderek gelişmekte olduğunu memnuniyetle gözlemlediğini vurgulayarak, şöyle devam etti
"Etkin çok taraflılığı dış politikamızın en önemli unsurlarından biri olarak görüyoruz. Bu bağlamda MIKTA Türkiye için müstesna bir yere sahip. MIKTA'nın, uluslararası işbirliği, diyalog ve kültürler arası anlayışa dayalı yapısını önemsiyoruz. MIKTA'nın bölgesel ve küresel sorunların çözümüne katkı sağlama potansiyelinin yüksek olduğunu değerlendiriyoruz. Bu bağlamda, 2022 yılında memnuniyetle üstlendiğimiz MIKTA dönem başkanlığını, 2023 yılında Endonezya'ya devrederken işbirliği ve koordinasyonun daha güçlü bir şekilde süreceğine olan inancımı da ifade etmek isterim."
DAYANIŞMA, SAYGI VE ADİL BİR PAYLAŞIM
Birbirine daha fazla bağlı ve bağımlı bir hale gelen dünyada yaşandığına dikkati çeken Şentop, "Küresel anlamda karşılaştığımız zorluklar da bu minvalde daha karmaşık ve çok yönlü hale geliyor. İşte bu zorlukların üstesinden gelmek; siyasi, sosyal ve ekonomik sorunlardan çıkış yolları üretmek için çok taraflılık kilit bir araç olarak uluslararası ilişkilerin temel prensipleri arasında yer almaktadır. Çok taraflılık, ülkeler arasında dayanışma, saygı ve adil bir paylaşımı öngörmektedir." görüşünü paylaştı.
İŞBİRLİĞİ
Şentop, çok taraflılık ile birlikte değerlendirilmesi gereken bir diğer hususun, ülkelerin birbirine olan ihtiyacını ve işbirliğini zorunlu kılan küresel karşılıklı bağımlılık olduğunu dile getirerek, "Son yıllarda tecrübe ettiğimiz salgın, savaş, doğal afetler, kuraklık gibi meseleler yerküredeki her bir devletin ve hatta her bir ferdin birbirine ne kadar kestirme ve girift bağlarla bağlı olduğunu net bir şekilde göstermiştir. Dolayısıyla küresel karşılıklı bağımlılık, ülkeler arasındaki işbirliğinin artmasını ve uluslararası sorunların çözümünde ortak çabaların sergilenmesini gerektirmektedir." değerlendirmesinde bulundu.
KÜRESEL SORUNLAR
Ülkelerin ancak işbirliği yoluyla küresel sorunların üstesinden gelebileceğini belirten Şentop, bu sorunlarla hiçbir ülkenin tek başına başa çıkabilmesinin mümkün olmadığını, milletlerin temsil organları olarak parlamentoların da bu bağlamda uluslararası işbirliğini geliştirmek, tecrübeleri paylaşmak ve halklar arasındaki köprüleri güçlendirmek için aktif bir rol oynaması gerektiğini bildirdi.
"Bize düşen sorumluluk, parlamentoların halktan aldıkları gücü değerlendirerek ve küresel karşılıklı bağımlılığın farkında olarak çok taraflılığı teşvik etmektir" diyen Şentop, birlikte çalışılabilecek konulara odaklanılması ve işbirliği yollarının keşfedilmesi gerektiğini ifade etti.
Toplantının başlığını bu anlayışla "Çok Taraflılık, Küresel Karşılıklı Bağımlılık ve Parlamentolar" olarak belirlediklerini anlatan Şentop, öncelikle çok taraflılığa imkan veren en önemli mekanizmalardan olan uluslararası kuruluşları ve bunların "etkin çok taraflılığa" hizmet etmesi için ihtiyaç duyulan reformları, toplantıda gündeme aldıklarını aktardı.
TECRÜBE PAYLAŞIMI
Şentop, küresel karşılıklı bağımlılığı açık bir şekilde orta koyan güncel meselelerde MIKTA ülkelerinin birbiriyle tecrübelerini paylaşması amacıyla göç, gıda güvenliği, tedarik zincirleri, yeni nesil teknolojiler ve yapay zeka gibi konulara gündemlerinde yer verdiklerini kaydederek, "Ve en nihayetinde hızla değişen küresel ortamda parlamenterlere düşen görevleri sizlerle istişare etmek istedik. Bugün gerçekleştireceğimiz fikri alışverişlerin verimli ve anlamlı olmasını ve küresel olarak karşılaştığımız zorlukların üstesinden gelmemize yardımcı olacak somut eylemlere öncülük etmesini umuyorum. İnanıyorum ki bu toplantı, bu anlamda alternatif fikir ve yaklaşımlar ortaya koyacaktır." dedi.
Konferansa, TBMM Başkanı Şentop'un yanı sıra, AK Parti İstanbul milletvekilleri Ravza Kavakcı Kan ile Abdullah Güler, Meksika Temsilciler Meclisi Başkan Vekili Noemi Berenice Luna Ayala, Endonezya Temsilciler Meclis Başkanı Puan Maharani, Güney Kore Ulusal Meclis Başkanı Kim Jin-Pyo ve Avustralya Senato Başkan Yardımcısı Andrew Mclachlan katıldı.
ADALET, ÇOĞULCULUK VE KAPSAYICILIK
TBMM Başkanı Şentop, MIKTA 8. Parlamento Başkanları Konferansı’nın açılış konuşmasının ardından, "Uluslararası Sistemin Reformu: Adalet, Çoğulculuk ve Kapsayıcılık" başlıklı 1. oturumuna katıldı.
Oturumda konuşan Şentop, dünyanın ihtilaflar, çatışmalar ve savaşlarla kritik bir dönemden geçtiğini belirtti.
Soğuk Savaş sonrasında başlayan uluslararası ortamdaki iyimser havanın tamamen dağıldığına dikkati çeken Şentop, "Terör örgütleri etkilerini arttırmış, ihtilaf ve çatışmalar artmış, büyük ölçekli savaşlar baş göstermiştir. Üstelik hızla küreselleşen dünyada artık hiçbir çatışmanın, hiçbir ihtilafın, hiçbir ekonomik veya sosyal olayın etkisi belli bir sınırın içerisinde kalmamakta, küresel ölçekte sonuçlar doğuran bu olaylar zaman zaman ülkelerimizdeki en küçük yerleşim yerindeki insanları dahi etkilemektedir. Bu nedenle küresel barış ve istikrarın sağlanması hepimiz için büyük önem arz etmektedir." diye konuştu.
ULUSLARARASI HUKUK
TBMM Başkanı Şentop, gelinen noktada uluslararası hukukun araçları olarak tesis edilen uluslararası kurumların işlemediğini, küresel barış ve istikrara sunmaları beklenen katkıları sunamadıklarını söyledi.
Dünyayı savaşlardan korumak üzere 1945 yılında Birleşmiş Milletlerin (BM) kurulduğunu aktaran Şentop, "Ancak uluslararası ortamdaki tüm değişimlere rağmen uluslararası hukukun en önemli sütunu olan bu kurum halen eski güç dengelerine göre kurulan karar alma mekanizmaları ile işlemeye devam etmektedir. Geçtiğimiz 78 yılda, dünya oldukça hızlı bir dönüşümden geçmiş, yeni tehdit ve sınamalar ortaya çıkmış, uluslararası güç dengeleri değişmiş, iki kutuplu dünya devri sona ermiş, İkinci Dünya Savaşı'nın kazananları ve kaybedenleri dengesine göre formüle edilen, buna göre işleyen uluslararası sistem ise değişmemiştir." ifadelerini kullandı.
ŞENTOP’TAN BM ELEŞTİRİSİ
TBMM Başkanı Şentop, BM ile ilgili eleştirilerini sürdürerek, "Üstelik ilk tesis edildiğinde dahi BM Güvenlik Konseyi'ndeki veto hakkı gibi antidemokratik ve küresel barış ve istikrarın korunmasını bazı ülkelerin politik çıkarlarına bağlayan, uluslararası hukuku güçlülerin hukukuna dönüştüren prosedürler nedeniyle baştan işlevsizliklerle doğan bu sistem bugün artık günümüz ihtiyaçlarına cevap vermekten çok uzaktır. Bunun altını kalın çizgilerle çizmek gerekir, uluslararası sistemin reform ihtiyacı son birkaç yılın meselesi değildir." değerlendirmesini yaptı.
Dünyada yaşanan olaylara ilişkin örnekler de veren Şentop, şöyle devam etti: "90'larda Bosna'daki soykırım mevcut uluslararası sistem için hiçbir zaman unutulmayacak bir utanç vesikasıdır. Yine aynı yıllarda Ruanda'daki soykırımı da küresel barış ve istikrarı tesis etmekle görevli kurumlar sadece izlemiş, bu da başta BM olmak üzere uluslararası toplumun karnesine yazılmıştır. Irak işgal edildiğinde, Suriye'deki iç savaşta uluslararası kurumlar yine sınıfta kalmış, 100 binlerin hayatını kaybedişini uluslararası toplum sadece izlemiştir. Uluslararası toplum için bir diğer utanç vesikası da hiç şüphesiz Filistin'de 10 yıllardır devam eden işgaldir. Filistin'de siviller öldürülmekte, İsrail uluslararası hukuku her açıdan ayaklar altına almaktadır. Yıllardır ivmesi artarak devam eden İsrail'in ihlalleri uluslararası toplumun adeta izin vermesi ile gerçekleşmektedir."
TBMM Başkanı Şentop, bugün ise Ukrayna'da devam eden savaşın tüm dünyayı etkilediğini dile getirerek, küresel bir enerji krizine neden olduğunu anlattı.
ERDOĞAN’IN LİDERLİĞİ
Şentop, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın uluslararası ortamda eşsiz bir liderlik örneği gösterdiğini, çok taraflılık temelinde BM ile bazı girişimlerde bulunduğunu vurgulayarak, "Böylelikle Türkiye olarak bu savaşın hem Ukrayna üzerindeki hem de küresel düzeydeki etkilerini azaltmakta muvaffak olduk. Tarafları masaya oturtmak, ateşkes sağlamak ve nihayet olarak barışı tesis etmek için de halen büyük çaba sarf ediyoruz. Ancak bizim çabalarımız dışında çok taraflı diplomatik çabalar olmadığından, çok taraflı uluslararası kurumlar her zamanki gibi etkisiz olduğundan ve üstelik akan kanı durdurmak, yıkımı engellemek yerine savaşı körüklemeyi tercih edenler de olduğundan savaşın ne zaman sonlanacağına ilişkin bir öngörü de bulunmamaktadır." diye konuştu.
MEVCUT DÜZENİN REFORME EDİLMESİ
Mevcut düzenin acilen reforme edilmesi gerektiğini belirten Şentop, şu ifadeleri kullandı: "Bu noktada ümit verici olan şudur ki bugünkü sistemde avantajlı konumda olan, barış ve istikrarı veto hakkına sahip bazı ülkeler de Cumhurbaşkanı'mız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın yıllar önce 'Dünya Beşten Büyüktür' sloganıyla dikkat çektiği kapsamlı bir reform ihtiyacını ifade etmekte, özellikle BM Güvenlik Konseyinin yapısının değiştirilmesinin elzem olduğunu belirtmektedirler. Bugün neredeyse tüm ülkeleri ilgilendiren meselelerde bir elin parmaklarını geçmeyen sayıda ülkenin karar vermesi, tüm insanlığın barış içinde müreffeh bir şekilde yaşama ideasının bu ülkelerin ulusal çıkarlarına, liderlerinin şahsi hırslarına kurban edilmesi artık kabul edilemez ve sürdürülemezdir."
ADİL, ÇOĞULCU VE DAHA KAPSAYICI KARAR ALMA
Şentop, uluslararası kurumlarda daha adil, çoğulcu ve daha kapsayıcı karar alma mekanizmalarının ivedilikle tesis edilmesi, veto hakkı gibi uluslararası hukukun uygulanmasını imkansız hale getiren, kurumları işlevsizleştiren mekanizmaların kaldırılması gerektiğinin açık olduğunu bildirdi.
BARIŞ VETO EDİLEMEZ
Bunu sağlayacak girişimlerde bulunarak, gerekli adımları atmak gerektiğine dikkati çeken Şentop, "Zira barış veto edilemez, buna kimsenin hakkı olamaz. Daha adil, çoğulcu ve kapsayıcı bir temsilin olduğu BM Genel Kurulunun yetkileri genişletilmelidir. Güvenlik Konseyi üyelerinin sayısı adalet ve çoğulculuk esasında artırılırken küresel barış ve istikrarı ilgilendiren konularda Genel Kurul çok daha güçlü yetkilerle donatılmalıdır." değerlendirmesini yaptı.
BARIŞIN KORUNMASI
Barışın korunmasında herkesin söz sahibi olması gerektiğinin altını çizen Şentop, "Zaten bugün dahi Genel Kurul daha hakkaniyetli ve adil kararlar verirken bu kararlar maalesef Güvenlik Konseyi tarafından görmezden gelinmektedir. Tabii reforme edilmesi gereken sadece BM değildir. Maalesef bütün uluslararası kurum ve kuruluşlar için aynı ihtiyaç söz konusudur." dedi.
'OTURDULAR, KONUŞTULAR, DAĞILDILAR'
"Avrupa Konseyinden NATO'ya, IMF'den Dünya Ticaret Örgütüne uluslararası kurumların önemli ölçüde reforme edilmesi gerekmektedir." değerlendirmesinde bulunan Şentop, şunları kaydetti:
"Son dönemde ülkemizdeki iç siyaset nedeniyle oldukça popülerleşen bir İran atasözü var: 'Oturdular, konuştular, dağıldılar.' Bu atasözü uluslararası kurum ve kuruluşların mevcut durumunu çok güzel anlatmaktadır ancak artık uluslararası toplumun oturup, konuşup, dağılmaktan fazlasını yapmasının zamanı da gelmiştir. Adalet, çoğulculuk ve kapsayıcılık. Bu üç anahtar kelime uluslararası sistemi içine düştüğü açmazdan çıkaracak, uluslararası hukukun etkin bir şekilde uygulanmasını sağlayacak, tüm aktörlerin adil olduğuna inandığı etkin bir yeni dünya düzenin tesis edilmesi için gereken reformların merkezinde yer almalıdır. Bu çerçevede en öncelikli ihtiyaç kuvvetli bir siyasi iradedir. Maalesef uzun zamandır ifade edilen reform isteklerine rağmen kapsamlı bir değişime yönelik kuvvetli bir siyasi iradenin varlığından söz etmek zordur."
"Uluslararası Göç: Fırsatlar ve Zorluklar" başlıklı 2. oturumunda da bir konuşma yapan TBMM Başkanı Mustafa Şentop, uluslararası göç konusunun Türkiye'nin hassasiyetle üzerinde durduğu ve uluslararası toplumun her detayıyla tartışmasını arzu ettiği en önemli konulardan birisi olduğunu söyledi.
TÜRKİYE’NİN MAZLUMLARA KUCAK AÇMASI
Türkiye'nin dünyada en çok sığınmacıya ev sahipliği yapan ülke konumunda bulunduğunu hatırlatan Şentop, "Tarih boyunca milletimiz elindeki, avucundakini; dil, din, ırk, cinsiyet ayırmadan kendine sığınan masumlarla paylaşmasını bir görev bilmiştir. Bu sebeple, bugün Suriye, Irak, Afganistan, Somali ve diğer savaş bölgelerinden kaçan birçok masumun Türkiye'ye sığınması, burada hayata tutunması kimseyi şaşırtmamaktadır." diye konuştu.
Şentop, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği tahminlerine göre 2022 yılında 100 milyon insanın savaşlardan, çatışmalardan, şiddetten, insan hakları ihlallerinden ve zulümden kaçarak yerinden edildiğini, uluslararası göç olgusunun çok boyutlu bir olgu olduğunu dile getirdi.
KİTLESEL ULUSLARARASI GÖÇ OLGUSU
Kitlesel uluslararası göç olgusunun en büyük sebeplerinin savaşlar, karışıklıklar ve siyasi istikrarsızlıklar olduğunu kaydeden Şentop, "Şüphesiz tüm bu saydığım savaşlar ve karışıklıkların sadece ve sadece ülkelerin iç dinamiklerine ve sorunlarına dayanan sebeplerle çıktığını iddia etmek naif bir yaklaşım olacaktır. Günümüzde maalesef özellikle bazı Batılı ülkeler, göçe kaynaklık eden ülkelerde iç karışıklıkları kışkırtarak, siyasi istikrarsızlıkları kaşıyarak, sattıkları silahlarla savaşlara benzin dökerek uluslararası göçün en büyük müsebbibi haline gelmişlerdir. Suriye'nin, Irak'ın, Afganistan'ın, Myanmar'ın, Burkina Faso'nun neden bu halde olduğunu anlamak için olayları biraz geriye sararak hatırlamak bu tezimizi desteklemek için yeterli olacaktır." ifadelerini kullandı.
YABANCI DÜŞMANLIĞI
Batılı ülkelerin göç konusunda hiç payları yokmuş gibi davranmalarının, şiddetle tenkit edilmesi gereken bir konu olduğunu belirten Şentop, sözlerini şöyle sürdürdü: "Üstelik insanları göçe zorlayan neo-sömürgecilik düzeninden en çok fayda sağlayan bu ülkeler, göç dalgası kendilerine ulaştığında şikayet etmekten de çekinmiyorlar. Ülkelerinde artan yabancı düşmanlığının, ırkçılığın sebebinin yeni bir hayata yelken açmış göçmenler değil de kendi yaptıklarının sonucu olduğunu kabul etmekten ise imtina ediyorlar. Hiçbir mülteciyi kabul etmeden tüm kaynaklarını sınırlarına duvar örmek için kullananlar, içinde kadınların ve çocukların olduğu şişme botları batıranlar, uluslararası göçün yönetimi konusunda da söz sahibi olamazlar, olmamalıdırlar."
Dünya nüfusunun giderek arttığı, kaynakların ise tam tersi şekilde azaldığı da göz önünde bulundurulduğunda kaynak ülkelerin istikrara kavuşması için bir yeni bir paradigma ihtiyacının çok açık olduğunu söyleyen Şentop, bir önceki oturumda bahsettiği uluslararası sistemin reformunun kaynak ülkelerin istikrara kavuşması, refahın daha adil bölüşümü için de en önemli ve birincil gündem maddesi olduğunu vurguladı.
Şentop, göçün önlenmesinde kaynak ülkelerdeki istikrarı bozan, bu ülkelere açıkça müdahalede bulunan ülkelerin daha fazla sorumluluk ve maliyet üstlenmesi gerektiğini belirtti.
Konferansın "Gıda Güvenliği, Tedarik Zincirleri, Yoksulluk ve İklim Değişikliği: İyi Yönetişimde Parlamentoların Rolü" başlıklı 3. oturumunda da söz alan Şentop, 6. Parlamento Başkanları Toplantısı'nda video konferansla yaptığı konuşmasını hatırlatarak Kovid-19 salgınının, sosyal, ekonomik ve siyasi yansımaları dikkate alındığında, bir "sağlık krizi" olmanın çok ötesine geçeceğini belirttiğini ve endişelerinin kısmen gerçeğe dönüştüğünü ifade etti.
ARTAN ENERJİ FİYATLARI
Şentop, Rusya-Ukrayna savaşının da etkilerinin olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Artan enerji fiyatlarının da etkisiyle özellikle Avrupa kıtasında etkisini iyiden iyiye hissettiren ve tüm dünyaya yayılan enflasyon gerçeği önümüzde durmaktadır. Savaşın bir diğer sonucu da gıda güvenliğiyle ilgilidir. Savaştan önce Rusya ve Ukrayna, küresel buğday ihracatının yüzde 30'unu, darı ihracatının yüzde 20'sini, ayçiçeği yağı ihracatının yüzde 55'ini üstleniyordu. 26 ülke ithal ettiği buğdayın yüzde 50'sini Rusya veya Ukrayna'dan tedarik ediyordu. Bu veriler ışığında, Ukrayna ve Rusya'nın tarım ürünlerinin Türkiye'nin ara buluculuğuna kadar olan süreçte ülke dışına çıkarılamaması gıda fiyatlarının artmasına sebep olmuş ve enflasyonu artıran etkenlerden birisi olarak kayıtlardaki yerini almıştır."
Birleşmiş Milletler verilerine göre, 2022 yılında 8 milyara ulaşan dünya nüfusunun 2050 yılında 10 milyar kişiye ulaşmasının ve kişi başına düşen tarım arazisi miktarının ise 2 dekardan 1,6 dekara düşmesinin beklendiğini söyleyen Şentop, bu durum karşısında ülkelerin, hükümetlerin ve uluslararası camianın elinin kolunun bağlı olmadığını, alınabilecek birçok önleyici tedbirin yanı sıra yapılabilecek birçok iyileştirmenin bulunduğunu bilmenin kendilerini rahatlattığını anlattı.
Şentop, Türkiye'nin gıda güvenliği konusunda tüm dünyaya faydalı olan en önemli girişiminin "tahıl koridoru" olduğunu belirterek, "Ukrayna Savaşı'nın başlangıcından sonra Türkiye'nin yoğun katkıları ve BM ile birlikte yaptığı ara buluculuk sayesinde açılan tahıl koridoru, ithalatçı ülkeler açısından arz güvenliği endişelerinin giderilmesine katkı sağlamış ve Ukrayna limanlarında sıkışan ürünlerin ihtiyaç halindeki ülkelere çıkışı sağlanmıştır. Bugüne kadar 15 milyon tonu aşan sevkiyat sayesinde gıda fiyatları bir nebze de olsa düşmüş, Afganistan gibi yoksul ülkelere bu koridorla birlikte daha fazla insani yardım ulaştırılabilmiştir. Türkiye'nin salgın sonrasında özellikle üretim, lojistik ve tedarik zincirlerinin sağlıklı işlemesi konusunda mesafe kat ettiğini belirtmeliyim." dedi.
Bu dönemde Asya, Avrupa ve Afrika kıtaları arasında yer alan Türkiye'nin, üretim istikrarsızlıklarının ve uzun mesafe taşımacılık maliyetlerinin katlanarak artması karşısında pek çok küresel üretici için konum ve maliyet avantajı sunmasının önemli olduğuna değinen Şentop, diğer bir önemli konunun ise Türkiye'nin çok taraflı ulaştırma politikasının bir ürünü olan "Orta Koridor Girişimi" ve bu girişimin tedarik zincirleri açısından giderek artan önemi olduğunu ifade etti.
Enerji konusunda ülke olarak çevreci bir yaklaşım benimsediklerini belirten Şentop, "Şu an kurulu kapasitelerimizin yüzde 55'ini yenilenebilir enerjiden karşılıyoruz ve bunu yüzde 65'e çıkarmak için çalışıyoruz. Yakın zamanda bu alanda da dünyada ilk 10'a gireceğiz. Parlamento olarak da Türkiye'nin tüm dünyanın tedarik zincirine daha fazla eklenebilmesi ve üretim güvenliğini sağlayabilmesi için birtakım yapısal reformlar da gerçekleştirdiğimizi söylemek isterim. Üretim, istihdam ve Ar-Ge teşviklerini kapsayan birçok kanun değişikliğini TBMM'de kabul ederek ülkemizin lojistik ve tedarik zinciri konumlarını güçlendirdik." diyerek sözlerini tamamladı.